Bilindiği üzere, müzik yayını saatlerine sınırlama uygulaması, koronavirüs tedbirleri kapsamında İçişleri Bakanlığı tarafından farklı tarihlerde getirilmişti.

Türkiye Barolar Birliği, İçişleri Bakanlığı tarafından 10.05.2022 tarihinde valiliklere gönderildiği duyurulan ve “müzik yayın yasağını saat 01.00 olarak belirleyen” genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile Danıştay’a dava açtı.

TBB'den yapılan açıklamada "Dava konusu Genelge’nin yayımı tarihinde, koronavirüs tedbirlerinin uygulanması durumu ortadan kalktığından, varlık amacında “halk sağlığının korunması” ve “kamu yararı” gibi nesnel ölçütler bulunmayan Genelge’nin amaç yönünden hukuka aykırı olduğunun kabulü gerekmektedir.

Öte yandan ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde, müzik saatlerinin belirlenmesi konusunda yetkili kurum, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olup, davalı Bakanlığın konuya ilişkin herhangi bir sorumluluğu, görev ve yetkisi bulunmamaktadır.

İptali istenen Genelge yürürlükte kaldığı sürece, kamu yararı ile bireylere anayasal hak olarak verilen bilim ve sanat hürriyeti, sanatın ve sanatçının korunması ilkesi zedelenecektir." denildi.

Danıştay'a başvuru dilekçesi şöyle;

DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA

Yürütmenin Durdurulması İstemlidir.

DAVACI : Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı
Oğuzlar Mah. Barış Manço Cad. Av. Özdemir Özok Sokak
No: 8 Balgat Ankara

VEKİLİ :
Aynı Adreste.

DAVALI : T.C. İçişleri Bakanlığı
Bakanlıklar Ankara

KONU : 10.05.2022 tarihinde https://www.icisleri.gov.tr/muzik-yayin-saatleri-yeniden-belirlendi# adresinde yayımlanarak Valiliklere gönderildiği duyurulan İçişleri Bakanlığı Genelgesinin iptali ile yargılama sonuçlanıp hüküm kesinleşinceye kadar yürütmenin durdurulması istemidir.

YAYIM TARİHİ : 10.05.2022

AÇIKLAMALAR :

I- Türkiye Barolar Birliğinin Dava Açmadaki Hak ve Menfaati:

Anayasa ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun Türkiye Barolar Birliğine Verdiği Görev ve Yetkiler Kapsamında Birliğin Dava Açma Hak ve Yetkisi Bulunmaktadır:

a) Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.

b) 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 109. maddesine göre ise, Türkiye Barolar Birliği, bütün baroların katılımıyla oluşan, kamu kurumu niteliğinde, tüzel kişiliğe sahip bir meslek kuruluşudur. Türkiye Barolar Birliği, kurulduğu günden bu yana yasaların bir meslek kuruluşu olarak kendisine yüklediği görevlerinin yanında, toplumun hukuki sorunlarıyla ilgili görüş ve önerileriyle de Türk hukuk sisteminin gelişmesine katkı sağlamış olup, sağlamaya da devam edecektir.

c) 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Birliğin görevleri” başlıklı 110. maddesinin 17. bendinde bütün baroların katılımı ile oluşan kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliğine “hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak” görevi verilmiştir.

d) Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da 23.12.2020 tarih 2020/1033- 3395 sayılı kararında baroların insan haklarını korumak ve hukukun üstünlüğünü sağlamak görevi çerçevesinde, iptal davasına konu işlemin hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ilkesi, genel kamu yararı, Anayasa ile koruma altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlaline yol açıp açmadığı değerlendirilerek baroların dolayısıyla aynı yasa hükmü müvekkil Türkiye Barolar Birliği için de düzenlendiğinden; Birliğin iptal davası açma menfaat ve ehliyetinin kabul edilmesi gerektiği ifade etmektedir (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 23/12/2020 tarih ve E. 2020/1033 K. 2020/3395 sayılı kararı).

e) Aşağıda açıklanan gerekçeler uyarınca hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak işlevi olan müvekkil Birliğin, dava konusu Genelgeye karşı Kanun ve ilgili mevzuata açıkça aykırılık teşkil ettiği, yetki tecavüzü yarattığı ve yurttaşların hak ve özgürlüklerinin ihlali sonucunu doğurduğu gerekçeleri ile iptal davası açma hak ve yetkisi olduğunun kabulü gerekmektedir.

