Geçen gün Azerbaycanlı bir arkadaşımdan öğrendiğime göre Azerbaycan'da kredi borcu olanlar yurtdışına çıkamıyormuş. Çok şaşırdım ve hemen avukat refleksiyle arkadaşıma şöyle dedim: "İyi ama bu durum seyahat özgürlüğünüzü ihlal anlamına gelir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurabilirsiniz". O da ses tonunu değiştirme gereği bile duymadan şöyle dedi; "Bizim ülkede İlham Aliyev ne derse o olur. !!"

Düşünüyorum da, bazı ülkeler bir araya gelip dünyadaki diğer ülkelerin başvurabileceği mahkemeler kurarken, diğerleri hala yerinde sayıyor, hatta, dünyada kendisine tanınmış hakların bile henüz farkına varmamışlar.

Ha, bakmayın benim çok bilmişliğime; bizde de aynı durum kısa süre öncesine kadar vardı. 2010 yılından önce devlete borcu olanlar yurtdışına çıkamıyordu. 2010 yılında yapılan düzenleme ile bu uygulama kaldırıldı ve şu an herhangi bir vatandaşın yurtdışına çıkışı sadece suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hakim kararına bağlı olarak engellenebiliyor.Bunun dışında doğrudan ve dolaylı olarak engellenemiyor (olması gerekir). 

Peki, seyahat özgürlüğünüzün gerçekten engellenmediğini düşünüyor musunuz? Hayır, Avrupa Birliği'nin Türk vatandaşlarından vize talep etmesi değil konumuz. Kendi uygulamalarımızdan bahsediyorum. Ben sizin yerinize cevap vereyim; Maalesef seyahat özgürlüğümüz bir hayli kısıtlanıyor. Dünya ülkelerinde ödenen pasaport ücretinden kat kat fazlasını ödüyoruz. Üstelik kısa süre önce pasaport ve harç miktarında yapılan %50 oranındaki indirime rağmen. Bir örnek de verelim mi? Dört yıllık bir pasaport için 2016 tarifesine göre 621 TL'yi gözden çıkarmamız gerekiyor. Ha, bir de yurtdışı çıkış harcı var tabi. 

Türkiye'de yaşıyoruz, ayrımcılık olmazsa olmaz. Bu yüzden bir de ülke olarak  "yeşil pasaport" gibi bir pasaport uygulaması da çıkarmışız başımıza.  Böylece vatandaşlar arasında ayrımcılık da yaratmışız, ne güzel değil mi? 

Her yıl pasaportlara otomatik olarak zam yapan Türkiye ne demek istiyor sizce ?  

Kimsenin başını ağartmaya niyetim yok. O yüzden İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi veya Uluslararası Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nden bahsetmeyeceğim. Bize delil deşik Anayasamız bile yeter. O da  "Seyahat Hürriyeti" başlığı altındaki 23. maddesinde şöyle diyor: "HERKES, seyahat hürriyetine sahiptir".Fakat anlaşılan o ki, biz bu cümleyi meclise gönderdiğimiz milletvekillerinden daha farklı algılıyoruz. Sanırım Anayasamızdaki HERKES sözcüğü dünyadaki herkes anlamında kullanılıyor. Yani Anayasamızın 23üncü maddesi aslında şöyle okunmalı; "Ey Türk Milleti! Yeryüzünde yaşayan herkes seyahat özgürlüğüne sahiptir, senin için henüz bir düzenleme yapamadık !"

Bu durumda sonuç belli; Ben Azerbaycanlı arkadaşıma acıyorum, Fransız arkadaşım da bana acıyor. 

Av. Ebru EKŞİOĞLU