“Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.”

Mahatma Gandhi

Dünya genelinde, birçok hayvan eğlence veya maddi kazanç sağlamak amacıyla kullanılmak için bir çok kötü muameleye maruz kalmaktadır ve geleneksel faaliyetler kapsamında da bir çok hayvana işkence ve eziyetler devam etmektedir.

Güney Amerika’da ki boğa güreşleri, Çin’de minik hayvanların anahtarlık içine hapsedilmesi, Bulgaristan’da köpeklerin ipe asılması ve İspanya’da boğaların boynuzları yakılarak halk arasına salınması bu gelenekler arasında karşımıza çıkmaktadır.

Hayvanlar sirk ve gösterilerde maddi kazanç sağlamak için insanlar tarafından doğal yaşam alanından koparılmakta, zincirlere tutsak edilmekte, kırbaçlanmakta ve elektriğe maruz bırakılmaktadır.

Hayvan hakları, insanların temel haklarının yasalar tarafından korunduğu gibi, aynı şekilde hayvanların da kendilerine ait bir özerkliğe sahip oldukları ve acıdan kaçınma gibi temel haklarının korunmasını gerektiğini savunan haklardır.

Dolayısıyla hayvan hakları kavramı, hayvanların insanların farklı amaçları için kullanabileceği birer eşya olmadığı, onlarında kendi istek ve ihtiyaçları olan canlılar olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına gelmektedir.

Bu nedenle hayvanların eti ve derisi için öldürülmesi, tıbbi ve kozmetik deneylerde kullanılması, hobi olarak avlanması ve hayvancılık sektöründe hammadde olarak görülmesi hayvan hakkı ihlalleri arasında görülecektir.

Hayvan haklarını korumak isteyen kişiler, insanların hayvanlara iyi davranmaları, daha iyi koşullarda korunma ve beslenmelerini sağlamak amacıyla ilk kez 1822’de İngiltere’de bir araya gelerek hayvanları koruma birliğini kurmuşlardır.

Ülkemizde Hayvanları Koruma Derneği 1908 yılında kurulmuştur.

Aynı amaçla dernekler birleşerek Hollanda’nın başkenti Lahey’de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu’nu oluşturmuşlardır.

1931 yılında Floransa’da toplanan bu kuruluş dünya üzerinde yok olma tehdidi altında bulunan hayvan türlerine dikkat çekmek üzere 4 Ekim’i Hayvanları Koruma Günü ilan etmiştir.

Bugünün amacı; evrende insanlardan başka canlıların da olduğunu anlamak, onların yaşama haklarına saygı duymak ve yaşam alanlarına müdahale etmemektir. Evcil hayvanlara iyi davranmak, iyi koşullarda beslenmelerini sağlamak ve duyarlı davranılması için farkındalık yaratmaktır.

Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, 29 Eylül’de Brezilya’nın Brasilia kentindeki Palacio do Planalto’ da evcil hayvanların istismarına yönelik cezaları artıran bir yasanın yaptırımını köpeği Nestor ile imzalayarak farkındalık yaratmak için güzel bir örnek teşkil etmiştir.

İngiltere, İsviçre ve Avusturya’daki hayvan hakları düzenlemeleri Türkiye’den daha iyi durumdadır.

İngiltere’de hayvan hakları konusunda oldukça detaylı yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Hayvanat bahçesi işletmelerinin düzenlenmesi, evcil hayvanların korunmasına kadar hemen hemen her konuda detaylı kanunlar mevcuttur. Hayvanlar “hissedebilen varlıklar” olarak kabul edilmektedir. Hayvanlara eziyet, işkence, hayvan dövüşleri gibi durumlarda 20,000 pounda kadar para cezası ve 6 ay hapis cezası verilebilmektedir. Hayvan satışı sadece sınırlı sayıdaki petshoplarda yapılmaktadır.