II- Dava Konusu Düzenleyici İşlem ve İptal Nedenleri:

Davalı T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 10.05.2022 tarihinde https://www.icisleri.gov.tr/muzik-yayin-saatleri-yeniden-belirlendi# adresinde yayımlanarak Valiliklere gönderildiği duyurulan Genelge ile

- gürültü ve titreşim standartları ile eğlence yerlerinde yapılacak müzik yayınlarına dair usul ve esasların 2872 sayılı Çevre Kanunu, anılan kanuna dayanılarak yayımlanan ve yürürlükte bulunan Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik olmak üzere ilgili mevzuatta düzenlendiği belirtildikten sonra,

- “İlgili kanun/mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla ülke genelinde müzik yayını yapılabilme süresi saat 01:00’e kadar uzatıldı.” demek suretiyle görev ve yetki alanı içerisinde bulunmayan bir konuda düzenleyici işlem tesis edilmiştir.

Aşağıda açıklanan nedenler uyarınca dava konusu işlemin öncelikle yürütülmesinin durdurulması olmak üzere iptali gerekmektedir.

1- Dava Konusu Genelgenin Hukuki Tanımı ve İcraî İşlem Niteliği:

Genelgeler, hiyerarşide üstün asta uygulayacağı yasal hükümlerin yorumlanması konusunda emir ve talimat veren, iç işleyişe ilişkin olduğundan; Resmî Gazete’de yayımlanmayan belgelerdir.

Dava konusu “Genelge”nin, davalı Bakanlığın internet sitesinde yayınlanarak her türlü kişi, kurum ve kuruluşa talimat olduğu ve icraî, yürütülebilir niteliği bulunduğu açıktır. Yerleşmiş içtihatlar uyarınca bir idari işlemin icraî, kesin ve yürütülebilir bir işlem olup olmadığı içeriği incelenerek tespit edilmesi gerektiğinden; dava konusu “Genelge”nin esas itibariyle icraî, yürütülebilir işlem niteliği ile idari yargı denetimine tabi olduğunun kabulü gerekmektedir.

Aksi bir düşüncenin kabulü, aşağıda açıklanan nedenlerle, anayasal temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunacak uygulamalara sebebiyet verecek ve hakkın özüne Anayasa’da yer almayan sınırlama ölçütleri ile müdahale edilecek; Genelge’yle yetki tecavüzü ile getirilen kısıtlama kriterleri dolayısıyla Anayasa ve kanun hükümlerine aykırı icraî işlemler ortaya çıkabilecektir.

2- Dava Konusu Genelgenin Tarihçesi ve Düzenleniş Amacı Hakkında Açıklamalarımız ile Amaç Yönünden Hukuka Aykırılık:

Bilindiği üzere, Dünya Sağlık Örgütü tarafından koronavirüs (Covid-19) salgını, pandemi olarak ilan edilmiştir. Buna bağlı olarak tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de “halk sağlığının korunması” ve “kamu yararı” gerekçeleri ile bir takım kısıntı ve sınırlayıcı düzenlemelere gidilmiş ve zaman zaman kamuoyunda eleştiri konusu yapılan bir kısım düzenlemeler getirilmiştir.

Dava konusu edilen Genelgenin yayımı tarihi öncesi yine davalı Bakanlık tarafından 16 Mart 2020 tarih 5361 sayılı Genelge ile “81 ilde, tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetleri geçici bir süreliğine bugün saat 24:00 itibariyle” durdurulacağı belirtilmiştir. Müzik yasağı, 30 Mayıs 2020 tarih 8556 sayılı genelge ile lokanta, restoran, dernek lokalleri ve çay bahçeleri gibi yerlere getirilmiştir.

Haziran 2020 tarihinde yayımlanan 8591 sayılı genelge ve 21.12.2020 tarihinde yayımlanan 21153 sayılı genelge ile anılan yasak koronavirüs tedbirleri kapsamında yinelenmiştir.

