Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin karara bağladığı dosyaya göre, özel bir okulda çalışan Almanca öğretmeni, işveren ile 1 Eylül 2012-31 Ağustos 2013 tarihlerini kapsayan yıllık sözleşme imzaladı. Sözleşme koşulları arasında, sözleşmenin bitim tarihinden en geç iki ay önce öğretmenin yeni dönemde çalışmayacağı yönünde bildirimde bulunmaması ve okulun da tekrar çalışmak istemesi halinde, sözleşmenin yenilenmiş sayılacağı hükmü yer aldı. Sözleşme yenilenmesine rağmen öğretmenin yeni öğretim döneminde görev yapmaması veya başka bir eğitim kurumuna geçmesi halinde itirazsız 4 aylık net ücret tutarında cezai tazminat ödeyeceği belirtildi.

HaberTürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberine göre; Okul idaresi, 11 Ağustos 2013 tarihinde öğretmen ile aynı nitelikte yeni bir sözleşme imzaladı. Ancak, öğretmen sözleşmeyi imzaladıktan bir gün sonra okul yönetimine dilekçe vererek başka bir kurumda çalışacağını, bu nedenle okuldan ayrılacağını bildirdi.

OKUL 4 AYLIK ÜCRET TUTARINDA TAZMİNAT İSTEDİ

Bunun üzerine özel okul, öğretmenden 4 aylık net ücret tutarında tazminat ödemesini istedi. Öğretmenin ödememesi üzerine dava açan okul, öğretmenin 2 aylık bildirim süresine uymadığı gibi yeni dönemde görev almayı kabul ettiği halde eğitim öğretimin başlamasına bir haftadan az süre kala kurumda çalışmayacağını bildirdiğini, kurumun öğretmenin ayrılması nedeniyle zor durumda kaldığını belirtti. Dava dilekçesinde, bir sonraki eğitim öğretim yılında görev yapacak öğretmen temininin şubat-mart aylarında yapıldığı, öğretmenler için sınav açıldığı, sınavda başarılı olanlar arasından alım yapıldığı, okulun zor durumda kaldığı kaydedilerek, 4 aylık net ücret tutarındaki cezai şartın faiziyle ödenmesi istendi.

ÖĞRETMEN MEMURİYETE ATANMAYI GEREKÇE GÖSTERDİ

Öğretmen ise savunmasında yeni eğitim öğretim yılı başlamadığı için yeni sözleşmenin hiç başlamayıp uygulanmadığını, kamu personeli seçme sınavında yeterli puan aldığını, muhtemelen atamasının yapılacağını, kendisine gerekli kolaylığın gösterilmesini istediğini, çalışma olgusu fiilen gerçekleşmediği için iş ilişkisinin kurulmadığını, dolayısıyla cezai şartın istenemeyeceğini, söz konusu cezai şartın koşullarında taraflar açısından tam ve adil bir denklik bulunmadığını, kamudaki işinin kendisine güvence sağladığını belirtti. Özel okul ile imzalanan sözleşmede kendisi açısından herhangi bir güvence olmadığını, ayrılması nedeniyle işverenin herhangi bir zararının olmadığını, yerine görev yapmak üzere kendisiyle aynı özelliklere sahip bir öğretmeni özel okula yönlendirdiğini ancak elemana ihtiyaçları olmadığı belirtilerek işe alınmadığını, istenen cezai tazminatın fahiş olduğunu ifade etti.

Yerel mahkeme, öğretmeni haklı bularak özel okulun 4 aylık net ücret tutarındaki cezai şart talebini reddetti.

“MEMURİYETE ATANMAK HAKLI FESİH SEBEBİ DEĞİL”

Okulun temyiz başvurusu üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi (2016/5826 E. , 2019/22774 K.) kararında, öğretmenin özel eğitim kurumunda belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışırken iş akdini memuriyete atanması nedeniyle sonlandırdığı, memuriyete atanmanın iş akdinin feshi bakımından işçi için haklı neden oluşturmadığı belirtildi. Taraflar arasında eğitim öğretim süresinin sonunda sözleşme yenilenmeyecekse bunun 2 ay önceden karşı tarafa bildirilmesi için düzenleme yapıldığı, süresinden önce haksız feshin de karşılıklı olarak cezai şarta bağlandığı kaydedilen kararda, “Talep şartları gerçekleştiği anlaşılan cezai şart alacağının, makul bir takdiri indirime tabi tutularak kabulü gerekirken reddi hatalıdır” denildi.