1. HASTA HAKLARI

Hasta hakları T.C. Anayasası, uluslararası sözleşmeler, kanunlar ve mevzuat hükümleriyle koruma altına alınmıştır. Anayasa m.17/1’de “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”, m. 56/1’de “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.”, m.56/3-4’te ise “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, iş birliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.” şeklinde hükümlere yer verilerek bireylerin yaşam, vücut bütünlüğü ve sağlık hakkı anayasal güvence altına alınmıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m.25’te herkesin, kendisine ve ailesine sağlık sağlayacak bir yaşam standardına sahip olma hakkının olduğuna ve bu hak kapsamında tıbbi bakımların ve gerekli toplumsal hizmetlerin mevcut olduğuna yer verilmiştir. Mevzuatımızda ise hasta haklarına yönelik en önemli ve ayrıntılı yasal düzenleme, 01.08.1998 tarihli ve 23420 sayılı Hasta Hakları Yönetmeliği’dir[1](HHY). Bu yönetmelik, sağlık hizmeti verilen resmi ve özel tüm kurumları ve hizmetten faydalanma hakkını haiz olan bütün bireyleri kapsamaktadır. Hasta hakları işbu yönetmeliğin Tanımlar kısmında; “Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası andlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.

Yönetmelikte düzenlenmiş olan hasta hakları şu şekildedir;

1.1. Adalet ve Hakkaniyete Uygun Olarak Faydalanma

Hasta Hakları Yönetmeliği m.6’da “Hasta, adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere, sağlık hizmetlerinden ihtiyaçlarına uygun olarak faydalanma hakkına sahiptir. Bu hak, sağlık hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlar ile sağlık hizmetinde görev alan personelin adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun hizmet verme yükümlülüklerini de içerir.” Şeklindeki düzenlemeyle, sosyal devlet ilkesinin de tezahürü olarak, hastanın sağlık kuruluşlarından adalet ve hakkaniyet çerçevesinde faydalanması güvence altına alınmıştır.

1.2. Bilgi İsteme

Hasta Hakları Yönetmeliği m.7/1’de “Hasta, sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanabileceği konusunda bilgi isteyebilir. Bu hak, hangi sağlık kuruluşundan hangi şartlara göre faydalanılabileceğini, sağlık kurum ve kuruluşları tarafından verilen her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu ve müracaat edilen kuruluşta verilen sağlık hizmetlerinden faydalanma usulüne öğrenme haklarını da kapsar.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiş ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar hastayı bilgilendirmek için yükümlü kılınmıştır. Bu yükümlülük doğrultusunda kuruluşların içerisinde bilgilendirici tabela, broşür ve işaretler bulundurmak gibi tedbirlerin alınması gerekmektedir.

1.3. Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme

Hasta Hakları Yönetmeliği m.8/1,2,3. fıkralarında “Hasta; tabi olduğu mevzuatın öngördüğü usül ve şartlara uyulmak kaydı ile, sağlık kurum ve kuruluşunu seçme ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetinden faydalanma hakkına sahiptir.

Mevzuat ile belirlenmiş sevk sistemine uygun olmak şartı ile hasta sağlık kuruluşunu değiştirebilir. Ancak, kuruluşu değiştirmenin hayati tehlikeye yol açıp açmayacağı ve hastalığının daha da ağırlaşıp ağırlaşmayacağı hususlarında hastanın tabip tarafından aydınlatılması ve hayati tehlike bakımından sağlık kuruluşunun değiştirilmesinde tıbben sakınca görülmemesi esastır.

Acil vak'alar dışında, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olup da mevzuatın öngördüğü sevk zincirine uymayanlar aradaki ücret farkını kendileri karşılar.” denilerek hastanın sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme hakkı düzenlenmiştir. Uygulamada, adli bir olaya karışmış kişiler bu haktan yararlanamamaktadır. Bu kimselerin adli muayeneden geçeceği kurumlar önceden belirlenmekte veya kolluk tarafından tespit edilmektedir[2].

1.4. Personeli Tanıma Seçme ve Değiştirme

Hasta Hakları Yönetmeliği m.9’da “Hastaya talebi halinde, kendisine sağlık hizmeti verecek veya vermekte olan tabiplerin ve diğer personelin kimlikleri, görev ve unvanları hakkında bilgi verilir. Mevzuat ile belirlenmiş usüllere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır. Personeli seçme, tabibi değiştirme ve konsültasyon isteme hakları kullanıldığında, mevzuat ile belirlenen ücret farkı, bu hakları kullanan hasta tarafından karşılanır.” şeklinde düzenlemeye yer verilerek hastaya sağlık çalışanı hakkında bilgi alma, tedavi uygulayacak sağlık çalışanını serbestçe seçme, değiştirme, görüş alma hakkı tanınmış ancak sağlık çalışanını değiştirme, görüş alma vs. durumlarında ücret farkının doğması halinde bu yükümlülüğe hastanın kendisinin katlanacağı hüküm altına alınmıştır.

1.5. Öncelik Sırasının Belirlenmesini İsteme

Hasta Hakları Yönetmeliği m.10/1’de “Sağlık kuruluşunun hizmet verme imkanlarının yetersiz veya sınırlı olması sebebiyle sağlık hizmeti talebi zamanında karşılanamayan hallerde, hastanın, öncelik hakkının tıbbi kriterlere dayalı ve objektif olarak belirlenmesini istemek hakkı vardır.” şeklindeki düzenlemeyle hastaya tıbbi kriterlere göre yapılacak müdahalelerin sırlanmasını talep etme hakkı verilmiştir. Ancak acil ve adli vak'alar ile yaşlılar ve engelliler hakkında öncelik sırasının belirlenmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanmaktadır.​​​​​​​

