Bugünkü duruşmada, sanık Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner hazır bulundu.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve Cihaner'in "Ergenekon terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla yargılandığı dava dosyası ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yürütülen ve sanıkları arasında Kurmay Albay Dursun Çiçek'in de bulunduğu, "İrtica ile mücadele eylem planı" dava dosyasının, birleştirme kararı beklenmeden kurye ile Daire'ye gönderilmesine karar verdi.

11. Ceza Dairesi ayrıca, dava dosyasını göndermeyen ve verdiği cevabi yazıda, yazışma ve nezaket kurallarına aykırı davrandığını ileri sürdüğü, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi yetkilileri hakkında da Adalet Bakanlığına suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı.

DURUŞMADAN DETAYLAR

Avukatlar, basın mensupları ve izleyiciler salona girdikten sonra sanık İlhan Cihaner, duruşma salonuna alındı. Cihaner, duruşma salonuna girişinde izleyiciler tarafından alkışlandı.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, Cihaner'in üzerine atılı suçlamaları okuyarak, Cihaner'in her suçlama için ayrı ayrı savunma yapmasını istedi.

Ülker'in, "Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı ile aynı konuda, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesi kapsamında soruşturma yürüttüğü, dosyayı Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne göndermediği" ile suçlandığını anımsatması üzerine Cihaner, üzerine atılı suçun "görevi kötüye kullanmak" olduğunu, Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi'nin kendisi hakkında verdiği son soruşturma kararında böyle bir suçun bulunmadığını savundu.

"Bana göre haksız olan Erzurum"

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin, yürüttüğü soruşturma dosyalarını istemesi üzerine kendisinin de Erzurum'daki dosyaları incelemek için istediğini, ancak herhangi bir cevap alamadığını anlatan Cihaner, şöyle konuştu:

"Bana cevap vermediler fakat buna rağmen hiçbir ayrıntı belirtmeden yürütüğüm soruşturmalara ilişkin dosyayı ısrarla istediler. Benim dayanağım Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılan değişiklikler. Bir örgüt, cebir ve şiddet kullanmamışsa artık terör örgütü sayılmıyor. Dolayısıyla benim yürüttüğüm Fethullah Gülen grubu ve İsmailağa cemaatine ilişkin soruşturmalar bu kapsamdaki soruşturmalar. Bu tarz örgütsel suçlara ilişkin soruşturmalar başsavcılıklarca yürütülür. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Fethullah Gülen hakkında verdiği karar da bu yöndedir.

Ceza Genel Kurulu da Fethullah Gülen grubunu terör örgütü olarak görmemiştir. Bana göre haksız olan Erzurum'dur. Hukuki değerlendirmeler de benim işlemimin doğruluğunu kanıtlıyor. Fethullah Gülen ve İsmailağa cemaatinin halen cebir ve şiddet kullandığı görülmemiştir. İsmailağa cemaatine yönelik soruşturma 2 yıl sürdü ve iletişim tespitlerinde yapılanmanın cebir ve şiddet kullandığı ya da silahlı örgüt olduğu yönünde delil elde edilememiştir."

İsmailağa cemaatine yönelik soruşturma

"İsmailağa cemaatine yönelik soruşturmayı soyut iddialar üzerine başlattığı" konusundaki suçlamaya yönelik olarak da Cihaner, böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını, somut deliller ile soruşturmaya başladığını öne sürdü.

Sanık Cihaner, "Soruşturma işlemi, suç izlenimi ile başlar. Daha önceden beraat ile sonuçlandırılan bir dava suçsuzluk karinesi oluşturmaz. İletişim tespit tutanağı, valilikte yapılan asayiş toplantıları sonuçları ve medyada çıkan haberler soruşturma başlatılması için gerekli izlenim için yeterlidir. Kaldı ki Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı, Fethullah Gülen grubu hakkında daha ağır suçlarla soruşturma başlattı, ama bu soruşturmanın da benim yürüttüğüm soruşturmayı Erzurum'a taşımak için başlatıldığı anlaşıldı" diye konuştu.

"Yetkili yer dışında işlem yapmak"la da suçlandığını anımsatan Cihaner, savcıların cemaat ya da örgüt merkezi referans alınarak belirlenmiş bir yetki kuralı olmadığını, kendi yetki sahası içinde suç ihbarı alan, suçla ilk karşılaşan savcılığın soruşturmayı başlatacağını, delilleri toplamada başka yer savcılarına talimat yazabileceğini, diğer illerde arama ve gözaltı işlemi yaptırabileceğini söyledi.

"Yürütüğü soruşturmaları ve soruşturulan kişileri Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nden gizlediği yönündeki" suçlamaları da kabul etmediğini belirten Cihaner, şöyle devam etti:

"İsmailağa cemaati soruşturması sırasında Fethullah Gülen, Menzil ve Süleymancılar gruplarının faaliyetlerine ilişkin bilgiler de jandarma ve emniyetten geldi. Erzurum'un benden bilgi ve dosya istediği zaman jandarma ve emniyetten henüz yazılar gelmemişti. Bu yüzden haberdar olmadığım konuda Erzurum'a yanıt vermem mümkün değil. Erzurum'un yazısında somut talep yoktu. 'İrticai faaliyetlerle ilgili yapılan soruşturmalar' ya da geniş ifadeli bir yazı gelseydi, somut şekilde ne istedikleri belirtilseydi cevap verecektim."

Cemil Çiçek ne istedi?

Fethullah Gülen grubu ve İsmailağa cemaatine ilişkin soruşturmalar sırasında gelen imzasız ihbar mektuplarının, soruşturmayı Erzurum'a taşımak için gönderildiğini ve bunun da cemaat üyelerinin aralarında yaptığı telefon görüşmelerinde tespit edildiğini anlatan Cihaner, avukatı Turgut Kazan'ın uyarısı üzerine soruşturmaların yürütüldüğü dönemde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in kendisini arayarak "seçimler öncesi yapılan gözaltılar bizi, siyaseten zor durumda bırakacak. Ceza evleri ağzına kadar dolu, cezanın alt ve üst sınırı da belli bu kişileri bırakalım" dediğini iddia etti.

Kendisinin de "yasal gereklilik neyse onu yapacağım" dediğini, Cemil Çiçek'in talebinde ısrar etmesi üzerine de kesin bir dille bunun olmayacağını söylediğini anlatan Cihaner, Cemil Çiçek'in aralarında geçen konuşmayı basına "gözaltına alınan çocukların durumunu sordum" şeklinde aktardığını, fakat gözaltına çocuk bulunmadığını söyledi.

"Davaların birleştirilmesi hukuki değil"

Savcı'nın mütalaasının ardından Daire Başkanı Ülker, Cihaner'e söz verdi.

Cihaner, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hakkındaki dava dosyasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava ile birleştirme kararının hukuki olmadığını savundu.



Cnn Türk