Günümüzde ülkemizin birçok yerinde insanlar, güzellik merkezi ve benzeri hizmet sunulan yerlerde imzaladıkları senetler ve sözleşmelerden dolayı, alacaklı şirketler tarafından dava edilme ya da takibe maruz kalma yönünde mağduriyet yaşamaktadırlar. Bu mağdurlar da özellikle genç müşteri kitlesi olarak tanımlanabilecek 18-23 yaş grubundaki kişilerdir.

Kimi zaman bu işletmeler, “deneme seansı” adı altında müşterilerine sözleşme ve senet imzalatırken kimi zaman da anlaşılan bedelden daha fazla miktarı içeren borç senetlerini tüketiciye imzalatmaktadırlar. Doğal olarak bu içerikteki işlemleri aynı hizmet kolundaki tüm işletmeler yapmamaktadır. Günümüzde hakkı ile iş yapanların varlığını kabul ederek ve onları ayırarak belirtmek gerekir ki, bu işletmelerin işlemlerinden dolayı mağdur olan insan sayısı her geçen gün artmaktadır. Bunun önüne geçilebilmesi için yapılması gereken ilk ve en önemli şey tüketicinin bilinçlendirilmesidir.

I. SÖZLEŞME YAPISI VE CAYMA HAKKI

Öncelikle, genelde söz konusu sözleşmeler, söz konusu hizmet satışı ve muhatap da tüketici olduğundan TKHK . m. 17 / f. 1’de “satıcı veya sağlayıcının malın teslimi veya hizmetin ifasını üstlendiği, tüketicinin de bedeli kısım kısım ödediği sözleşmeler” olarak belirtilen ve en basit ifadesiyle alıcının bedel ödeme borcunu kısım kısım yerine getirdiği sözleşmeler olarak tanımlanan taksitle satış sözleşmelerdir. Bu bağlamda incelenmesi gereken mevzuat 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanun ve ilgili yönetmeliklerdir.

Tüketiciler genelde söz konusu işletmeden ya hiç hizmet alamamakta ya da işletme bünyesinde yapılan işlemi öğrenince yanıldığını veya aldatıldığını öğrenip sözleşmeyi hükümsüz kılmaya çalışmaktadır. Hatta yalnızca deneme seansı aldığını düşünen bazı mağdurlar, daha sonra hakkında açılan icra takibini öğrenince şaşkınlık geçirmektedirler. Taksitle satış sözleşmesinde cayma hakkını düzenleyen TKHK. m. 18 ise bu durumlara yönelik olarak bazı hukuki yollar düzenlemektedir. Anılan düzenlemenin ilk iki fırkası şöyledir:

“(1)Tüketici, yedi gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin taksitle satış sözleşmesinden cayma hakkına sahiptir.

(2) Cayma hakkının kullanıldığına dair bildirimin bu süre içinde satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmiş olması yeterlidir. Satıcı veya sağlayıcı, cayma hakkı konusunda tüketicinin bilgilendirildiğini ispat etmekle yükümlüdür.”

Bu noktada önemle hatırlatmak gerekir ki, tüketiciye imzalatılan sözleşme, işletmenin kendisinin hazırladığı, matbu formlardan ibaret olduğu için bu cayma hakkının kullanıldığı ve bilgilendirilmesinin yapılmış olup olmadığı noktasında profesyonel hukuk hizmeti almak karşılaşılacak olası bir mağduriyeti engelleyecektir.

II. CAYMA HAKKI NASIL KULLANILIR?

Yukarda da belirtildiği üzere TKHK m. 18 uyarınca, tüketici, yedi gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin taksitle satış sözleşmesinden cayma hakkına sahiptir. Cayma hakkının kullanıldığına dair bildirimin bu süre içinde satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmiş olması yeterlidir. Satıcı veya sağlayıcı, cayma hakkı konusunda tüketicinin bilgilendirildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Bununla birlikte kanun metninde cayma hakkının nasıl kullanılacağına dair bir bilgi verilmemiştir.

Bu konuyla ilgili de Taksitle Satış Sözleşmeleri Hakkında Yönetmelik madde 7 / 4 şöyle düzenlenmiştir:

“Cayma hakkının kullanıldığına dair bildirimin cayma hakkı süresi içinde satıcı veya sağlayıcıya yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile yöneltilmiş olması yeterlidir.”

Bu hüküm sayesinde cayma hakkı mektup gibi geleneksel yazılı araçlarla kullanılabileceği gibi kalıcı veri sağlayıcısı[1] whatsapp mesajıyla, sms yolu ile veya mail ile de yapılabilmektedir.

Cayma hakkı kanun ve yönetmelikteki hükümlerine göre kullanılması halinde mevcut sözleşme tüketici lehine iptal edilecektir. Ancak Güzellik Merkezinde yapılan sözleşme mağdurlarının ortak özelliği cayma hakkını telefon ile bilgi vererek kullanmaları veya hiç seans randevuları almamalarıdır. Hal böyle olunca, Güzellik Merkezleri borçlulardan hiç seans almamış olmasalar ve telefon ile bilgi verilmiş olsa bile yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile yöneltilmemiş olmamasından dolayı sözleşme yapıldıktan itibaren yedi gün içinde sözleşme ve senetlere dayanarak cayma hakkının kullanılmadığını gerekçe göstererek icra takipleri yapılabilmektedir. Sözleşme kapsamında güzellik merkezlerinin bu hakkı kanun ve yönetmelikle mevcut olup hukuka uygundur. Ancak 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amacı, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmektir. Tüketicinin almadığı bir hizmetten dolayı icra takibi yapılması kanunun amacına aykırı olacaktır.

