Türkiye'de ölümünün ardından miras bırakacak olan kişilerin vasiyet hazırlamaması büyük bir problem olarak görülüyor. Her geçen gün miras paylaşılamamasından dolayı davalar açılıyor ve aile fertleri miras kaygıları yüzünden kavga ediyor. Kardeşin kardeşe düşman olmasına yol açan miras paylaşımında çözüm, hazırlanacak bir vasiyetname olabilir mi? Türkiye'de neden vasiyet kültürü yok ya da insanlar vasiyet hazırlamayı neden istemiyorlar?

Kanunda vasiyet türleri el yazılı, resmi ve sözlü olarak üç çeşit olarak belirtiliyor. Resmi memurun olmasına gerek olmayan el yazılı vasiyetname, resmi memurun ve tanığın olması gerekti resmi vasiyetname, bu vasiyetnamelerin düzenlenemediği zamanlarda ise sözlü vasiyetname yazılabiliyor. Her birinin geçerliliği için kanunda farklı koşullar var.

'ÇATIŞMA KORKUSU YAŞIYORLAR'

Milliyet'ten Fazilet Şenol'un haberine göre; avukat Serpil Çınar'a göre insanların vasiyetname hazırlamaktan kaçınmasının sebebi, yıllarca sürecek olan tenkis davaları ve kardeşlerin ya da ailelerin birbiriyle çatışma korkusu yaşaması. Diğer bir sebep olarak ise Çınar, kişilerin vasiyetnamenin nasıl yazıldığını ve geçerli olup olmadığını bilemediği için de çekinme olarak belirtiyor. Serpil Çınar, "Aslında kişi, bu konularda alanında uzman birçok avukattan danışmanlık alarak kesin ve net bir çözüme ulaşılabilir" dedi.

'KÖKLERİMİZDE VAKIF KÜLTÜRÜ VAR'

Avukat Ali Erişen ise vasiyet kültürünün olmaması konusunda Serpil Çınar ile hemfikir. "Atatürk vasiyet konusunda ölmeden önce bir vasiyetname yazarak örnek olsa da Türkiye'de böyle bir kültür yok" diyen Erişen, bu durumun sebebinin Medeni Hukuk'u İsviçre'den almamız olduğunu söyledi. Ali Erişen köklerimizde daha çok vakıf kültürü olduğunu söyleyerek cumhuriyetin ilanından sonra da vasiyet kültürünün oturmadığını ve bundan sebep yargının büyük bir iş yükü olduğunun altını çizdi. Aynı zamanda aile büyüğü vasiyet yapmak istediğinde ölümle eşdeğer tutulduğunu belirten Erişen, "Allah gecinden versin deniyor. 'Vasiyeti zenginler yapar' şeklinde yanlış bir algı da var" diye konuştu.

'ÖLÜM KORKUSU EN BÜYÜK SEBEP'

Peki, olayın psikolojik tabanında neler yatıyor? İnsanlar vasiyet hazırlamaktan neden çekiniyorlar? Bu soruya Psikolog Pelin Hazer, "Türkiye’de insanların vasiyet hazırlamak istememesinin birçok sebebi var. Ölüm korkusu bunlardan en yaygın olanı" diyerek cevap verdi. Hazer, insanların vasiyet hazırlarken nereden başlayacağını bilememelerinin, yabancılara kişisel hayatlarıyla ilgili ayrıntı vermekten kaçınmalarının ve sadece zenginlerin vasiyete ihtiyacı olduğu gibi yanlış bilinen detayların da vasiyet hazırlamaktan geri durulmasına sebep olduğunun altını çizdi. Vasiyet yazmanın zorunluluk olarak görülmemesinin de sıkıntı yarattığını belirten Pelin Hazer, "Genelde insanlar bir şeyi yapmak zorunda hissettiklerinde o şeyi yapmaktan kaçınırlar. Vasiyet yazmayı zorunlu bir sorumluluk olarak görmek de insanların vasiyet yazmaktan kaçınmalarının bir sebebi olabilir" diye konuştu.