Ülkemizde uygulanan koronavirüs tedbirlerinin Cumhurbaşkanlığı’nın 9 Nisan 2022 tarihli 31804 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2022/2 sayılı Genelgesi ile yürürlükten tamamen kalktığı, ülkemizin normal yaşam koşullarına döndüğü kabul edildiğinde; davalı Bakanlığın iptal istemine konu Genelge’yi çıkarma hak ve yetkisinin bulunmadığı açıktır. Zira;

İdari işlemlerin amacı “kamu yararı”dır; dava konusu Genelge’nin çıkarılma tarihinde koronavirüs tedbirlerinin uygulanması durumu ortadan kalktığından, varlık amacında “halk sağlığının korunması” ve “kamu yararı” gibi nesnel ölçütler bulunmadığının, düzenleniş amacının kalmadığının Genelge’nin amaç yönünden hukuka aykırı olduğunun kabulü gerekmektedir.

Bundan başka Genelge’de de belirtildiği üzere; “canlı müzik” üst başlığında müzik saatlerinin belirlenmesi konusunda devlet teşkilatında yetkili kurum, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’dır.

3- Davalı Bakanlık, Genelge ile Yetki Tecavüzünde Bulunmuştur:

“… bir idari merci veya kamu görevlisi, İdare adına irade açıklamaya ve dolayısıyla işlem tesis etmeye yetkili olmakla beraber, başka bir idari mercii veya kamu görevlisinin görev alanına giren bir konuda bir karar almış ise, bu hukuka aykırılık yetki tecavüzü olarak adlandırılmaktadır. Yetki tecavüzü nedeni ile hukuka aykırı olan bir karar, yok hükmünde sayılmaz. Böyle bir karar hukuk aleminde doğmuştur ve hukuka uygunluk karinesinden yararlanır. Ancak böyle bir karar, hukuka aykırılığı ileri sürülerek iptali istenebilir bir karardır.” (Prof. Dr. Metin Günday, İdare Hukuku, 11. Baskı 2017, Ankara, s. 142).

“Yasalar, her idari kuruluşun yetkisi içine giren konuları, başka bir deyişle görevlerini belirlemiştir. Bunun dışına çıkılması, konu yönünden yetkisizlik durumunu oluşturur.” (Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük ve Prof. Dr. Turgut Tan, İdare Hukuku Cilt II İdari Yargılama Hukuku, 1. Bası 1999, Ankara, s. 423).

“ …Aralarında herhangi bir ast üst ilişkisi bulunmayan yerlerden biri, diğeri yerine karar alabilir. Böyle bir durumda yapılan işlem, yetki yönünden sakat olur. Örneğin, bir bakanın, ya da bakanlığın başka bir bakanın ya da bakanlığın yetkisi içine giren bir konuda karar alması gibi.” (Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük ve Prof. Dr. Turgut Tan, İdare Hukuku Cilt II İdari Yargılama Hukuku, 1. Bası 1999, Ankara, s.426).

Dava konusu Genelge’de yasal mevzuat olarak dile getirilen 2872 sayılı Çevre Kanunu, anılan kanuna dayanılarak yayımlanan ve yürürlükte bulunan Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nde ve ayrıca İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’te müzik saatlerinin belirlenmesine hatta müzik yasağına dair davalı Bakanlığın herhangi bir sorumluluğu, görev ve yetkisi bulunmamaktadır.

4- Dava Konusu Genelge, 2872 sayılı Çevre Kanunu’na, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’e Aykırıdır:

2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 14. maddesi

“Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır.
Ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirler alınır” hükmünü içermektedir.

Madde metni incelendiğinde; müzik konusunda hiçbir sınırlama ve belirlemenin bulunmadığı görülmektedir.

Alıntılanan yasa maddesine dayanılarak yayımlanan ve yürürlüğe giren Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği incelendiğinde; kanun koyucu idareye verdiği düzenleyici işlem yapma yetkisinin sınırını tam olarak belirlemediğinden, adeta asli düzenleme yetkisi idarede imiş gibi, önce tanımlamalarda uygulama alanlarını belirleyip sonrasında müzik konusunda birtakım sınırlamalara ve yasaklara yer verildiği görülmektedir.

