Olaylar

Millî Savunma Bakanlığında uzman olarak görev yapan başvurucu aynı zamanda bir sendikanın il temsilcisidir.

Başvurucu, görev yaptığı Personel Başkanlığı biriminden başka bir birime atanmış, temel gerekçe olarak da sendikal faaliyetlerde etkin rol üstlenmesi ve bu nedenle tam bir tarafsızlıkla görevini yerine getiremeyeceği gösterilmiştir.

Başvurucunun, atama işleminin iptali istemiyle Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) açtığı dava reddedilmiş, karar düzeltme talebi de AYİM tarafından kabul edilmemiştir.

İddialar

Başvurucu, kanunlarda herhangi bir kısıtlama olmamasına ve sendika yöneticilerinin yasal güvenceye sahip olmasına rağmen sırf il temsilcisi olmasından dolayı görev yerinin değiştirilmesi nedeniyle sendika hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkı, çalışanların bireysel ve ortak çıkarlarını korumak amacıyla bir araya gelerek örgütlenebilme serbestisini gerektirmekte ve bu niteliğiyle örgütlenme özgürlüğünün özel bir yönü olarak görülmektedir.

Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında, genel olarak örgütlenme özgürlüğünün ve özel olarak da sendika hakkının Anayasa’da benimsenen temel değerlerden biri olan demokrasiyi somutlaştıran özgürlükler arasında yer aldığını ve demokratik toplumun temel değerlerinden birini oluşturduğunu vurgulamıştır.

Sendika hakkına yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.

Somut olayda idarenin savunmasında ve AYİM kararında; atama işleminin sebebi başvurucunun Sendikanın il temsilcisi olmasından dolayı tarafsız davranamayacağı, görevini tarafsız olarak ifa etse bile yapacağı işlemlerde kendi Sendika üyelerini koruyacağı düşüncesinin oluşabileceği şeklindedir. Dolayısıyla atama işleminin sebebi doğrudan başvurucunun sendikal faaliyetleriyle ilgili olup idarece başvurucunun bu faaliyetleri dışında herhangi bir ek gerekçe belirtilmemiştir.

Memur statüsünde bir kamu görevlisi olan başvurucu, diğer devlet memurları gibi görevini yerine getirirken gerek idarelerin personele ilişkin işlemlerinin yapıldığı birimlerde gerekse diğer birimlerde tarafsız olmak ve görünmek yükümlülüğü altındadır. Personel işlemlerinin yapıldığı birimlerin diğer birimlere nispeten hassasiyet gerektirdiği iddia edilse de kamu hizmeti sunan memurların tamamının tarafsız olması esastır.

Başvurucunun sicil durumu, kariyer akışı ve sendikal faaliyetleri dışında idarenin bir gerekçe ortaya koymayışı karşısında atama nedeninin salt sendikal faaliyetler olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla atama nedeninin kamu görevlilerine sendika kurma hakkı verilmesinin gerekçesini ortadan kaldıracak mahiyette olduğu açıktır.

İdarenin ve AYİM'in belirttiği gerekçeler incelendiğinde de sendikal faaliyetlerinin başvurucunun personel birimindeki görevini yürütürken tarafsızlığını ne şekilde olumsuz etkilediğinin somut olgulara dayalı olarak ilgili ve yeterli surette ortaya konulamadığı tespit edilmiştir. Göreve başladığı tarihten bu yana başvurucunun bugüne kadar yaptığı işlerde taraflı veya işinin gereklerine aykırı davrandığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge mevcut değildir.

İdarenin atama gerekçelerinin somut olayda ilgili ve yeterli olmadığı, salt sendikal faaliyete dayanmak suretiyle işlemin tesis edildiği anlaşıldığından atama işleminin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği ve dolayısıyla demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