1.6. Tıbbi Gereklere Uygun, Teşhis, Tedavi ve Bakım

Hasta Hakları Yönetmeliği m.11/1’de “Hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir.” şeklindeki düzenlemeyle hastaya teknolojinin getirdiği yenilikleri, araç ve gereçleri, tedavi yöntemlerini kullanarak teşhisinin konulması ve bu doğrultuda tedavi sürecinin yürütülmesini talep etme hakkı verilmiştir. Hastanın teşhis ve tedavi sürecinde sağlık çalışanlarının mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapamayacağı aynı maddenin devamında düzenlenerek güvence altına alınmıştır.​​​​​​​

1.7. Tıbbi Gereklilikler Dışında Müdahale Yasağı

Hasta Hakları Yönetmeliği m.12’de “Teşhis, tedavi veya korunma maksadı olmaksızın, ölüme veya hayati tehlikeye yol açabilecek veya vücut bütünlüğünü ihlal edebilecek veya akli veya bedeni mukavemeti azaltabilecek hiçbir şey yapılamaz ve talep de edilemez.” denilerek sağlık çalışanlarının hastayı tedavi veya iyileştirme maksadı olmadan, hastanın vücut bütünlüğünü, yaşamını ve sağlığını etkileyecek veya ihlal edebilecek müdahalelerde bulunamayacağı düzenlenmiştir. ​​​​​​​

1.8. Ötanazi Yasağı

Hasta Hakları Yönetmeliği m.13’te “Ötenazi yasaktır. Tıbbi gereklerden bahisle veya her ne suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçilemez. Kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dahil, kimsenin hayatına son verilemez.” şeklinde düzenlenmiştir. Ötanazinin uygulanıp uygulanmayacağı noktasında tartışmalar olmakla birlikte ülkemizdeki yasal düzenlemeler doğrultusunda ötanazi açık bir şekilde yasaklanmıştır. Ancak ötanazinin yasal olduğu ve uygulandığı ülkeler günümüzde mevcuttur.​​​​​​​

1.9. Tıbbi Özen Gösterilmesi

Hasta Hakları Yönetmeliği m.14’te “Personel, hastanın durumunun gerektirdiği tıbbi özeni gösterir. Hastanın hayatını kurtarmak veya sağlığını korumak mümkün olmadığı takdirde dahi, ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmak zorunludur.” şeklindeki düzenlemeyle sağlık çalışanlarının tıbbi müdahalede bulunurken özen göstermelerini, tıbbi imkânsızlık hallerinde dahi hastanın duyduğu acıyı azaltmaya ve dindirmeye yönelik uygulamalarda bulunmaları gerektiği hüküm altına alınmıştır. ​​​​​​​

1.10. Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma

Hasta Hakları Yönetmeliği m.15’te “Hastaya;

a) Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği,

b) Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi,

c) Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri,

ç) Muhtemel komplikasyonları,

d) Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri,

e) Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,

f) Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri,

g) Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği, hususlarında bilgi verilir.” şeklinde düzenlemeye yer verilerek hastanın sağlık durumu ile ilgili bilgi alma hakkının kapsamı açıkça belirtilmiştir. Ancak hastanın manevi yapısı üzerinde telafisi güç bir zarara sebebiyet vererek hastalığın artma ihtimalinin bulunması ve hastalığın seyri ve sonucunun vahim görülmesi hallerinde yapılan teşhis hastadan saklanabilir. Bu gibi hallerde bilgi verilip verilmemesi hekimin takdirine bağlıdır.

Hasta, sağlık durumu hakkında kendisinin, yakınlarının ya da hiç kimsenin bilgilendirilmemesini yazılı olarak talep edebilir. Bu talebi hasta istediği zaman değiştirebilir. ​​​​​​​

1.10.1. Kayıtları İnceleme

Hasta Hakları Yönetmeliği m.16’da “Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir.” denilerek hastanın sağlık durumu ile ilgili tedavi sürecini de içeren tüm kayıtlarını inceleyebileceği düzenlenmiştir. İlgili madde hükmünde dikkat çeken en önemli hususlardan birisi de söz konusu kayıtların hastanın vekili tarafından da incelenebileceğinin düzenlenmiş olmasıdır. ​​​​​​​

1.10.2. Kayıtların Düzeltilmesini İsteme

Hasta Hakları Yönetmeliği m.17’de; “Hasta; sağlık kurum ve kuruluşları nezdinde bulunan kayıtlarında eksik, belirsiz ve hatalı tıbbi ve şahsi bilgilerin tamamlanmasını, açıklanmasını, düzeltilmesini ve nihai sağlık durumu ve şahsi durumuna uygun hale getirilmesini isteyebilir. Bu hak, hastanın sağlık durumu ile ilgili raporlara itiraz ve aynı veya başka kurum ve kuruluşlarda sağlık durumu hakkında yeni rapor düzenlenmesini isteme haklarını da kapsar.” şeklindeki düzenlemeyle hasta söz konusu kayıtların gerçeğe uygun şekilde düzeltilmesini, değiştirilmesini isteme hakkına sahiptir.​​​​​​​

1.11. Mahremiyete Saygı Gösterilmesi

Hasta Hakları Yönetmeliği m.21’de “Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle icra edilir.

Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu istemek hakkı;

a) Hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini, b) Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini,

c) Tıbben sakınca olmayan hallerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini,

d) Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını,

e) Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini,

f) Sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını, kapsar.

Ölüm olayı, mahremiyetin bozulması hakkını vermez.

