TC no’suna kredi, 50 lira gelirli öğrenciye 500 lira limitli kredi kartı verilerek başlayan alacaklı – borçlu ilişkisi vahşi bir icra ve haciz kovalamacasına dönüşerek nice aile felaketlerine neden olmakta… Babaların borçları nedeniyle çocukların ders çalıştığı bilgisayarları, iletişim kurduğu cep telefonları ve lüzumlu görülmediği gerekçesiyle ortak kullanılan aile malları haczedilmekte; ailelerin günlük yaşam düzeni talan edilmekte. “Malları kaçırırlar” peşin hükmüyle hacizler çilingirler, polisler ve icra memurlarınca habersiz yapılmakta; aile ocaklarının mahremiyetine fütursuzca tecavüz edilmekte…

Vahşi hacizlerin masum aile fertlerine verdiği eza ve neden olduğu manevi zararın büyüklüğü karşısında bankaların “üç kuruşluk” alacağının solda sıfır kaldığını kim bilmez? Aslını ve faizini geri ödeyemeyeceği başından belli olanlara kredi veren bankaların kanunen haklı görülmesinin vicdanen haksız ve adaletsiz olduğunu kim düşünemez?

Bana göre bu vahşette en büyük suçlu, ileri ekonomi ve hukuk sistemlerine sahip olan ülkelerdeki kuralların güçlü ve zengin olanların işine yarayan kısmını ülkeye getirirken toplumu ve aileyi koruyan diğer kısmını getirmeyi ihmal eden düşüncedir. Gerçekten de tüketici kredisi uygulamalarının getirildiği ülkelerde kişisel iflas diye bir şey de vardır. Kişisel iflas bayrağı açtığında borçlu malını kaçıramadığı gibi, alacaklı bankalar da borçlunun ve ailesinin bütünlüğüne zarar verecek hiçbir şey yapamaz. Borçlunun ve aile fertlerinin yaşam düzenine, haber vermeksizin zarar verecek haciz ve benzeri işlem yapılamaz.

Türkiye’de kişisel iflas neden yoktur? Borçlunun ve ailesinin konutunda haciz yapılması toptan neden yasaklanamasın? Ya da konutlarda yapılacak hacizler borçluya veya aile fertlerine önceden neden haber verilemesin? Konutlarda yapılacak hacizlerde borçlunun ve hacizden etkilenecek olan aile fertlerinin tamamının hazır olması neden zorunlu olmasın?

Meseleye bir de bu, sesi soluğu çıkmayan garibanların, toplumumuzun temel direği olan ailenin açısından bakmamız gerekmiyor mu?

Haydi bakalım bankacılar, yasacılar, düzenleyiciler…