Son durak İsviçre...Önce 620 Euro ödüyorsunuz, doktorla görüşmek için. Tabi ki tüm hastane ve doktor raporlarını, test sonuçlarınızı yanınıza alarak. Son işlem için de 1.860 Euro'cuk.. Size özel hazırlanmış odanız hazır. Hava biraz soğuk ama olsun, size gösterilen misafirperverlik içinizi ısıtıyor. Hem ne de olsa planladığınız saat gelince tüm vücudunuzdan kan çekilecek ve eninde sonunda sizi buraya getirmeye sebep olan acınızla birlikte soğuğu da unutacaksınız.


Dignitas'tan bahsediyorum. "Onurlu ölüm" kliniğinden. Zürih'ten...Balık tutarken canlı yem kullanmayı insanlık dışı gören, kusursuzluğun (!) başkentinden....Ölmek isteyen aklı başında (!)  insanlara destek olacak merhametli hekimlerin ülkesinden...


2001 'de Hollanda'da yasalaşan "hekim destekli intihar", devam eden dönemde Belçika,İsviçre ve Lüksemburg yasalarında kendine yer buldu. Amerika Birleşik Devletleri'nde  Washington, Oregon ve  Montana 'dan sonra Vermond da Haziran 2015'ten itibaren artık "onurlu ölüm" kervanına katılanlar arasında. 


Hekim destekli intiharda, kişinin isteği üzerine hekim, kişinin kendisini öldürebilmesini mümkün kılacak ortamı hazırlıyor. Burada hasta, ne  pasif ötenazideki gibi (örneğin hastanın bakımsızlık veya yaşam destek ünitesinden ayrılması sonucu )  ölmekte ; ne de aktif ötenazideki gibi (örneğin yüksek dozda ilaç vererek) yaşamına son verilmektedir.  Hekim, hastaya bir çeşit ölüm koçluğu yapmaktadır. örneğin, hastasına zehirli iğne yapmayı öğretmekte ya da ölümüne yol açacak ilaçları temin etmektedir. 


Bütün bu yaşanan gelişmeler, insanların tek bir soruya odaklanmasına sebep oluyor: "İyileşmesi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanıp acılar içinde kıvranan bir hastanın intihar etmesine yardım etmek insani bir görev midir ? "


Bu tartışmayı bize armağan eden ilk modern ülke olan Hollanda'da yapılan araştırmaya göre ötenazi ve doktor destekli intihar yoluyla ölmek isteyen hastaların sadece %6sı  yaşadığı acının dayanılmaz olması sebebiyle ölmek istiyor. Esas olarak dayanamadıkları husus, başkasının yardımına muhtaç şekilde kendi ihtiyaçlarını göremeden yaşamanın verdiği aşağılanmışlık duygusu.
 
Hollanda'da ötenazi ve doktor destekli intihar tam olarak 2001 yılında suç olmaktan çıkarılsa da, resmi kayıtlar, toplumda bu uygulamanın çok daha önceden uygulanmakta olduğunu gösteriyor. O kadar ki, Hollanda'da bu konuda açılan davalarda doktorlar aleyhine verilen mahkumiyet kararları yıllarca askıya alınarak bekletilmiştir. Sonuçta Hollanda'da yapılan referandum -tıpkı beklendiği gibi- ötenazi ve hekim destekli intihar için %80 "evet" ile kabul edilmiştir.  


Fakat 2002 yılında yapılan bir araştırma, özellikle yaşlıların bu durumdan pek memnun kalmadığını ortaya koyuyor. Hiçbir yönlendirici soru olmadan ve ötenazi kelimesi kullanılmadan yapılan sözkonusu araştırmaya göre  Hollanda'daki yaşlılar artık bir Hollanda Hastanesine gittiklerinde kendi rızaları olmadan öldürülecekleri korkusuyla son yıllarını yaşıyor. Oysa Hollandalı doktorların bu konuda uymaları gereken bir kılavuz var. Bir Hollandalı hekim, hastasına "destekli intihar" uygulamayı düşünüyorsa öncelikle hastanın "kimsesiz", "yoksul" ve "toplumda yaşama becerisi olmaması" kriterlerini inceliyor (!).
 
