İnsanoğlu, tarihin ilk çağlarından beri dünya üzerinde yaşayan diğer canlılarla bir şekilde iletişim halinde olmuştur. Özellikle tarımsal kalkınmanın sonrasında gelen yerleşik hayat ile birlikte hayvanların evcilleştirilmesi ve sonrasında gündelik işlerde kullanılması onların hayatımızda daha büyük öneme sahip olmasını gerektirmiştir. Gelişen dünya koşullarıyla birlikte artık hayvanların gündelik işlerde kullanılmasından ziyade onlarla hayatımızı paylaştığımız yol arkadaşlarımız konumuna gelmeleri kaçınılmaz olmuştur.

Modern dünyanın bizlere aşılamaya çalıştığı bencillik ve yalnızlık kavramlarına en güzel tepki belki de bu hayat yolunda bizlere eşlik eden hayvanların varlığıdır. Çünkü başka bir canlıya karşı duyduğu sevgi ve merhamet, bir insanı tüm bu duygulardan arındırıp onu topluma da faydalı bir birey haline getirebilecektir. Bu nedenle hayvanların hayatımızdaki yeri çok önemlidir. Hem bireysel olarak hem de toplumsal yaşama kattığı değerler, bu farkındalığın önemini daha çok kavramamıza sebep oluyor. Tüm dinlerin ortak dili olan sevginin, bu dünyada yaratılanlar arasında eşref olduğu düşünülen insanoğlunda hayvan sevgisi olarak da tezahür etmesi hem bireysel hem de toplumsal bir gerekliliktir.

İnsana bireysel anlamda sevgi, merhamet ve sorumluluk gibi yüce duygular aşılayan ve bu sayede de aslında sevgi dolu bir toplum olmayı sağlayan hayvanlara karşı sevgi duyma ve onlarla birlikte yaşama kavramlarına yeterince değer vermemiz gerekiyor. Bu gerekliliğin doğal bir sonucu olarak da hayvanlara karşı işlenen suçların bir cezası öngörülmüş olmalı ve temel ceza yasalarında var olan prensipler bu cezalarda da uygulanmalıdır. Örneğin konulacak cezalar caydırıcı nitelikte, etkili ve uygulanabilir olmalıdır. Ancak bu şekilde hayvanlara karşı kötülük etmek isteyen insanlara engel olabiliriz.

Bir konu hakkında ceza düzenlemeleri getirmenin o sorunu tek başına çözemeyeceği herkesçe kabul edilen bir olgudur. Ancak birlikte yaşadığımız hayvanlara karşı eziyet, işkence ve kötü muamele türünden sayılabilecek davranışların bir cezai karşılığının olması da suç ve ceza dengesini gözetecek bir yaklaşım olacaktır. Bu nedenle de hayvanlara karşı işlenen suçlara etkili ve caydırıcı cezalar öngörecek bir kanun hazırlanması ve bu kanunun etkili bir devlet politikası şeklinde uygulanması gerekmektedir.

Getirilecek bir ceza kanunu ile hayvanlara karşı işlenen suçların tamamen ortadan kalkmayacağının bilincinde olarak bu kanunla aynı zaman diliminde hayvan sevgisini aşılayacak uygulamalar da getirilmelidir. Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılacak bir farkındalık kapsamında tüm okullarda köpek veya kedi bakılması sağlanabilir. Böylece çocuklarımıza küçüklükten itibaren hayvan sevgisini aşılamanın yolunu bulmuş oluruz.

Yapılacak kanun değişikliği veya yeni baştan oluşturulacak bir kanun metni ile birlikte hayvan sevgisinin de artırılması için farkındalık çalışmalarının yapılması ile tüm ülke genelinde bu konuda bir ilerleme sağlanmış olacaktır.

HUKUK HERKESE LAZIMDIR, O YÜZDEN AVUKATLIK HER DÖNEMDE KUTSALDIR.

(Bu köşe yazısı, Av. Adem YAPRAK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)