İsviçre de hayvan hakları konusunda ilerlemiş ülkelerden birisidir. İsviçre’de, İngiltere’de olduğu gibi hayvanları hissedebilen varlıklar olarak kabul etmektedir. Hayvanları Koruma Kanunu’na göre hayvanlara kötü davranan, çok çalıştıran ve göz ardı eden sahipleri hakkında suçun büyüklüğüne göre para cezası veya 3 yıla kadar hapis cezası verilebilmektedir. Hayvan hakları kanununda evcil hayvanlar ise özel önem taşımaktadır.

Avusturya ise hayvan hakları konusunda en gelişmiş ve ileri düzeyde yasal düzenlemelere sahip olan ülkedir. Hayvanlara ağır korku ve acı hissettirmek yasaklanmıştır. Hayvanların sosyal bağ kurma ihtiyacını dahi içeren kanunun ihlali durumlarında, ihlalin büyüklüğüne bağlı olarak para cezası veya 1 yıla kadar hapis cezası verilebilmektedir. Kanunu uygulama yetkisi eyaletlere verilmiştir. Her eyaletin Hayvan Koruma Ombudsmanı ve hükümet temsilcileri, üniversite temsilcileri ve Merkezi Hayvan Koruma Derneği temsilcisinden oluşan bir Hayvan Koruma Konseyi bulunmaktadır.

Türkiye’de hayvan hakları 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile düzenlenmektedir. Bahse konu kanunda İngiltere, İsviçre ve Avusturya’daki kanunlardaki gibi hayvanlar için “hissedebilen varlıklar” şeklinde bir ibare ne yazık ki yer almamaktadır.

Ülkemizde bir hayvana kötü muamelede bulunmak, en temel hakkı olan yaşam hakkını elinden almak; 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, Kabahatler Kanununu kapsadığından Hayvanları Koruma Kanunu hükmünü yitirmektedir. Buna göre bir hayvana eziyet ederek canına kasteden kişi hapis cezasıyla yargılanamamaktadır. Kabahatler Kanunu gereğince hayvanlara yapılan her türlü haksızlığın cezası ancak idari para cezası olabilmektedir.

Türk Ceza Kanunu m. 151/2 kapsamında değerlendirdiğimizde ise; haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hale getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında TCK m. 151/1 uygulanacağı belirtilmiştir. İlgili madde incelendiğinde sahipli hayvanlara karşı işlenen suçlar mala zarar verme başlığı altında incelenmektedir. Dolayısıyla buradan anladığımız üzere hayvanlar ilgili kanun gereğince mal varlığı statüsüne konulduğundan hayvanlara karşı işlenen herhangi bir suçta, mal varlığına zarar vermekten dolayı da para cezası alınabilmektedir.

Fakat kanun sokak hayvanları ve yabani hayvanların mal varlığının kime ait olduğuna cevap verememektedir. Bu yüzden suçlular yasanın getirmiş olduğu açıklıktan yararlanarak, herhangi bir yaptırımla karşılaşmamaktadırlar.

Hayvanların daha iyi koşullarda yaşamlarını sürdürmesi için insanlar olarak yapabileceğimiz pek çok şey vardır. 5199 sayılı Hayvan Hakları Kanunu diğer ülkelerle karşılaştırılarak bakıldığında temel eksiklikleri olan bir kanun olduğu aşikardır. Hayvanların hissedebilen varlıklar olarak kabul edilmesi halinde hapis cezasının kanuna dahil edilmesi gerekmektedir. Petshoplarda hayvan satışının yasaklanması, denetimlerin sıklaşması, hayvan hakları ihlallerinde hapis cezası verilebilmesi ve her isteyen kişinin hayvan sahibi olmaması gibi atılabilecek belli başlı önemli adımlar vardır. Bu kurumsal adımların bir an önce atılması ve hayvan dostlarımızın daha iyi koşullarda yaşaması hepimizin önceliği olabilmeli ki, sesimizi duyurmamız daha kolay olsun.

Sözün Özü:

“Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa, oraya yerleşin. Çünkü komşularınız iyi insanlardır.”

Goethe

Av. Begüm GÜREL (LL.M.) & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Şeyma ÜSTÜNDAĞ