Eğitim verilen sağlık kurum ve kuruluşlarında, hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olmayanların tıbbi müdahale sırasında bulunması gerekli ise; önceden veya tedavi sırasında bunun için hastanın ayrıca rızası alınır.” şeklindeki düzenlemeyle hastanın teşhis ve tedavi süresince mahremiyetine saygı gösterilmesi gerektiği vurgulanmış olup, müdahalelerin icra edilmesi sırasında özel hayatın gizliliğini ihlal edici unsurların önüne geçilmiştir. Nitekim Hasta Hakları Yönetmeliği m.23 uyarınca hastanın sağlık hizmetinden yararlanması sebebiyle kurum ve kuruluşlar tarafından edinilen bilgilerin, kanunun izin verdiği haller dışında hiçbir şekilde açıklanamayacağı ve hastanın bilgilerinin gizli tutulacağı güvence altına alınmıştır.​​​​​​​

1.12. Tıbbi Müdahalede Hastanın Rızası

Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir ve mevzuatın öngördüğü istisnalar dışında rıza herhangi bir şekle tabi değildir. Ancak hastanın rızasının alınması sırasında Hasta Hakları Yönetmeliği m.26’da belirtilen Rıza Formu’na ilişkin usul ve esaslar benimsenerek hastanın rızası alınmalıdır. Hastanın rızasının alınması gerekliliğinin istisnai halleri, Hasta Hakları Yönetmeliği m.24 ve m.31’de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yasal istinaslar hariç, hastanın rızası olmaksızın veya rızasına uyulmaksızın hiçbir tıbbi müdahalede bulunulamayacağı hüküm altına alınmıştır.

1.13. ​​​​​​​​​​​​​​Tedaviyi Reddetme ve Durdurma

Hasta Hakları Yönetmeliği m.25’te “Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir. Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatında hasta aleyhine kullanılamaz.” denilmek suretiyle hastaya kendisine uygulanan veya uygulanması planlanan tedaviyi, tıbbi müdahaleyi reddetme veya durdurulmasını talep etme hakkı verilmiştir.

1.14. Güvenliğin Sağlanması

Hasta Hakları Yönetmeliği m.37/1,2’de “Herkesin, sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenlik içinde olmayı bekleme ve bunu istemek hakları vardır. Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastaların ve ziyaretçi ve refakatçi gibi yakınlarının can ve mal güvenliklerinin korunması ve sağlanması için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.​​​​​​​

1.15. Dini Vecibeleri Yerine Getirebilme ve Dini Hizmetlerden Faydalanma

Hasta Hakları Yönetmeliği m.38 “Sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanları ölçüsünde hastalara dini vecibelerini serbestçe yerine getirebilmeleri için gereken tedbirler alınır.” şeklindedir. ​​​​​​​

1.16. İnsani Değerlere Saygı Gösterilmesi ve Ziyaret

Hasta Hakları Yönetmeliği m.39/1’de “Hasta, kişilik değerlerine uygun bir şekilde ve ortamda sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir.” şeklinde düzenlemeye yer verilerek insan değerinin ve onurunun üstün tutulması ve buna uygun davranılması gerektiğine vurgu yapılmıştır. ​​​​​​​

1.17. Refakatçi Bulundurma

Hasta Hakları Yönetmeliği m.40/1’de “Muayene ve tedavi sırasında hastaya yardımcı olmak üzere; mevzuatın ve kurum imkanlarının elverdiği ve hastanın sağlık durumunun gerektirdiği ölçüde, tedaviden sorumlu olan tabibin uygun görmesine bağlı olarak, refakatçi bulundurulması istenebilir.” denilerek hastaya refakatçi bulundurma hakkı verilmiştir.​​​​​​​

1.18. Hizmetin Sağlık Kurum ve Kuruluşu Dışında Verilmesi

Hasta Hakları Yönetmeliği m.41/1 “Hastalar, aşağıdaki hallerde sağlık hizmetlerinden bulundukları yerlerde de faydalanabilirler:

a) Koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesinde,

b) Tıbbi sebeplerden dolayı sağlık kuruluşuna bizzat gidilemeyen veya götürülemeyen hallerde,

c)Tabii afetler gibi olağanüstü hallerde.” hükmüyle hastaların sağlık hizmetinden faydalanabilmesi için birtakım kolaylıklar sağlanmıştır.

2. HASTANIN MÜRACAAT, ŞİKÂYET VE DAVA HAKKI

Hasta Hakları Yönetmeliği m.42’de “Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakları vardır.” şeklindeki düzenlemeyle hastanın müracaat, şikayet ve dava hakkı güvence altına alınmıştır. Hasta hakları uygulamalarının yürütülmesi amacıyla sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hasta hakları birimleri oluşturulmaktadır (HHY m.42/B-1). Hasta hakları birimlerine gelen şikayetlerin çözülememesi halindeyse ilgili şikayetler İl Sağlık Müdürlükleri bünyesinde kurulan hasta hakları kuruluna yönlendirilir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m.43 “Hasta haklarının ihlali halinde, personeli istihdam eden kurum ve kuruluş aleyhine maddi veya manevi veyahut hem maddi ve hem de manevi tazminat davası açılabilir.

Ancak, aleyhine dava açılacak merciin kamu kurum ve kuruluşu olması halinde;

a) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 nci maddesine göre; hakkın bir idari işlem dolayısı ile ihlal edilmesi halinde ilgililer, doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilirler.

b) Aynı Kanun'un 13 üncü maddesi uyarınca, zarar verici eylemin öğrenildiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde maddi ve manevi tazminat olarak istenilen tazminat miktarı ayrı ayrı gösterilerek idareye müracaat edilmesi ve talebin açıkça veya zımnen reddi halinde kanuni süresi içinde idari yargı mercilerinde dava açılması gerekir.” şeklindedir. İşbu maddeyle hasta haklarının ihlali halinde açılabilecek tazminat davasının hangi sürede ve ne şekilde açılacağı düzenlenmiştir.

Hastaların sağlık hizmetlerinden faydalanmaları sırasında; yaşanan aksaklıkların tespit edilebilmesi, kısa sürede etkili çözümler sağlanması, sağlık hizmetlerinin etkin, verimli, hakkaniyetli ve şeffaf hale getirilmesi amacıyla T.C. Sağlık Bakanlığı bünyesinde SABİM (Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi) kurulmuştur. SABİM’e internet üzerinden (www.sabim.gov.tr) veya ALO 184 hattı aracılığıyla ulaşılabilmektedir.

3. SAĞLIK ÇALIŞANLARI HAKLARI

Sağlık çalışanlarının ağırlıklı kesimini hekimler oluşturduğundan burada daha çok hekimlerin haklarına değinilecektir. Bununla beraber, aşağıda yer alan hakların çoğunun aynı zamanda bütün sağlık çalışanlarını da kapsadığına işaret edilmektedir[3].