Yönetmelikte yer verilen “Tanımlar” şu şekildedir:

“Gürültüye hassas kullanımlar: Çok hassas kullanımlar, hassas kullanımlar ve az hassas kullanımları,

Çok hassas kullanımlar: Konut, yataklı hizmet veren sağlık kurumları, çocuk ve yaşlı bakım evleri, yatılı eğitim kurumları, öğrenci yurtları gibi kullanımları,

Hassas kullanımlar: Yataklı hizmet veren konaklama tesisleri, eğitim kurumları ile dini tesisleri,

Az hassas kullanımlar: İdari ve ticaret binaları, çocuk bahçeleri, oyun alanları ve spor tesisleri gibi kullanımları,

Hassas olmayan kullanımlar: Otoparklar, garajlar, eğlence yerleri, sanayi tesisleri gibi kendisi gürültü kaynağı olabilen alan ve kullanımları,

Canlı müzik: Gerçek enstrüman ve/veya seslerle veya banttan ya da elektronik olarak yükseltilmiş ses kaynağı kullanılarak yapılan müzik türünü,

Eğlence yeri: Bir konaklama tesisi bünyesinde veya müstakil olarak faaliyet gösteren, müşterinin eğlence ihtiyacını karşılamaya yönelik canlı müzik hizmeti veren işyerini,

Açık eğlence yeri: Oluşan sesin, bütün cephelerden atmosfere direk geçişine izin verecek şekilde olan eğlence mekânlarını,

Kapalı eğlence yeri: Bütün cepheleri ve üstü yapı elemanları (beton, tuğla, cam ve benzeri) ile kapalı olan ve içeride oluşan sesin; kapı, pencere ve benzeri açıklıklardan atmosfere direkt geçişine imkân vermeyecek şekilde önlem alınmış eğlence mekânlarını,

Yarı açık eğlence yeri: En az bir cephesi veya üstü açık olan veya kullanılan yapı elemanı portatif veya açılıp kapanabilir özellikte olan, içeride oluşan sesin atmosfere direkt geçişine imkân verecek şekilde açıklık (kapı, pencere, havalandırma ve benzeri) bulunan eğlence mekânları”

Yönetmelik dahi Kanun Koyucu gibi kanımızca yetki aşımı ile ölçüsüz biçimde asli düzenleme yetkisi kapsamında müzik yasağı ve bu konuda çeşitli düzenlemeler getirmişken ve anılan yasal mevzuatta yetkili kurum, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı iken; davalı T.C. İçişleri Bakanlığı’nın bu konuda hem de Genelge ile düzenleme yapması kanuna ve anılan yönetmeliğe aykırıdır.

Dava konusu Genelge’de adı geçen bir diğer yönetmelik olan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in 38. maddesi, müzik ile ilgili izin verme koşul ve esaslarını düzenlemektedir. Sözü edilen yönetmelikte müzik yasağına ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir.

Açıklanan nedenlerle dava konusu Genelge’nin konu yönünden yetkisizlik yanında kanuna aykırılık nedeniyle esasen hukuka aykırılığının tespiti ile bu nedenle de iptali gerekmektedir.

5- Anayasa’ya Aykırılık:

Aşağıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; canlı müzik faaliyeti, müzik sanatının icrası olup Anayasa’nın ilgili maddeleri şu şekildedir:

“Madde 17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”

Anayasa’nın “Bilim ve sanat hürriyeti” başlıklı 27. maddesi şu şekildedir:

“Madde 27 – Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.

Yayma hakkı, Anayasanın 1 inci, 2 nci ve 3 üncü maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz.

Bu madde hükmü yabancı yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel değildir.”

“Sanatın ve sanatçının korunması” kenar başlıklı 64. maddesi:

“Madde 64 – Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır.”

Konuyla ilgili olarak yayımlanan bilimsel bir makalede şu ifadelere yer verilmiştir:

“Anayasamızdaki sanat özgürlüğünü düzenleyen m.27, f.1’de açıkça öngörülmemesine rağmen bu temel hak her şeyden önce sanat eserinin oluşum aşamasındaki sanatsal faaliyeti korumaktadır. Sanat eserinin oluşum alanı sanatsal yaratıcılık faaliyetinin gerçekleştiği yaşam alanını ifade eder. Bir tiyatro oyununun yazımı, bir televizyon filminin çekimi ve montajı, stüdyoda bir heykelin hazırlanması veya bir yağlıboya tablo yapılması şeklindeki faaliyetler sanatın oluşum alanına dahildir.

