15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 14. maddesine eklenen 6. fıkraya göre; hükümlülerin, suç ve ceza türlerine göre, açık ceza infaz kurumlarına ayrılıp ayrılmamalarına, açık ceza infaz kurumlarında geçirecekleri sürelere, kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınmalarına, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınanların kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte düzenlenecektir. Kanun maddesinde belirtilen açık ve kapalı ceza infaz kurumlarında geçirilecek süreler ile açık kurumlara ayrılma, kapalı kuruma gönderilme ve sair konulara ilişkin usul ve esaslar, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nde yer almaktadır.

7242 sayılı Kanunla getirilen diğer önemli bir değişiklik ise, “Hükümlülerin değerlendirilmesi ve iyi halin belirlenmesi” başlıklı 89. maddede yapılmıştır. Bu maddenin 7. fıkrasına göre; idare ve gözlem kurulu tarafından yapılacak değerlendirmelere esas olacak ilkeler ve kurulun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları ile tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirmeye tabi tutulma süreleri yönetmelikle düzenlenir. 5275 sayılı Kanunun “Gözlem ve sınıflandırma merkezleri” başlıklı 13. maddesi ile “Hükümlülerin değerlendirilmesi ve iyi halin belirlenmesi” başlıklı 89. maddesi uyarınca çıkarılan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik, 29.12.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmış ve 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Yönetmelikle, 17.06.2005 tarihli Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.

Bilindiği üzere; 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce, hükümlülerin iyi halinin belirlenmesi konusunda uygulama “otomatik iyi hal” algısına sebep olduğundan bahisle eleştirilmekte idi. Gerek Kanunda ve gerekse yeni Yönetmelikte getirilen düzenlemelerle; açık ceza infaz kurumuna ayrılma, denetimli serbestlik ve koşullu salıverilmeden faydalanma müesseselerinin tümünde aranan “iyi hal” şartı ile ilgili detaylı kriterler öngörülmüştür. Yeni Yönetmelikte bu konuda, ceza infaz kurumlarının idare ve gözlem kurullarına daha geniş takdir yetkisi tanındığı görülmektedir. Elbette bu yetkinin sınırsız ve keyfi şekilde kullanılması mümkün değildir. İdare ve gözlem kurullarının bu takdir yetkisini Kanunda ve Yönetmelikte çizilen sınırlar içerisinde ve somut gerekçe göstererek kullanması zorunlu olup, aksi durumda hükümlülerin idare ve gözlem kurulu kararlarına karşı 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca infaz hakimliğine şikayet başvurusunda bulunarak, kurul kararının kaldırılmasını talep etmesi mümkündür. Nitekim Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmeliğin 17. maddesinde; kurul kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı, kararlara karşı başvuru yolu, süresi ve merciinin gösterileceği belirtilmiştir.

Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmeliğin “Kurulun inceleme ve değerlendirme esasları” başlıklı 16. maddesinde, iyi halin belirlenmesine esas olacak değerlendirmenin usulü ile ilgili düzenlemeye yer verilmiştir. Maddenin 3. fıkrasında; bulunduğu ceza infaz kurumunda kalacağı süre altı aydan fazla olan hükümlüler hakkında yönetim, eğitim ve öğretim, psiko-sosyal yardım ile güvenlik ve gözetim servislerince “gelişim değerlendirme raporu” düzenleneceği, ancak açık ceza infaz kurumuna ayrılma, kalan cezasını denetimli serbestlik tedbiri altında infaz etme veya ceza infaz kurumundan doğrudan koşullu salıverilme tarihi öncesindeki son dönemin “artık dönem[1]” olması durumunda, bu artık döneme ait değerlendirmenin ilgili servislerce düzenlenen gözlem değerlendirme raporuna göre yapılacağı belirtilmiştir. Maddenin 4. fıkrasında; bulunduğu ceza infaz kurumunda kalacağı süre 60 günden fazla, altı aydan az olan hükümlüler hakkında yönetim, eğitim ve öğretim, psiko-sosyal yardım ile güvenlik ve gözetim servislerince “gözlem değerlendirme raporu” düzenleneceği, ancak ceza infaz kurumunda kalma süresi 60 günden az olan hükümlü hakkında yalnızca yönetim ve psiko-sosyal yardım servisi tarafından gözlem değerlendirme raporu düzenleneceği ifade edilmiştir. Maddenin 5. fıkrasında; idare ve gözlem kurulunun, hükümlü hakkında değerlendirmesini yaparken, gözlem değerlendirme ve gelişim değerlendirme raporları, risk değerlendirme raporu ile infaz dosyalarındaki tüm bilgi ve belgelere göre karar vereceği, bu değerlendirme sırasında talebi üzerine veya re’sen hükümlü ile mülakat yapabileceği düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere Yönetmeliğin 16. maddesi; “gelişim değerlendirme raporu”, “gözlem değerlendirme raporu” ve “risk değerlendirme raporu” olarak üç farklı rapor türünü düzenlemektedir.

