Borçlu tarafından takibe dayanak çek, bono, poliçe altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içerisinde takibin yapıldığı yer icra hukuk mahkemesine bildirmesine imzaya itiraz denilir. İcra ve iflas kanunu 170. maddesi ile müstakil olarak düzenleme altına alınan imaya itiraz müessesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu 209. Maddesi ile yazı veya imza inkarının sonucu başlığı altında düzenleme altına alınan genel düzenlemeden ari olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takiplerde imzaya itirazda uyulması zorunlu olan temel düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Nitekim kambiyo senetleri özgü haciz yolu ile başlatılan takiplerde imza incelemesi, icra hukuk mahkemesi tarafından sınırlı bir incelemeye tabi tutulmakta, özel nitelikte bir düzenleme ile hüküm altına alınan “ imzaya itirazın “ uyuşmazlıklarda dar yetki ile incelendiği hususuna dikkat edilmelidir. Zira senedin sahteliği iddiası ile genel mahkemelerde dava açılıp karara bağlanmasının hüküm ve sonuçları icra hukuk mahkemesi önündeki uyuşmazlığın sonuçlandırılmasına engel teşkil etmeyeceği gibi birinin sonucunun diğerini bekletici mesele yapması da düşünülemez.

Borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü, takip konusu senedin tamamen sahte olarak mı yoksa başka bir evrak imzalatılmak suretiyle imzalatıldığının belli olmadığı yönündeki iddiası, dolandırıcılık suçuna ilişkin olup, bu iddia dar yetkili icra mahkemesinde incelenemez. (Yargıtay 12.Hukuk 2017/2079 Esas ve 2017/6452 Karar)

Borçlunun icra hukuk mahkemesine yasal süresi içinde, senet altındaki imza tarafıma ait değildir yahut senet altındaki imza sahtedir şeklinde yapmış olduğu itirazı bir dilekçe ile belirtmesi gerekmektedir. Yapılan bu itiraz satıştan başka icra muamelelerini durdurmaz (İİK 170/1).

Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK'nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK'nun 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK'nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/31754 Esas ve 2018/3908 Karar)

İcra mahkemesi duruşmadan evvel yapacağı incelemede, borçlunun itiraz dilekçesi kapsamında veya dilekçe ekine eklediği belgelerden edindiği kanaate göre itirazı ciddi görmesi halinde alacaklıya tebliğ gerekli görmeden itirazla ilgili kararına kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK 170/2). O halde icra mahkemesine sunulacak imzaya itiraz dilekçesi ekinde imzanın takip borçlusuna ait olmadığını tevsik edecek belgeleri yahut imzanın sahteliği hususunda yapılan itiraz kapsamında borçlu tarafından özel olarak aldırılmış imza incelemesine ilişkin uzman görüşü, bilirkişi raporu gibi bilgi ve belge eklenmesi halinde hakimin söz konusu imzaya itiraz hakkında karar verebileceği durumlar olabilir.

Bu gibi olaylarda, senet üzerinde yazılı borçlu imzasının davalı şahsın el ürünü olduğunu gösteren mahiyette uygunluk ve benzerliklerine tespit edilmiş olması borçlu imzası ve senedi çevreleyen bir hat üzerinde yapıştırıcı kalıntıları ile yer yer bu bölgelerdeki kağıt doku kayıpları ve senet desen bütünlüğünde bozukluklar tespit edilmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle dava konusu senet ile aynı ebatta ikinci bir belgenin kişiye imzalatılmasından sonra üste yapıştırılan belgenin yapıştırılan kısımlarından ayrılarak kaldırılması sonucu borçlu bölümü imzalanmış boş bir senet elde edildiği elde edilen boş senedin istenilen şekilde doldurularak mevcut halinde dönüştürüldüğü görülecektir. Kaynak, (ADLITIP-06977-CASE_REPORT-BAKLACIOGLU.pdf (journalagent.com)

İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması hâlinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar.

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun imza itirazında bulunarak takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece imzaya itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. İİK'nun 170/3. maddesinde; "İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur." hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulması ile yetinilmesi gerekirken iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de; anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/31249 Esas ve 2018/4140 Karar )

İcra mahkemesi, itirazın kabulüne karar vermesi hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa, para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan para cezası kalkar.

Öte yandan İİK'nun 170/4. maddesinde, icra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı ve alacağın %10'u oranında para cezasına mahkum edileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, icra takibinin dayanağı olan çekin hamiline düzenlendiği, çekin 1. cirantasının A. D.., 2. cirantasının Salman İlhan ve 3. cirantasının .. Gıda Tüketim Mamülleri Limited Şirketi olduğu, alacaklının da çeke 3. cirantanın cirosu ile hamil olduğu ve alacaklı tarafından keşideci borçlu hakkında takip yapıldığı görülmektedir. Dayanak çekin keşidecisi olan borçlu ile alacaklı arasında doğrudan bir ilişki bulunduğu belirlenemediğinden, alacaklının, borçlunun imzasının sıhhatini bilecek durumda olduğunun kabulü mümkün değildir.