'ADALET VE ADİL KİŞİ OLMA DÜRTÜSÜ ARTMALI'

"Eğer ülkemizde yaygın bir vasiyet kültürü olsaydı miras davalarında herhangi bir azalma yaşanır mıydı?" sorusuna Serpil Çınar ve Ali Erişen'in iki farklı cevabı var. Serpil Çınar, vasiyetnamelerin hukuki yükü ne azalttığını ne de artırdığını söylerken, Ali Erişen ise "Eğer vasiyet kültürümüz olsaydı mahkemelerin dava yükünü yüzde 50 azaltırdı" dedi. Peki, iki avukat neden farklı şekilde düşünüyor? Serpil Çınar "Bizim ülkemizde de geçmişten bu yana vasiyet geleneği olsa da ölen kişinin son isteği, mirasçıların hoşuna gitmiyor ya da adaletli bir paylaşım gibi gelmiyor" diyerek vasiyetin miras kavgalarının çözümü olmadığı görüşünde. Bunun devamında ölüm sonrasında miras bırakanın resmiyete kaydedilmeyen çocuğu ortaya çıkabildiğini ve ailenin sonradan haberi olduğunu belirten Çınar, bazı yörelerde 'Kız çocuğuna herhangi bir miras bırakılmaz' anlayışı olduğunun da altını çizdi. Serpil Çınar konuyla ilgili "Vasiyet kültürü değil, adalet ve adil bir kişi olma duygusunun yaygınlaşması halinde miras davalarının azalacağını düşünüyorum" dedi.

'YÜZDE 50 AZALTACAK'

Vasiyet kültürünün mahkemelerin dava yükünü yüzde 50 azaltacağını söyleyen Ali Erişen ise durumu şöyle değerlendirdi:

"Örneğin evlatlarınızdan biri sizin bakımınızı üstleniyor. Oturduğunuz evi ona vermek istiyorsunuz. Ama vasiyet kültürü olmadığı için evi satış gösteriyorsunuz. Sizin vefatınızdan sonra hiçbir zaman aşıma tabii olmadan kardeşler size bakan kardeşe dava açıp tapuyu iptal ediyorlar. Kardeşler arası kavga başlıyor. Bu olaylardan sonra kardeşler zaten hiç görüşmüyor. Bu satış da bağışlama usulü gibi yapıldığından mahkeme tarafından iptal ediliyor. Bu sefer miras kardeşler arasında tekrar paylaştırılıyor ve bu davalar yıllarca sürüyor. Kardeşler birbirlerinin aleyhinde tanık gösteriyorlar. Bu durum toplumsal huzuru da bozuyor."

'İŞ YÜKÜNÜ AZALTIR'

Vasiyetin çok önemli bir konu olduğuna vurgu yapan Avukat Ali Erişen, "Şahıs gitse 'Ben bunu kızıma-oğluma bağışlıyorum çünkü bana baktı etti' dese bunu derken hiçbir sebep göstermesine de gerek yok. Bu aile içi çatışmayı belki önleyemeyebilir ama en azından mahkemelerin iş yükünü azaltır. Çok daha kısa süren davalar olur" diyerek vasiyetnamenin önemini vurguladı.

'YIKICI OLABİLİR'

Vasiyet hazırlamak aile içi ilişkilerde oldukça önemli. Bununla ilgili Psikolog Pelin Hazer, "Kişinin ölümünden sonra ailenin sorunlarla uğraşmamasını istemek, birçok insanın vasiyet hazırlamasının büyük bir nedeni. Kişinin vefatından sonra aile bireylerinin bu tarz sorunlarla yüzleşmesi son derece rahatsız edici ve yıkıcı olabilir. Bu yüzdendir ki kişinin vasiyet hazırlaması hem aile fertlerini bu problemlerle karşılaşmaktan koruyarak hem de bu problemlere çözüm getirerek mevcut aile ilişkilerinin bozulmasının önüne geçiyor" diyerek vasiyetname yazmanın aile içi psikolojideki önemini vurguladı.

BATI TOPLUMLARINDA NEDEN YAYGIN?

Vasiyet kültürünün ülkemizde yaygın olmaması akıllara Batı toplumlarında bunun neden fazla yaygın olduğunu da getiriyor. Doğu toplumlarında neden vasiyet hazırlama oranı, Batı toplumlarına göre daha az? Bu konuya Psikolog Pelin Hazer, "Batı toplumlarının yaşam biçimlerine baktığımızda kişisel hayatlarından ayrıntıları başkalarına aktarmaktan rahatsız olmadıklarını görüyoruz. Ancak Doğu toplumlarının kültürlerine baktığımızda, kişinin yaşamıyla ilgili kişisel ayrıntıları paylaşması rahatsız edici bulunabiliyor. Bunun da bir etkisi olarak kişiler daha vasiyeti hazırlama aşamasındayken bile yaşam biçimlerinden ötürü problemlerle karşılaşabiliyorlar. Bu yüzdendir ki Doğu kültürlerinde gerek vasiyetle ilgili yeterli bilgi olmamasından ve vasiyete karşı normların bulunmasından gerek de bireylerin yaşam biçiminden ötürü vasiyet yazmak kişiler için zor bir durum haline gelebiliyor" diyerek cevap verdi.

'MİRAS HAKKINA TECAVÜZ GERÇEKLEŞTİĞİ İÇİN...'

