Sakarya'nın Sapanca ilçesinde ormanlık alanda patileri kesilmiş halde bulunan ve tedavi altına alındıktan sonra ölen yavru köpekle ilgili gözaltına alınan kepçe operatörü İ.M. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Sapanca Hacımercan Mahallesi'nde 13 Haziran Çarşamba günü ormanlık alandaki köpekleri beslemeye giden hayvanseverler, patileri ve kuyruğu kesilmiş yavru köpeğin yerde kıvrandığını görmüş, veterinere götürülen ağır yaralı köpek daha sonra tedavisi için İstanbul'da bulunan bir veteriner kliniğine gönderilmişti. İstanbul'da ameliyat edilen yavru köpek kurtarılamamıştı. Olayın ardından Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla Sapanca Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kepçe operatörü İ.M. gözaltına alınmıştı.

ANA SORUN KANUN OLMAMASI

Olaya ilişkin hukukihaber.net'e açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ersan Şen, "Türk Hukuku’nda ana sorun; hayvan haklarını koruyup gözeten ve hayvanların can güvenliklerini ve vücut bütünlüklerini Ceza Hukuku kapsamına alan bir kanunun henüz çıkarılmamış olmasıdır." dedi.

Şen, sözlerine şöyle devam etti; "Mevcut durumda bir mal olarak kabul edilen sahipli hayvanın, mala zarar verme kapsamında düzenlendiği ve bu konuda Türk Ceza Kanunu’nun 151. maddesinin ikinci fıkrasında bir hükme yer verildiği, cezasının da mağdurun şikayeti üzerine 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası olduğu görülmektedir. Bu ceza yeterli midir veya caydırıcı mıdır? Elbette değildir. Ayrıca TCK m.151/2’de tanımlanan suç sadece sahipli hayvanla ilgili olup, sahipli olmayan hayvanı korumamaktadır. Sahipli olmayan hayvana zarar verilmesi ile ilgili Türk Ceza Kanunu’nda düzenleme olmadığı ve bu konuda acil düzenleme yapılması gerektiği tartışmasızdır. Türk Medeni Kanunu da,  hayvan haklarının korunması ile ilgili gözden geçirip düzenlenmelidir. Nitekim bu konuda, daha önce “Hayvanların Ceza Hukuku Vasıtasıyla Korunması” başlıklı bir yazı kaleme almıştık."

SON DERECE VAHİM

"Somut olay son derece vahim olup, kamuoyunu derinden yaralamıştır." diyen Ersan Şen, "Ancak ortada ceza soruşturmasına ve kovuşturmasına konu olabilecek yasal düzenleme bulunmamaktadır. Elde olan yalnızca sahipli hayvanı öldürme veya onu işe yaramayacak hale getirme veya değerinin azalmasına neden olma ile ilgili bir ceza hükmüdür. Bunun da şartı, hayvanın sahipli olmasıdır. Artık hayvanların korunması ile ilgili düzenlemelerin gerekliliği, “suçta ve cezada kanunilik” prensibi karşısında tartışmasızdır.

TUTUKLAMA TEDBİRİNE GİRMİYOR

Somut olayda; tüm ayakları ile kuyruğu kesilen, yapılan tıbbi müdahaleye rağmen ölen yavru köpeğin sahipli olduğunun tespit edildiği, sahibinin şikayetçi olduğu ve iddiaya konu suç Ceza Muhakemesi Kanunu m.100/4’e göre tutuklama yasağına girmediğinden bahisle, şüpheli hakkında tutuklama tedbirinin uygulandığı görülmektedir. Anladığımız kadarıyla, ölen yavru köpeğin sahibi olduğunu söyleyen kişi veya kişiler şikayetçi olmuşlar, çünkü bu suç takibi şikayete bağlı suçlar arasında sayılmıştır. Somut olayın toplumu derinden üzdüğü ve toplumda infiale sebep olduğu tartışmasızdır. Ancak bu durum tutuklama tedbirinin tatbiki için de yeterli değildir. Adaletten kaçma veya delil karartma ihtimaline karşı uygulanan tutuklama tedbiri bir ceza da değildir. Nihayetinde hayvanların korunması amacıyla kanun çıkarılmalıdır. Cumhuriyet savcısı veya hakimin yapabileceği de, yürürlükte olan kanunları uygulamaktır. Herhangi bir tereddüde yol açmadan veya hayvanın sahipli olmadığı esasa alınmaksızın, bir hayvanı öldüren veya yaralayan kişiye caydırıcı, etkin ve uslandırıcı ceza veya güvenlik tedbirleri, denetimli serbestlik öngören yasal düzenleme yapılmalıdır. Hayvanlar eşya değildir. Buna göre, Türk Ceza Kanunu ile Türk Medeni Kanunu değiştirilmelidir." dedi.

ZİHNİYET ÖNEMLİ

"Hayvanların korunup gözetilmesi, gerekli tedbirlerin alınması konusunda zihniyet, eğitim ve öğretim, insanların bilinçlendirilmesi de çok önemlidir." diyen Şen, şöyle konuştu;

YASAL DÜZENLEMEYE GİDİLMELİ

"Hayvanların da insanlar gibi hayatta kalma ve yaşama hakları vardır. Hayvanların eşya olarak görülüp, evcil veya sahipli hayvana bu nedenle, yani mülkiyet hakkı kapsamında koruma öngörülmemesi ve sahipsiz hayvanların gözardı edilip hukuki güvenceye kavuşturulmaması veya bu konuda sadece kabahat nev’inden suç ve cezalara yer verilmesi, sahipli ve sahipsiz hayvanların korunması için Ceza Hukukunun fonksiyonlarından yararlanılmaması, bugüne kadar bu alanda yasal düzenlemeye gidilmemesi yanlıştır, eksiklik ve duyarsızlıktır, insani ve vicdani de değildir.

Hayvanların korunmasına ilişkin suç ve cezalarda hukuki yarar; hayvan yaşamının ve sağlığının korunması olabileceği gibi, özellikle sahipli hayvanlar bakımından mülkiyet hakkının korunmasından da bahsedilebilir, ancak hayvan sağlığının korunması amacının tercih edilmesi isabetli olacaktır.

Mukayeseli Hukukta; hayvanların korunması ile ilgili ceza düzenlemelerinin, çocukların ve yaşlıların korunması ile aile içi şiddetin önlenmesinde yararlı olduğu gözlemlenmektedir. Çünkü hayvan haklarının korunmasını kapsayacak şekilde duyarlılık gösteren bir hukuk sistemi, toplumda özel korumaya muhtaç insanlara karşı işlenen suçlara da hassasiyetle yaklaşacak ve “zayıfa karşı işlenen” suçlarda caydırıcılığı sağlayacaktır.

Sonuç olarak; 01.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun hayvanın canının, sağlığının ve vücut bütünlüğünün korunmasında yetersiz kaldığı, 5199 sayılı Kanunun “İdari para cezaları” başlıklı 28. maddesinin amaca hizmet etmediği, sadece “kabahat” türünden hukuka aykırılıklar ile bunların karşılığında öngörülen idari yaptırımlarla, hayvanlara karşı işlenen hukuka aykırılıkların önlenmesinin mümkün olamayacağı ve hayvan haklarının korunması ile gözetilecek hukuki yararla uyumlu ceza hükümleri ile önleyici ve koruyucu tedbirlerin düzenlenmesinin gerekliliği tartışmasızdır." (hukukihaber.net)

.

>> Prof. Dr. Ersan Şen yazdı; Hayvanların Ceza Hukuku Vasıtasıyla Korunması

.

Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan basın açıklaması şöyle;