Borçlu tarafından, alacaklının senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu da ispatlanamadığına göre, mahkemece alacaklının para cezası ile sorumlu tutulması isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın bu yönden de düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/10746 Esas ve 2014/13012 Karar)

Pratik uygulamaya katlı sağlaması yönüyle; yukarıda kısaca izah edilmeye çalışılan hususların bir bütün halinde değerlendirilmesi ile borçlu tarafından imzaya itiraz edilmesi halinde ancak imzanın borçlunun el ürünü olmadığı hallerin tespit edilmesi ile icra hukuk mahkemesinde yapılan yargılamanın hüküm ve sonuçlarını doğuracağı açıktır.

Ancak borçlunun el ürünü olmakla birlikte imzanın farklı yol ve yöntemler kullanılmak suretiyle senet metninde gösterilmesini sağlayan ve son zamanlarda sıkça karşılaşılan bir dolandırıcılık yöntemi kullanılarak sahtecilik iddiası ile birlikte ileri sürülecek menfi tespit davasının açılmasında büyük fayda bulunmaktadır.

Kambiyo senetlerinde İİK.'nun 169/a maddesi gereğince dar yetkili icra mahkemesi imza inkarı dışındaki sahtecilik iddiasını inceleyemez. Çünkü bu maddede incelenebilecek itiraz sebepleri; itfa, imhal, zamanaşımı ve imzaya itiraz olmak üzere sınırlı olarak sayılmıştır. Senette sahtecilik iddiasını inceleme görevi genel yetkili mahkemelere aittir. İmza itirazı da borca itirazdır. Yasa koyucu imza itirazının inceleme şeklini ayrıntılı olarak İcra ve İflas Kanunu’nun 170.maddesinde düzenlediği halde sahtecilik itirazının incelenme şeklini icra yasasında düzenlememiştir. Yasa koyucunun böyle bir iradesi olsa idi sahtecilik itirazının incelenme şeklini de belirlerdi.

Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İcra ve İflas Kanunu 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir.

Sonuç itibariyle,

- Borçlu hakkında yapılan kambiyo takip sonrasında, borçlunun ödeme emrini tebliğinden beş gün içerisinde takibin başlatıldığı yer icra dairesinin bağlı bulunduğu icra hukuk mahkemesine imzaya dilekçe ile itiraz edebileceği,

- Borçlunun icra hukuk mahkemesine; senet altındaki imza bana ait değildir, imzayı kabul etmiyorum, imza sahtedir şeklinde açıkça imzaya itiraz ettiğini beyan etmesi gerektiği,

- Borçlunun imza sahteliği yönünden takibe itiraz etmesi halinde ayrıca takipteki borca da itiraz etmesinin önemli olduğu,

- İcra hukuk mahkemesine yapılan itirazın satıştan başka hiçbir icra takip muamelesini durdurmayacağı,

- İcra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebileceği,

- İcra hukuk mahkemesinin takibi geçici olarak durdurmaması halinde, satış işlemlerinin durdurulması için, icra hukuk mahkemesinde açılan davanın derdest olduğunu tevsik eden bir derkenarın icra dairesine sunulmasının faydalı olacağı,

- İcra hukuk mahkemesine imzaya itiraz adına verilen dilekçe ekine imzanın borçluya ait olmadığına ilişkin bilgi ve belgelerin eklenmesinde yarar bulunulduğu,

- Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK'nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibinin durdurulabileceği,

- Sadece sahtelik iddiası yönünden takip hukukunda düzenlenmeyen bir konuda yorum yolu ile icra hukuk mahkemesinin görevli olunduğunu söylemenin Anayasa'ya ve İcra ve İflas Kanununa aykırılık oluşturacağı,

- İcra mahkemesinin imzaya itiraz hakkındaki incelemesini mutlaka duruşmalı olarak yapması gerektiği,

- İmzaya itirazın kabulü kararı ile icra takibinin duracağına,

- İmzaya itirazın kabulü kararının kesinleşmesinden sonra borçlu hakkında başlatılan takibin iptal edilmesi gerektiği,

- İmzaya itirazın reddi halinde borçlu adına cebri icra hükümlerine devam olunacağı,

- İcra hukuk mahkemesince verilen kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği,

Hususlarının ilgililerine faydalı olması dileğiyle.

Mustafa Zafer

Hukukçu, (E) İcra Ve İflas Müdürü