İstanbul’da yaşayan E.M., boşanmasına rağmen zaman zaman biraraya geldiği eski eşi Y.K.’yı iple boğarak öldürdü. Mahkeme, M.’yi ‘kasten öldürmek’ten suçlu buldu ama tahrik indirimi uygulayarak ‘müebbet hapis’ yerine 13 yıl ceza verdi. Öldürülen kadının başka biriyle ilişkisinin olmasını tahrik indirimine gerekçe gösteren mahkeme, taraflar arasında ‘evli olmasalar da sadakat yükümlülüğü’ olduğunu savundu. Karara itirazı değerlendiren Yargıtay 1. Ceza Dairesi ise, resmi evlilik bağı olmayan maktulenin sanığa karşı sadakat yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek ‘haksız tahrik’ indiriminin haksız olduğuna hükmetti.

‘Bana karışamazsın’

İstanbul Gaziosmanpaşa’da 2013 yılında boşandığı eşini 15 Nisan 2015 günü evinde iple boğarak öldüren E.M., ‘kasten öldürmek’ suçlamasıyla yargılandığı Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanık M. savunmasında, zaman zaman görüştükleri eski eşi Y.K. ile yeniden biraraya gelmeyi konuştukları dönemde K. ile bir telefon görüşmesi yaptıklarını anlattı. Bu telefon görüşmesinin sonlanmasına rağmen eski eşi K.’nın telefonu açık unuttuğunu belirten sanık, açık kalan telefonda başka bir erkekle ilişkiye tanık olduğunu savundu. 

Bu olaydan 3 gün sonra eski eşini evine davet ettiğini anlatan sanık, bu telefon görüşmesine dair yaşadıkları kavga sırasında maktülenin kendisine, ‘Ben dul birisiyim bana karışamazsın’ dediğini iddia etti. Bunun üzerine maktüleye tokat attığını ve komidindeki ipi alıp boğazına geçirdiğini itiraf eden sanık, ilk başta maktülenin kendisini sevdiğini söylemesi nedeniyle ipi sıkmadığını, kendisinden kaçmaya çalışması sonrası ipi sıkarak eski eşini boğduğunu anlattı. Sanığı kasten öldürmeden cezalandıran mahkeme de, suçun haksız tahrik altında işlendiği gerekçesiyle cezada ciddi oranda indirim yaptı. Müebbet yerine sanığa 16 yıl ceza veren mahkeme, iyi hal indirimiyle de cezayı 13 yıl 4 aya düşürdü. 

Bakanlık itiraz etti

Kararın gerekçesinde, “Her ne kadar suç tarihinde sanık ile maktul resmen evli olmasalar dahi boşanmalarından sonra da evlenme düşüncesi ile zaman zaman bir araya geldikleri ve bu durumun sadakat yükümlülüğü ile hareket etme sorumluluğunu her ikisine de yüklediği”ni belirtti. Gerekçede, “resmen evli olmamamalarının evlilik niyetiyle bir araya gelmiş ve bir ilişki yürütüyor olmaları karşısında maktule sanığı aldatma özgürlüğü tanımayacağı” görüşü de yer aldı. Davaya öldürülen kadın lehine müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın vekili karardaki ceza indirimlerine itiraz etti.

Haksız indirim

İtirazı görüşen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, “haksız tahrik” indirimine yönelik itirazı yerinde bularak, yerel mahkemenin eksik cezaya hükmetmesi nedeniyle kararı bozdu. Yargıtay’ın bozma gerekçesinde, resmi evlilik bağı olmayan maktulenin Türk Medeni Kanununun 185. maddesi uyarınca sanığa karşı sadakat yükümlülüğünün bulunmadığı görüşü yer aldı. 

Yargıtay kararında, indirim yapan yerel mahkemenin gerekçesindeki ‘tarafların yeniden evlenme niyeti ile bir araya geldikleri ve bu nedenle maktulenin sanığı aldatma özgürlüğünün olmadığı’ şeklindeki gerekçe de yerinde bulunmadı. (Gürkan Akgüneş/Milliyet)