İYİ HALLİLİK KARARINDA HÜKÜMLÜNÜN İŞLEDİĞİ SUÇTAN DOLAYI DUYDUĞU PİŞMANLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Cezaların infazında hükümlüler açısından iyi hallilik kararı büyük önem taşımaktadır. İnfazın tüm aşamalarında hükümlü hakkında yapılan bu iyi halli olma durumunun tespiti infazın sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesinde kolaylıklar sağlamaktadır.

‘İyi hâllilik’ kavramı 

İyi hal kavramı, öznel bir şart olarak karşımıza çıkmaktadır.  Öğretide, ‘hükümlünün kapalı kurumda bulunduğu süre içinde, ceza infaz kurumu disiplinine uygun davranması, hak ve yükümlülüklere riayet etmesi ve toplumla bütünleşmeye hazır olduğunu ortaya koyan bir hayat tarzı içinde olması gibi durumları ifade eder.’ şeklinde tanımlanmıştır.[1]

‘İyi hâllilik’ kavramının, Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmeliğin[2] ‘tanımlar’ başlıklı 3/1 maddesinde tanımlandığını görmekteyiz.

Buna göre ‘İyi hâllilik’ kavramı, hükümlü hakkında ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda bazı ölçütleri dikkate almak suretiyle idare ve gözlem kurulunca yapılan ve iyileşme düzeyini gösteren değerlendirmeyi ifade etmektedir.

‘İyi hâllilik’ değerlendirmesinde dikkate alınacak ölçütler

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun[3] ‘İyi hâllilik’ değerlendirmesinde dikkate alınacak ölçütleri 89/1-2 madde hükümlerinde açık bir şekilde göstermektedir.

‘İyi hâllilik’ değerlendirmesinde dikkate alınacak ölçütler şunlardır (CGTİHK m. 89/1):[4]

1)   Ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı,

2)   Haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı,

3)   Yükümlülükleri eksiksiz yerine getirip getirmediği,

4)   Uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı,

5)   Tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı.

Yukarıda belirtilen ölçütlere ilişkin olarak yapılacak işlemlerde aşağıda belirtilen hususlar dikkate alınmalıdır (CGTİHK m. 89/2):

a)   Katıldığı eğitim-öğretim ve iyileştirme programları ile sosyal ve sportif faaliyetler,

b)   Kültür ve sanat programları,

c)   Aldığı sertifikalar,

d)   Kitap okuma alışkanlığı,

e)   Diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri,

f)    İşlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlık.

g)   Ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu, aldığı ödüller ve disiplin cezaları.

Yukarıda belirtilen ölçütler dikkate alınmak suretiyle idare ve gözlem kurulunca yapılan ve iyileşme düzeyini gösteren değerlendirme sonucunda hükümlünün iyi halli olup olmadığı tespit edilecektir.

Belirtmek gerekir ki, yukarıda belirtilen hususlardan bazıları öznel değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır.

Örneğin; ‘işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlık’ ölçütü son derece öznel bir ölçüttür.

Bu nedenle örneğin, suç işlemediğini ve adli bir hata neticesinde infaz kurumunda bulunan bir hükümlünün sorulan sorulara verdiği cevaplar dikkate alınarak pişmanlık duymadığı şeklinde bir yargıya varılabilir.

Sorunu örnekle izah edelim.

Örneğin; iyi halli olma ölçütlerinin tümünde olumlu görüş bildirilen ancak sorulan sorulara suç işlemediği yönünde cevaplar veren bir hükümlünün kapalı kurumdan açık kurama ayrılması ‘işlediği suçtan dolayı pişmanlık duymadığı’ gerekçesiyle engellenebilecektir.

İyi hâlin belirlenme zamanı

Hükümlüler, ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda, yukarıda belirtilen ölçütler dikkate alınarak idare ve gözlem kurulu tarafından iyi hâlin belirlenmesine esas olmak üzere en geç altı ayda bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

İyi hallilik kararının değerlendirmeye alındığı durumlar

İyi halli olmak cezanın infazı açısından hükümlüye kolaylıklar sağlamaktadır. Bu durum adeta hükümlü için bir ödül fırsatı yaratır.  İyi halli olmak aşağıda belirtilen infaz aşamalarında önemli hale gelmektedir (CGTİHK m. 89/3):[5]

1)   Hükümlü hakkında yapılacak açık ceza infaz kurumuna ayırmada iyi halli olma şartı aranır.

2)   Hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazında iyi halli olma şartı aranır.

3)   Hükümlü hakkında koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde iyi halli olma şartı aranır.

Kanunlarda iyi hâlliliğin arandığı durumlarda, hükümlülerin tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi bakımından CGTİHK m. 89 hükümleri uygulanacaktır (CGTİHK m. 89/5).

Yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri

Açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin olarak tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri bir yılı geçemez (CGTİHK m. 89/6).

İdare ve gözlem kurulu tarafından yapılacak değerlendirmelere esas olacak ilkeler ve değerlendirme yöntemi

İdare ve gözlem kurulu tarafından yapılacak değerlendirmelere esas olacak ilkeler ve kurulun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları ile tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür (CGTİHK m. 89/6).

Nitekim gözlem ve sınıflandırma merkezlerinin görev ve çalışmaları ile infaz sürecinin her aşamasında hükümlüler hakkında yapılması gereken gözlem ve sınıflandırma ile uygulanan iyileştirme programlarına göre iyi hâl değerlendirmelerinin yapılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik[6] yürürlüğe sokulmuştur.

Kurulun inceleme ve değerlendirme esasları

Burada infaz yasasının 89. Maddesinde öngörülen ölçütlere yer verilmiştir. Bu ölçütler hükümlülerin ceza infaz kurumlarında bulunduğu tüm aşamalarda geçerli olacaktır.  

Yönetmelik hükümlerinde öngörülen değerlendirme ölçütleri CGTİHK m. 89 hükmünde belirtilen ölçütlerin aynısıdır.[7] Bu ölçütleri yukarıda belirtmiştik.

İnfaz kurumunda altı aydan fazla kalacak hükümlüler

Hükümlü, bulunduğu ceza infaz kurumunda kalacağı süre altı aydan fazla ise hakkında yönetim, eğitim ve öğretim, psiko-sosyal yardım ile güvenlik ve gözetim servislerince “gelişim değerlendirme raporu” düzenlenecektir (m. 16/3).

Bununla birlikte açık ceza infaz kurumuna ayrılma, kalan cezasını denetimli serbestlik tedbiri altında infaz etme veya ceza infaz kurumundan doğrudan koşullu salıverilme tarihi öncesindeki son dönemin artık dönem olması durumunda, bu artık döneme ait değerlendirme ilgili servislerce düzenlenen gözlem değerlendirme raporuna göre yapılacaktır (m. 16/3).

Bulunduğu ceza infaz kurumunda kalacağı süre 60 günden fazla, altı aydan az olan hükümlüler

Hükümlünün ceza infaz kurumunda kalacağı süre 60 günden fazla, altı aydan az ise hükümlü hakkında yönetim, eğitim ve öğretim, psikososyal yardım ile güvenlik ve gözetim servislerince “gözlem değerlendirme raporu” düzenlenecektir (m. 16/4).

Ceza infaz kurumunda kalma süresi 60 günden az olan hükümlü

Hükümlünün ceza infaz kurumunda kalma süresi 60 günden az ise hükümlü hakkında yalnızca yönetim ve psiko-sosyal yardım servisi tarafından gözlem değerlendirme raporu düzenlenecektir (m. 16/4).

İdare ve gözlem kurulu, hükümlü hakkındaki değerlendirmesini yaparken dikkate alacağı belgeler

İdare ve gözlem kurulu, hükümlü hakkındaki değerlendirmesini yaparken aşağıda belirtilen belgelere göre karar verir:

1)   Gözlem değerlendirme ve gelişim değerlendirme raporları,

2)   Risk değerlendirme raporu,

3)   İnfaz dosyalarındaki tüm bilgi ve belgeler.

Mülakat

Kurullar hükümlüler hakkında iyi hallilik değerlendirmesi sırasında talep üzerine veya re’sen hükümlü ile mülakat yapabilmeleri mümkündür (m. 16/5).

Hükümlü hakkında inceleme ya da araştırma yapılmasına veya rapor tanzim edilmesine karar verilebilmesi

İdare ve gözlem kurulu; açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve kalan cezasını denetimli serbestlik tedbiri altında infaz etme ya da koşullu salıverilme öncesindeki değerlendirmenin yapıldığı son toplantıda hükümlü hakkında inceleme ya da araştırma yapılmasına veya rapor tanzim edilmesine karar verebilecektir (m. 16/6).

Kurul kararları

Gerekçeli karar yazma zorunluluğu ve yasa yollarının detaylı olarak gösterilmesi

Kurul kararları gerekçeli olarak yazılmak zorundadır. Kararın içeriğinde mutlaka karara karşı başvuru yolu, mercii, süresi ve şekli açıkça gösterilmelidir (m. 17/1).

Olumsuz karar verilmesi durumunda hükümlü hakkında yapılacak bir sonraki değerlendirme tarihinin kararda açıkça gösterilme zorunluluğu

Açık ceza infaz kurumuna ayrılmaya, kalan cezanın denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infazına ve ceza infaz kurumundan doğrudan koşullu salıvermeye dair değerlendirmede hükümlünün iyi hâlli olmadığına karar verilmesi durumunda, hükümlü hakkında yapılacak bir sonraki değerlendirme tarihi kararda açıkça gösterilmelidir (m. 17/2).[8]

Yeniden değerlendirme süresi

Bu süre üç aydan az, bir yıldan fazla olamaz. Hakkında olumsuz karar verilen hükümlü hakkında psiko-sosyal yardım servisi ile eğitim ve öğretim servisince hazırlanan iyileştirme planı revize edilerek hükümlüye tebliğ edilmelidir (m. 17/2).[9]

“iyi hal kararı” yerine geçen belgeler

İdare ve gözlem kurulunun, açık ceza infaz kuruma ayrılmaya, kalan cezanın denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infazına ve ceza infaz kurumundan doğrudan koşullu salıvermeye esas olumlu iyi hal değerlendirmesini içeren gerekçeli kararın; 5275 sayılı Kanunun 107/11 maddesinde yazılı “gerekçeli rapor” ile ilgili yönetmeliklerde belirtilen “değerlendirme raporu” ve “iyi hal kararı” yerine geçmesi öngörülmüştür (m. 17/3).

Kararın tebliği

İdare ve gözlem kurulu kararı hükümlüye tebliğ edilmelidir. Tebliğ nüshasında aşağıda belirtilen hususlara yer verilmelidir:

1)   Karar tarihi,

2)   Karar Numarası,

3)   “ASLI GİBİDİR” kaşesi

4)   Kurum mührü

5)   İsmi yazılmaksızın sekretaryada görevli bir personelin ıslak imzası.

Kurul başkanı, kurul üyeleri, sekretarya personeli ile raporları hazırlayan görevlilerin adı, soyadı, sicil ve unvan bilgileri tebliği gereken nüshada yer almaz. Bu tebliğ işleminin, teknik altyapının kurulu olduğu kurumlarda elektronik ortamda da yapılabilmesi mümkündür (m. 17/4).

İşlediği Suçtan Dolayı Pişmanlık Duyma Ölçütü

Pişmanlık duyma ölçütü ile ilgili olarak infaz mevzuatında herhangi bir açıklama bulunmamaktadır.

Zaman zaman iyi hal kapsamında öngörülen ölçütlerin tümünde olumlu görüş bildirilen ve sadece işlediği suçtan pişmanlık duymadığı gerekçesiyle bazı hakları engellenen hükümlüler karşımıza çıkabilecektir.

Burada suç işlemediğini düşünen hükümlünün kendisine sorulan sorulara suçu işlemediği yönünde cevaplar vermesi halinde suçtan dolayı pişmanlık duymadığı yönünde bir algının oluşmasına neden olabilecektir.

Bu nedenle bu gibi durumlarda bu konuya ilişkin gerekçenin detaylı yazılması gerekir. Bu gerekçenin nesnel ve herkesi tatmin edecek düzeyde olması zorunluluğu bulunmaktadır.

Yargıtay, hükümlünün iyi halli olup olmadığı hususundaki tespitin  hükümlünün mevcut durumu gözetilmek suretiyle ve somut gerekçelere dayandırılmak kaydıyla idarenin takdirinde olduğunu bazı kararında ifade etmektedir.[10]

İyi halin belirlenmesinde ilgili idare ve gözlem kurulunun hükümlü hakkındaki değerlendirme raporunun dikkate alınmasında zorunluluk bulunmaktadır.

Örneğin; infaz Hâkimliği tarafından ceza infaz kurumu idaresi yerine geçerek iyi hal değerlendirilmesi yapılması suretiyle hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbirine ayrılma talebinin reddine karar verilemez.[11]

Belirtmek gerekir ki, iyi hal değerlendirmesinde kurul takdir hakkını keyfi biçimde kullanamaz. Bu nedenle hükümlünün pişmanlık duymadığı yönünde bir kanaat oluşmuşsa bunun gerekçelerini nesnel bir şekilde açıklamalıdır.

Bu aşamada pişmanlık kavramı üzerinde durmak yararlı olacaktır.

"Pişmanlık" sözlük anlamına göre "yaptığı bir iş veya davranışının olumsuz sonucunu görerek üzülme, nadim olma" şeklinde ifade edilmektedir.[12]

Pişmanlık duyma hali yargılama aşamasında bazı lehe hükümlerin uygulanması açısından da dikkate alınmaktadır. 

“Fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları” ibaresi

Burada asıl tartışılması gereken konu “fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları” ibaresinin ne şekilde anlaşılması gerektiği hususudur.

Yani suçu işledikten sonra pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı olmayan dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmayan sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanabilir mi? Yargıtay eski kararlarında bu durumda sanık hakkında takdiri nedenlerin uygulanabileceği ve sanık hakkında ceza indirimi yapılabileceğini ifade etmekteydi.[13]

Yargıtay eski tarihli kararlarında, maddi olayı ısrarla gerçekleşme şeklinden farklı olarak anlatan, yargılama sürecinde pişmanlık gösterdiğine ilişkin herhangi bir söylem veya eylemi dosyaya yansımayan sanık hakkında takdiri indirim yapılmamasının isabetli olduğunu ifade etmekteydi.[14]

Örneğin, atılı suçu inkâr eden ve beraat kararı verilmesi gerektiğini düşünen sanık hakkında TCK m. 62 hükmünün uygulanması mümkün mü?

Burada sanığın suçu ikrar etme zorunluluğunun bulunmadığını ifade etmeliyiz. Nitekim Yargıtay bir kararında, sanık hakkında, “sanığın suçu inkârı da dikkate alınarak cezasından başkaca yasal ve takdiri artırım ya da eksiltme yapılmasına yer olmadığı” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile karar verilmesini hukuka aykırı bulmuştur.[15]

Bu nedenle sanığın yapılan yargılamada hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkin bir düşünce ile hareket ederek atılı suçu kabul etmemesi son derece doğaldır. Burada sanığın ikrarı olmadığı ve pişmanlık duymadığı şeklinde bir ön yargı ile hakkında takdiri indirim uygulanmaması isabetli olmayacaktır.

Yasal değişiklik sonrasında duruşma zabıtlarında sıklıkla sanıkların “pişmanım” “pişmanlık duyuyorum” şeklindeki ifadelerine yer verildiği görülecektir. Çünkü savunma yasal düzenleme metnine göre gelişme gösterecektir. Belirtmek gerekir ki, pişmanlık sözlü ifade ile gösterilmez. Sanığın davranışları onun olay nedeniyle pişman olup olmadığını ortaya çıkarır. Bu nedenle yargıcın sanık ile ilgili gözlemleri önemlidir.

Sonuç

Sonuç olarak ‘İşlediği Suçtan Dolayı Pişmanlık Duyma Ölçütü’ suçu gerçekten işleyenler için geçerli olabilecek bir ölçüttür. Suç işlemediğini düşünen, adli bir hata nedeniyle cezaevinde bulunduğuna inanan bir kişinin pişmanlık duyması söz konusu olamaz. Bilakis adli bir hataya maruz kaldığını düşünerek sisteme karşı öfke duyar.

Bu nedenle iyi hallilik durumunun tespitindeki   ‘İşlediği Suçtan Dolayı Pişmanlık Duyma Ölçütü’  son derece öznel bir ölçüttür. Tespiti hükümlünün kullandığı sözler ile tespit edilmesi mümkün olmayabilir.

İyi hallilik kararı açısından hükümlünün ‘İşlediği Suçtan Dolayı Pişmanlık Duymadığı şeklindeki bir kanıya varılırsa bu durum gerekçelendirilmelidir. Bu gerekçenin somut olgulara dayanması ve kavramlar arasında ilişki kurularak izah edilmesi gerekir.

Sonuç olarak ‘İşlediği Suçtan Dolayı Pişmanlık Duyma Ölçütü’  mevzuatta daha açık bir şekilde tarif edilmeli ve hangi hususların varlığı halinde bu durumun ortaya çıkabileceği hususu detaylandırılmalıdır.

Burada sadece  ‘İşlediği Suçtan Dolayı Pişmanlık Duymadığı’ şeklinde bir ifade ile hükümlünün iyi halli olmadığı söylenemez.   

Burada hükümlünün suçu ikrar etme zorunluluğunun bulunmadığını ifade etmeliyiz. Hükümlünün suçu işlemediğini ifade etmesi, adli bir hata sonucu infaz kurumunda bulunduğuna ilişkin beyanları  ‘İşlediği Suçtan Dolayı Pişmanlık Duymadığı’ anlamına gelmeyecektir.

Hükümlünün iyi halli olup olmadığına ilişkin değerlendirmeye alınan ‘İşlediği Suçtan Dolayı Pişmanlık Duyma Ölçütü’  öznel bir ölçüt olması nedeniyle tespiti idarenin takdirinde olsa da sadece bu nedenle olumsuz görüş bildirilecekse gerekçesi çok iyi açıklanmalıdır. Hükümlünün pişmanlık duymadığı şeklindeki bir ifade ile diğer ölçütler hakkında olumlu görüş bildirilmesine rağmen hükümlü hakkında iyi halli olmadığı söylenemeyecektir. İdarenin bu konuda çok sağlam bir gerekçe yazması gerekir.

-------------

[1] Orhan Özdemir, 7242 Sayılı Kanun Sonrası Hükümlülerin Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılmaları, Adalet Dergisi. 2021/2 67. Sayı, ss.379-410, s. 388.

[2] RG: S. 31349, T. 29.12.2020, Adalet Bakanlığı, Yürürlük: 01.01.2021.

[3] Mevzuat No: 5275, Kabul Tarihi: 13.12.2004; RG: S. 25685, T. 29.12.2004.

[4] Madde 89 - (Değişik madde: 14.04.2020 - 7242 S.K/Madde 36)

[5] (3) Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanlar hakkında yapılacak açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık eder. Ayrıca, idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenen bir izleme kurulu üyesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından belirlenen birer uzman kişi katılır.

[6] RG: S. 31349, T. 29.12.2020; Kurum: Adalet Bakanlığı, Yürürlük: 01.01.2021.

[7] Ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülükleri eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında; idare ve gözlem kurulu tarafından, iyi hâlin belirlenmesine esas olmak üzere bir değerlendirmeye tabi tutulur (m. 16/1). (2) Yapılan değerlendirmede; infazın tüm aşamalarında hükümlülerin katıldığı eğitim-öğretim, psiko-sosyal yardım ve destek programları ile sosyal ve sportif faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı, ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu, yükümlülüklerine riayeti, kurum güvenlik ve düzenine katkısı, aldığı disiplin cezaları ve ödüller dikkate alınır (m. 16/2).

[8] (Değişik ibare:RG-10/11/2021-31655).

[9] (Değişik ibare:RG-10/11/2021- 31655)

[10] Yargıtay 1. Ceza Dairesi, E: 2021/11606, K: 2021/13780, Teb: KYB - 2021/91492, T: 01.11.2021.

[11] Yargıtay 1. Ceza Dairesi, E: 2022/8353, K: 2022/7295, Teb: KYB - 2022/98583, T: 26.09.2022.

[12] Pişman olma durumu, nedamet, https://sozluk.gov.tr/; ET: 10.09.2022.

[13] Örneğin; sabıkası olmayan, bozma öncesi yapılan her iki oturuma da katılan, suçu işledikten sonra pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı ya da dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmayan ve sorguda pişman olup katılandan özür dilediğini söyleyen sanık hakkında Yerel Mahkemece her iki suça ilişkin kurulan hükümlere yönelik olarak TCK’nın 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim nedenlerinin uygulanmamasına dair “Sanığın geçmişteki hâli fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışlarına göre hakkında olumlu kanaat oluşmadığı” şeklindeki gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı kabul edilmelidir. Bkz.;  YCGK, E: 2019/28, K: 2021/19, T: 02.02.2021.

[14] “Sabıka kaydında birden fazla geçmiş hükümlülüğü bulunan ve bu sabıkaları nedeniyle hakkında tekerrür hükümleri uygulanması gereken, aşamalarda alınan savunmalarında maddi olayı ısrarla gerçekleşme şeklinden farklı olarak anlatan, yargılama sürecinde pişmanlık gösterdiğine ilişkin herhangi bir söylem veya eylemi dosya içeriğine yansımayan sanık hakkında, kendisini yargılama sürecinde bizzat gözlemleyen yerel mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmaması, hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmemesi ve verilen cezanın ertelenmemesi yönünde gösterilen gerekçe dosya kapsamı ile uyumlu olduğu gibi, hüküm fıkrasında; "nedenleri bulunmadığından sanığın cezasından başkaca yasal veya takdiri sebeplerle arttırma veya indirim yapılmasına takdiren yer olmadığına", kararın gerekçe bölümünde ise; "tüm dosya kapsamına göre de sanık lehine yasal veya takdiri indirim sebeplerinin uygulanmasını gerektirir hiç bir sebep bulunmadığı" şeklindeki takdiri indirimin uygulanmamasına ilişkin gerekçenin de denetime elverişli, yasal ve yeterli olduğu kabul edilmelidir.” YCGK, E: 2011/277, K: 2012/4, T: 31.01.2012.

[15] Y.22.CD, E: 2015/13406, K: 2016/7878, T: 10.05.2016.