İntihar vakaları, insanlık tarihi boyunca farklı toplumlarda, değişik sonuçlarla görülmektedir. Bu yönüyle intiharın, toplumsal yönü ağır basan, ekonomik ve kültürel bir olgu olduğunu söyleyebiliriz.

Tarihsel sürece baktığımızda, intiharların sürekli gerçekleştiğini görmekteyiz. İntihar düşüncesi ve girişimi, yaşama dürtüsüne karşı bir davranış olarak tanımlanabilir.

Bu yüzden intihar, ruhsal açıdan yaşanan bir bozukluk belirtisi olarak kabul edilmektedir ve intihar oranı toplumdan topluma değişiklik göstermektedir.[1]

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2014-2016 yıllarında Türkiye’de 9 bin 479 kişi intihar ettiği bildirilmektedir.[2]

Bu oranın yüksek bir oran olduğu söylenebilir. Hukuki açıdan olaya baktığımızda, intihar vakalarının bir nedene dayandığını, kişilerin çeşitli nedenlerle intihar ettiğini, kişilerin intihara yönlendirilmesinin bir suç olarak tanımlandığını söyleyebiliriz.

Gerçekten de, intihara yönlendirme eylemi bu yönüyle ceza kanunlarında suç olarak tanımlandığı görülmektedir.

Nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “İntihara yönlendirme” başlıklı 84. Maddesinde intihara yönlendirme eylemi suç olarak tanımlanmıştır.

İntihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme veya başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. Maddesinin birinci fıkrasına göre; başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren veya başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. Maddesinin birinci fıkrasında, bir başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme veya başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme fiilleri, seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmaktadır.

Aslında insan bir canlı türü olarak, hayatını sürdürme konusunda bir içgüdüye sahiptir. Ancak, algılama yeteneğinin olmaması nedeniyle veya yakalandığı hastalıktan kaynaklanan acı ve ızdırabın etkisiyle veya başka herhangi bir nedenle kişi yaşamına son vermeyi düşünebilir.

Burada kişinin bu şartlar altında hayatını sona erdirme yönündeki iradesinin hukukî geçerliliği olamaz. Belirtilen durumlarda hukuken geçerli bir iradeden bahsedilemez.

Ahlaken ve dinen tasvip edilmeyen bir tasarruf olan kişinin intihar veya intihara teşebbüs olgusu, herhangi bir suç oluşturmamaktadır.

Fakat intihar konusunda bir karar almış olan bir başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren veya başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişinin bu eylemleri suç olarak tanımlanmış olup, yaptırıma bağlanmıştır.

İntihara yönlendirme, cezalandırılabilir bir eylemdir ve çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilir.

İntihara yardım, öncelikle icraî (yapmak şeklinde) bir davranışla gerçekleştirilebilir.

Fakat intiharı önleme konusunda hukukî yükümlülük altında bulunan kişinin, bir intihar olgusuyla karşı karşıya olmasına rağmen, bu intihar girişimini engellememesi, bu girişim karşısında kayıtsız davranması halinde, o kişinin intihara ihmali davranışla yardım ettiği söylenebilecektir. Burada önemli olan, kişinin intiharı önleme konusunda hukukî bir yükümlülüğünün olup olmaması halidir. Böyle bir yükümlülük yok ise, eylem suç olarak nitelendirilemeyecektir.

İntiharın gerçekleşmesi hali

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. Maddesinin ikinci fıkrasına göre ise, intiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. Maddesinin ikinci fıkrasında, intihara teşvik veya yardım suçunun sonuç itibariyle ağırlaşmış hâli hüküm altına alınmıştır.

İntihara teşvik veya yardımın cezalandırılabilmesi için, kişinin intihar etmesi koşul olarak aranmamaktadır. Teşvik veya yardım sonucunda intiharın gerçekleşmesi durumunda, söz konusu fıkraya göre cezanın artırılması mümkündür.

Başkalarını intihara alenen teşvik etme

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. Maddesinin üçüncü fıkrasında, başkalarını intihara alenen teşvik eden kişinin, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.[3]

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. Maddesinin üçüncü fıkrasında, başkalarını intihara alenen teşvik edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Bu suçun varlığı için, belli bir kişinin muhatap alınması gerekmez. Aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin, gerçekleştiği koşullar itibarıyla belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olması halidir.

