Kamu davasının açılmasının ertelenmesinde takdir yetkisi, belirli hallerle sınırlı olmak kaydı ile cumhuriyet başsavcılığının inisiyatifine bırakılmıştır. Cumhuriyet savcısı, Ceza Muhakemesi Kanunu m.171/2’de öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde, kamu davasının açılmasını beş yıl süre ile erteleyebilecektir. CMK m.171/2’ye göre, “Uzlaştırma ve önödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören veya şüpheli, bu karara 173 üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir”.

CMK m.171/3’e göre; şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması, yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi, kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı ve cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilen zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, koşulları birlikte gerçekleştiğinde şüpheli hakkında kamu davasının açılması ertelenebilecek, erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir. Erteleme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde ise, şüpheli hakkında kamu davası açılacaktır.

Görüleceği üzere; kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile şüpheli hakkında yürütülen soruşturma beş yıl süreyle askıya alınmakta, şüpheliye bir “şans” daha verilmektedir. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi müessesenin fonksiyonu ve usul ekonomisi açısından kazandırdıkları dikkate alındığında, müessesenin tatbiki şekli ve uygulanmasında çıkabilecek ihtilafların çözümü önem taşıyacaktır. Bu kapsamda; kamu davasının ertelenmesi müessesesinin tatbikinde özellikle ertelemeye konu suçta kullanılan ve/veya konusu bizatihi suç teşkil eden eşyanın ne olacağı tartışmalıdır.

Burada konu iki şekilde ele alınmalıdır.

İlk olarak; kamu davasının açılmasının ertelenmesine konu olan suçta “kullanılan” eşya üzerinde ne şekilde tasarruf yapılacağı değerlendirilmelidir. Suçta kullanılan eşya üzerinde elkoyma tedbiri ve hatta müsadere hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı veya tersine suçta kullanılan eşyanın erteleme süresince şüpheliye yediemin sıfatıyla veya koşulsuz bırakılıp bırakılmayacağı hususları gündeme gelmektedir. TCK m.54 müsadere hükümleri, işlendiği iddia edilen suçun ve o suçta kullanılan eşyanın kesin hükümle nihai olarak tespiti halinde uygulama bulacaktır. Kamu davasının açılmasının ertelenmesinde; kesinleşen mahkumiyet hükmü bir tarafa, şüpheli hakkında yürütülen bir soruşturma dahi bulunmadığı dikkate alındığında, suçta kullanıldığı iddia edilen eşyanın müsaderesine karar verilemeyeceği kabul edilmelidir. Bir başka ifadeyle; bizatihi müsadereye tabi olmayan ve Türk Ceza Kanunu m.54/4’ün kapsamına girmeyen, yani üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya olmadıkça, CMK m.256’ya göre ayrı bir müsadere yargılaması yapılamaz.

Elkoyma tedbiri açısından ise; kamu davasının açılmasının ertelenmesi halinde, ortada kesinleşen bir elkoyma kararı olmadığında, suçta kullandığı iddia edilen eşya hakkında elkoyma tedbiri uygulanamaz. Kamu davasının açılması ertelendiğinde; elkoyma ve devamında müsadere sürecinin başlayabilmesi için, askıda olan soruşturmanın canlanıp kovuşturma aşamasına geçilmesi gerekmektedir. CMK m.171/2 uyarınca beş yıl için kamu davasının açılması ertelenmiş olup da, soruşturma kapsamında elkoyma tedbirine başvurulmuş ve bu karar kesinleşmişse, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile bu elkoyma kararı kendiliğinden ortadan kalkmaz veya askıya alınmaz. Artık burada; kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesi anında veya karardan sonra, elkoymaya konu eşya hakkında CMK m.131 ve 132’ye göre hareket edilmelidir. Elkoyulan eşyanın iadesi, muhafazası veya elden çıkarılması gündeme gelebilir. Elkoyulan eşyanın iadesi ile muhafazası veya elden çıkarılması ayrı şartlara tabidir. Elkoyulan eşyanın iadesi mülkiyetle ilgili olup, mülkiyetin tespitini gerektirmektedir. Elkoyulan eşyanın iadesi CMK m.131’de düzenlenmiştir. Burada eşyanın aidiyetinde ispat yükü, iddia edene aittir. Eşyanın muhafazasına gerek kalmadığının veya müsadere tabi tutulmayacağının anlaşılması halinde, cumhuriyet savcısı tarafından re’sen veya talep üzerine aidiyetini ortaya koyan kişiye eşya iade edilir. Eşya Hukukuna göre bir aidiyet tartışması varsa, bu tartışmanın sonuçlanması beklenmelidir. CMK m.132’de ise; elkoyulan eşyanın iadesi değil, yediemin olarak muhafazası veya eşyanın zarara uğraması veya değerinde esaslı ölçüde kayıp tehlikesinin meydana gelmesi halinde, hükmün kesinleşmesinden önce elden çıkarmayı düzenlemiştir.

Kanaatimizce; kamu davasının ertelenmesine konu suçta kullanıldığı iddia edilen eşyanın, erteleme süresince CMK m.132/5-6’ya göre şüpheliye yediemin sıfatıyla bırakılması, erteleme süresi sonucunda kamu davası açılmasına yer olmadığına dair karar verilmesi durumunda eşyanın tümü ile iadesine karar verilmesi, kamu davası açılması durumunda ise suçta kullanılan eşya üzerinde elkoyma tedbirinin tatbik edilmesi isabetli olacaktır ki, aksinin kabulü şüphelinin mülkiyet hakkının ihlal anlamına gelebilecektir. Yediemin olarak eşyayı bırakma teminat gösterilmesi şartına da bağlanabilir, ancak bu şarta bağlama zorunlu değildir. Elkoyulan eşyanın muhafazası veya elden çıkarılması hususunda CMK m.132’de öngörülen prosedür uygulanır.

