“Zor kullanma hususunda bütün zabıta memurları icra memurunun yazılı müracaatı üzerine kendisine muavenet (yardım) ve emirlerini ifa etmekle mükelleftirler. Köylerde haczi yapan memurun emirlerini muhtarlar da ifaya mecburdurlar.”

Kanun Gerekçesi

Bu maddelerde borçlunun istenecek kilitli yerleri açıp göstermesi ve imtina halinde zorla açtırılması ve zor kullanmak için zabıta memurlarının ve köylerde muhtarların muavenet mecburiyeti tasrih edilmiştir. Zabıta memurlarının icra işlerinde memura muavenetle mükellefiyetleri icra dairelerinden yazı ile bu muavenet talebinin zabıta amirlerinden istenmesi şeklinde olması takarrür etmiş olup muavenet mükellefiyeti icra memurunun lüzum gördüğü anda şifahi talep ve tebliği ile yapılmaması hem işin salahiyeti ve hem de zabıta amirlerinin bu işte bulunacak maiyetindeki mamurların malumattar olmalarının lüzumu itibariyle encümence musip görülmüştür.

2004 Sayı numarası ile 19/06/1932 tarihinde yürürlüğe giren İcra ve İflas Kanunu’nun 81. Madde düzenlemesiyle birlikte yukarıda tüm ayrıntısıyla verilen kanunun gerekçe kısmından da anlaşılacağı üzere anılan yasa maddesi ile “Zabıta memurları ve muhtarların vazifeleri” başlıklı dördüncü bap haciz bölümü altında hüküm altına alınan kısım öz itibariyle icra müdürü yahut yardımcı ve katiplerinden birinin fiili olarak yapacakları haciz sırasında, haczi yapan memurun lüzum görmesi halinde zabıta memurunun (polis, jandarma, sahil güvenlik) yardımıyla kamu düzeninin önemli bir görünümü olan haciz işleminin yapılması sırasında fiilen haczi yapan memurun emrinde olması ve düzenin sağlanmasına yardımcı olması gerektiği kanunun gerekçesinde açık bir anlatım ile temellendirilmiştir.

Fiili haciz sırasında icra memuru ile birlikte alacaklı yahut borçlu vekili de aynı anda kamu hizmeti görmekte ve yasaların emrettiği gereklilik çerçevesinde hareket etmektedirler. Bu meyanda icra memuru haczi yaparken, haczi talep olunan mal ve hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirirken her iki tarafında hak ve menfaatlerini gözeterek talebin kabulüne veya reddine karar vermelidir. Bu bağlamda mahalde hazır bulunan taraf vekilleri de yasa gereği yapılan haczin sıhhati için gerekli beyanlarda bulunarak taleplerini tutanağa geçirtebilirler. Ancak şunu burada açıkça belirtmek gerekir ki ne icra memuru ne de taraf vekilleri mahallinde haciz yapılmasına karar verilen gerçek-tüzel kişiler değil, mahalde kamu hizmetinde vazifeli bulunan kimselerdir. Ve haciz mahallinde fiilen kamu hizmeti gören kimselerin sıhhati, yapılan işlemin kendisinden daha mühim değildir.

O halde haciz mahallinde meydana gelebilecek her türlü olumsuz hal ve davranıştan kaçınmak adına icra memuru resen kolluğa başvurabileceği gibi taraf vekillerinden herhangi birinin talebi üzerine de kolluktan yardım alınabileceği hususu büyük önem arz etmektedir.

İlgililerine Faydalı Olması Dileğiyle

Mustafa Zafer

Hukukçu - (E) İcra ve İflas Müdürü