T.C.

Yargıtay

13. Hukuk Dairesi

2017/4353 E., 2019/12061 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davalı ... tarafından davacı ... aleyhine 01.10.2013 tarihli ve 7.000,00 TL bedelli banka havale dekontuna dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmış ve bu takip itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı, banka hesabına yapılan 7.000,00 TL'lik havale işlemine ilişkin dekontta yatırılan paranın borç olarak verildiğine dair herhangi bir açıklama bulunmadığını, hesabına para yatırılmış olmasının takip alacaklısına borcu olduğu anlamına gelmeyeceğini ileri sürerek, takip dayanağı banka havale işlemi nedeni ile davalı takip alacaklısına borçlu olmadığının tespitini talep ederek eldeki davayı açmıştır.

Davalı, takip dayanağı banka havalesine konu paranın davacıya borç olarak verildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Mahkeme, takip dayanağı dekontta yatırılan para ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmamış olmakla birlikte davacı yanın söz konusu paranın neye istinaden kendisine gönderildiğini açıklayamadığı, paranın, alacaklısı olduğu bir hukuki ilişki nedeniyle tarafına gönderildiğini ispat edemediği, bu durumda paranın davalı tarafından davacıya borç olarak gönderildiğinin kabulü gerektiği gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

6098 sayılı Borçlar Kanunu Bk 102. Maddesinde "Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır..." düzenlemesi yer almaktadır.

Eldeki davada, davalı açıklamasız havale ile gönderdiği 7.000,00 TL'nin, davacıya borç olarak verildiğini ileri sürmüş, davacı taraf ise iddia edilen borç ilişkisini inkâr etmiştir. Bu durumda havale edilen paranın borç olarak gönderildiğini ispat yükü bunu iddia eden davalıda olup, davalı bu hususu yazılı delillerle ispat edememiştir. Uyuşmazlık konusu miktar itibarıyla davada tanık dinlenmesi mümkün olmadığı gibi, davalı taraf yemin deliline de dayanmamıştır.

Hâl böyle olunca, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ispat yükü ters çevrilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.