Nitekim aleniyetin basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi durumunda artırma oranı ayrıca yasal düzenlemede belirtilmiştir.

Algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk etme

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. Maddesinin dördüncü fıkrasında, İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulacakları ifade edilmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. Maddesinin dördüncü fıkrasında, işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle, cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulacağı kabul edilmiştir.

Bu halde kasten öldürme suçu, mağdurun kendisinin araç olarak kullanılması suretiyle, yani dolaylı faillik şeklinde gerçekleşmektedir.

İntihara yönlendirme suçunda hangi davranışların suçun oluşumuna neden olduğu hususu bazen sorunlara neden olabilir.

Örneğin, binanın tepesine veya köprüye çıkarak, aşağı atlamaya niyetli olan kişiye, “atla, atla” diye seslenmek bu suça neden olabilir mi?

Suçun maddi ve manevi unsurları açısından çok sayıda örnek olayı incelemek gerekecektir. Bu açıdan, konuya ilişkin Yargıtay uygulaması büyük önem kazanmaktadır.

YARGITAY UYGULAMASI

“ya kendini intihar et ya da ben ailene söyleyeceğim" şeklinde mesaj gönderme

Yargıtay, failin mağdura "ya kendini intihar et ya da ben ailene söyleyeceğim" şeklinde mesaj gönderdiği, bu mesaj üzerine, mağdurun ilaç içerek intihara teşebbüs ettiği olayda, failin intihara yönlendirme suçunun oluştuğunu ifade etmiştir.[4]

Telefon görüşmesi sırasında "seni gelirsem silahla vuracağım, ben gelmeden kendini vur, bu işi bana bırakma" şeklindeki sözler

Yargıtay, sanığın maktul ile yaptığı telefon görüşmesi sırasında "seni gelirsem silahla vuracağım, ben gelmeden kendini vur, bu işi bana bırakma" şeklindeki sözlerinden bir süre sonra ölümün meydana geldiği olayda, sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84. maddesi uyarınca intihara yönlendirme suçundan cezalandırılması gerektiğini ifade etmiştir.[5]

Mağduru tabureye çıkıp kendisini asması için yoğun bir baskı uygulayarak zorlama şeklindeki eylemler

Yargıtay, mağdurun kendi iradesi ile değil de, failin veya faillerin içinde bulunduğu grubun fiili ve psikolojik baskı ve zorlamaları sonucu intihar ortamına sürüklendiği olayda bazı sonuçlara göre farklı nitelendirilmenin yapılabileceğini belirten bazı kararları bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen örnek olayda Yargıtay şu sonuca varmıştır:[6]

1) Belirtilen örnek olayda ölümün gerçekleşmesi halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 84/2-son maddesi uyarınca "kasten öldürme" suçundan hüküm kurulmalıdır.

2) Ölümün sanıktan kaynaklanmayan bir nedenle gerçekleşmemesi halinde "öldürmeye teşebbüs" ten hüküm kurulmalıdır.

3) Ölüm sonucunun bizzat sanık tarafından engellenmesi halinde ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca "kasten yaralama" suçundan hüküm kurulmalıdır.

İntihar etmeyi failin teklif etmesi ve intihar etmekte kullanılan ilaçları failin isteği üzerine mağdurenin temin ederek getirmesi (birlikte intihara teşebbüs)

Yargıtay, sanığın teklifi üzerine mağdurun ilaçları getirdiği, sanığın teklifi üzerine birlikte ilaçları içtikleri ve bir süre sonra sanık ile mağdurun hastaneye gittikleri ve tedavi sonucu yaşama döndürüldükleri olayda, intihar etmeyi sanığın teklif ettiği ve intihar etmekte kullanılan ilaçları sanığın isteği üzerine mağdurenin temin ederek getirdiği gerekçesiyle intihara yönlendirme suçunun oluştuğuna hükmetmiştir.[7]

Failin müştekiye cep telefonu ile birbirine yakın zamanlarda çektiği mesajlarda kendini öldürmesi gerektiği konusunda sözler söylemek ve bu sözlerin ciddiye alınmaması, intihar girişiminin bulunmaması

Yargıtay, bu olayda cep telefonu ile mağdura mesajlar çekerek kendisini öldürmesi gerektiği yönünde sözler söylemesini, mağdurun ciddiye alıp almadığına göre değerlendirmiştir.

