Kira ile ilgili yasal düzenlemelerin sözleşmenin zayıf tarafı olan kiracıları daha çok koruduğu bir gerçek. Kira sözleşmelerine ilişkin hukukihaber.net'e konuşan avukat Dr. Murat Cangül, "Bu durumu mülk sahipleri lehine bir nebze de olsa yumuşatmaya matuf bir düzenleme olarak önceki 6570 sayılı Kanunda ve Türk Borçlar Kanunu’nda hükme bağlanmış olan yazılı tahliye taahhüdü isteğe bağlı olarak kiracılar tarafından mülk sahiplerine verilebilir." dedi.

ZORUNLU DEĞİL

Cangül sözlerine şöyle devam etti; "Ancak kira sözleşmelerinin imzalanma aşamasında adeta sözleşmenin zorunlu bir unsuru imiş gibi talep edilen yazılı tahliye taahhüdü kiracıları zor durumda bırakıyor. Yazılı tahliye taahhüdü imzalanmaz ise kira sözleşmesinin de yapılmayacağı yolundaki dayatmalar kiracıları tahliye taahhüdü imzalamak durumunda bırakıyor. Özellikle kiralarda fahiş artışların yaşandığı günümüzde tahliye taahhüdüne dayalı icra takiplerinin sayısının hızla arttığı görülmekte.

YARGITAY'A GÖRE GEÇERSİZ

Yargıtay içtihatlarına göre kira sözleşmesinin imza tarihi ile aynı tarihte imzalanmış olan tahliye taahhütleri geçersiz sayılıyor.

Uygulamada tahliye taahhüdü alınırken genellikle kira sözleşmesinin imza tarihinden sonra bir tanzim tarihi yazılarak tahliye tarihi boş bırakılıyor. 1 yıllık kira dönemi sonrasında ev sahibinin istediği artış oranını kabul etmeyen kiracı hakkında tahliye taahhüdüne dayalı icra takibi başlatılıp kiracı tahliye edilebiliyor ve mülk sahibine mülkünü daha yüksek bedel ile kiraya verme yolu açılıyor. Bu durum açıkça hakkın kötüye kullanımını teşkil ediyor. 

REVİZE GEREKLİ

Uygulamada yazılı tahliye taahhüdünün amacına uygun kullanılmadığı yıllardan beri bilinen bir gerçek. Bu haksızlığın giderilmesi için Türk Borçlar Kanunu m.352/1 hükmünün revize edilmesi gerekiyor. Kira sözleşmesinin zayıf tarafı olan kiracıyı koruma amacı doğrultusunda yazılı tahliye taahhütlerinin daha sıkı şartlara bağlanması ya da bu kurumun kaldırılması dahi düşünülmelidir."