Hekim hakları çok çeşitli sayıda sayılabileceği gibi bunlardan başlıcaları öğretide şu şekildedir[4];​​​​​​​

3.1. Mesleki Bilgi ve Beceriyi Geliştirme Hakkı-Evrensel ve Bilimsel Eğitim Alma Hakkı

Tıp bilimi, değişmekte ve gelişmekte olan bir bilim dalı olması sebebiyle başta hekimlik mesleğini icra edenler olmak üzere bütün sağlık çalışanlarının mesleki bilgi ve becerilerini geliştirme hakkı ile evrensel ve bilimsel eğitim alma hakkı mevcuttur. İşbu hakkın kaynağı Anayasa m.27 “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma yapma hakkına sahiptir.” hükmüdür. Ayrıca TTB Hekim Hakları Bildirgesi’nde[5]Hekim, sürekli tıp eğitimi ve sürekli mesleki gelişim etkinliklerine özlük hakkı kaybı olmaksızın katılma hakkına sahiptir.” denilerek mesleki bilgi, beceri ve eğitim alma hakkına vurgu yapılmıştır. Mesleki bilgi ve beceriyi geliştirme hakkı, sağlık çalışanları için hem bir yükümlülük hem de bir haktır. Yukarıda değindiğimiz üzere hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhis ve tedavi sürecini isteme hakkına sahiptir. Bu doğrultuda sağlık çalışanlarının bu hakkın yerine getirilmesine uygun olarak mesleki bilgi ve becerilerini geliştirme hakkının mevcut olduğu ve gerekli imkanların sağlık çalışanlarına sağlanması gerektiğinin kabulü gerekmektedir. Nitekim 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu[6] m.3,g’de Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanları için hizmet içi eğitim programı yaptırmaları zorunlu tutulmuş, bu doğrultuda Sağlık Bakanlığı Hizmet İçi Eğitim Yönetmeliği[7] düzenlenmiştir. ​​​​​​​

3.2. Yeteneğini Geliştirme Hakkı

Daha çok hekimler için uygulama alanı bulabilecek yeteneğini geliştirme hakkı, mesleki bilgi ve beceriyi geliştirme hakkı ile evrensel ve bilimsel eğitim alma hakkının bir diğer tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hak kapsamında sağlık çalışanlarının yeteneklerini geliştirebilmesi için, yeni gelişmeleri uygulama alanı yaratacak imkanlar sağlanması gerekmektedir. Ancak sağlık çalışanları bu hak kapsamında araştırmalar ve çalışmalar yaparken özen yükümlülüklerine, etik kurallarına ve hukuki düzenlemelere uymakla yükümlüdürler. Örneğin sağlık çalışanının araştırma sonucu bulduğu teşhis ve tedavi yöntemini, hangi şartlar altında ve ne şekilde kullanacağına ilişkin Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi (TDN)[8]m.10 ve m.11’de belirtilen şartlara ve mesleki etik kurallarına uyulması gerekmektedir. ​​​​​​​

3.3. Danışmanlık (Konsültasyon) Hizmeti Hakkı

Sağlık çalışanları birbirlerine danışarak koyacakları teşhis ve tedavi süreçlerinin daha etkin yürütülmesini sağlayabilmektedirler. Sağlık çalışanlarının danışma hakkının varlığı ve etkin kullanılması hem sağlık hakkının korunması için bir gereklilik hem de tıp biliminin gelişmesi, hasta memnuniyetinin sağlanması için bir araçtır. Danışma hakkı ve hakkın ne şekilde kullanılacağı Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi m.24-m.30 arasında ve Hekimlik Mesleği Etik Kuralları m.19’da düzenlenmiştir. Bu hükümler doğrultusunda hekimin konsültasyon önerisi hasta tarafından kabul edilmezse veya hasta, tedaviyi yürüten hekimin önerdiği tedavi yerine danışmanlık alınan hekimin önerdiği tedaviyi kabul ederse danışmanlık isteyen, tedaviyi yürüten, hekim TDN m.19 uyarınca hastayı bırakabilecektir. ​​​​​​​

3.4. Mesleki Yayın Yapma Hakkı

Sağlık Çalışanları meslekleriyle ilgili olarak yayınlar yayımlayabilirler. Hekimlerin yayınları hiçbir zaman reklam amaçlı olmamalıdır. Bununla ilgili olarak Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin emredici hükmü vardır. Hekimler, mesleki yayınları yayımlama hakkını kullanırken Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi m.8’de yer alan sınırlamalara uygun davranmalıdırlar[9].​​​​​​​

3.5. Bilgi ve Becerileri Uygulayabilecek Fiziki Altyapı ve Ekibe Sahip Olma Hakkı-Çağdaş Tıp Olanaklarını İzleme ve Uygulama Yapabilmek İçin Gerekli Ortamı İsteme Hakkı

Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin takibi ve uygulanabilirliği adına sağlık çalışanlarının mesleğini icraya elverişli olan araç gereçlerin sağlanması, uygun ortamın, kaynağın ve desteğin sağlanmasını talep etme hakkı mevcuttur.

Nitekim Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu m.3/i’de “... çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülkeye getirilmesi ve teşviki sağlanır.” denilmek suretiyle çağdaş tıp olanaklarının desteklenmesi, işleve geçirilmesi hususu vurgulanmıştır. Bu doğrultuda sağlık çalışanlarının; modern tıp çerçevesinde bilgi ve becerilerini uygulayabileceği ortamların yaratılması, fiziksel altyapıların oluşturulması ve gerekli ekiplerin kurulmasını isteme hakkı da mevcuttur.

