Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun yargılandığı duruşmada tanıklar dinlendi. Bir tanık, Cem Garipoğlu'nu teşhis ederek, "Elinde testere vardı, göz göze geldik" dedi.

Tanıklardan İdris Ciritçi, sanıklardan sadece Cem Garipoğlu'nu tanıdığını belirterek, "Olay günü testere alırken gördüm. Testere sarılmıştı, eline aldı. Nalburdan çıkarken hatta gözgöze geldik. Testerenin poşeti beyaz renkteydi" dedi.

Tanık Onur Şentürk de Münevver Karabulut'u okuldan çıkarken gördüğünü ifade ederek, "Münever'in yanındaki kişinin yüzünü tam olarak hatırlamıyorum. Cem Garipoğlu'na benziyordu" diye konuştu. Tanık Esra Tuncer ise Münevver'in okul arkadaşı olduğunu belirterek, "Münevver ile Cem'in arkadaşlığını biliyordum. Cem ile arkadaşlığını Münevver ile aramızda konuşuyorduk. Münevver bana Cem Garipoğlu'nun olumsuz davranışlarından bahsetmemişti" ifadelerini kullandı. Tanık Pelin Keleş de Cem Garipoğlu'nu tanıdığını anlatarak, "Münevver, Cem Garipoğlu ile arasındaki ufak tefek tartışmalar dışında ciddi birşeylerden bahsetmedi. Münevver'in eteğinin biraz kısa olduğunu, kısa giyindiğinden 'eteğin çok kısa' diyerek uyarıyormuş. Benim kanaatime göre birbirlerini seviyorlardı ki beraberlerdi" dedi.

ÖĞRETMEN: "TERSLİK GÖRMEDİM"
Tanık İngilizce öğretmeni Sinan Erciyes ise olay günü evde Cem Garipoğlu ile karşılaşmadığını anlatarak, "Evde herhangi bir terslik hissetmedim. Merdivenlerde ve üst katta herhangi bir kan izi görmedim. Ben Sakine Garipoğlu'na ders verirken Makbule Hanım ve küçük kızı yanımızda durmadılar. Başka yerdeydiler. Gördüğüm kadarıyla gerek buluştuğumuzda gerekse ayrıldığımda Makbule Hanım'da herhangi bir terslik görmedim. Herhangi bir telaşlı hali de yoktu" diye konuştu.

TEMİZLİKÇİ: "OLAYI GÖRMEDİM"
Cinayetin meydana geldiği evin temizlikçisi tanık Şennur Kasa ise savcılıktaki ifadelerini tekrar ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben eve haftanın 3 günü temizliğe giderdim. Sabah 9.00'dan akşam 17.00'ye kadar çalışırdım evde. Olay günü izinliydim. Olayı görmedim. Ancak temizlik yaptığım birgün Cem'in dolabında tırtıklı bir ekmek bıçağı buldum. Durumu Makbule Hanım'a bildirdim. Makbule Hanım 'ben hallederim' dedi. Dolapdan aldığım bıçağı, mutfağa götürdüm. Bu bıçakla ilgili de Cem'e hiçbirşey sormadım. Bu bıçağı olaydan iki sene önce gördüm" dedi.

BAHÇIVAN: "BAHÇE KAPISINDAN GİRİYORDU"
Bahçıvan olan tanık Refik İmamoğlu da Cem Garipoğlu'nu daha önce bir bayanla eve geldiğini görmediğini anlatarak, "Ancak bahçe kapısından içeri eve girerken gördüm. Cem Garipoğlu'nun evinin bahçe tarafını gösteren kameralar bozuk. Yöneticilere bozuk olduğunu söyledik. Bir kere gelip yaptılar fakat yine bozuldu. Bildiğim kadarıyla halen bozuk. Olay günü saat 14.00 ile 18.00 arası Mehmet Nida Garipoğlu'nun eve girdiğini, çıktığını görmedim" diye konuştu.

DÖRT YAHLİYE
Münevver Karabulut'un öldürülmesine ilişkin davada, Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu tutuklu dört sanığın tahliyesi kararlaştırıldı.

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada mahkeme heyeti, tutuklu yargılanan Mehmet Nida Garipoğlu, Habib Kurt, Mehmet Karakayalı ve Ahmet Batur'un tahliyesine karar verdi.

Böylece, davanın tek tutuklu sanığı olarak Cem Garipoğlu kaldı.

Münevver Karabulut'un öldürülmesine ilişkin davada, sanıklar Tülay Makbule Garipoğlu ile Hayyam Garipoğlu'nun tutuklanması yönündeki talep reddedildi.

