Hayasızca hareketler suçu Türk Ceza Kanunu Genel Ahlaka Karşı Suçlar başlığı altında 225. Maddede “Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlemiştir.

İlgili düzenlemenin gerekçesi “Madde metninde, toplumun sahip bulunduğu ortak edep (ar ve haya) duygularının, edep törelerinin ihlâli, incitilmesi ve her ne suretle olursa olsun edep ve ahlâk temizliğine alenen saldırı niteliği taşıyan hareketler, tutum ve davranışlar ve takınılan durumlar suç olarak tanımlan­mıştır.

Bu hükme göre, genel olarak edep ve iffete saldırı niteliği taşıyan dav­ranışlar, suç oluşturmaktadır. Böylece, halkın ar ve haya duygularının, top­lumun ortak edep ve ahlâk temizliğinin korunması amaçlanmıştır. Bu suretle toplum kültürünün önemli bir kısmını oluşturan edep, iffet, ar ve haya duy­guları, edep töreleri korunmakta ve bu değerlere saldırı niteliği taşıyan hare­ketler yasaklanmaktadır.

Hayasızca hareketlerin cezalandırıldığı bu suç tanımında, bu kavrama açıklık getirmek amacıyla, “alenen cinsel ilişkide bulunmak” ve “teşhircilik” ifadeleri kullanılmıştır. Madde metninde geçen cinsel ilişki, cinsel arzuların tatmini amacına yönelik her türlü davranışı ifade etmektedir. Teşhirciliğin konusu, kişinin cinsel organlarından ibaret değildir. Vücut bölgelerinin, madde metniyle korunması amaçlanan hukukî değeri ihlâl niteliğindeki teş­hiri, bu suçun oluşumuna neden olacaktır.

Bu davranışların suç oluşturabilmesi için, alenen gerçekleşmesi gere­kir. Aleniyet için aranan ölçüt, gerçekleştiği koşullar itibarıyla fiilin belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır.” şeklinde ifade edilmiştir.

Bu suçla korunmak istenen hukuki değer toplumun cinsel utanç duygusu olup bir başka ifade ile bireylerin cinsel nitelikte olan hareketlerinin alenen gerçekleştirilmesi yasaklanmıştır.[1]

Madde metninde belirlenen aleniyet unsurundan anlaşılması gereken şey; kamuya açık bir alanda, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından gerçekleşen eyleme vakıf olunmasıdır.[2] Nitekim aleniyet unsuru taşımadan gerçekleşen eylemler suç teşkil etmeyecektir. Yargıtay da vermiş olduğu bir kararında bu hususu Alenen hayasızca vazu harekette bulunmaktan sanıkların yapılan yargılamaları sonunda, sanıklardan Z. ...ın fuhuş yaptığından şüphe eden ahlak bürosu görevlilerinin takibi sonucu, diğer sanıkla ağaçlık alan içinde cinsel ilişki halinde yakalanmalarına göre, keşif yapılarak olay yerinde aleniyet unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmadan eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır.” şeklinde ifade etmiştir.[3]

Eylem, alenen cinsel ilişkide bulunma veya teşhircilik olarak seçimlik hareket şeklinde düzenlenmiştir. Cinsel ilişkide bulunmadan anlaşılması gereken şey iki kişinin cinsel anlamda birleşmesi, teşhircilik ise cinsel bölgelerin dahil olduğu davranışları ifade etmektedir.[4] Buna rağmen kanun gerekçesinde cinsel davranış ve vücut bölgelerinden bahsetmek suretiyle bir karmaşaya sebebiyet verilmiştir.

Bu suçun faili herkes olabilir iken mağduru toplum oluşturan tüm bireylerdir. Bunun yanında suç genel kastla işlenebilir. Suçun hareket suçu olması sebebiyle ancak eylemin bölünebilir olması durumunda teşebbüs mümkün olacaktır.[5] Suçun soruşturulması ve kovuşturulması resen gerçekleştirilir.

Hayasızca hareketler suçu ile birlikte cinsel taciz suçu işlendiği durumlarda ise fikri içtima hükümleri gereğince failin cinsel taciz suçundan sorumluluğuna gidilir ancak mağdur şikayetten vazgeçerse bu durumda sanığa ek savunma hakkı verilerek hayasızca hareketler suçundan cezalandırma yoluna gidilir.[6]

-----------------------------------

[1] ARTUK / GÖKCEN / YENİDÜNYA, Türk Ceza Kanunu Şerhi, 2. Baskı, Md. 154 – 233, 4. Cilt, s. 6570.

[2] Fehmi Gülseren ŞEKER, EUL Journal of Social Sciences (V:I) LAÜ Sosyal Bilimler Dergisi June 2014 Haziran, s. 43.

[3] Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2000/6720E., 2001/3398K., 17.05.2001 Tarihli Karar.

[4] Gökhan TANERİ, Uygulama ve Doktrinden Kürsü’ye Onaylanmış Örnek Hükümlerle 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Sık Karşılaşılan Suçlar, 1. Baskı, 2014, s.1062.

[5] ARTUK / GÖKCEN / YENİDÜNYA, a.g.e., s. 6576.

[6] Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2012/11130E., 2013/7174K., 05.06.2013 Tarihli Karar.