Örnek olayda, taraflar aralarında bulunan husumet nedeniyle, müşteki ile sanık arasında herhangi bir manevi bağın bulunmadığı, bu nedenle müştekinin sanığın söz, telkin ve teşvikini ciddiye almadığı, herhangi bir intihar girişiminde bulunmadığı ifade edilerek, sanık tarafından gönderilen mesajların suçun yasal unsurlarının oluşmasına yetmediği kanısına varılmıştır.[8]

İntihara yönlendirme suçu ve haksız tahrik uygulaması

Yargıtay, intihara yönlendirme suçunda haksız tahrik hükümlerinin uygulanabileceğini kabul etmektedir.[9]

Yargıtay, sanığın intihara yönlendirme suçunu, maktulün sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak kendisini aldatmasından duyduğu hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında işlediği olayda; haksız tahrik nedeniyle ¼ ile ¾ arasında ceza indirimi öngören TCK'nun 29. maddesi uyarınca sanık lehine asgari oranda haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğini ifade etmiştir.[10]

İntihara yönlendirme suçunda failin icrai eylemlerinin bulunması zorunluluğu

Yargıtay, intihara yönlendirme suçunda, failin icra hareketi sayılabilecek bir eyleminin olup olmadığına bakmaktadır. Şayet, failin intihara yönlendirme konusunda icra hareketi niteliğinde bir eylemi yoksa intihara yönlendirme suçu oluşmayacaktır.[11]

Aile içi intihara yönlendirme suçundan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçun zarar göreni olarak kamu davasına katılma hakkı

Yargıtay, aile içi intihara yönlendirme suçundan açılan kamu davasında, 6284 sayılı Yasanın 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nun 233 ve 234. maddeleri uyarınca kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiğini bazı kararlarında belirtmektedir.[12]

Hakaret veya tehdit dolu sözler söylenmesi üzerine intihar edilmesi

Yargıtay, hakaret yönlendirme suçunda, söylenen sözlerin mağdurun intihar etmesi eylemini teşvik edici, güçlendirici veya azmettirici nitelikte olmasını şart olarak aramaktadır. Örneğin, bir kimsenin kendisine hakaret ve basit tehdit dolu sözler üzerine intihar etmesini intihara yönlendirme suçunun oluşumu için yeterli bulmamaktadır.

Yargıtay, sanık ile mağdurun sözlü oldukları, mağdurun evlenmekten vazgeçmesi nedeniyle sanığın, mağdura farklı tarihlerde tehdit ve hakaret içeren mesajlar gönderdiği olayda, 5237 sayılı TCK.nun 84/1. maddesinde belirtilen intihara yönlendirme suçunun ne şekilde oluştuğu açıklanmadan, bu suçtan mahkumiyet hükmü kurcalamayacağını bir kararında ifade etmiştir.[13]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

Burcu ÖZCAN, Sevcan ŞENKAYA, Yasemin ÖZDİN, Ayşegül DİNÇ: Türkiye’deki İntihar Vakalarının Çeşitli Kriterlere Göre İstatistiksel Olarak İncelenmesi, Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi Yıl: 18 Sayı: 40 Tarih: OCAK - HAZİRAN 2018 SS: 11-34 ISSN: 2148-9424.

https://www.ntv.com.tr/saglik/turkiyenin-intihar-haritasi-aciklandi-en-fazla-intihar-hangi-ilde,CKAbqJvkgk-GPWZoT3ypFA, ET: 02.08.2019

Y.1.CD, E. 2013/4118, K. 2013/7481, KT: 04.12.2013

Y.1.CD, E. 2014/282, K. 2014/1248, KT: 04.03.2014

Y.1.CD, E. 2014/3770, K. 2015/4273, KT: 02.07.2015

Y.1.CD, E. 2016/2885, K. 2017/2798, KT. 19.09.2017

Y.1.CD, E. 2016/2885, K. 2017/2798, KT. 19.09.2017

Y.1.CD, E. 2016/3469, K. 2017/4463, KT. 29.11.2017

Y.1.CD, E. 2016/3726, K. 2018/129, KT. 22.01.2018

Y.1.CD, E. 2016/3738, K. 2017/5301, KT: 26.12.2017

Y.1.CD, E. 2016/4106, K. 2018/271, KT. 05.02.2018.