Hollanda'da ötenazi,  engelli bebeklerden akıl hastalarına varıncaya kadar uygulanıyor. 1997 yılında bir İngiliz sağlık bülteni ( The Lancet ) tarafından yapılan araştırmaya göre, o yıl içinde ölen bebeklerin %8'i doktorları tarafından iğne ile ölüme gönderilmiştir. 1993 yılında ise, Hollanda Pediatri Derneği, bebeklerin öldürülmesinde esas alınacak kriterleri belirten  bir kılavuz yayınlamıştır.
 
Hollandalı doktorlar her zaman böyle miydi ? Chapman Universitesi'nden Ronald D. Rotunda'nın verdiği bilgiye göre "hayır".. Hitler'in 1 Ekim 1939 yılında ötenazi için verdiği ilk talimat tüm nazi-işgali altındaki ülkelerde uygulanırken, Hollandalı doktorlar bu davranışı 1 kez bile uygulamadı. Nuremburg mahkemesi ötenaziyi bir savaş suçu olarak ilan ettiğinde Hollandalı doktorların bu soylu davranışı ortaya çıkmıştı. Tam da bu noktada  İngiliz gazeteci Malcolm Muggeridge 'in  gözlemini anmakta fayda var: " Bir savaş suçunun, merhametten kaynaklanan bir davranışa dönüşmesi sadece 30 yıl aldı. "
 
Kanada Tabipler Odası'nın 2006 yılında Belçika'da yaptığı araştırmanın sonuçları da bir o kadar ilginç. Araştırmaya göre Belçika'da ötenaziyle öldürülen hastaların yarısının bu işleme rızası yoktu. Hatta bazı vakalarda ötenazinin doktor yerine hemşireler tarafından uygulandığı da ortaya çıktı.
 
Aynı yıl İsviçre Federal Mahkemesi, akıl hastalarının hekim destekli intihar hakkı (!) olduğuna hükmetti. Bu arada Belçika,ötenaziyle öldürülen akıl hastalarından organ nakli yapmaya başlamıştı bile. 


İşin ekonomik yönden tatmin edici boyutu da küçümsenemez tabi ki.. 1998 yılında New England Sağlık Bülteni tarafından yapılan değerlendirmeye göre, hekim destekli intihar ve ötenazi, sağlık harcamalarından sadece o yıl için 627 million dolar tasarruf sağlıyordu. Bu da buzdolabımızda çok daha fazla gıda için yer açabilmek demek..


Sayılan tüm bu örneklerin rahatça yapılabilmesinin sebebi aslında o sihirli kelimede gizli:   HAK.....Bu sihirli sözcük sanki içimizden birilerinin kulağımıza fısıldadığı bir şifre gibi....
Zurih'teki Dignitas Kliniği'ne gelince..Bu yıl onurlu ölüm hakkınızı kişi başı ortalama 5000 Euro ile kullanabilirsiniz. Fakat özel cenaze töreni istiyorsanız 15.000 Euro'ya kadar çıkıyorlar. Ha, bu arada eski adresi değiştirip yeni  ve müstakil  bir binaya taşınmışlar. Zira, bir apartman dairesinde ceset torbalarında taşınan ölüleri gören komşular psikolojik olarak etkilendikleri için şikayette bulunmuşlar. 


Bu yazıdaki istatistik ve araştırmalar konusunda, Ronald D.Rotunda'nın "The Way of Death in the Netherlands, Oregon, and, Perhaps, California" adlı makalesinden yararlanılmıştır.  

(Bu köşe yazısı, sayın Av. Ebru Ekşioğlu 
tarafından 
www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)