Yönetmeliğin 3, 9, 14 ve 32. maddelerinde; hükümlüler hakkında değerlendirmenin altı ayda bir, 5275 sayılı Kanun m.89/1 yönünden iyi hal tespitine esas değerlendirmenin en geç altı ayda bir yapılması öngörülmüştür.

Yönetmeliğin 17. maddesinin 3. fıkrasında; idare ve gözlem kurullarının, açık ceza infaz kuruma ayrılmaya, kalan cezanın denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infazına ve ceza infaz kurumundan doğrudan koşullu salıvermeye esas olumlu iyi hal değerlendirmelerini içeren gerekçeli kararların; 5275 sayılı Kanun m.107/11’de yer alan “gerekçeli rapor” ile ilgili yönetmeliklerde belirtilen “değerlendirme raporu” ve “iyi hal kararı” yerine geçeceği düzenlenmiştir.

Yönetmelik m.31’de; hükümlülerin cezasının infazına başlanması ile birlikte, ceza infaz kurumlarında tutum ve davranışlarına göre hükümlülere “gelişim puanı” verileceği, hükümlülerin katıldıkları eğitim-öğretim faaliyetleri, psiko-sosyal yardım programları, destekleyici programlar ile infaz sürecinde tutum ve davranışlarının “artı puan”, disiplin cezalarının ise “eksi puan” olarak kaydedileceği, bu şekilde belirlenecek gelişim puanının iyi hal değerlendirmesine esas alınacağı belirtilmiştir. Maddenin 3. fıkrasında; hangi tutum ve davranışlara ne kadar puan verileceği, ölçme ve değerlendirme kriterleri, değerlendirmeye esas eşik puanları hususlarının Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından belirleneceği ifade edilmiştir.

Yönetmeliğin 32. maddesinin 7. fıkrasında gelişim puanının; hükümlülerin kapalı kurumdan açık kuruma ayrılması, açık kurumdan denetimli serbestliğe ayrılması ve kapalı veya açık kurumdan denetimli serbestliğe ayrılmaksızın koşullu salıverilmesi aşamalarında yapılan iyi hal değerlendirmesinde esas alınacağı öngörülmüştür. Maddenin 9. fıkrası ise; “Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan ve gelişim puanı Genel Müdürlükçe belirlenen eşik puanı aşan ve erken iyileşme gösterdiği kanaatine varılan iyi halli hükümlü hakkında idare ve gözlem kurulu tarafından, kapalı ceza infaz kurumunda kalması gereken toplam sürenin onda birine kadar daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılma kararı verilebilir. Erken iyileşmeye bağlı olarak, erken açık ceza infaz kurumuna ayrılma ile ilgili esas ve usuller Genel Müdürlükçe gösterilir.” hükmüne yer vererek, iyi halli hükümlülerin eşik puanı aşması ve erken iyileşme gösterdiği kanaatine varılması halinde açık kurumlara daha erken ayrılmalarını mümkün kılmıştır. Her ne kadar benzer bir hükme 5275 sayılı Kanunda veya Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nde yer verilmemişse de; 5275 sayılı Kanunun 14. maddesinin 3. fıkrası, hükümlülerin açık kuruma ayrılmalarına Kanunun 89. maddesi uyarınca yapılan değerlendirme neticesinde karar verilebileceğini, aynı maddenin 6. fıkrasında açık kurumlara ayrılmaya ilişkin usul ve esasların yönetmelikte gösterileceğini düzenlemekle, Kanunun 89. maddesinin 7. fıkrası uyarınca çıkarılan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik m.32/9’un kanuni dayanağının bulunduğu görülmektedir.

Yönetmeliğin 32. maddesinin 9. fıkrasına göre; hükümlü, maddede belirtilen şartları taşıması halinde kapalı ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin onda birine kadar daha erken süre ile açık kuruma ayrılabilecektir. Hükümde “karar verilebilir” ibaresine yer verilerek, bu şartları taşıyan her hükümlünün açık kuruma erken ayrılmasına karar verilmesi yasal bir zorunluluk olarak düzenlenmemekle birlikte, idare ve gözlem kurulunun bu konuda hükümlü aleyhine takdir yetkisini kullanırken, Yönetmeliğin 17. maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere kararını gerekçeli olarak vermesi gerekir. Ayrıca hükümde “onda birine kadar” ibaresi yer almakla; açık kuruma ayrılmak için, kapalı kurumda geçirilecek sürenin en fazla onda birine kadar erken ayrılma mümkün kılınmış, onda bir oranını aşmamak kaydıyla bu sürenin takdiri idare ve gözlem kuruluna bırakılmıştır.

Yönetmeliğin 32. maddesinin 9. fıkrasına göre hükümlünün açık kuruma erken ayrılmasına dair karar verildiğinde; bu süre, hükümlünün Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği hükümleri uyarınca belirlenecek kapalı kurumda kalma süresi üzerinden hesaplanacaktır. Örneğin; terör örgütüne üye olma suçundan 8 yıl hapis cezası alan hükümlü, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/2-ç uyarınca koşullu salıverilmesine bir yıldan az süre kalması ve örgütten ayrıldığının idare ve gözlem kurulu tarafından tespit edilmesi şartıyla açık kuruma ayrılabilmektedir. Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik m.32/9 uyarınca açık kuruma onda bir oranında süre ile erken ayrılmasına karar verildiğinde; Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/2-ç’ye göre olağan durumda kapalı kurumda geçireceği süre belirlenecek, bunun için öncelikle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu m.17 uyarınca koşullu salıverilme süresi (yani açık ve kapalı kurumda fiilen geçirilecek toplam süre) 3/4 oranında hesaplanacak, daha sonra bu süreden 366 gün çıkarılacak ve kalan sürenin onda biri bulunarak, hükümlünün açık kuruma erken ayrılabileceği süre tespit edilecektir. Örneğimizde bu süre, 6 ay 1 güne denk gelmektedir. Şöyle ki; terör örgütü üyeliğinden 8 yıl hapis cezası alan hükümlünün koşullu salıverilmesi için 6 yılını (8 yılın ¾’ü) ceza infaz kurumunda infaz etmesi gerekecek, normal şartlarda açık kuruma ayrılabilmesi için koşullu salıverilmesine bir yıldan az süre kalması gerektiğinden 5 yıl 1 gününü kapalı kurumda geçirmesi gerekecek, açık kuruma onda birine kadar erken ayrılmasına karar verildiğinde 5 yıl 1 günün onda biri hesaplanırken çıkan küsuratlı süre hükümlü lehine kabul edildiğinden, 6 ay 1 gün süreyle daha erken olacak şekilde açık kuruma ayrılabilecektir. Böylece hükümlü; kapalı kurumda 5 yıl 1 gün yerine, 4 yıl 5 ay 29 gün kalmış olacaktır.

5275 sayılı Kanun m.14/4’de yer alan “Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkum olanların kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin idare ve gözlem kurulu kararları, infaz hakiminin onayından sonra uygulanır.” hükmü gereğince, örneğimize konu hükümlünün açık kuruma ayrılabilmesi için idare ve gözlem kurulu kararının infaz hakimi tarafından onaylanması gerekecektir.

Yönetmeliğin 33. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; ceza infaz kurumlarında kalacağı toplam süre altı aydan az olanlar ile artık dönem içinde olanlar (kurumda kalacağı toplam süre altı aydan fazla olmakla birlikte, hakkında yapılan son değerlendirmeden sonra kurumda kalacağı süre altı aydan az olanlar) hakkında gelişim puanlaması yapılmayacağı (bu durumda olan hükümlüler hakkında Yönetmelik m.16/3 ve 4 uygulanacaktır), çocuk ve 70 yaş üstünde olanlara ceza puanı verilmeyeceği düzenlenmektedir. Maddenin üçüncü fıkrasında; Yönetmeliğin 31 ve 32. maddelerine göre yapılan hesaplama sonucunda, gelişim puanı Genel Müdürlük tarafından verilen eşik puanın altında kalan hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına ayrılmasına, denetimli serbestlikten faydalanmasına ve kurumdan doğrudan koşullu salıverilme ile çıkmasına yönelik iyi hal kararı verilmeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre; hükümlünün gelişim puanı eşik puanın altında ise, bir sonraki değerlendirme dönemini beklemesi gerekecektir.

Sonuç olarak;

Yeni gelen onda bire kadar indirim ile ilgili suç ve ceza yönünden ayırıma gidilmediği, ancak yukarıda bahsettiğimiz bazı suçlar yönünden açık infaz kurumuna ayrılma ile ilgili şartların gerçekleşmesi gerektiği ve onda bire kadar indirimin bundan sonra uygulanabileceği anlaşılmaktadır.

7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler ve sonrasında yapılan iyi halin saptanmasına dair tüm yeni düzenlemelerin, daha önce sıklıkla eleştirilen “otomatik iyi hal” algısını ortadan kaldırmayı hedeflediği görülmektedir. Bu kapsamda; hem 5275 sayılı Kanunda ve hem de 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe giren Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelikte iyi halin saptanmasına dair usul ve esaslarda önemli değişiklikler getirilmiştir. Kanaatimizce yeni düzenlemeler isabetli olmakla birlikte; daha önce de birçok kez dile getirdiğimiz gibi, ceza infaz kurallarında kısa süreler içerisinde çok sayıda değişiklik yapılmasının istikrarlı, anlaşılır ve karışıklıktan uzak bir infaz sistemine ulaşılmasını zorlaştırdığını ifade etmek isteriz.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Beyza Başer Berkün

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------

[1] Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının a bendine göre; artık dönem, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılma, kalan cezasını denetimli serbestlik tedbiri altında infaz etme veya ceza infaz kurumundan doğrudan koşullu salıverilme tarihi itibarıyla altı aylık son değerlendirme döneminin tamamlanmadığı dönemleri ifade eder.