Eğer vasiyette mirasın tamamı bağışlansa dahi birinci dereceden akrabalar hak alabiliyor mu? Bu konu için Avukat Serpil Çınar ve Avukat Ali Erişen aynı fikirde. Bağışlanmış bir miras dahi olsa mirasçılar az bir miktarda mirastan pay alabiliyor. Buna 'saklı pay' deniliyor. Fakat herkes saklı pay mirasçısı olamıyor. Ancak miras bırakanın çocuğu, evlatlığı, torun gibi altsoyu, anne ve babası ile eşi saklı pay mirasçısı olabiliyor. Kardeş, saklı pay mirasçısı olamıyor. Miras verenin ölüm öncesinde tüm mal varlığını birisine devretmesi halinde saklı paylı mirasçıların miras hakkına tecavüz gerçekleştiği için ölüm sonrasında saklı pay sahibi mirasçı, tenkis davası açabiliyor. Fakat saklı pay oranı mirasın büyük bir oranı değil.

Avukat Erişen, saklı pay oranı için "Örneğin 100 bin TL'lik bir miras söz konusuysa saklı pay oranı 10 bin TL'dir" diyerek durumu özetledi. "Miras bırakının iradesine kanun çok önem veriyor" diyen Erişen, kanunun duruma böyle bakmasının sebebini de vasiyet yazanın adil olmasını beklemesinden kaynaklandığını belirtti.

'EVLATLIKTAN REDDEMEZSİNİZ AMA...'

Peki, hangi durumda insanlar vasiyetten mahrum kalabiliyorlar? Avukat Serpil Çınar "TMK madde 578’de mirastan yoksunluk halleri sayılmıştır" ifadelerini kullandı. Mirasçının kasten ve hukuka aykırı olarak miras bırakanı öldürmesi ya da öldürmeye teşebbüsünde bulunması, miras bırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirmesi, örneğin mirasçının ağır bir suç işlemesi, anne-babaya karşı fena bir muamelede bulunması, mirasçılıkta bağışlanmayan hareketler içerisinde bulunması (anne-babaya bakmama), uyuşturucu kullanması, sürekli suça bulaşması gibi faktörler mirastan mahrum bırakabiliyor. Ali Erişen, "Hayırsız evlat sahibi birçok kişi bize evlatlıktan reddetmek için geliyor. Türkiye kanunlarında böyle bir şey yok. Kimseyi evlatlıktan reddedemezsiniz" diyerek durumu açıkladı. Ayrıca miras bırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar, ancak miras bırakanın affıyla mirasçı olabiliyorlar.

NASIL UYGULANIYOR?

Avukat Serpil Çınar vasiyetnamenin nasıl uygulandığıyla ilgili önemli ayrıntılar paylaştı. Vasiyetin noterde düzenlendiğini söyleyen Çınar, "Ölüm halinde noter tarafından savcılığa vasiyetname gönderiliyor ve savcının yazısıyla vasiyetnamenin okunması için sulh hukuk mahkemesinde vasiyetin açılması davası görülüyor" dedi. "Lehine vasiyet bırakılan ile diğer mirasçıya sulh hukuk mahkemesi tarafından duruşma davetiyesi gönderiliyor" diyen Çınar, "Bu prosedür gereği duruşmada her ikisi hazır edilerek ölen kişinin vasiyeti açılır ve her iki tarafın huzurunda okunur" ifadelerini kullandı.

'İNSANLAR BİLGİLENDİRİLMELİ'

Türkiye'de vasiyet kültürünün artması için neler yapılabilir? Bu konuyla ilgili iki avukat da aynı görüşte. Vasiyetnamelerle ilgili halkın bilgi seviyesi çok az diyen Serpil Çınar, halkı bilgilendirmenin önemli bir adım olduğu görüşünde. Çınar, "Evlat ayrımı yapıldığında ya da mirasçılar arasında adaletli bir paylaşım yapılmadığında sonradan dava açılabilir. Bunun yıllarca süreceğini miras bırakan bilmeli" dedi. Ali Erişen ise ABD ve Avrupa'da yapıldığı gibi Adalet Bakanlığı'nın kamu spotu hazırlaması gerektiğine vurgu yaptı. Erişen, vasiyetnamelerin istendiği zaman değiştirilebileceği ve kaldırabileceğinin insanlara anlatılması gerektiğini söyledi. Yasal düzenlemeler yapılması gerek diyen Erişen, "Tüketim mahkemelerine gittiğinizde harç ödemiyorlar. Mesela vasiyet düzenlediğinizde bazı harçlarla ilgili ödeme alınmayabilir" diyerek yasal düzenlemenin değiştirilmesinin faydalı olabileceğini söyledi.