9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 28 Şubat Darbesinin bin yıl devam edeceğinin ilan edildiği ve  Senfoni Orkestrası’nın Beethoven’ı çalması ile kutlandığı günlerde oldukça neşeli ve mutlu bir haleti ruhiye ile şöyle söylemişti: “İşte çağdaş Türkiye bu!”
 
Halktan kopuşun simgesi olan, neredeyse darbelere desteğin sloganı haline gelen ve demokrasi dışı yöntemlerle iktidar olmayı özleyenlerin ayakta alkışladıkları bu sözlerin müellifi içinden geldiği Anadolu insanını küçümseyen bir söz daha söylemişti. "Beethoven'ın 9. Senfonisi'ni Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın çalması başka, bizim Ali çavuşun Dinar Belediye Bandosu'nun çalması başka."
 
Ak Parti yeni Genel Başkanı ve Başbakan adayının açıklandığı toplantıda Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ayakta alkışlanırken bu sözleri hatırladım. Yaşanılan değişim ve dönüşüm sürecinden sonra Türkiye’nin yeniden inşa umudunu yeşerten bu tablo karşısında söylem değişti; İşte Yeni Türkiye bu!
 
Kuruluşundan bu güne, halkın iradesi ve desteği ile, meşru demokratik yollarla, üçüncü dönem tek başına iktidar olan, katıldığı tüm seçimlerden zaferle çıkan Ak Parti, liderini Cumhurbaşkanı yaptıktan sonra şimdi yeni Genel Başkanını belirleme yolunda.
 
Erdoğan’ın Köşke çıkmasından sonra, Ak Parti’de kavga, ayrışma, parçalanma ve hatta yeni parti bekleyenlerin heveslerini kursaklarında bırakan bir süreç yaşanıyor.
 
İlkelerin öne çıkarıldığı, istişare mekanizmalarının işletildiği, geniş yelpazede partililerden tekliflerin alındığı, kısaca parti içi demokrasinin işletildiği süreç sonunda belirlenen aday açıklanıyor, duygulu anlar yaşanıyor ve ayakta alkışlanıyor.
 
Siyasal mücadelede başka beklentileri ve umutları olanlar, duygu ve isteklerinin önüne davalarını alıyorlar ve Türkiye’nin yeniden inşası sürecinde ağır bir sorumluluk üstlenen Erdoğan – Davutoğlu ikilisinin arkasında olduklarını gösteriyorlar.
 
27 Ağustos’ta gerçekleştirilecek kongrede Ak Parti delegelerinin tam desteği ile Davutoğlu’nun görevine başlayacağını şimdiden söyleyebiliriz.
 
Muhalefet cenahının, ‘atanmış genel başkan, atanmış başbakan’ söylemlerini, padişah-sadrazam benzetmelerini, demokratik sürecin başarıyla işletilmesini hazmedememenin sonucu, sadece söz sahiplerini küçük düşüren değerlendirmeler olarak görmek gerekir.
 
Bir tarafta seçim zaferini kutlayarak kongre yapan Ak Parti, diğer yanda seçim hezimetiyle zorunlu kurultaya giden CHP. Klasikleşen hamasi beyanatlarıyla başarısızlığı da klasikleşen, başarısızlığını ve liderini sorgulayamayan MHP.
 
Yaşanan süreci Özal’ın köşke çıkışı sonucu dağılma ve tükenme sürecine giren ANAP’taki gelişmelerle kıyaslamak da mümkün değil. ANAP’ta değişen sadece lider olmamıştı. Mesut Yılmaz ile ANAP, kuruluş felsefesinden uzaklaşmış, ideallerini, ilkelerini de değiştirmişti. Ak Parti ise yeni genel başkanını belirlerken, liderine ve ilkelerine bağlılığı davaya bağlılık olarak görüyor.
 
Bunun işaretlerini, Erdoğan ve Davutoğlu’nun “davamız” vurgulu konuşmaları ile alınan tepkilerde görüldüğünü söyleyebiliriz.
 
R.Tayyip Erdoğan’ın  “...Bir olarak, kardeş olarak kongreye gidecek, ardından başlayacak süreçte de AK Parti’nin isimler üzerinden değil dava üzerinden ilerleyen bir parti olduğunu herkese göstereceğiz” mesajları ile,
 
Davutoğlu’nun aşağı alıntıladığım bu mesajın muhtevasındaki örtüşme Ak Parti’nin geleceğine dair ipuçlarını vermektedir. “...Yine devletler ve siyasi yapılar ancak ve ancak süreklilik ile yenilenme arasında bir denge kurdukları zaman hayatiyetlerini sürdürebilirler. AK Parti bir neslin hareketi olarak başlamıştır, ama bir nesille sınırlı değildir, nesillerle de sınırlı değildir, asırlarla da sınırlı değildir. Asırların derinliğinden gelen ve kıyamete kadar sürecek olan bir adalet ve hak mücadelesinin adıdır AK Parti. Sürekliliğimiz, devlet geleneğimizden, milli kültürümüzden ve temel aldığımız ilkelerden kaynaklanır. Bu ilkelerden hiçbir şekilde taviz verilemez. Hiçbir gerekçe gösterilerek bu ilke ve tutum, bu duruş, bu sağlam tarihi bakış değiştirilemez. Ama yenilenme ihtiyacı da bir zarurettir ve bizler için her zaman Sayın Cumhurbaşkanımızın da vurguladığı gibi faniler için yenilenme kaçınılmazdır, baki olan ise Rabbimiz ve davamızdır.” 
 
Ak Parti, isimler üzerinden değil, bu ilkelerden taviz vermeden yoluna devam etme kararlılığını sürdürebildiği ölçüde Yeni Türkiye’nin inşasında hizmetlerini devam ettirmeye devam edebilecektir.