İDDİANAMENİN İADESİ BAKIMINDAN KESİN RAPOR BULUNMADAN DAVA AÇILMASI

Bazı dosyalar içerisinde müşteki hakkında kati rapor düzenlenmediği ve geçici rapora istinaden dava açıldığı hallerde CMK 174/1-a, 174/1-b maddeleri gereğince iddianamenin iadesine karar verilmektedir.

Bu nedenle uygulamada geçici rapora istinaden iddianame düzenlenip düzenlenemeyeceği sorunu ortaya çıkmaktadır.

Örneğin; yazılan iddianame müşteki şikâyeti, şüpheli ikrarı, trafik kaza tespit tutanağı, doktor raporları, CD izleme tutanağı ile tüm dosya kapsamındaki deliller dikkate alınarak düzenlenmiş olabilir.

Bu örnekte geçici rapora istinaden iddianame düzenlenmiş ise bu husus iddianamenin iadesine neden olabilecek midir?

CMK m. 170/2 hükmüne göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir.

Savcılık tarafından açılan kamu davasında dava açmaya yeterli düzeyde delillerin bulunması gerekir. Bu delillerin kamu davası açılması için yeterli olup olmadığı hususu iade kararı açısından tartışma konusu yapılmalıdır. Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir.

Örneğin; dosya içerisinde yer alan Devlet Hastanesinin 23.05.2022 tarih, 8030 nolu raporuna göre, müştekinin yaşamış olduğu trafik kazası neticesinde yaralanmış olduğu tespit edilmiştir. Şüphelinin eylemleri sonucunda müştekide meydana gelen yaralanma derecesinin doktor raporu ile değerlendirildiği ve bu raporunda dosya içerisinde yer aldığı görülmüştür.

Burada müşteki hakkında kati rapor düzenlenmemiş olmasının iade nedeni yapılamayacağı ileri sürülebilir. Ayrıca şüpheliye isnat edilen eylemlerin çok açık bir şekilde iddianame metninde bulunması gerekir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun'un 174/1 maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında mağdurun kesin raporunun aldırılmamasının yer almadığı, yargılama sırasında alınan raporun yeterli bulunmaması halinde yetkili kurumdan tekrar rapor alınabileceği gözetilmelidir. Nitekim bu konuda Yargıtay da aynı düşüncededir (Emsal karar için bkz.; Yargıtay 2. Ceza Dairesi E. 2008/21670 K. 2008/15074 T. 08.10.2008).

Örneğin; somut olayda mağdur hakkında 14.10.2018 tarihli geçici rapor dosyada bulunmaktadır. Burada yargılama aşamasında davayı gören mahkeme tarafından raporun yeterli bulunmaması veya geçici raporda belirtilen eksikliğin ikmal edilmesine karar verilmesi hâlinde yetkili kurumdan tekrar rapor aldırılabileceği hususu dikkate alınmalıdır. Bu tür olaylarda Yargıtay, iddianamenin iadesi sebepleri arasında mağdurun kesin raporunun aldırılmamasının yer almadığını düşünmektedir (Emsal karar için bkz.;  Y.3.CD, E: 2019/11531, K: 2019/10206, T: 13.05.2019).

Yargıtay bir kararında, mağdurun kesin raporunun aldırılmamasının iddianamenin iadesi sebeplerinden olmadığı cihetle, eksikliğin mahkemesince giderilebileceğini ifade etmiştir (Emsal karar için bkz.; Yargıtay 9. Ceza Dairesi E. 2008/12837 K. 2009/3180 T. 18.03.2009).

Yargıtay bir başka kararında, iddianamenin iadesi sebepleri arasında mağdurun kesin raporunun aldırılmamasının yer almadığını, yargılama aşamasında davayı gören mahkeme tarafından raporun yeterli bulunmaması halinde yetkili kurumdan tekrar rapor aldırılabileceğini ifade ederek yukarıda belirtmiş olduğumuz düşünceleri dile getirmiştir (Emsal karar için bkz.; Y.2.CD, E: 2010/15596, K: 2010/16779, T: 26.05.2010).

Bundan başka suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceği yasada açıkça düzenlenmiştir. Burada önemli olan husus kati doktor raporu düzenlenmemesinin suçun sübutuna doğrudan etki edip etmediği hususudur.

Suçun ispatına ve suçun niteliğinin değişmesine etki etmiyor ve suçun niteliğini değiştirmiyorsa kesin rapor alınmaması hali iade nedeni yapılamaz.

Başka bir söylemle, kesin rapor alınmadan geçici rapora dayanılarak kamu davası açılması durumunda, bu husus suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut delil niteliğinde değilse iddianamenin iadesi nedeni olamayacaktır (Emsal karar için bkz.; Yargıtay Birinci Ceza Dairesi, E: 2022/232, K: 2022/907, T: 07.02.2022).

Örneğin; geçici rapora istinaden dava açılan dosyada kesin rapor alınmaması hali sanığa isnat olunan taksirle yaralama suçunun hukuki niteliğini değiştirmeyecektir.

Burada sadece kesin rapor alınmaması halinde sırf bu nedenle iddianamenin iadesine karar verilemeyeceğini düşünmekteyiz.

Cumhuriyet Savcısının kamu davası açması için gerekli olan yeterli şüphe yoğunluğuna mevcut delil durumu itibariyle ulaşıldığı hallerde iddianame düzenlemesi mümkündür.

Burada mahkemenin yargılama esnasında takdir edeceği hususlarda araştırma yaparak kesin, şüpheden uzak, inandırıcı delilleri toplama yetkisinin bulunduğu dikkate alınmalıdır.

Bu nedenle kesin rapor olmadığı hususuna ilişkin iade gerekçesi başlı başına CMK m. 174 hükmündeki iddianamenin iadesi sebepleri arasında sayılamayacaktır.