Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Değerli Hanımefendi,


Özür dilerim isminizi unuttum. Çünkü isminizi kabineniz belirlendiğinde okumuştum da sonra hiçbir toplumsal olayda, kadın katlinde en ufak bir beyanınızı bile okumadığım için –özür dilerim benim hatam-  aklımdan çıkmış gitmiş isminiz. Zira Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’nun bile kadınlar hakkında sizden daha çok beyanı var.


Neyse efendim, kusuruma bakmayın. Benim küçük bir istirhamım var.


Aslında mesele çok ciddi ama sizin için önem arz eder mi bilmem.


Ayşegül Özarslan diye bir kardeşimiz var. Kadın bu. Sanıyorum sizi yakından ilgilendirmesi gerekiyor.


Bu kadıncağız kocasından ayrılmak istiyor.


Siz gerçi biliyorsunuz aslında, yardımınızla sığınma evine konmuş çocuğuyla, fakat çocuğu “Anne bizi niye hapisaneye koydular babamı mı öldürdün demiş”


Aslında benim bunu Savcı ve Hakimlere yazmam lazım.


Evet; Sayın Savcılar, Sayın Hakimler,


Kadının arabası taranmış, kameralardan net gözükmesine rağmen adamı salıvermişssiniz. Bu adam bir gün sinirlenip bir daha, rastgele birinin arabasını tararsa içinde sizin karınız olsa ne olacak? Benim çocuğuma denk gelse ne olacak? Başkasının kardeşine denk gelse ne olacak?


Biliyorum çok işiniz var da, işiniz  bu. Bi zahmet. Bu kadın ölünce yemekhanede bir sohbet arasında nasıl öldüğünü konuşacaksınız değil mi?


Biliyorum hepiniz canınızdan bezmişsiniz, tek derdiniz aman bana bir şey olmasın, sürülmeyeyim, soruşturma geçirmeyeyim. 


Dolandırıcılık suçuyla soruşturulan şüphelinin açığını yakaladı ve adamı sıkıştırdı diye şüpheli tarafından “Sen Paralelsin” diye suçlanmasıyla, dosyadan el çektirilen, hakkında HSYK tarafından soruşturma başlatılan eşitlikçi ve özgürlükçü Hakim büyüğümüz Tamer Akgökçe gibi hakimlerin başına gelenleri görünce korkuyorsunuz. 


Çoluğun çocuğun okulu var düzen bozulmasın, emekliliğe de az var, eşin kadrosu daha yeni belli oldu, bir daha sil baştan yapmayalım diyorsunuz. Taşınmayla şimdi bir daha kim uğraşacak ?


Sizin bu dünyevi sıkıntılarınız arasında biliyor musunuz bu kadınlar can korkusu yaşıyor? Evladı ölecek diye korkuyor. Belki geceleri uyuyamıyor, ağlamaktan gözünde yaş kalmamış, ölüm ensesinde, düşünüyor. Ben de o kadınlar gibi mi olacağım? Arkamdan haber yapacaklar, “Ayşegül Savcıya yalvarmış, Ayşegül Hâkime yalvarmış… Koruma talep etmiş… Savcı şüpheliyi serbest bırakmış… Hakim tutuksuz yargılamış…”


Benim okuduğum hukuk fakültesinde bir arabayı taramak, direk adam öldürmeye teşebbüstür, kasıttır ve bu kişinin tutuklanması gerekir.

Denetimli Serbestliği kalmaz artık o işin. Fakat bu olay, sizin hukuk anlayışınızın neresinde nasıl yer buluyor kendisine anlamış değilim. Bana içtihat, teamül demeyin. Bir yürekli Hakim de çıkıp yıksın şu teamülü. 


Denetimli serbestliğin vatandaşın gözünde bir masumiyet karinesi olduğunun kimse farkında değil mi?
 
Dün ifade için gittiğim şubede Karakol Amiri anlatıyor: “Vatandaş kendi imkanlarıyla hırsızı tespit etmiş, evden televizyonla çıkarken kamera kaydını getirmiş, biz adamı yakalamışız, hepimiz bir olayı çözdük diye mutluyuz, şahsın 37 tane hırsızlık kaydı var, Savcı Hakim adamı tutuklamıyor, hırsız suratımıza güle güle çıkıp gidiyor.


Stajdayken hacze gitmiştim, borçlu arsızca “şunu yaz şunu, beni yediemin yazarsın, zaten hacizli bu, Bu istihkaklı vs.” diye bana envanter çıkarmıştı. Ne kadar şaşırdım o an hatırlıyorum. Tabi seneler geçti ve ben artık hiçbir şeye şaşırmama noktasına geldim. Zira insanlar kanun maddelerinin nerede nasıl işlemediğini çok iyi anlamış ve ceza, yargılama umurlarında bile değil. Kimisi gurur duyuyor bundan, şu kadar sene yattım, şöyle oldu böyle oldu diye göğsünü gere gere anlatıyor. Televizyonlarda iki karısını da öldürmesine rağmen evlilik programına katılan adamlar boy gösteriyor. Birileri bunu alıp reyting unsuru yapıyor.


Bir tedbir istiyorum, Ticaret Kanunu maddelerine göre teminat yatırıp malın tutulmasını istiyorum, hatta mal bedelinin %110’unu döviz olarak yatırmışım. Hakim bana diyor ki “Ya karşı taraf beni şikayet ederse ne yaparım?”


Geçen bir engelleme kararı talep ediyorum. Kanun çok net ve sitenin engellenmesi gerek. Hakim diyor ki “Ya şimdi siyasi falan değil, değil mi , öyleyse soruşturma açarlar hakkımda”

Bizimkilerin soruşturmadan aklı çıkadursun İNGİLTERE’DE HAKİMLER VAR!


İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama 7 yıl 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler sormuşlar:


'Adam kıza elini bile süremedi... Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de: 


"Adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?'


Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeydedir:


- "Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır...


Bir hukukçu olarak, böyle bir karar veremeyeceğinizi biliyorum, sistem, mevzuat, kanunilik ilkesi, kurallar, getirileri götürüleri bunlara uymaya çalışıyorsunuz, ama hiçbir şeye bulaşmayayım, elimi taşın altına sokmayayım tavrınız beni ürkütüyor.


Son 10 senede öyle suçlar cezasız kaldı ve öyle suçsuzlar cezalandırıldı ki … Hakim Savcı teminatı diye bir şey kalmadı.


Hakim Savcı’nın da derdi büyük tabi, şimdi lojman falan çıkmaz, neme lazım…


Cidden bu kadın ölürse hesabını kim nasıl verecek?


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Feyza Altun Meriç tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)