Bunun yanında, sanat eserinin yayılması ve açıklanmasına ilişkin faaliyetler de anayasa maddesinde açıkça belirtildiği üzere temel hakkın garantisinden yararlanır. Sanatın etki alanına dahil olan faaliyetlere örnek olarak tiyatro eserinin sahnelenmesi, filmin gösterimi, resim ve heykellerin galeride sergilenmesi veya bir müzik eserinin sahnede yorumlanması örnek olarak gösterilebilir.

Ayrıca, üretilen sanat eserinin de bizzat eser olarak ayrıca temel hakkın kapsamında korunduğu tartışmasızdır (bir yağlıboya tablo, bir heykel, bir müzik eseri vb. gibi). Sanatın oluşum alanına ilişkin anayasal koruma mutlak olup, bu alan devletin her türlü müdahalesine karşı kesin olarak koruma altına alınmıştır. Örneğin, bir müzik eseri bestelenmesi sırasında ya da bir heykelin yontulması esnasında temel hakkın bu aşamadaki kullanımına devletin hiçbir şekilde müdahalesi düşünülemez. Bir piyanistin veya şarkıcının sahneleyeceği eserin prova çalışmaları sırasında bu temel haktan yararlanması gibi, bir ressam veya yazarın bir düşünceyi kâğıda veya tuvale yansıtmasında da durum aynıdır.

Sanatın etki alanında ise temel hak koruması mutlak değildir ve anayasal sınırlama ölçütleri çerçevesinde temel hakkın bu alandaki kullanımı sınırlandırılabilir” (Yrd. Doç. Dr. Esra Atalay, “Sanat Özgürlüğü Temel Hakkının Kapsamı ve Diğer Temel Hak ve Özgürlüklerle İlişkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 6, Sayı: 2, 2004, s.1-28)

Bu konuyla ilgili asıl olarak ele alınması gereken husus; genelde temel hak ve özgürlüklerin özelde sanat özgürlüğünün kısıtlanması için belirli ilke ve kurallar öngören Anayasa’nın 13. maddesi hükmüdür.

Anılan anayasal madde:

“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.

Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” hükmünü içermektedir.

Dava dışı Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği ile getirilen yasak hükümler açısından Anayasa Mahkemesi kararlarında da değinildiği üzere “…faaliyet yasaklanırken en son çare olmalı” ilkesi çerçevesinde denetlenmelidir. Faaliyeti yasaklamak yerine öncelikle başka olanaklar, örneğin; desibel sınırı, saat sınırlaması gibi ölçütler düşünülerek, kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını koruma amacına ulaşılabilecek iken; müzik yasağının dava konusu Genelge ile görev ve yetkisi bulunmayan bir Bakanlık tarafından getirilmiş olması, Anayasa’ya ve hukuka açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

III- Yürütmenin Durdurulması İstemi:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinde “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır …İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir….” hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 27. maddesi “2. Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir” hükmünü içermektedir.

İptalini istediğimiz Genelge yürürlükte kaldığı sürece, kamu yararı ile bireylere anayasal hak olarak verilen bilim ve sanat hürriyeti, sanatın ve sanatçının korunması ilkesi zarar göreceğinden; kararın verilmesine kadar geçen sürede müzisyenlere, yurttaşlara onarılamaz zararların engellenmesi ve telafisi olanaksız bu durumun önlenebilmesi için, yargılama sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulmasını da talep zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : T.C. Anayasası, 2872 sayılı Çevre Kanunu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik ve ilgili mevzuat.

DELİLLER : Yasal mevzuat ve gerekli her türlü kanıt.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıklanan ve tetkik esnasında da saptanacak nedenlerle; 10.05.2022 tarihinde https://www.icisleri.gov.tr/muzik-yayin-saatleri-yeniden-belirlendi# adresinde yayımlanarak Valiliklere gönderildiği duyurulan İçişleri Bakanlığı Genelgesinin öncelikle yürütülmesinin durdurulması ile iptaline, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekil edenim adına saygılarımla dilerim. 18.05.2022

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı Vekili

EKLER :
1- Vekaletname Örneği
2- 10.05.2022 tarihinde https://www.icisleri.gov.tr/muzik-yayin-saatleri-yeniden-belirlendi# adresinde yayımlanarak Valiliklere gönderildiği duyurulan İçişleri Bakanlığı genelgesine ilişkin metin örneği.