Bazen en yakınımızdakilerin çok hatasını görürüz. Dayanılmaz bir hal alır onlarla yaşamak. Nerede ise her hallerini, her sözlerini kusur olarak görmeye başlarız. Bir süre sonra eleştiriler, kızmalar ve daha sonra da soğukluklar başlar. Dostluklar gider, arkadaşlıklar bozulur hatta aileler dağılır. 

Bu neden acaba? Ben buna mercek etkisi diyorum. Hani çok küçük bir yazıya, küçük bir şekle büyüteçle bakarsınız ya. İşte yakınımızdakileri de adeta bir büyüteç ile görmeye başlıyoruz. Zamanla bir yakınınızın gülüşüne diğerinin yavaşlığına öbür arkadaşınızın konuşmasına kızmaya başlarsınız. Böyle olunca küçük kusurları da büyüyor. Sanki dünyadaki en dayanılmaz insanlar gibi geliyorlar. 

Yakın olmanın ve yaklaşmanın hele hele birlikte yaşamanın ve birlikte çalışmanın bu tür etkileri vardır. Zamanınızın büyük kısmını birisiyle birlikte geçirmeye başlarsanız onun her haline vakıf olmaya başlarsınız. Konuşmasını, gülüşünü ya da iş yapışını sevdiğiniz insanların sevmediğiniz ya da hoşunuza gitmeyen hallerine de vakıf olursunuz. Tabii ki bu karşı taraf için de geçerli. İşte mercek etkisi başlar. Küçük hatalar mercek etkisi ile büyür, sizler için çekilmez hal alır.

Belki de birlikte yaşamak bu nedenle zorlaşıyor bu modern dönemlerde. Daha yalnız kalıyoruz. Söylediklerimin esasen birey olmanın eleştirisi olmadığı, hatta konunun da bu olmadığı anlaşılmaktadır sanırım. Bizler yalnızlaşıyoruz. Etrafımıza küçük kusurları devleştiren merceklerle baktığımız için. Sonra masadaki pinpon topu gibi bir o arkadaşa bir o dosta seke seke masadan düşüyoruz farkında mısınız? Kusursuz dost arayan dostsuz kalır diye boşuna dememişler. 

Daha önce de yazmıştım, eğer sevgi nazarıyla bakmazsak herkes kusurlu. Bu nedenle önce kinleri atmalıyız kalbimizden sonra ufak tefek hesapları çıkarmalıyız aklımızdan. Biraz daha affedebilmeli biraz daha tolere edebilmeliyiz. Belki de yapmamız gereken o merceği kendimize çevirmek olmalı. Karşımızdakinden ziyade kendi kusurlarımıza odaklanmalıyız.

Bugün bir düşündüm kendi hayatımı. Dönüm noktalarımdan biri doktora sonrası gittiğim askerlikti sanırım. Benden daha genç birinin askerlik için anlamlı ama benim için bir anlamı olmayan emirlerine uyuyorduk. Sağa dön, sola dön gibi. O zaman espriyle karışık döndüğümde yakınlarım, arkadaşlarım ve sevdiklerim ne derse hazrola geçip “emredersin” diyeceğim demiştim.

Aslında çok şey de değişmedi hayatımızda. Sevdiklerimiz bazen bize göre bazen de gerçekten kusurlu davranıyorlar bize. Olsun. Madem ki sevdiğimiz diyoruz, azıcık mihnet çekmek azıcık dost yükü çekmek gerekmez mi?

Oysa hepimiz iş hayatında bir çok kişiye tahammül etmek zorundayız. Düşünün bir toplu taşımada bağıra çağıra konuşanlara, üst kattaki komşunun gürültülerine, bizi yönetenlerin aldığı hatalı kararlara, patronların kaprislerine, daha nelere nelere.

Bütün bu tanımadığımız ama iş ilişkisi ya da toplumsal hayat nedeniyle katlandıklarımız kadar sevdiğimiz eş ve dosta da katlanabilmeliyiz. Yakınımızdakiler hata ediyorsa kusur işliyorsa bu halde bence yine dönüp kendi içimize bakmalıyız? Acaba biz nasılız? 

Şairin dediği gibi aynalar bugün bizim yolumuzu kessin. Bakalım içimize, hareketlerimize, davranışlarımıza, belki de bıçak gibi keskin sözlerimize. Başkalarını yönetme hislerimize, kendi bencilliklerimize, durmayan hırsımıza. Eğer merceği, büyüteci içimize tutarsak neler neler göreceğiz.

Bir de unutmadan sevdiklerinizin iyi ve kötü yönlerini de bir karşılaştırıverin. Eğer iyilikler fazla ise biraz da kusurlarına katlansak ne olur sanki? Yakınlarınız için biraz “yakın körü” olun.

Sevgili öğrencilerim ve dostlarım,

Yakınınızda bulunanları daha bir sevin bugün. Ve gözleriniz/gözlerimiz onların kusurundan önce güzelliklerini görsün. Hayatımıza kattıkları güzellikler için, bizi korudukları için ve bize verdikleri için bir kez daha sevelim. 

Sonra bencilliklerimizle bakmaya alışmış ve odaklanmış şu merceği de çıkarıp atalım gözümüzden. Yakınlarımız ve sevdiklerimiz için gözlerimiz “yakını görmese” de olur. İnanın dışarıdan güzel gördüğümüz çok kimseden daha iyilerdir ve sevgiye ve ilgiye ve hepsinden öte saygıya daha layıktırlar.

İlle de bir cam bir mercek olacaksa gözümüzde, o zaman önce kendimize bakalım derim.

4 Ocak 2020