Uzun bir aradan sonra tekrar merhabalar, bu hafta köşemizde trafikte ki araçlar hakkında bahsedeceğiz. Türkiye’de ulaşım etkinliklerinin % 90’ından fazlası karayolu ile yapılmaktadır ve karayollarında meydana gelen kazalar dünyada olduğu gibi önemli ölüm nedenleri arasındadır. Karayolları Trafik Kanunu’nda trafik kazası; karayolları üzerinde hareket halinde olan, bir ya da birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma veya maddi zararla sonuçlanan olay olarak tanımlanır.

Trafik kazaları istatistiklerine göre, % 95 oranı ile, en büyük kusur payı sürücülerindir. Sürücüye ilişkin başlıca hata etmenleri; hız, alkol ve madde kullanımı, uyku ve yorgunluk, emniyet kemeri, çocuk oto koltuğu ve kask kullanılmamasıdır. Türkiye’de ilgili mevzuat geliştirilmiştir ancak olması gerektiği gibi uygulanamamaktadır.

Her ne kadar trafik kazalarının meydana gelmesinde sürücüler daha fazla kusurlu olsa da, bu kazalar sonucu ölümlerin meydana gelmesinde sürücülerin yanı sıra, araçları üreten ve satışa sunan firmaların da kusuru bulunmaktadır. Zira hava yastığının açılması gerekirken açılmaması durumunda araçta gizli ayıbın olduğu ve araçta üretim hatası olduğu kabul edilmektedir.

Otomotiv Markaların, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile ortak yürüttüğü çalışma kapsamında çeşitli yıl ve modellerdeki araç sahiplerine yollanan geri çağırma mektubunda hava yastıklarındaki kusura ilişkin fişeklerin içindeki itici gazı oluşturan malzemenin zaman içerisinde yüksek nem, sıcaklık ve ani ısı değişimlerine maruz kaldığında bozulabildiğine dikkat çekilerek araçlar geri çağırıldığı görüldü.

Araç alımında en çok dikkat edilen donanımlardan biri olan hava yastıkları ile ilgili farklı marka ve modelde de çok sayıda aracın kaza anında hava yastığının açılmadığına ilişkin şikayetler de sıkça duyulmaya başladı.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gereğince, ayıplı maldan dolayı imalatçı- üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı tüketiciye karşı müteselsilen sorumludur. Dolayısıyla, gizli ayıp sebebiyle hava yastığı açılmayan aracın sürücüleri saydığımız bu firmalara karşı tüketici mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına sahiptirler. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun emsal kararları gereğince garanti süresinin dolmuş olması bu firmaların sorumluluğunu ortadan kaldırmamakta ve yine otomobilin el değiştirmiş olması da garanti borcunu ve Tüketici Kanun’un tüketiciye sağladığı hakları sona erdirmemektedir.

Kusurun tespiti halinde her hangi bir olumsuz durum olmasa bile araç sahibi ayıplı aracı ile ilgili hukuki işlem başlatacağında, zamanaşımı 2 yıl olsa bile ayıp ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zaman aşımının söz konusu olmayacaktır.

Alınan malın ayıplı olması halinde tüketicilerin sahip olduğu bir takım haklar bulunuyor. Mağdur alıcı bu haklardan birini tercih edebilir...

1.Satılanı iade etmeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.

2.Satılanı iade etmeyip ayıp oranında satış bedelinde indirim talebinde bulunma.

3.Aşırı bir masrafı gerektirmemek koşuluyla bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere malın ücretsiz tamirini isteme.

4.Mümkünse, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakkı.

Bu firmalara karşı maddi ve manevi tazminat davasının açılması durumunda önceden yapılacak tespit ile bilirkişi incelemesi yapılabilir. Bilirkişi incelemesinde sürücünün emniyet kemerini takıp takmadığı ve gereken önlemleri alıp almadığı, sürücü hava yastığının açılmasını gerektirecek dış darbelerin oluşup oluşmadığını incelenecektir. Bilirkişi incelemesi sonucu araçta gizli ayıp olup olmadığı anlaşılacak ve mahkeme bu rapor doğrultusunda maddi ve manevi tazminat istemlerini değerlendirilecektir.