Hukuku herkes kusursuz bilmek ve uygulamakla mükellef değil. Hatalar insanlar için.. En başta onu belirteyim ama öyleleri de var ki, kabullenmek mümkün değil. Hani penaltıyı “panenka” kullanıp kalecinin kucağına bırakmak gibi.. Geri vitese takacağına ileri takıp öndeki arabaya çarpmak gibi.. Kızamazsın, gülemezsin, bir şey demek istersin diyemezsin.. Nereden başlayacağını bile bilemezsin.. Derin bir nefes alıp verirken ağzını buruşturursun sadece. Öyle bir şey işte başıma gelen..

İstanbul şartlarında bir dava ortalama 1,5-2 yıl sürüyor zaten.. O da ilk derece yargılaması.. Sonra 2 yıl istinaf.. Sonrası zaten dipsiz kuyu.. Dönerse senindir misali dosyanın Ankara yolculuğu..

Bunca çetrefilli ve uzun bir serüvende, bir de bozulacağı daha en başında belli bir hatalı karar, bütün yaşama sevincini alıp götürüyor.. Neyse uzatmadan anlatayım hikayeyi..

Bakırköy’deki İş Mahkemelerinden birindeyiz.. Dosya olmuş 2 yaşında.. Yürümeye başlamış, arada kaçırsa da tuvaletini söylüyor artık.. Küçük kalan eşyaları arkadan gelenlere ayırmışız bile.. :)

İşçilik alacakları için ilamsız takibe itiraz gelince itirazın iptali davası açmışız. Takipten sonra davadan evvel bazı alacak kalemleri ödenmiş ama sadece asıl alacaklar. Prim alacağı ise ödenmemiş.. Neyse komiser bey, dosya bilirkişiye gitti.. Gelen raporda yazan şu: Takipten sonra Kıdem tazminatı ödenmiş talep hakkı yok, bakiye ücret alacağı ödenmiş, talep hakkı yok, yıllık izin ödenmiş talep hakkı yok.. Eee ne var? Sadece prim alacağı ödenmemiş talep hakkı var.. Yav bu itirazın iptali davası, alacak davası gibi rapor olmaz.. Ama bilirkişi de hukukçu değil, suçu yok adamın nereden bilsin, takip tarihi itibariyle talep hakkı olup olmadığının araştırılıp yapılan ödemelerin toplam alacaktan mahsubu gerektiğini…

Tabi raporu görünce ben açtım ağzımı yumdum gözümü bir anda.. Meğersem esniyormuşum :) Şaka bir yana diyemiyorum. Çünkü gülmeden espri katmadan katlanılabilir bir şey değil bizim meslek..

Hakime raporun hatalı olduğunu, alacak davası imiş gibi hesaplama ve tespit yapıldığını, itirazın iptali davalarında dava tarihinin değil takip tarihinin baz alınması gerektiğini, takipten sonra yapılan ödemelerin BK. 100 gereği önce ferilere mahsubunun gerektiğini, davalı yanca asıl alacaklar ödenmiş ise de, bu ödemeler önce ferilere gideceğinden hala ödenmemiş asıl alacak bulunduğunu, yapılması gerekenin takip tarihi itibariyle hak kazanılan alacaklara ve buna tekabül eden ferilere yönelik itirazın iptaline ve yapılan ödemelerin ödeme tarihleri baz alınarak borçtan mahsubuna karar vermekten ibaret olduğunu birkaç dakika boyunca anlattıktan sonra, hakim bey anlattıklarımı “önceki beyanlarımı tekrarla davamızın kabulüne karar verilsin” şeklinde tercüme ederek zapta geçirdi.

Sonra ne mi oldu? Hakim sadece prim alacağına yönelik itirazın iptali ile prim alacağı kadar takibe devam kararı verdi.. Ben de Guiza altı pas içinde topu ıskaladığı zamanlarda verdiğim tepkimi verdim.. Tepki veremedim yani.. Önce derin bir nefes aldım, sonra tuttum bırakmadım… Dedim şimdi ölsem gam yemem, sonra çocuk var geride yetim kalır dedim.. Neyse nefesi verdim ben.. Hakim beye bir baktım,, sanki o 3 saniyede roman yazdım bakışırken.. Öyle anlamlı baktım yani.. Kızmadım ama.. Vallahi bak.. Aklıma Ahmet KAYA’nın “öyle bir yerdeyim” şarkısı geldi.. Sonra omuzlarda terkettim salonu..

İşin en zor kısmı da, hakime anlatamadığım derdimi müvekkile anlatmaktı.. Müvekkil ne bilsin, itirazın iptalini, BK 100 ü, aslını ferisini… Anlatmaya başlarken “parayı ne zaman alırız” şeklindeki cevabını konuşmanın sonunda da tekrarladığında, beni anlamak istemediğini farkettim.. “Hayırlısı be gülüm” diyesim geldi ama ben yine derin nefesle yetindim..

Gelelim acı gerçeklere.. Burası İstanbul Bakırköy adliyesi.. Mahkemelerin iş yükünden dolayı önce tek-çift, sonra siyah-beyaz, yetmezse seviyor-sevmiyor diye ayrıldığı yer.. Burada da hata yapabilirsin ama basit hata yapamazsın.. Alacak davası-itirazın iptali davası ayrımını bilmemek olur mu? Yapma ne olursun.. Takipten sonra davadan evvel yapılan ödemeleri nasıl asıl alacağa sayarsın? Nerede kaldı BK 100? Takipten sonra yapılan ödemeler haricen tahsil hükmünde değil mi? Yapılan ödemeleri dışlayarak icra vekalet ücretine ve tahsil harcına esas miktarları da düşürmüş olmadın mı? Hem devleti hem alacaklıyı zarara soktun..

Sineye çekemezdim ve çekmedim de.. Kazandığım davayı istinafa gönderdim.. Tabi bunu sadece müvekkil için değil, hukuka aykırı bir kararı sindiremediğim için yaptım.. Yanlış hesap mutlaka bir yerlerden dönecektir ama mühim olan bu uğurda harcanan zaman, emek ve para.. Ayrıca geciken adalet adalet mi Allah aşkına? Ne diyor Orhan Gazi..

“Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da, geciken adalet zulümdür.”