Bu sebeplerle tüketiciyle yapılan sözleşmede cayma hakkının olduğunun bilgisinin yanında bu hakkın nasıl kullanılacağıyla alakalı açık bir bilgi verilmemesi kanunun amacına aykırı olacaktır.

Taksitle Satış Sözleşmeleri Hakkında Yönetmelik madde 6 / g de taksitle satış sözleşmelerinin zorunluğu içerikleri arasında “ Tüketicinin cayma hakkının olduğu ve bu hakkın hangi sürede ve nasıl kullanılacağı.” nın açıkça belirtilmesi gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda kalan tüketicilerin Güzellik Merkezleriyle olan sözleşmelerinde cayma hakkının nasıl kullanılacağı ile ilgili bilgi bulunmaması bu sözleşmelerle ilgili mevzuata aykırılık teşkil edecektir.

III. SENETLER NAMA YAZILI OLMALIDIR!

Tüketiciye imzalatılan senetler kanuna göre nama yazılı olmalıdır. Tüketicinin korunması hakkında kanunun 4.maddesinin 5.fıkrasına göre: “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.”

Yani senette “…. emrine” veya “… emrü havalesine” gibi ifadeler yer alıyorsa, senet tüketici açısından geçersizdir. Ancak her ne kadar davada senedin böyle bir halde geçersizliği kolaylıkla ispatlanacak olsa da, soyut borç ikrarı niteliğindeki bu senetlerin düzenlenmesi ifa uğruna eda niteliğinde olduğundan, imzalanan sözleşmeden dolayı borç sona ermemektedir. Sözleşmenin sona ermesi ve mağduriyetin giderilmesi için kanundaki cayma hakkı gibi diğer hükümlere gidilmelidir.

IV. HAKKINDA İCRA TAKİBİ BAŞLATILAN KİŞİLER NE YAPMALIDIR?

Bu durumda takibin mahiyeti önem kazanmaktadır. Taksitli hizmet sözleşmelerinde sözleşmeye dayalı bir takip yapılması durumunda tebligat ulaştıktan sonra yedi günlük süre içeresinde icra dairesine itiraz yapılabilir ve takip durdurulabilir. Ancak senetlere dayalı bir takip yapılması durumunda, tebligat ulaştıktan sonra beş gün içinde icra mahkemelerine itiraz talebinde bulunularak takibin durdurulması talep edilebilir.

V. İTİRAZ SÜRELERİNİN KAÇIRILMASI DURUMUNDA NE YAPILABİLİR?

Sürelerin kaçırılması durumunda İcra İflas Kanunun 72. maddesine göre menfi tespit davası açılabilir. Menfi tespit davası, borçlunun, borcu ödemeden önce borçlu olmadığının tespiti için açılan davadır. Takip borçlusu, bu dava ile borçlu olmadığını ispat ederek hakkındaki icra takibini iptal ettirir ve borcu ödemekten kurtulur.

VI. CEBRİ İCRA TEHDİDİ ALTINDA ÖDEME YAPANLARDA PARALARINI GERİ ALABİLİRLER

Güzellik Merkezi sözleşmelerine veya senetlerine dayanılarak icra takibi yapılmış tüketiciler cebri icra tehdidi ile sebepsiz olan borcu ödemiş olabilmektedirler. Ancak yukarıda bahsettiğimiz durumların mevcut olması halinde tüketiciler, İİK. m. 72 / f. 7 uyarınca ödemiş oldukları paraların iadesini talep edebilmektedirler. İlgili fıkra şu şekildedir:

Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.”

Tüketicinin İstirdat davasında, ‘’ cayma hakkının kullanıldığını, senetlerin emre yazılı olduğunu ispat etmesi halinde’’ icra takibinde ödediği paranın, harç ve giderleriyle birlikte Tüketiciye iade edilmesine karar verilebilecektir.

VII. SONUÇ

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amacı tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almaktır. Bu sebeple tüketici sözleşmeleri kanunun amacına uygun olarak yapılması gerekmektedir.

Kanun amacına uygun olmayan Tüketici Sözleşmelerinde, sözleşmeyi “Tüketici kendi iradesiyle imzalamış olsa bile’’ , her zaman kaybedecek hizmet veren olacaktır.

Bu konuyla ilgili yakın tarihli İstanbul 11. Tüketici Mahkemesi tarafından verilen kesinleşmiş karar ile güzellik merkezinde imzalanan sözleşme ve senet mağdurların lehine emsal gösterilerek, borçlarından kurtulması sağlanabilecektir. Örnek mahkeme kararımızın bu durumdan tüm zarar görenlere yardımcı olması dileğiyle paylaşıyoruz.

---------------------------------

[1] Kayıtlı veri saklayıcısı Taksitle Satış Sözleşmeleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin ç bendinde şu şekilde tanımlanmıştır: “Tüketicinin gönderdiği veya kendisine gönderilen bilgiyi, bu bilginin amacına uygun olarak makul bir süre incelemesine elverecek şekilde kaydedilmesini ve değiştirilmeden kopyalanmasını sağlayan ve bu bilgiye aynen ulaşılmasına imkân veren kısa mesaj, elektronik posta, internet, disk, CD, DVD, hafıza kartı ve benzeri her türlü araç veya ortamı.”