İkinci olarak; kamu davasının açılmasının ertelenmesine konu olan suçta “eşyanın bizatihi suç teşkil etmesi” durumunda ise ne şekilde hareket edileceği belirlenmelidir. Soruşturma konusu eşyanın bizatihi suç teşkil ettiği durumda (uyuşturucu madde, ruhsatı hiç bulunmayan silah) cumhuriyet savcısı; soruşturmaya konu eşya TCK m.54/4 uyarınca mutlak müsadereye konu olacağından, kamu davasının açılması ertelense dahi, CMK m.256 ila 259 düzenlenen müsadere usulü çerçevesinde eşyanın müsaderesi talebinde bulunmalıdır. Sulh ceza hakimliği, cumhuriyet savcısının talebi üzerine müsadere konusu karara bağlayacaktır.

Bulundurma ruhsatlı silahını adresini değiştirmek için polise veya bakımını yaptırmak için giderken usulüne uygun aramada yakalanan tabanca ile ilgili kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği takdirde, CMK m.256 uyarınca ayrı bir müsadere yargılaması yapılır mı?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğu ve dolayısıyla askıda bir karar olarak görüldüğü kabul edilmektedir. Esasen burada da CMK m.131 ve m.132’nin tatbiki mümkündür. HAGB’nin, kamu davasının açılmasının ertelenmesinden temel farkı, ilkinde kovuşturma sonucunda verilip açıklanmamış bir mahkumiyet kararında geçen ceza ve güvenlik tedbirleri bulunmakta, diğerinde ise henüz başlamış bir kovuşturma ve dolayısıyla ilan edilme aşamasına gelmiş bir mahkeme kararı bulunmamaktadır. Benzer bir yaklaşımla; iddianamenin düzenlenmesi, yani soruşturmanın nihayetlendirilmesi askıya alındığından elkoyma tedbirinin de askıda olduğu ileri sürülebilir. Esasen birisi soruşturma ve diğeri kovuşturma aşamalarında gerçekleşen iki müessese birbirine benzerlik göstermektedir. Aksi kabul, şahsın mülkiyet ve zilyetlik haklarını ihlal edecektir.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesinde; ortada bir elkoyma kararı olsa da, yürürlükte olan bir soruşturma yoktur. TCK m.54/4 bakımından bizatihi müsadereye tabi eşya bakımından da ortada tespit edilmiş bir suç olmadığı ve yargılamanın usule uygun tamamlanmadığı ileri sürülebilir. Ancak TCK m.54/4’de bizatihi müsadereye tabi eşya olduğundan, bu eşyanın müsaderesi için kovuşturmaya geçilmesine gerek olmaksızın, CMK m.256/1 işletilebilir. CMK m.256/1’e göre, “Müsadere kararı verilmesi gereken hallerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemişse; karar verilmesi için, Cumhuriyet savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir”.

Sonuç olarak; CMK m.171/2 gereğince kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiğinde, ertelemenin devam edeceği yıl süresince bulundurma ruhsatının askıda olacağı ve bu sürede elkoymanın devam edeceği ileri sürülebilir. Emanette bulunan elkoymaya konu eşyanın bakımı usule uygun şekilde gerçekleştirilmelidir. Nitekim HAGB süresince bu şekilde hareket edildiği görülmektedir. Ancak diğer görüşe göre ise; ortada TCK m.54/4 kapsamına giren eşya bulunmadıkça, soruşturmaya konu elkoyulan eşya hakkında CMK m.131 veya en azından 132/5’in tatbiki yoluna gidilmeli, böylelikle mülkiyet ve zilyetlik hakları korunmalıdır. Çünkü ortada düzenlenmiş bir iddianame ve başlamış kamu davası bulunmamaktadır. Erteleme süresince elkoymaya konu eşyanın ilgilisine yediemin olarak bırakılması isabetli olacaktır. Bu sırada şüphelinin tabanca bulundurma ruhsatı iptal edilmemelidir. Silahın yediemin olarak şüpheliye verildiği durumda, silah ruhsatı korunmalıdır. 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun m. 7/4 uyarınca çıkarılan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliği’nin m.16/4’de; “Birinci fıkranın (a), (b), (d) ve (e) bentlerinde belirtilen suçlardan dolayı hakkında kovuşturma yapılan kişiye kovuşturma sonuçlanıncaya kadar, milli güvenliğe tehdit oluşturan terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle görevden uzaklaştırılan kişiye ise tekrar göreve iade edilinceye kadar silah ruhsatı verilmesine ve yenilenmesine ilişkin işlemler bekletilir ve silah ilgili birimce emanete alınır.” hükmüne yer verildiğinden ve bu hüküm kovuşturma ile sınırlı olup soruşturma aşamasını kapsamadığından, CMK m.171/2’ye giren soruşturmalara konu bulundurma ruhsatları iptal edilmez.

CMK m.171/4’ün birinci cümlesi uyarınca; erteleme süresince kasıtlı bir suç işlemediği takdirde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir ve elkoymaya konu mal ilgilisine iade edilir.

Eşya müsaderesi başlıklı TCK m.54/1’in lafzına göre; nihai karar verilmeden, yani iddiaya konu suçun işlendiği ve bu vasıtanın suçta kullanıldığı, suçun işlenmesine tahsis edildiği veya suçtan elde edildiği tespit edilmeden, müsadere yoluna gidilemez, yani malın mülkiyeti ilgilisinden alınamaz. Çünkü kamu davasının açılmasının ertelenmesine cumhuriyet savcısı tarafından karar verildiğinde, ortada sonuçlandırılmış bir soruşturma da yoktur.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Mert Maviş

-----------------------------------------------

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)