Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar imzasıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP, MHP ve BDP Grup Başkanlıklarına gönderilen ayrı ayrı dilekçelerde, Anayasa ve Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerde yer alan yasal mevzuat hatırlatıldı.


-İKİ KOLDAN İNCELEME-

Barolar Birliği'nin dilekçelerinde hatırlatılan yasal mevzuata karşın son zamanlarda Pozantı ilçesindeki M Tipi Çocuk Cezaevi'nde yaşananlar başta olmak üzere basına yansıyan haberler, hükümlü ve tutukluların Birliğe gönderdiği yazılı yakınmalar, avukatların bildirimleri ve Barolar Birliği İnsan Hakları İzleme, Raporlama ve Arşivleme Projesi (İHİRAP) kapsamında oluşturulan veri tabanındaki mevcut bilgilerden, kimi cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü haklarıyla ilgili yasal mevzuatın uygulanmadığına dikkat çekildi.
Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen yazıda Cumhurbaşkanı'nın yetkisine dayanarak Devlet Denetleme Kurulu'nu Türkiye'deki cezaevlerinde inceleme, araştırma ve denetleme yapmak üzere görevlendirmesi talep edildi.
Meclis Başkanlığı ve siyasi partilere gönderilen yazıda ise Türkiye'deki cezaevlerine yönelik şikayetleri incelemek üzere "Meclis Araştırması" yapılması için girişimde bulunulması istendi.

-"BASKI VE EZİYET KEYFİLİK ARACI HALİNE GETİRİLEMEZ"

Barolar Birliği'nin dikkat çektiği, başta Anayasa olmak üzere ulusal düzeyde yasal düzenlemeler ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri ise şu şekilde sıralandı:
"Söz konusu mevzuatlara göre her tutuklu ve hükümlünün başta can güvenliği olmak üzere insan olmaktan kaynaklanan kişi dokunulmazlığı ve temel hakları var. Hapishanede olmaktan kaynaklanan hak ve özgürlük kısıtlaması dışında, cezaevlerindeki insanların bu hakları kısıtlanamaz, sosyo-kültürel yapı ve gelenekler ile insan sağlığına aykırı, izolasyon-tecrit amaçlı hapishanelerde tutulamaz. Bedensel ceza, hücreye kapatma gibi insanlık dışı ve onur kırıcı cezalar verilemez, insanca yaşamın gerektirdiği ihtiyaçların karşılanması hakkı, disiplin, güvenlik veya cezai yaptırım adına ortadan kaldırılamaz. Koğuş aramaları baskı, eziyet, gözdağı, keyfilik aracı haline getirilemez. Sevklerde yapılan aramalar tacize dönüştürülüp onur kırıcı biçimlerde arama yapılarak işkenceye dönüştürülemez. Sayımlar tutuklu ve hükümlülerin doğal yaşamlarını bozmayacak şekilde, uygun bir saatte ve makul personel sayısıyla yapılıp tutuklu ve hükümlülerin ruh ve beden sağlığını esas alacak sağlıklı koşullar ile tıbbi olanakları sağlamak devletin görevidir."



 (ANKA)