3.6. Gelişmiş ve Bilimsel Tıbbi Olanakları Kullanma Hakkı

Sağlık hizmetlerinde modern bilgi ve teknolojilerin kullanılması gerektiği, Hasta Hakları Yönetmeliği m.11 uyarınca hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir. İşbu hakkın yerine getirilmesi için Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu m.3/i uyarınca devlet, çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülkeye getirilmesi ve teşvikini sağlamakla yükümlü kılınmıştır. Bu doğrultuda sağlık çalışanlarının, çalıştığı kurumlar ile devletten, modern tıbbi bilgi ve yöntemlerden faydalanmayı sağlayacak her türlü olanağın temin edilmesini veya kullanılmasını isteme hakkına haiz olduklarının kabulü gerekmektedir.

3.7. Mesleğini İcra Ederken Özgür ve Bağımsız Karar Verme Hakkı

Sağlık çalışanları mesleğini ifa ederken sadece hastaya karşı değil, hasta yakınlarına, topluma ve bilime karşı da sorumludurlar. İşbu sorumluluk sağlık çalışanlarının herhangi bir kurum veya gücün emir ve etkisi altında olmasının bir sonucu değildir. Bir diğer değişle sağlık çalışanları mesleki faaliyetlerinde kimsenin emir ve etkisi altında olmayıp, tıp biliminin yerleşmiş kuralları ile bağlıdır. Nitekim TDN m.6’da “Tabip ve diş tabibi, sanat ve mesleğini icra ederken, hiçbir tesir ve nüfuza kapılmaksızın, vicdani ve mesleki kanaatine göre hareket eder. Tabip ve diş tabibi, tatbik edeceği tedaviyi tayinde serbesttir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. TDN m.16 uyarınca hekimin rapor düzenlemelerini tıbbi gözlem ve kanaatine uygun olarak verebileceği, özel bir amaçla, hatırla herhangi bir rapor veya belge düzenlenemeyeceği hüküm altına alınarak mesleki özerkliğe yer verilmiştir.

Hekimlerin mesleki özerkliği insan haklarının korunması bakımından da büyük önem taşımaktadır. Bu husus Lizbon Bildirgesi’nde “Hastalar hiçbir etki altında kalmadan özgürce klinik ve etik karar verebilen hekim tarafından bakılabilmelidir.” hükmüyle ortaya konmuştur[10]. TTB Hekimlik ve İnsan Hakları Bildirgesi[11] m.5’te “Tıbbi açıdan sorumlu olduğu kişinin bakımıyla ilgili bir karar verirken klinik yönden bütünüyle bağımsız hareket etme yükümlüğünün farkındadır. Temel görevinin izlediği kişilerin sıkıntısını azaltmak olduğunu, kişisel, toplumsal ya da politik hiçbir güdünün, bu yüce amaçtan daha üstün sayılmayacağını bilir.” denilmek suretiyle hekimlerin bağımsız hareket etme hakkına haiz olduğu hususuna yer verilmiştir.

3.8. Hukuki İnfazlarda Bulunmayı Reddetme Hakkı

Sağlık çalışanları, mesleki etik ve ilkelerine aykırı olarak, kişilerin hukuki infazlarında bulundurulmaya zorlanabilmektedirler. Ancak bu hallerde sağlık çalışanlarının işbu infazlarda bulunmayı reddetme hakkı mevcuttur. Öyle ki Dünya Hekimler Birliği’nin “Devletin zorunlu kıldığı yöntem ne olursa olsun, hiçbir hekimden ölüm cezasına etkin biçimde katılması istenemez” şeklinde yayınladığı Lizbon Kararları[12] ile Tokyo Bildirgesi[13] ve BM Tıbbi Etik İlkeleri açıkça hekimlerin dolayısıyla tüm sağlık çalışanlarının cezalandırma uygulamalarında bulunmama hakları olduğunu bildirmektedir.​​​​​​​

3.9. Hasta ve Yakınlarından İşbirliğini İsteme Hakkı-Hasta ve Yakınlarından, Muayene, Teşhis ve Tedavi Sürecinde Olduğu Kadar Hastanın Tedavi Sonrasındaki Hayatında da Belirli Tavsiyelere Uymasını İsteme Hakkı-Sorduğu Veya Sonradan Olacak Gelişmelerin Kendisine Bildirilmesini İsteme Hakkı

Yukarıda sayılan haklar sağlık çalışanları ile hasta arasında sağlık hizmetlerinin ifası aşamasında, tedavi ve teşhis süreçlerinin etkili ve başarılı sürdürülebilmesi için önem arz etmektedir. Öncelikle insan haklarının ve demokratik toplumun bir sonucu olarak karşımıza çıkan ve tüm ikili ilişkilerde olması gerektiği gibi hasta ve sağlık çalışanları arasında karşılıklı saygının mevcut olması gerekmektedir. Nitekim HHY “Hastanın Uyması Gereken Kurallar” başlıklı m.42A/1,d’de hastaların sağlık çalışanlarının haklarına saygı göstermesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Tedavi ve teşhis süreçlerinin başarıyla yürütülebilmesi için sağlık çalışanları ile hastanın iş birliği içerisinde olması gerekmektedir. HHY m.42/A’da da değinildiği üzere hasta, teşhis ve tedavinin bütün aşamalarında sağlık verilerini doğru ve eksiksiz bir şekilde bildirmeli, belirlenen randevulara gelmeli, test veya taramaları yaptırmalı ve tedavi sürecine uygun şekilde davranmalıdır. Yukarıda sayılan haklar özünde hasta yükümlülüklerinin sağlık çalışanları yönünden bir yansıması olup sağlık hizmetlerinin etkili yürütülmesi amacıyla çift taraflı olarak koruma altına alınmaya çalışılmıştır.