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan tutuklu sanık Mehmet Nida Garipoğlu, oğlunun Karabulut ailesine telafisi imkansız bir zarar verdiğini, ailenin acısını paylaştıklarını söyledi.

BABA KARABULUT: ÇARESİZİM

Münevver Karabulut cinayeti davasında katil zanlısı Cem Garipoğlu dışındaki 4 tutuklunun tahliye edilmesiyle şaşkına dönen baba Süreyya Karabulut, "Adaletin önünde çaresiz kalmış bir babayım." değerlendirmesini yaptı.
Dava sonrasında Münevver Karabulut'un avukatı Rezan Epözdemir, baba Mehmet Nida Garipoğlu'nun tahliye edilmesini beklemediklerini söyledi. Epözdemir şunları söyledi: "Verilen tahliye kararı beklemediğimiz gibi oldu. Bir kısım taleplerimiz vardı. Mehmet Nida Garipoğlu'nun dışında, Hayyam Garipoğlu'nu ve Hayyam Garipoğlu'nun dışında Tülay Makbule Garipoğlu'nun da tutuklanmasını talep etmiştik. Çünkü bunların suçları değiştirmeye suç delillerini gizlemeye ehil olduğunu söylüyorduk. Nitekim bunlarla ilgili şeyler de ortaya çıktı. Çünkü Ahmet Batur'a daima bir psikolojik baskı var. Bu celsede söyledi. Hayyam Garipoğlu ifadesini değiştirsin diye baskı yapıyor."
Tutuklamanın bir ceza değil, bir güvenlik tedbiri olduğunu vurgulayan Epözdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şöför Ahmet Batur'u tutukluyorsan, taraflar aynı, maddi vaka aynı, süreç aynı sevk maddesi aynı Hayyam Garipoğlu'nu tutuklamamanız manidardır demiştik geçmiş için. İnsan vücudunda 6 litre kan vardır. Biz bunu CD ile izletmek istemiştik. Bu celse uygun görülmedi. Bir sonraki celsede zannediyorum izleteceğiz. 6 litre kan insan vücudunda ve evde iki tane kusmuk, duvarlarda bir iki tane kan noktası olduğu söyleniyor. 6 litre kan 3 saatte temizlenilmiş. Vereceğimiz CD'de maktülenin kafası olaydan 5 saat sonra kanıyor. Olay böyleyken 6 litre kanın 3 saatte temizlenmesi hayatın olağan akışına uygun değil."
Münevver Karabulut'un avukatı Rezan Epözdemir, suç delillerini bir kişinin temizlemeyeceğini fiziksel gerekçelerle ortaya koyduklarını ifade etti. Epözdemir, bu konuda şöyle konuştu: "Dahası maktülenin cesedi kıvrılarak valize konmuş. Elbiselerinde hiç kan yok. 48 kilogram olan bir hanımefendinin tek başına taşınması mümkün değil. Elbiseler de vuruldu diyor. Elbiselerde bıçak izi yok. Kuvvetle muhtemel soyuldu ve vuruldu. Akabinde elbiseler giydirildi. Biz bu CD'de bunları ortaya koymak istedik. Bu CD elimizde, hiç kimseyle paylaşmadık. 8 ay sonra bugün iddialarımızı CD eşliğinde incelemek istedik. Çünkü ancak öyle anılabilir. Fakat mahkeme de incelememiş CD'yi zannediyorum. Dolayısıyla bir sonraki celseye onu değerlendirmeye karar verdi."

Şoför ve iki genel müdürün tahliyesini beklediğini belirten Epözdemir, "Sadece bizi şaşırtan Mehmet Nida Garipoğlu'nun tahliye edilmesidir. Takdir yüce mahkemenindir. Yüce mahkeme böyle uygun görmüş. Gerekli yasal mekanizmalara başvuracağız. Sonuna kadar takipçisiyiz sürecin." şeklinde konuştu.

Baba Süreyya Karabut ise şunları söyledi: "İlahi adaletin dediği olur. Bir şey diyemiyeceğim. Bir şey konuşamayacağım fazla. Ben yandım başka babalar yanmasın. Yazık. Tek kelimeyle yazık. Bugün kaç tane tahliye verildi? Ben mürekkep yalamadım. Okul okumadığım için hukuktan anlamıyorum. Anladığım bir dil varsa o da adaletin önünde çaresiz kalmış bir babayım. Bu kadar bunu söyleyeceğim."

AJANSLAR / AHT