Uzunca düşünüp yazmaya çalıştığım en zor, en hassas konulardan olan mobbing hemen hemen bütün iş yerlerinde ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan bilinçlendirilmelerin yapılması, önlemlerinin alınması ve sistematik kontrolün zorunlu olması adına iş yerlerinde bu durum çeşitli şekillerde alarm vermektedir. Uluslararası literatür de ‘’Mobbing’’ adını taşıyan bu zulmün Türkçede hiçbir kelimenin açıklamaya yetemeyeceğini düşünmekteyim. Ben buna insan olmanın değerini, ahlakını ve onurunu kaybetme diyorum. Öyle ki; insanlık dışı davranışlar içinde ortaya çıkan bu durumda bulunan kişiler bu davranışları sergilemekte çekinmeyerek sistemli şekilde diğer çalışanlarla organize olarak da mobbing’in derecesini arttırmaktadırlar.

Tarihsel açıdan bakıldığında yakın zaman esas alınarak 1960’lardaki yaptırımıyla 2015’teki yaptırımı günün koşulları ve yaşama standartları karşısında farklı şekillerde kendini göstermektedir. 1960’larda zayıf konumdaki kişiye gerektiğinde hak ve hukuk hiçe sayılarak yahut kaba kuvvetle istenilen yaptırım gerçekleştirilmekteyse de günümüz için bu durumların yarattığı sıkıntılar hukuken anayasa ve kanunlar çerçevesince korumalar getirilerek bir yönden mobbing’in önüne geçilmeye çalışılmıştır. Her ne kadar 2015 çağı mobbing’e karşı hukuksal korumalar getirmekteyse de mobbing’i uygulamak isteyen kişiler kanunun korumasına karşıt tepkiler geliştirerek çeşitli baskılar, ceza verme korkutmaları, istenmeyen görev atamaları, işten çıkartmaya yönelik tehditler gibi dayatmalar gibi yıpratıcı durumları söz konusu olabilmektedir.


‘’Mobbing yapan insanların özelliklerine baktığımızda son derece dışa dönük, tutarlı, kurum için her şeyi göze alabilecek insanlar olabildiklerini görüyorum. İyi aile babası, çevreleri için kanaat önderi veya ideal bir insan olabiliyorlar. Ne yazık ki hepimiz hayatımızın bir döneminde tesadüfen de olsa mobbingçi olabiliriz. Herkese yardım eden, dini bütün gösterilen kişiler veya sosyalist denilen insanların içinden iş yaşamında bir mobbingçi çıkabilir. Tabii, herkesin tarzı farklı oluyor. Karda yürüyüp izini belli etmeyenler, kendi elini kirletmeden başkaları üzerinden bunu örgütleyenler olabiliyor. İçlerinden çıkan bu zorba, mobbing uyguladığı kişi gittiğinde kendine yeni bir kurban arayabiliyor. ‘’ (http://t24.com.tr/haber/oruc-tutana-da-tutmayana-da-mobbing-var,188498)


‘’İşyerinde zorbalık ve duygusal taciz, ya da uluslararası kabul görmüş adıyla mobbing (bullying), bir kişinin ya da bir grubun hedef seçilmiş kişiye karşı uyguladıkları ısrarlı, sistematik, aşağılayıcı, hakir görücü, yıldırıcı, haksız söz ve davranışlardır. Bu şekilde gücün kötüye kullanılması sonucu, hedef seçilen kişi kendini altüst olmuş, tehdit altında, dışlanmış, aşağılanmış ve yaralanmış hisseder, kendine olan güveni sarsılır, yeteneklerinden şüphe etmeye başlar ve büyük stres altında kalır. Aldığı yara türlü psikolojik rahatsızlıklara, bedensel hastalıklara yol açar, bazıları çalışamaz hale gelir. Sonuç mutlaka işten ayrılma ya da atılmadır (Arpacıoğlu, 2008:4).’’


‘’ İşyerindeki mobbing olgusunun taraflarından biri de izleyicilerdir. Bunları olaydaki tavırları nedeniyle; arabulucu/uzlaşmacı diplomatik izleyiciler, emir eri gibi davranan yardakçı izleyiciler, özel alanlara girmeye çalışan fazla ilgili izleyiciler, korkak ve bir şeye karışmayan izleyiciler ve hiçbir şeye karışmıyormuş gibi davranıp da gerektiğinde mobbingi yapana destek çıkabilen iki yüzlü yılan izleyiciler olarak sınıflandırmak mümkündür’’(Tınaz,110-112)


Mobbing mağduru da her meslekten kişi olabilmektedir. Özel sektör çalışanları, öğretmenler, memurlar, sağlıkçılar, üniformalılar, akademik personeller gibi kişiler sıklıkla mobbinge maruz kalmaktadırlar. Bu anlamda atamalarda yer değiştirmek, sürekli disiplin soruşturmaları açmak veya korkutmak yahut kişinin şahsına yönelik sözlü saldırılar gerçekleşmektedir. Mobbing iz bırakmayan ve kişiyi tamamen güçsüz bırakacak psikolojik bir faktördür. Sağlam bir psikolojiniz yoksa bu gizli suçla başa çıkmanız imkansızdır. İspatı zor olan bir durum olsa da yüzlerce dava içinde heyecan yaratan Yargıtay’ın güncel kararları incelendiğinde yüzde yüz delil aramaması isabetliliğidir. 


Mobbing yaptırımının ağır boyutlarından olan rahatsızlanmalar hatta intihar vakıaları olarak da görülmektedir. Kişilere bu derece zarar veren bütünlüğüne yapılan işlemler daha sağlam zeminde korumalar getirilmesini de önemle gerektirmektedir.  Bu durum ve koşulda mobbing çemberi içine alınmış kişinin kurtuluşu yok gibidir. Kişi bu durumda kendini sürekli bir girdapta bulur baskılamalar içindeki çabalar yardakçı kişiler tarafından çeşitli yalan ve iftira içerikli söylemler ve karalamalar ile engellenir. Prof.Dr. Pınar TINAZ’ın deyimi ile özel alanlara girmeye çalışan fazla ilgili izleyiciler, korkak ve bir şeye karışmayan izleyiciler ve hiçbir şeye karışmıyormuş gibi davranıp da gerektiğinde mobbing’i yapana destek çıkabilen iki yüzlü yılan izleyiciler insanlık dışı muamelelere bulaşmış ve kişiye zarar verebilecek her türlü işlemi yaparak kendi gizli çıkarları yahut karakterlerindeki bozukluklarla yaptıkları işlemlerle kişileri mobbingi’ yapanla eşit seviyede uygulayabilirler.


Şahsım adına yazmakta zorlanmış olduğum özel bir konu olarak aktardığım bu muameleler ve durumların düzeltilmesini sağlamak ve insanı insan yapan değerlerin yaşamın büyük bir kısmını oluşturan iş hayatının bu yönlü çatışmalarını engellemek için ayrıca kanunlaşması gerekmektedir. Mobbing’e dair yazabileceklerim bunlarla sınırlı olmasa şimdilik esas alınması gerekliliğine inandığım ve temel yönlerinin özellikle idareciler tarafından bilinerek bu durumun engellenmesinin sağlanması mahkemelerce kişilerin korunmaya alınması ile daha fazla mağdur yaratmamasını temenni etmekteyim.