Y.1.CD, E. 2016/5669, K. 2018/547, KT. 14.02.2018

Y.1.CD, E. 2018/2727, K. 2018/4383, KT. 25.10.2018

------------------------

[1] Burcu ÖZCAN, Sevcan ŞENKAYA, Yasemin ÖZDİN, Ayşegül DİNÇ, Türkiye’deki İntihar Vakalarının Çeşitli Kriterlere Göre İstatistiksel Olarak İncelenmesi, Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi Yıl: 18 Sayı: 40 Tarih: OCAK - HAZİRAN 2018 SS: 11-34 ISSN: 2148-9424.

[2] En fazla intihar olayı İstanbul’da yaşandı, Bayburt’ta ise üç yılda toplam dört kişi intihar etti. Türkiye'de 2014 ve 2017 yılları arasında intihar eden erkek sayısı 7 bin 041 oldu. Aynı yıllar arasında intihar eden kadın sayısı ise 2 bin 438 olarak açıklandı. İntihar vakaları en fazla 20-24 yaşları arasında görüldü. 2016 yılında 20- 24 yaş arasındaki 341 kişi intihar ederken, 2015’te bu sayı 415, 2014’te ise 407 oldu. 15 ve 19 yaşındaki gençlerin 709’u hayatına son verirken, 15 yaş altı 284 çocuk da intihar etti. İntihar aralığının en düşük olduğu yaşlar ise 70-74 yaş üstü oldu. Üç senede bu yaş aralığında 231 kişi hayatına son verdi. Verilere göre kadınlar en fazla 15-19 yaş aralığında intihar ediyor. Erkeklerde ise intihar vakaları 20-29 yaş aralığında daha sık görüldü. https://www.ntv.com.tr/saglik/turkiyenin-intihar-haritasi-aciklandi-en-fazla-intihar-hangi-ilde,CKAbqJvkgk-GPWZoT3ypFA, 02.08.2019

[3] MÜLGA CÜMLE RGT: 08.07.2005 RG NO: 25869 KANUN NO: 5377/10) (KOD 1)

[4] Y.1.CD, E: 2016/3738, K: 2017/5301, KT: 26.12.2017: “….Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk ...'ın, mağdura "ya kendini intihar et ya da ben ailene söyleyeceğim" şeklinde mesaj gönderdiği, bu mesaj üzerine, mağdur ...'nun ilaç içerek intihara teşebbüs ettiği, bu suretle sanığın intihara yönlendirme suçunun sübuta erdiği gözetilmeksizin bu suç yönünden mahkumiyetine karar verilmesi yerine yazılı şekilde beraatine hükmedilmesi…BOZULMASINA, 26.12.2017 gününde oybirliği ile karar verildi…”

[5] Y.1.CD, E: 2014/3770, K: 2015/4273, KT: 02.07.2015: “….2-Sanık ... hakkında eşi olan maktul ...'ı kasten öldürme suçundan kurulan hüküm yönünden; Dosya içeriğine ve tanık ...'nin beyanına göre, ... ilçesinde oturan sanık ... ile maktul ...'ın evli olup, aralarında geçimsizlik bulunduğu, olaydan bir gün önce sanık ...'nin, oğlu ... ile birlikte ... ilçesine gideceğini maktul ...'a söylediği, maktul ...'ın da Denizli'ye annesi ...'nin evine gidip kalmak istediğini belirttiği, sanık ... ve oğlu ...'nin ... ilçesine, maktul ...'ın ise otobüsle Denizli'ye gittiği, burada internet üzerinden tanıştığı ve arkadaş olduğu tanık ...'le buluştuğu, sanık ...'yi telefonla arayıp, Denizli'ye geldiğini, kendisini babasının karşıladığını söyleyerek, geceyi adı geçen tanıkla birlikte bir pansiyonda geçirip, olay günü öğleden önce evine döndüğü, sanık ...'nin cep telefonu ile maktul ...'ı aradığında evde olduğunu öğrenip, eve çabuk gelmesinden şüphelendiği, kayınvalidesi ...'yi telefonla arayarak, bu durumu sorduğu, maktul ...'ın gece onun evinde kalmadığını tespit ettikten sonra, kayınvalidesi ...'den ...'deki eve gelmesini isteyerek "gel konuyu çözelim" dediği, maktul ...'ı da tekrar telefonla arayıp, geceyi kayınvalidesinin evinde geçirmediğini öğrendiğini belirtip, "seni gelirsem silahla vuracağım, ben gelmeden kendini vur, bu işi bana bırakma" dediği ve sinkaflı küfürler ettiği, bu telefon görüşmesini o sırada maktul ...'ın yanında bulunan tanık ...'nin de duyduğu, tanık ...'nin maktul ...'ı sakinleştirmeye çalıştığı ve bir süre sonra evden ayrıldığı, maktul ...'ın bulunduğu eve önce maktulün annesi ..., daha sonra ise sanık ... ile oğlu ...'nin geldiği, birlikte maktul ...'ın geceyi nerede geçirdiği konusunda konuşmaya başladıkları, maktulün kaçamaklı cevap vermesi üzerine tartıştıkları, ...'nin maktul ...'ı darp ettiği, gürültüyü duyan komşuların eve gelmesi üzerine birlikte sanık ...'ye ait mobilya dükkanına gittikleri, aynı konuda tartışmaya devam ettikleri, sanık ...'nin maktulden MSN şifresini istemesi, maktulün de MSN şifresini sadece teyzesinin kızı olan tanık ...'e vereceğini söylemesi üzerine sanık ...'nin kabul ettiği, maktul ..., sanık ... ve çocukları ...'nin birlikte eve döndükleri, oturma odasında oturdukları sırada önce sanık ...'nin lavaboya, sonra maktul ...'ın çocuk odasına gittiği, çocuk odasından silah sesi gelmesi üzerine sanık ...'nin lavabodan, çocukları ...'nin ise oturma odasından çıktıklarında koridorda karşılaştıkları, birlikte çocuk odasına gittiklerinde, maktul ...'ın sağ göğsünden isabet eden mermi sonucu yaralandığını ve yakınında tabanca olduğunu gördükleri, sanık ...'nin maktulü kucaklayarak antreye çıkardığı, telefonla 112'yi aradığı, ancak maktulün olay yerinde ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu öldüğü olayda, maktulün sağ el dış svaplarında atış artıkları bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, Sanık ...'nin eşi olan maktul ...'ı tabanca ile öldürdüğüne dair her türlü kuşkudan yeterli ve kesin kanıt elde edilemediği, ancak sanık ...'nin maktul ... ile yaptığı telefon görüşmesi sırasında "seni gelirsem silahla vuracağım, ben gelmeden kendini vur, bu işi bana bırakma" şeklindeki sözlerinden bir süre sonra ölümün meydana gelmesi dikkate alındığında, sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK.nun 84. maddesi uyarınca intihara yönlendirme suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, …bozulmasına, 02.07.2015 gününde oybirliği ile karar verildi….”

[6] Y.1.CD, E: 2014/282, K: 2014/1248, KT: 04.03.2014: “….Dosya kapsamına göre, mağdur Metin ile haklarında verilen hüküm kesinleşen D. ve M.'nın birlikte işledikleri "nitelikli öldürme", "yağma" ve "hürriyeti sınırlama" suçlarından hükümlü olarak aynı cezaevinde bulundukları, D. ve M.'nın, yanlarına yine hakkında verilen hüküm kesinleşmiş olan E. ve sanık E.'i de alarak, sürekli baskı altında tuttukları mağduru, kendileri yararına kantin alışverişi yapmaya zorladıktan, olay günü mağdurun parasının kalmaması sebebiyle sanıkların isteklerini yerine getiremediği, bunun üzerine, sanıkların hep birlikte bahçeye çağırdıkları mağduru darp etmeye başladıkları, temin ettikleri bir çamaşır ipini mağdurun kalmış olduğu koğuşun pencere demirine bağladıkları, ardından "intihar etmezsen seni öldürürüz" diyerek, buldukları tabureyi asmış oldukları ipin altına koydukları, mağduru tabureye çıkıp kendisini asması için yoğun bir baskı uygulayarak zorladıkları, nihayet tüm bu baskılardan bunalan mağdurun tabureye çıkıp boynuna ipi geçirdiği, tabureye vurduğu tekmeyle birlikte boynundan sallanmaya başladığı, bu esnada paniğe kapılan sanıkların ipi kesmek suretiyle mağduru kurtardıkları olayda, Mağdurun kendi iradesi ile değil, sanık E.'in de içinde bulunduğu grubun fiili ve psikolojik baskı ve zorlamaları sonucu intihar ortamına sürüklendiği, bu durumda ölümün gerçekleşmesi halinde TCK'nun 84/2-son maddesi uyarınca "kasten öldürme" suçundan, ölümün sanıktan kaynaklanmayan bir nedenle gerçekleşmemesi halinde "öldürmeye teşebbüs" ten neticenin bizzat sanık tarafından engellenmesi halinde ise TCK'nun 36. maddesi uyarınca "kasten yaralama" suçundan hüküm kurulması gerektiği, somut olayda neticenin sanık tarafından engellendiği anlaşıldığı halde, sanığın, "kasten yaralama" suçundan, TCK'nun 61. maddesi uyarınca, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ile güttüğü amaç ve saik gibi hususlar göz önünde bulundurularak, üst sınırdan bir ceza ile cezalandırılması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde "intihara yönlendirme" suçundan hüküm kurulması,…BOZULMASINA, 04.03.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi…”

[7] Y.1.CD, E: 2013/4118, K: 2013/7481, KT: 04.12.2013: “….Evli ve iki çocuk babası olan 31 yaşındaki sanık B. ile 16 yaşındaki mağdur K.'in arkadaşlık yapmasını ailelerinin onaylamaması üzerine, B.'in 11.03.2010 tarihinde K.'in telefonuna mesaj çekerek benimle her şeye var mısın dediği, K.'in de evet şeklinde cevap vermesi üzerine, bu kez de mağdureden öldürecek bir ilaç getirmesini istediği, 12.03.2010 tarihinde K.'in evden 4 kutu ilaç alarak okul çıkışı B. ile buluştuğu, birlikte Mersin'den Erdemli'ye gittikleri, burada bir pansiyonda kaldıkları, 14.03.2010 tarihinde B.'in K.'e ilaçları getirip getirmediğini sorduğu, K.'in de getirdiğini söylemesi üzerine ilaçları paylaştıkları, önce K.'in içmeye başladığı, B.'in de ilaçları içtiği, bir süre sonra hastaneye gittikleri ve tedavi sonucu yaşama döndürüldükleri olayda, intihar etmeyi sanık B.'in teklif ettiği ve intihar etmekte kullanılan ilaçları sanığın isteği üzerine mağdurenin temin ederek getirdiği anlaşılmakla, sanığın eylemine uyan intihara yönlendirme suçundan cezalandırılması gerektiği düşünülmeksizin, yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,…BOZULMASINA, 04.12.2013 gününde oybirliği ile karar verildi….”

[8] Y.1.CD, E. 2018/2727, K. 2018/4383, T. 25.10.2018: “…2) Sanık hakkında intihara yönlendirme suçundan verilen mahkumiyet hükmünün yapılan temyiz incelemesinde;….Dosya kapsamına göre, bir süre müştekiyle duygusal beraberlik yaşayan sanığın, ayrılmalarının akabinde müştekiye cep telefonu ile birbirine yakın zamanlarda çektiği mesajlarda hakaret içeren sözlerin yanında, "öldür kendini, aileni .../...bu utançtan kurtar, aileni utanç içinde yaşatma daha fazla, böyle her gün ağlayacaklarına ölünce bir gün ağlar sonra unuturlar, hala hayatta olman şaşırttı beni" şeklinde ifadeler kullandığının sabit olduğu, ancak aralarında bulunan husumet nedeniyle, müşteki ile sanık arasında herhangi bir manevi bağın bulunmadığı, bu nedenle müştekinin sanığın söz, telkin ve teşvikini ciddiye almadığı, herhangi bir intihar girişiminde bulunmadığının anlaşıldığı olayda suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, bu nedenle sanık hakkında 5271 sayılı CMK'nun 223/2-a maddesi uyarınca beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı biçimde mahkumiyet kararı verilmesi,…”

[9] Y.1.CD, E. 2016/2885, K. 2017/2798, KT. 19.09.2017.

[10] Y.1.CD, E. 2016/2885, K. 2017/2798, KT. 19.09.2017: 1- Tanık ... ifadeleri ve dosya içeriğinden; sanığın intihara yönlendirme suçunu, maktulün sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak kendisini aldatmasından duyduğu hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında işlediği anlaşılmakla; haksız tahrik nedeniyle ¼ ile ¾ arasında ceza indirimi öngören TCK'nun 29. maddesi uyarınca sanık lehine asgari oranda haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,….BOZULMASINA,…19/09/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi….”

[11] Y.1.CD, E. 2016/5669 K. 2018/547 T. 14.02.2018: “….B) – Sanıklar ... ve ... hakkında intihara yönlendirme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde ise;…Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; müntehir ... ile sanık Makbulenin kardeşi, ...'un ise kayınbiraderi olan ...'nın evlendikleri, ilişkiye girmek istediklerinde ...'nın ereksiyon olamaması nedeniyle ...'in vajinasına parmak soktuğu, kanama olmadığını görünce onu bakire olmamakla suçladığı, diğer sanıklar ... ve ...'yi de alarak hastaneye götürüp muayene ettirmek istedikleri, adli vaka olmadığı gerekçesiyle gittikleri hastanelerden olumsuz cevap aldıkları, daha sonra ailesine götürdükleri, durumu annesine anlatıp eve geri döndükleri, bu arada ...'nın ...'e kağıtlar yazdırıp, beyanlarını ses kaydına aldığı, ertesi gün ... ve ...'in birlikte sanıkların 11. katta bulunan evlerine gittikleri, ...'nın sanıklara olayları anlatıp, yakındığı sırada ...'in sanıkların evinin balkonuna çıkıp aşağıya atlamak suretiyle intihar ettiği, otopsi raporuna göre, halen bakire olduğu anlaşılan olayda; sanıkların kendilerine anlatılan olayları dinlemekten başka icra hareketi sayılabilecek bir eylemleri ve olayda atfı kabil kusurları bulunmadığı gözetilerek beraatlerine karar verilmesi yerine, yanılgılı değerlendirme ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyetlerine karar verilmesi,…BOZULMASINA, 14/02/2018 gününde oybirliği ile karar verildi….”

[12] Y.1.CD, E. 2016/3726, K. 2018/129, T. 22.01.2018: “….Sanık ... hakkında eşi maktul ...'a yönelik intihara yönlendirme suçundan açılan kamu davasında, 6284 sayılı Yasanın 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nun 233 ve 234. maddeleri uyarınca kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMUK'nun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması,…” Başka bir emsal karar için bkz.; Y.1.CD, E. 2016/4106, K. 2018/271, T. 05.02.2018.

[13] Y.1.CD, E. 2016/3469, K. 2017/4463, KT. 29.11.2017: “….2-) Sanık ile mağdurun sözlü oldukları, mağdurun evlenmekten vazgeçmesi nedeniyle sanığın, mağdura farklı tarihlerde tehdit ve hakaret içeren mesajlar gönderdiği, 5237 sayılı TCK.nun 84/1. maddesinde belirtilen intihara yönlendirme suçunun ne şekilde oluştuğu açıklanmadan, şikayetçinin beyanı alınmadan, resen araştırma ilkesi gereği varsa bu konuda tanık beyanları ve diğer deliller araştırılmadan, sanığın savunmasıyla yetinilerek eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,…”