Günümüz çalışma koşullarında işletmeler arasında ki rekabetin sürekli artması, işyerlerinde çalışan personellerin transferleri hususunu gündeme getirmektedir. Bu doğrultuda bazı işverenler bir personel yetiştirmek yerine rakip firmada çalışan başarılı ve tecrübeli personeli kendi bünyesine katmak istemektedir.

Bu durumda işletmeye katılan tecrübeli personel; önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işletmeye kazandırdığı gibi çoğu durumda kendi yönettiği müşteri portföyünü de beraberinde getirmektedir. Elbette ki bu husus önceki işverene çok ciddi zararlar vermektedir.

Bir işletmede çalışan personelin kazandığı bilgi, tecrübe ve müşteri portföyünü rakip firmada kullanmasını önlemek amacıyla yapılan sözleşmeye rekabet yasağı sözleşmesi denir. Bu sözleşmelere ilişkin olarak iş kanununda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Rekabet yasağı sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 444 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.  Buna göre rekabet sözleşmesi; işçinin iş ilişkisinden kaynaklı olarak iş sırlarına ve müşteri bilgilerine vakıf olmasından kaynaklı olarak iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren belirli bir iş için; belirli bir zaman dilimi ve yer ile sınırlı olmak üzere rekabet teşkil eden davranışlara girmeme taahhüdü olarak tanımlanabilir.

Rekabet yasağı; kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan; rakip bir firmada çalışmaktan veya bunun dışında rakip işletmeye karşı menfaat ilişkisi içine girmekten kaçınma olarak uygulama alanı bulur.

Rekabet yasağı sözleşmesi kural olarak iş akdinin kurulmasından sona erdiği ana kadar yapılabilir. Buna karşın iş akdi kurulmadan önce veya sona erdikten sonra yapılan rekabet yasağı sözleşmeleri geçersizdir. Ayrıca sözleşmenin geçerliliği yazılı şekil şartına bağlı kılınmıştır.(TBK m.444/1)

Rekabet sözleşmeleri maksimum iki yıl ile sınırlıdır. Sözleşmede eğer ki herhangi bir cezai şart belirtilmemişse işçi; işverenin uğradığı tüm zararı ödemekle yükümlüdür.  Sözleşmede bir cezai şart varsa işçi bu şartı peşin olarak ödeyerek bu yükümlülükten kurtulabilir buna karşın aşkın bir zararın söz konusu olması halinde (TBK m.444/2.) işçi bu bedeli de karşılamak zorundadır.

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan fahiş miktarda cezai şart noktasında ise işçinin hâkimden bu bedelin indirilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. ( TBK 182/son)

İş sözleşmelerinin içinde veya ayrıca tanzim edilen rekabet yasağı sözleşmelerinde işçinin rekabet etmeme borcunun bir diğer sınırı da işçinin ekonomik bağımsızlığı ve anayasal çalışma özgürlüğüdür. Bu nedenle, genel ve sınırları belirlenmemiş bir rekabet yasağı sözleşmesi geçersiz olup; belirli bir yer ve işi türün itibariyle sınırlandırılmış olması zorunludur.

Yargıtay’da bu hususta; Borçlar Kanunun 349. maddesinde ise, rekabet yasağının işçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmayacaktır…” (Yarg. 9. HD 03.02.2011 E. 2009/3417 , K.2011/2307)

Rekabet yasağı sözleşmelerinin amacı (causa contrahend)  eski işvereni korumaktır.  Bu nedenle işverenin korunmaya değer bir menfaatinin bulunması sözleşmenin temel şartlarından biridir. Rekabet yasağı ancak çalışanın; işverenin müşteri çevresine veya iş ve üretim sırlarına (know-how) vakıf olması ve işverene önemli bir zarar verme potansiyelinin bulunması ihtimalide geçerlidir. 

Bunun dışında işçinin çalıştığı konum ve çalıştığı süre içinde işverene karşı önemli bir zarar verebilecek bir pozisyon yoksa yine bu sözleşmenin geçerliliğinden bahsedilemez.

Nitekim Yargıtay bu hususta ; “… davacının davalı hastane işyerinde hemşire olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacı işçi ile işveren arasında iş sahibinin müşterileri tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında uygun olan bir iş sözleşmesi bulunmadığından BK.m.348/I anlamında belirli bir sürede rakip bir işletmede çalışamaması yolunda koşul öngörülemeyeceği..BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.” (Yarg. 9. HD 10.3.2008, E.2007/11865, K.2008/3993)

Aynı doğrultuda ; “… rekabet etmeme taahhüdü, işçinin, işverenin müşteri çevresine veya iş ve üretim sırlarına ait bilgileri kullanarak işverene önemli bir zarar verebilme ihtimalinin bulunduğu hallerde geçerlidir. İşçi, işverenin müşteri çevresi veya iş ve üretim sırlarına sahip olsa bile bu bilgilerin kullanılması işverene önemli bir zarar verebilecek nitelikte değilse yapılan rekabet yasağı sözleşmesi geçerli sayılamaz.” (Yarg. 11. HD  (23.11.2015 Tarih E.2015/9713 , K.2015/12399)

Özetle rekabet yasağı sözleşmeleri iş kanunu kapsamında olsun yada olmasın tüm çalışma ilişkilerinde geçerli olabilen sözleşmelerdir. Buna karşın işçi-işveren arasında akdedilen sözleşmeler olduğu için kanaatimizce uyuşmazlık halinde arabuluculuğa başvurulması zorunludur. ( 7036 Sayılı Kanun m.3/1)