3.10. Evrensel ve Ulusal Yasal Düzenlemelere ve Etik Değerlere Göre Çalışma Hakkı-Etik Kurallara Bağlı Kalma Hakkı

Sağlık çalışanları tıbbi etik ilkelerine bağlı olmakla yükümlüdür. Bu doğrultuda sağlık çalışanı, diğer meslektaşlarından da tıbbi etik kurallarına bağlı olunmasını isteme hakkına haizdir. TDN m.38’de “Tabip ve diş tabibi, meslektaşlarını zemmedemiyeceği gibi onları küçük düşürecek diğer tavır ve hareketlerde de bulunamaz. Tabip ve diş tabibi, her hangi bir şahsın haysiyet kırıcı hücumlarına karşı meslektaşlarını korur.” denilmektedir. Ayrıca Türk mevzuatında Tanı ve Tedavi Protokolleri Etik Kurulu’nun işleyişine ilişkin yönetmelik de mevcuttur[14].​​​​​​​

3.11. Tanıklıktan Çekilme Hakkı

Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki “Meslek ve Sürekli Uğraşıları Sebebiyle Tanıklıktan Çekinme” başlıklı, m.46/1,b’de “Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.” denilmek suretiyle sağlık çalışanlarının tanıklıktan çekilme hakkı olduğu belirtilmiştir. Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında “Yukarıdaki fıkranın (a) bendinde belirtilenler dışında kalan kişiler, ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez.” hükmü getirilerek sağlık çalışanlarının, ilgili kişinin tanıklık yapma konusunda rızasının olması halinde tanıklıktan çekilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.​​​​​​​

3.12. Muayene, Teşhis ve Tedavi İçin Gerekli Verileri Alabilme Hakkı

Sağlık çalışanları, muayene, teşhis ve tedavi sürecinde sağlık hizmetinin ifası sırasında mevzuata uygun olacak şekilde hastanın gerekli olan verilerini alabilme hakkına haizdir. Kişisel sağlık verisi, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığına ilişkin her türlü bilgi ile kişiye sunulan sağlık hizmeti ile ilgili bilgiler olarak tanımlanmaktadır. Sağlık verileri 6698 sayılı KVKK[15] md. 6 uyarınca özel nitelikli kişisel veri olup işbu verilerin işlenmesi kural olarak kişinin açık rızasının bulunmasına bağlı olsa da Kanun’da sayılan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçları doğrultusunda sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın dahi bu veriler işlenebilir. Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmelik[16] m.5/3 uyarınca hiç kimse, sağlık hizmeti sunumu için gerekli olan durumlar haricinde geçmiş sağlık verilerinin dökümünü sunmaya veya göstermeye zorlanamaz.​​​​​​​

3.13. Sağlık Riskini En Aza İndirecek Çalışma Koşullarını Talep Etme Hakkı

Sağlık çalışanları, risk taşıyan bir mesleki faaliyette bulunmaları sebebiyle mevcut olan riski en aza indirecek koşulları talep etme hakkına sahiptir. Devlet, vatandaşlarının hayatlarını bedensel ve ruhsal sağlığa sahip olarak sürdürmelerini sağlamak ve korumakla görevlidir. Devletin görevleri, ilkeleri doğrultusunda halk sağlığının korunması, sağlık hizmetinin en etkili ve güvenli bir biçimde ifa edilmesi adına sağlık çalışanlarının görevlerini ifa ederken, sağlık risklerini en aza indirecek çalışma şartlarının, sağlıklı ve huzurlu bir çalışma koşullarının sağlanmasının hem devlet hem de toplum için önem arz ettiği aşikardır.

3.14. Kendisini Hastalıklardan, Enfeksiyonlardan Koruma ve Bunun İçin İlgili ve Görevli Kurum Ve Kişilerden Gerekli Tedbirlerin Alınmasını İsteme Hakkı

Sağlık çalışanları, mesleki faaliyetleri sırasında radyasyon, çeşitli kimyasal maddeler, enfeksiyonlar vs. olmak üzere çeşitli risklere maruz kalmaktadırlar. Bu sebeple sağlık çalışanı, sağlığını tehdit eden tehlikenin varlığı halinde işbu tehlikelerden korunmak veya bertaraf edebilmek için gerekli tedbirlerin alınmasını ilgili kurum ve kişilerden talep etme hakkına haizdir. TDN m.15’te “Hastaya bakmak üzere bir aile nezdine veya herhangi bir müesseseye çağrılan tabip, korunmayı da sağlamaya çalışır. Tabip, hastalara ve onlarla birlikte yaşayanlara, kendilerine ve muhitlerine karşı mesuliyetlerini bildirir. Tabip icabında, tedaviye devamı reddetmek pahasına da olsa, hijyen ve korunma kaidelerine riayeti temin için gayret sarf eder.” şeklinde düzenlemeyle sağlık çalışanlarının kendi sağlığını koruma altına alma ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmasını talep etme hakkının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu[17] “Çalışmaktan Kaçınma Hakkı” başlıklı m.13 uyarınca ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar, tehlikeyi bertaraf edecek tedbirlerin alınmasını talep edebilecektir aksi halde tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınılabilir.

3.15. Kişisel Güvenliğin, Özellikle Hasta ve/veya Hasta Yakınının Hukuka Aykırı Saldırılarından Korunmayı İsteme, Mesleğini Güvenlik İçinde Sürdürme Hakkı

Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarının güvenli ortamlarda çalışmasını temin etmek amacıyla, Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik[18] doğrultusunda Çalışan Güvenliği Genelgesi[19] çıkartılmıştır. Bu genelgeye göre, Beyaz Kod uygulaması aktif hale getirilmiş, Hastane ile ağız ve diş sağlığı merkezlerinde, bir başhekim yardımcısının doğrudan takip edeceği, çalışan hakları ve güvenliği birimleri kurulmuştur.​​​​​​​

3.16. Gereğinden Fazla Sayıda Hastaya Bakmama Hakkı

Gereğinden fazla sayıda hastaya bakmama hakkı; hasta hakları, sağlık çalışanları hakları ve toplum sağlığı için önem arz etmektedir. Gereğinden fazla sayıda hastaya bakılması, sağlık hizmetinin etkin ve verimli şekilde sunulamamasına dolayısıyla tıbben hatalı tanı ve tedavilere, hasta ile yaşanan tartışmalara, sağlık çalışanlarının verimli, güvenli bir şekilde çalışamamasına sebep olmaktadır. Nitekim, Tababet Uzmanlık Yönetmeliği[20] md. 10’da “Poliklinikler, kurumların fonksiyonlarına göre uzmanlık dalları ile ilgili servislerle işbirliği halinde çalışacak ve hizmetleri gereği gibi yapabilecek fizik ve teknik yapı ve nitelikte olacaktır. Her servisin normal polikliniğinde günde bir uzman 20 den fazla hastaya bakamaz. Ancak, daha fazla hastanın başvurması halinde o poliklinikte aynı esas üzerine uzman görevlendirilerek o günkü tüm hastaların muayeneleri sağlanır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu sebeple işbu hakkın tanınması ve kullanılmasının sağlanması toplum sağlığı için bir gerekliliktir.​​​​​​​

