İcra iflas Hukukumuza ilişkin kanunumuzda belirlenen ve uygulamada sıkça karşımıza çıkan bazı suçları bugün izah etmeye çalışacağız.

Bunlardan İlki ise ‘Alacaklısını Zarara Sokmak Kastıyla Mevcudunu Azaltmak suçu (İİK m.331)

İlgili kanun maddesinde ‘Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.’ İflas takibinden veya doğrudan doğruya iflas hallerinde iflas talebinden önce birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında bu filler başka suç olursa dahi bu hükümler uygulanır.

Borçlunun alacaklıyı zarara uğratma kastı ile bazı tedbirler alması, muvazaa yoluyla kasten mallarını elden çıkararak eksiltmesi mümkündür. Bu nedenle icra takibinden önce iki yıl içinde malını elden çıkartan veya eksilten borçlunun cezalandıracağı hüküm altına alınmıştır. Borçluya ödeme emri tebliğinden sonra borçlunun alacaklıyı zarara sokmak için mallarını satması muvazaalı bir şekilde elden çıkarması ya da malvarlığı üzerinde tedbir koydurması ile alacağın tahsiline mani olması mümkün olabilmektedir. Özellikle hacizden önce bu fiillere kalkışılması alacaklıyı ağır zarara sokmaktadır. Borçlunun yapmış olduğu bazı tasarrufların iptali ise İİK ‘nun 277. Maddesinde hangi tasarrufların hangi şartları taşıması durumunda iptal edileceği İİK’nun 278 279 ve 280. Maddelerinde düzenlenmiştir. Kişiye bu suçtan ceza verilse dahi yapılan bu işlemin iptali için AYRICA hukuk davası açılması gerekmektedir. İİK madde 331 belirtilen suçun oluşması için, borçlunun eyleminin haciz yolu ile takipten sonra veya haciz talebinden önceki 2 yıl içinde olması, kendisine ait mallar ile bunlardan bir kısmının mülkiyetini devretmesi, telef etmesi kıymetten düşürmesi, muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirmesi gerekir. Bilindiği üzere İİK 143. Maddesinde icra takibi sonunda borçlunun malları satılıp paralar dağıtıldıktan sonra alacağının tamamını alamamış alacaklıya eksik kalan kısım için borç ödemeden aciz belgesi verilmektedir. Bu suç bağlamında da alacaklının kesin aciz belgesi almış veya alacağını alamadığını ispat etmiş olması gerekir.

Bir diğer suç ise ‘Mal Beyanında Bulunmamak’ suçudur. Bu suç İcra İflas Kanunu’nda 76. Maddesinde düzenlenmiştir. Mal beyanında bulunmayan borçlu, alacaklının talebi üzerine beyanda bulununcaya kadar icra mahkemesi hâkimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur. Ancak bu hapis üç ayı geçemez. Bu suç uygulamada çok sık rastlanılan bir suç değildi. Ancak yakın bir tarihte 22.10.2020 tarihinde bu suça dair mevcut bir mahkeme kararı da bulunduğunu belirtmemiz gerekir.

Bir diğer suç ise ‘Aczine Kendi Fiiliyle Sebebiyet Veren Veya Vaziyetinin Fenalığını Bilerek Ağırlaştırmak’ İİK madde 332’ye göre ‘Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu, adet üzere tecviz edilemeyecek bir hiffetle hareket ederek veya haddinden ziyade masraflar yaparak yahut cüretli talih oyunlarına veya basiretsizce spekülasyonlara girişerek yahut işlerinde ağır ihmallerde bulunarak aczine kendi fiili ile sebebiyet verir yahut vaziyetinin fenalığını bildiği halde o gibi hareketlerle bu fenalığı ağırlaştırırsa, aleyhine aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını istifa edemediğini ispat ettiği takdirde, onbeş günden altı aya kadar hapis cezasiyle cezalandırılır.’ Konkordato mühleti talebinden önceki iki yıl içinde birinci fıkradaki fiileri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanmaktadır. Bu suç için de alacaklının şikâyeti şarttır. Burada şikâyet hakkı olmayan alacaklılara da değinmekte fayda vardır. Borçluyu fazla borç altına girmeye veya talih oyunu ile spekülasyonlarda bulunmaya sevk etmiş yahut ağır faiz almak suretiyle zaafından faydalanmış olan alacaklının şikâyet hakkı bulunmamaktadır. Alacaklı bu suç için de alacağını tam olarak alamadığını ispat etmek durumundadır. Alacaklı alacağını örneğin haciz tutanağı ile ispatlayabilir. İİK 105 göre haczedilen malların alacağa yetmediğine dair tutanak kesin aciz belgesi hükmündedir.

Bir diğer suç ise ‘Borçlunun ödeme şartını İhlali Halinde Ceza’ bu suç 340.maddesinde düzenlenmiştir. Alacaklının muvafakatiyle icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun yine alacalının şikâyeti ile 3 ay kadar hapisle tazyikine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra ise borçlu borcun tamamını öderse yahut geciktirdiği kısmı ödediği takdirde tahliye edilir. Toplamda bu borçtan dolayı hapsin süresi üç ayı geçmemektedir. Borçlu borcunu taksitle ödemek isteyebilir. Borçlunun icra dairesine yaptığı bu isteğe de icra taahhüdü denir. Bu taahhüdün yerine getirilmemesi ise taahhüdün ihlali demektir. Borçlu taahhüdünü iki şekilde yapabilmektedir. Borçlu alacaklıya icra dairesinin muvafakati olmadan taksitle ödeme taahhüdünde bulunabileceği gibi icra dairesinin önünde de ihtiyari taksitle ödeme taahhüdünde bulunabilir. Bu belirtilen maddedeki suçun oluşması için icra dairesinin önünde yapılan taahhüdün yerine getirilmemesi halinde oluşmaktadır. Özetle bu suçun oluşması için ödeme taahhüdü icra takibi sırasında verilmiş olmalı, bu taahhüdün para alacağına ilişkin olması gerektiği, borçlunun haklı bir nedeni olmaksızın bu taahhüdü yerine getirmemiş olması gerektiği, borçlunun vermiş olduğu bu taahhüdün borcun tamamını kapsaması, koşulsuz olması ve taahhüdün asıl borç ve ferilerini rakamsal olarak açıkça belirtilmesi gibi unsurların bir arada bulunması gerekmektedir.

Bir diğer suç ise İcra İflas Hukukun en tartışmalı ve bir o kadar da özellikle insan hakları açısından eleştirilen kısmına ilişkin olan bir suç olan ‘Çocuk Teslimi Emrine Uymamak’ suçu. Bu suç İİK Madde 341 de düzenlenmiştir. Maddeye göre ‘Çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara kararının gereğini yerine getirmeyen veya yerine getirilmesini engelleyen kişinin, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, altı aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilâmın veya ara kararının gereği yerine getirilirse, kişi tahliye edilir.’ Mahkemece verilen çocuğun teslimine ilişkin karara rağmen bunu yerine getirmeyen kişi velayet yetkisi elinde bulunan kişinin şikâyeti üzerine cezalandırılır. Burada kararın yerine getirilmiş olup olmadığı önem arz etmektedir. Çünkü bu karar yerine getirilir ve sonrasında çocuğun kaçırılması, saklanması, alıkonulması gibi durumlar olursa o zaman TCK 234. Maddesindeki suç oluşacaktır. Özetle bu suçun oluşmasındaki temel unsurları şu şekilde sıralayabiliriz; açılmış bir davada çocuk teslimine ilişkin bir ilam ya da çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair bir ilamın bulunması gerekir. Ayrıca bu ilam gereğinde icra takibi yapılmış olmalı ve bu karara rağmen çocuğun teslim edilmemesi veya teslim edilmesine engel olunması gerekmektedir. Bir diğer unsur da İİK ‘nun 25 maddesinde belirtildiği gibi icra emrinde tebliğden itibaren 7 gün içinde çocuğun teslim edilmesi gerektiği AÇIKÇA yazılı olması gerekmektedir. Ve son olarak icra emrinin Bizzat borçluya tebliğ edilmesi gerekir. Çünkü tebliğ bir emir içermekte ve bu ancak borçlu tarafça yerine getirilmesi gerektiğinden icra emri borçluya tebliğ edilmelidir.

Son olarak açıklanacak bir diğer suç ise ‘Nafakaya ilişkin Kararlara Uymamak’ bu suç kanunun 344. Düzenlenmiştir. Buna göre ‘Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir. Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir.’ Mahkeme tarafından ilamda verilen nafakaya ilişkin kararın aleyhine nafaka kararı verilen kişi tarafından icra takibine rağmen ödenmemesi suç sayılmıştır. Bu suçun oluşması içinde ilama dayalı bir nafaka alacağı olmalıdır. Ve bu alacak doğmuş ya da devam ediyor olmalıdır. İcra yoluyla bu alacak alınması için takip açılmış olmalı ve bu takibe rağmen alacağın ödenmemiş olması gerekmektedir.

Genel olarak bahsetmek gerekirse icra suçlarında şikâyet hakkı kimin sahip olduğu ilgili kanun maddesinde yazılı durumda olup örneğin İİK madde 331 de şikâyet hakkı zarar gören alacaklılardadır.

Şikâyet süresine baktığımızda da İİK madde 347 belirtildiği üzere fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşmektedir.