I. GİRİŞ

Soyadı edinimi genellikle doğumla olur. Bunun yanı sıra kişiler mahkeme kararı, evlenme ve evlat edinme ile soyadını alabilirler. Soyadı Kanunuyla beraber her Türk, adıyla beraber soyadı kullanmak zorundadır. Ayrıca kişinin adı da kişilik haklarının bir parçası olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, kişinin soyadını değiştirdiğinde kişiliğinin hukuken korunması gerekir. Kişi, kişiliğini adı etrafında oluşturur. Dolayısıyla kişinin adı ahlaki dünyasında etkilidir. Ad ve soyad, insanları diğerlerinden farklı kılar. Buna göre soyadı kullanmak kişi açısından mutlak bir haktır.

A. KADININ SOYADI SORUNU

Kadınların evlenince eşlerinin soyadını almaları durumu Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesinde düzenlenmiştir. Medeni Kanun'un 153. maddesinde yer alan “Karı kocanın soyadını taşır” hükmü 22.05.1997 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan bir kanunla kaldırılmış ve bu yeni hüküm kadınlara kendi soyadını kocasının soyadıyla birlikte kullanma hakkı vermiştir. Bu değişiklikle birlikte, kadının soyadı kullanma konusunda iki seçeneği bulunmaktadır: Eşinin soyadını kullanmak veya evlenmeden önceki soyadını eşinin soyadıyla birlikte kullanmak. Bu değişiklikte, kadın soyadının yasal zorunluluğu konusunda bir iyileştirme olmadığını açıkça görüyoruz. Daha sonra 22 Kasım 2001 tarihinde yeni Medeni Kanun çıkarılmış ve yeni Türk Medeni Kanunu 1 Ocak 2002 tarihinden sonra geçerli olmuştur. 2002 Türk Medeni Kanunu reformlarının amacı evli kadınları eşleriyle eşit konuma getirmekti ancak 2002'de düzenlenen evli kadınların soyadına dair kanun, 1997'de düzenlenmiş olan kanunla aynıdır. Dolayısıyla Türk Medeni Kanunu'na göre Türkiye'de evli kadınlar, kocalarının soyadı olmadan kızlık soyadını tek başlarına kullanamazlar.

Evliliğin sona ermesi halinde ise kadınlar farklı zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Evlilik, kocasının ölümü nedeniyle sona ererse kadın, kocasının soyadını veya kızlık soyadını kullanmak arasında seçim yapabilir. Evliliğin iptali veya boşanma sonucu evliliğin sona ermesi halinde, kadın evlenmeden önceki soyadına geri dönmeyi tercih edebilir. Boşandıktan sonra kocasının soyadını korumak istiyorsa kocasının soyadını kullanmaya devam etmede meşru bir menfaati olduğunu ve bunu yapmanın kocasına zarar vermeyeceğini kanıtlaması gerektiği istisnası vardır. Bu durum da kadınlar için bir başka eşitsizliktir. Bazı kadınlar, evlilikten önce kariyer sahibi olan kadınlar gibi, evlilikten sonra da kariyer sahibi olabilir. Evlendikten sonra kariyer sahibi olan kadınlar, eşlerinin soyadını kullandığından dolayı iş hayatlarında o şekilde tanınırlar ve boşandıktan sonra soyad değişimi yaşaması kariyeri açısından olumsuzluk yaratacağı için boşandığı eşinin soyadıyla devam etmek isteyebilmektedir. Örnek olarak Serap Ezgü ve Gönül Yazar’ı gösterebiliriz.

II. EVLİ KADININ SOYADINA İLİŞKİN MAHKEME KARARLARI

2004 yılında, bir kadının soyadı konusu, Ünal Tekeli / Türkiye davasında AİHM'e getirildi. Ayten Ünal Tekeli, avukatlık mesleğine başladığında Ayten Ünal olarak biliniyordu ancak evlendikten sonra eşinin soyadını kullanmak zorunda kaldı. Evliliği sırasında kızlık soyadını kullanmak için konuyu yerel mahkemeye taşıdı. Yerel mahkeme reddetti ve Ayten Ünal Tekeli konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdı. Mahkeme, Türk Medeni Kanunu'nda kadın ve erkek arasında “soyadı” ile ilgili mevcut düzenlemelerde ayrımcılık yapıldığını belirtti. Sonuç olarak Mahkeme, davacının lehinde ve Türk düzenlemelerine karşı karar verdi. Bu karardan sonra 1997 yılında Türkiye'de kadınlara iki soyadı kullanma hakkı verilmiştir.

Bu değişiklikten sonra bazı kadınlar da sadece kızlık soyadını kullanmak için yerel mahkemeye başvurdu. Gülizar Tuncer, Sevim Akat, Bahar Leventoğlu, Betül Tanbay, Ebru Voyvoda ilk akla gelenlerdir. Bu davalar, Ünal Tekeli davasıyla aynı sonuca varmıştır. Mahkeme kararlarında genel olarak aile birliği ile evli kadınların evlendikten sonra almak zorunda oldukları soyadı arasında bir bağ olduğu ifade edilmiştir. 2015 yılında başka bir avukat olan Neşe Aslanbay Akbıyık, sadece kızlık soyadını kullanmak için dava açtı. Ardından hem yerel mahkeme hem de Yargıtay, başvuranın talebini reddetti. Sonunda sadece kızlık soyadını kullanmak için Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Kuşkusuz bu, Türk kadınları için bir gelişmedir.

SONUÇ

Türk Medeni Kanunu, evli kadınlara soyadı seçme hakkı vermemektedir. Evli kadın, evlendikten sonra kocasının soyadı olmadan sadece kızlık soyadını koruyamaz. Evlendikten sonra sadece kızlık soyadını kullanmak isteyen kadın, ilk derece hukuk mahkemesinde dava açmalıdır. Hakim davayı kabul eder ve yalnızca kızlık soyadını kullanabileceğine karar verirse, Yargıtay bu kararı onayabilir. Ayrıca kadın boşandıktan sonra önemli bir sebebi yoksa eski kocasının soyadını koruyamaz. Bu durum toplumsal cinsiyet eşitliği yasasına aykırıdır. O halde evli kadınların soyadı ile ilgili kanunda değişiklik olmalıdır. Bekarlık soyadını korumak için mücadele eden ilk kadın olarak bilinen ABD vatandaşı feminist Lucy Stone’un dediği gibi ‘’ Benim adım kimliğim ve kaybolmamalı.’’

Av. Begüm GÜREL & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Nur AKÇA

KAYNAKÇA

Akıntürk, Turgut (2008) Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, İstanbul, Beta

Altunel, Mesude (2015) Evli Kadının Soyadı, Adalet Dergisi, Vol.51 s.177-199

Ergene, Deniz (2011) İnsan Hakları Hukukundaki Gelişmeler Işığında Türk Hukukunda Kadının ve Çocuğun Soyadı Meselesi ve Medeni Kanun’da Değişiklik Önerisi, Vol.2 s.123-174

Karaman, Ebru (2017) Türk Hukukunda Evli Kadının Soyadı, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Vol.5 No.49 s.42-66

Peschke, Seldağ Güneş (2015) The Surname of Turkish Women: A Question of Identify? Journalism and Mass Communication, Vol.5 No.12, s.658-665