3.17. Uzman Olduğu Alanda Çalışma Hakkı

Tıp bilimi, birden çok alt dallara ayrılan çok geniş bir bilim dalıdır. Bir hekimin tıp biliminin her alanına hakim olması, araştırması, bilgilerini güncellemesi, yenilikleri takip ederek sağlık hizmetinin sunumuna entegre edebilmesi hayli zordur. Bu zorluk uzmanlaşma sayesinde aşılmaya çalışılmıştır. Hekimlerin uzmanlaşması hem hekimler hem de hastalar için etkin ve verimli bir sağlık hizmetinin ifasını sağlamaktadır. Dolayısıyla, hastanın hastalığı hangi uzmanlık alanına dahilse, o alandaki uzman hekimin hastanın teşhis ve tedavi sürecini yönetmesinin bu doğrultuda da hekimlerin uzman olduğu alanda çalışma hakkının olduğunun kabulü gerekmektedir.​​​​​​​

3.18. Hasta Seçme Hakkı

Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin 6. maddesinde; “Tabip ve diş tabibi, sanat ve mesleğini icra ederken, hiç bir tesir ve nüfuza kapılmaksızın, vicdanî ve meslekî kanaatına göre hareket eder. Tabip ve diş tabibi, tatbik edeceği tedaviyi tâyinde serbesttir.” düzenlemesi yer almaktadır. Dolayısıyla, hastanın bu tedaviyi kabul etmemesi durumunda hekim hastanın tedavisini üstlenmeyi reddedebilir. TDN m. 18’de “Tabip ve diş tabibi, âcil yardım, resmî veya insani vazifenin ifası halleri hariç olmak üzere, mesleki veya şahsi sebeplerle hastaya bakmayı reddedebilir.”, TDN m.19’da ise “Tabip ve diş tabibi mesleki veya şahsi sebeplerle, tedaviyi bitirmeden hastasını bırakabilir.” denilmektedir. Keza TTB Hekim Hakları Bildirgesi’nde de Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi ve TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları[21]’nda belirtilen koşulların oluşması halinde hekimlerin hizmet sunma yükümlülüğünün ortadan kalkabileceği kabul edilebilir. Ayrıca sözlü ya da fiziksel bir şiddet söz konusu olduğunda da hekim o hastaya hizmet sunmaktan çekinebilir. Ancak acil tıbbi girişim gerektiren durumlarda eğer mevcut hekim dışında müdahale mümkün değilse hekimin sorumluluğu devam eder. Dolayısıyla sağlık çalışanlarının hasta seçme hakkı bu kapsamda değerlendirilmelidir.​​​​​​​

3.19. Sağlık Çalışanının Hizmetten Çekilme Hakkı

Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik doğrultusunda hazırlanan Çalışan Güvenliği Genelgesi “Hizmetten Çekilme” başlıklı m.6 uyarınca sağlık çalışanları, sağlık hizmeti sunumu esnasında şiddete uğraması halinde, acil verilmesi gereken hizmetler hariç olmak üzere hizmetten çekilme talebinde bulunabilecektir. Sağlık çalışanları hizmetten çekilme taleplerini kurum tarafından belirlenen yöneticiye sözlü veya yazılı olarak bildirebilmektedir.​​​​​​​

3.20. Yukarıda belirtilen haklar dışında; Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından kabul edilen, Hekim Hakları Bildirgesi’nde “hekimin sağlık hizmeti sunduğu kişi ve topluma karşı hakları” ve “hekimin çalıştığı, sağlık hizmetini üreten, sunan ve finanse eden kurumlara ilişkin hakları” olarak iki başlık altında birtakım haklara daha yer verilmiştir.

4. SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HAKLARININ İHLAL EDİLMESİ HALİNDE BAŞVURU YOLLARI​​​​​​​

4.1. Haksız Şikayetlere Karşı Hak Arama Yolları

4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun md.15’te ''Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlerin ihbar veya şikayet edileni mağdur etmek amacıyla ve (….) uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı hazırlık soruşturması sonucunda anlaşılır veya yargılama sonucunda sabit olursa haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re'sen soruşturmaya geçilir. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlarda kamu davası açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız isnatta bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma hakları saklıdır.'' denilmektedir. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu “İsnat ve iftiralara Karşı Koruma” başlıklı m.25’te ise “Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler” denilmektedir. Ancak işbu hükümler ışığında; şikayet hakkının Anayasal bir hak niteliğinde olduğu dolayısıyla hastanın her şikayetinin haksızlık, hukuka aykırılık teşkil etmediği unutulmamalıdır. Sağlık çalışanının şikayet edilmesinde haklı bir sebep varsa, iddialar somut delil veya emarelerle destekleniyorsa hastanın şikayet hakkının, hak arama özgürlüğü içerisinde kaldığı kabul edilebilir. ​​​​​​​

Güvenlik İhlaline Karşı Hak Arama Yolları

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, tehdit ve hakarete vb. suçlara karşı hukuksal hak arama yöntemleri mevcut olup bunlardan biri ceza hukuku kapsamında diğeri ise tazminat hukuku kapsamındadır.​​​​​​​

4.2.1. Ceza Hukuku

Ceza hukuku bakımından, sağlık çalışanlarına yönelik en çok karşılaşılan eylemler; yaralama, görevi yaptırmamak için direnme, tehdit ve hakarettir. TCK’da yer alan bazı suçların kamu görevlisine karşı işlenmesi, cezayı ağırlaştırıcı (nitelikli) hal olarak düzenlenmiştir. Örneğin; bir kişinin, mesleğini ifası sırasında sağlık çalışanına karşı yaralama veya hakaret eylemlerini gerçekleştirmesi halinde, işbu suçların kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi halinde kişinin cezasında artırıma gidilmesine neden olacaktır.

Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12/3’te “Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel, bu göreviyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi sayılır.” şeklindeki düzenlemeyle, özel sağlık kuruluşunda görev yapan sağlık çalışanları da kamu görevlisi sayılmıştır.

Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12/2’de “Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında;

a) İlgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır.

b) Türk Ceza Kanununun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.” denilmek suretiyle, sayılan suçları işleyen kimselerin cezalarında artırıma gidileceği ve kişilerin hapis cezasının ertelenmesi müessesesinden yararlanamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12/1’de “Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında tutuklama nedeni varsayılan suçlardandır.” şeklinde düzenlemeyle sağlık çalışanlarına karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu tutuklama nedeni sayılmıştır.​​​​​​​

4.2.2. Tazminat Hukuku

Sağlık çalışanları, kendilerine karşı hakaret, tehdit, yaralama vb. eylemleri gerçekleştiren kişilerden, uğradıkları maddi ve manevi zararların tazminini talep edebilirler. ​​​​​​​

4.3. Sağlık Bakanlığı Tarafından Yapılacak Hukuki Yardım

Sağlık Bakanlığı sağlık hizmetlerinin sunumu sırasında veya bu görevlerden dolayı işlenen suça maruz kalan sağlık çalışanlarına hukuki yardımda bulunmaktadır. Sağlık çalışanlarının faydalanabilecekleri hukuki yardımın usul ve esasları 28277 sayılı ve 28.04.2012 tarihli Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te düzenlenmiştir.​​​​​​​

4.4. Beyaz Kod

663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname m.54 uyarınca “Beyaz Kod” uygulamasına başlanmıştır. İşbu uygulama, sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davaların kayıt altına alındığı ve takibinin yapıldığı bir uygulamadır. Sağlık çalışanı Beyaz Kod uygulamasından; www.beyazkod.saglik.gov.tr adresine giriş yaparak, telefonla 113 numaralı Beyaz Kod Çağrı Merkezini arayarak, Çalışan Hakları ve Güvenliği Birimine veya bu amaçla kurulmuş birime veya görevlendirilen personele müracaat ederek 7 gün 24 saat hizmet alabilmektedir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Çalışmamızın amacı, hastaların ve sağlık çalışanlarının genel anlamda haklarının neler olduğu ve söz konusu hakların ne şekilde kullanılabileceğine dair bir bilgilendirme yapılmasıdır. Çalışmamız sırasındaki en önemli tespitlerden birisi hasta haklarının en azından bir yönetmelik kapsamında da olsa yasal bir düzenleme altına alınmasına karşın, sağlık çalışanlarına dair doğrudan başvuru yapılabilecek kapsamlı bir mevzuatın olmadığının görülmesidir. Bu bağlamda son günlerde hasta ve sağlık çalışanları arasında yaşanan birtakım istenmeyen olayların önlenebilmesi, sağlık hizmetinin gereği gibi ifa edilebilmesi, mesleki faaliyetlerin sürdürülebilmesi ve toplum sağlığının gözetilmesi adına sağlık çalışanlarıyla ilgili hakların da temel bir kanuna dayanması gerektiği kanaatindeyiz.

Stj. Av. Ecem ÇETİN & Av. Faruk BULUT

​​​​​​​

(Bu köşe yazısı, Av. Faruk BULUT ve Stj. Av. Ecem ÇETİN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-------------------

[1] 01/08/1998 tarihli Hasta Hakları Yönetmeliği.

[2] KÖK, Adli Hekimlik Hasta Hakları,48; Aktaran HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku, 13. Baskı, Ankara, 2018, s. 89.

[3] HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku, 13. Baskı, Ankara, 2018, s.109.

[4] Bkz. ERDOĞMUŞ, 36 vd.; KICALIOĞLU, 29 vd.; ÜNVER, Hekim ve Hasta Hakları, 221 vd.; SALAÇIN 95; Aktaran HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku, 13. Baskı, Ankara, 2018, s.109.

[5] Türk Tabipler Birliği (TTB) Hekim Hakları Bildirgesi.

[6] 3359 sayılı ve 07/05/1987 tarihli Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu.

[7] 11/12/2019 tarihli Sağlık Bakanlığı Hizmet İçi Eğitim Yönetmeliği.

[8] 13/1/1960 tarihli Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi (Tıbbi Deontoloji Tüzüğü).

[9] ERDOĞMUŞ, Ersoy, Hekim Hakları, Yüksek Lisasn Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2007, sy.44.

[10] Bkz: “3.7. Hekim Haklarını Konu Edinen Metinler”.; Aktaran KARAKUŞ, Umur, Pandemide Hekim Hakları, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, 2022, sy. 109.

[11] Türk Tabipler Birliği (TTB), Hekimlik ve İnsan Hakları Bildirgesi, 2009.

[12] World Medical Association, Declaration of Lisbon on the Rights of the Patient, 1981.

[13] WMA, Guidelines for Physicians Concerning Torture and Other Cruel, Inhumanor Degrading Treatmentor Punishment in Relation to Detention and Imprisonment, 2016.

[14] 24125 Sayılı ve 20.07.2000 Tarihli Tanı ve Tedavi Protokolleri Etik Kurulu Hakkında Yönetmelik.

[15] 24.03.2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK).

[16] 21.06.2019 tarihli Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmelik.

[17] 20.06.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu.

[18] 06.04.2011 tarihli ve 27897 sayılı Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik.

[19] 14.05.2012 tarihli Çalışan Güvenliği Genelgesi.

[20] 14993 sayılı ve 22.03.1974 tarihli Tababet Uzmanlık Yönetmeliği.

[21] Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları