Önce eski Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal onun ismini ortaya attı. Adli açılış töreninin akabinde de ünlü televizyoncu Uğur Dündar, 'Benim cumhurbaşkanı adayım' diyerek özel bir yazı kaleme aldı.

Dündar'ın Sözcü Gazetesi'ndeki yazısı şöyle;

İşte benim Cumhurbaşkanı adayım…

Adli yılın açılış törenine, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşması damga vurdu.
 Prof. Feyzioğlu, dünkü Sözcü’de ayrıntılarıyla okuduğunuz gibi, başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere, devleti yönetenlerin gözlerinin içine baka baka, çok sert eleştiriler yaptı.
 Türkiye’nin gerçeklerini anlattı.
 Ağır konuştu, ama kırıp dökmedi.
 Konuşmasındaki her sözcük özenle seçildiği için saygısızlık olarak algılanmadı.
 Duruşu, mimikleri ve ses tonuyla tarihi belge niteliğindeki metne güç ve inandırıcılık kattı.
 Konuşması öylesine içten, öylesine inançlıydı ki “Profesör Metin Feyzioğlu’nun Barolar Birliği Başkanı seçilmesi, bu memleketin geleceğine dair, her platformda, bütün seçimlerin aynı “ortak akıl”la kazanılacağı “umudu”dur” diyen sevgili Yılmaz Özdil’i haklı çıkardı.
 
* * *
 
Dün İzmir’de kiminle konuşsam ondan umut ve övgüyle söz ediyordu.
 Hatta bazıları “İşte aradığımız Cumhurbaşkanı adayı!” diyordu.
 Ardından da sıralıyordu:
 “Kardeşim, adamda bilgi var…
 Akademik kariyer var…
 Mangal gibi yürek var…
 Gençlik var…
 Demokrasiye inanç var…
 Hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına, demokratik özgürlüklere ve yaşam biçimlerine saygı var…
 Çağdaş vizyon var…
 Atatürk devrimlerine sadakat, laikliğe sarsılmaz bağlılık var…
 Hitabet var…
 Karizma var…
 Medeni bir üslup ve hoşgörü var…
 Hepsinden önemlisi ilke var…
 Adı en ufak bir pisliğe karışmamışlık var…
 Yani çağdaş demokratik hukuk devletlerinde bir liderde bulunması gereken ne varsa, hepsi Profesör Feyzioğlu’nda var… Hatta fazlasıyla var…”
 
* * *
 
Gezici Araştırma Şirketi, ağustos ayı anketinde topluma “Başkanlık sistemine geçilirse kimi Başkan olarak görmek istersiniz?” sorusunu da yöneltmiş. Soru açık uçlu olarak düşünülmüş ve isimleri vatandaşın söylemesi istenmiş. Halkın tercihi de şöyle sıralanmış:
 Abdullah Gül % 29.3
 Kemal Kılıçdaroğlu % 23.5
 Recep Tayyip Erdoğan % 20.2
 Devlet Bahçeli % 18.1
 Diğer isimlere yüzde 8.9 oranında oy çıkmış. Ankete göre AKP tabanının yüzde 56’sı başkanlık tercihini Abdullah Gül’den yana kullanmış. AKP seçmeninin yüzde 42.2’si ise Recep Tayyip Erdoğan’ı tercih etmiş!
 Sevgili okurlarım,
 Burası Türkiye, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar köprülerin ardından daha çok su akar.
 Daha birçok aday ortaya çıkar.
 Ama benim dürüstlüğüne inandığım ve demokrat kişiliğine saygı duyduğum CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Prof. Feyzioğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına hiçbir komplekse kapılmadan tereddütsüz destek sağlar.
 
* * *
 
Türkiye’nin en saygın Anayasa uzmanlarından Prof. Mümtaz Soysal, bir süre önce Cumhurbaşkanı adayının Prof. Metin Feyzioğlu olduğunu yazmıştı.
 Dünkü Cumhuriyet’te severek okuduğum değerli yazarlardan Orhan Bursalı da aynı görüşü paylaştığını ima etmiş.
 Ben de açıklıyorum:
 Cumhurbaşkanı adayım Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu’dur.

------------

BAŞÖRTÜLÜ AVUKATA İZİN VERMEMİŞTİ

Profesör Feyzioğlu'nu Uğur Dündar "özgürlükçü" bir aday olarak tanıtırken, Sabah yazarı Nazlı Ilıcak onun bambaşka bir kararına dikkat çekiyor. Bugün köşesini Dündar gibi Feyzioğlu'na ayıran Nazlı Ilıcak, adli yıldaki bir cümlesini hatırlatmış ve şunları yazmış;

"Demokrasinin sandıktan sandığa oy vermekle sınırlı bir rejim olmadığını ifade ederken, "Hukuk kurallarını uygulayanlar daima özgürlükçü pencereden bakar; çünkü demokratik hukuk devletinde özgürlükler esas, özgürlüklerin kısıtlanması ise istisnadır" dedi.

Böyle konuşan bir kişinin Danıştay'ın başörtülü avukat kararını eleştirmesi bir çelişki değil mi? Hani özgürlükçü pencereden bakmak gerekirdi! Hani özgürlüklerin kısıtlanması istisnaydı!

İYİ BİR AİLEDEN AMA...

Metin Feyzioğlu, iyi bir aileden gelen, eğitimli ve istikbal vaat eden bir hukukçu. Ama maalesef seçkinci çevrelerde var olan çifte standarttan kendini kurtaramadığı anlaşılıyor.

Feyzioğlu tutarlı olmak için, hem Türkiye Barolar Birliği'nde temsili bir sistemin önünü açmalı, hem de, daha liberal bir bakış açısıyla inancı gereği örtünenlere müsamaha ile yaklaşmalı.

BAŞÖRTÜLÜ AVUKAT OLAYI NEDİR?

Avukatlık Yasası'nın 49'uncu maddesi uyarınca, avukatların resmi kılık ve kıyafetlerini belirleme yetkisi Türkiye Barolar Birliği'ne ait. Barolar Birliği, başörtülü avukatların duruşmaya girmesini yasaklıyordu.

Danıştay 8. Dairesi, 5.11.2012'de, avukatlık mesleğinin bir serbest meslek olduğu vurgusunu yaparak, kararın yürütmesini durdurdu.

Feyzioğlu, karar için şunları söylemişti:

"Avukatların dini sembollerle duruşmalara girip, yargısal faaliyetlere katılmaları, yargının diğer kurucu unsuru olan hâkim ve savcıların dini semboller kullanarak yargılama yapmalarının önünün açılması anlamına gelir".



hukukihaber.net