Arama kural olarak hâkim kararı ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hâllerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile yapılabilmektedir.

Konutta, iş yerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda sadece hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile arama yapılması imkân dâhilindedir.

Bu nedenle yetkili makamdan karar alınmadan şahısların, konutların ve işyerlerinin aranması hukuka aykırı olabilecektir.

Belirtmek gerekir ki, bazı hallerde hâkim kararı ve yazılı arama emri bulunmasa dahi arama yapılabilmesi mümkündür.

Bu hâller olayın özelliğinden veya kanun hükmünün verdiği arama yetkisinden kaynaklanabileceği gibi arama emri almaya imkân bulunmaması gibi bir sebepten kaynaklanabilir.

Bu hallerde kolluk görevlileri, bir arama kararı veya emri beklemeden arama yapmak, delilleri elde etmek ve failleri yakalamakla görevli kılınmışlardır.

Yakalama işlemleri

Bu aşamada kişilerin yakalanması ile ilgili işlemlerden bahsetmek gerekecektir.

Yakalama kişinin özgürlüğünü kısıtlayıcı bir koruma tedbiridir. Bu niteliği gereği üst arama işlemine göre daha geniş kapsamlı bir işlemdir.

Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemleri düzenleyen 5271 sayılı CMK’nin 90/4. maddesi gereğince de, kolluk yakaladığı kişinin kaçmasını, kendisine ya da başkalarına zarar vermesini engelleyecek önlemleri almalıdır.

Kaba üst araması

Kişinin yakalanmasından sonra bir önlem olarak kaba üst araması yapılabilmesi mümkündür. Bunun için ayrıca bir karar almaya gerek bulunmamaktadır.

Ayrıca karar alınmasına gerek olmayan bu arama işlemi, en kısa zamanda ve dikkatli bir biçimde elle yoklama şeklinde, kişileri incitmeden icra edilmelidir.

Başka bir söylemle, bu şekilde yapılan işlem veya yoklama bir arama işlemi olarak kabul edilmemektedir. Bu nedenle arama işlemleri ile ilgili işlem silsilesine riayet edilmesi gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır.

Belirtmek gerekir ki, burada yapılan yoklamanın arama boyutuna ulaşmaması gerekir.[1]

Yakalanan kişinin üstündeki kıyafetlerin tamamen çıkarılması ve beden çukurlarının aranması yasal olarak mümkün gözükmemektedir. Bu şekilde yapılan bir yoklama veya arama hukuka aykırı olacaktır.

Polisin suça el koyma ve gerekli işlemleri yapma yetkisi

Polis, görevli bulunduğu mülki sınırlar içinde, hizmet branşı, yeri ve zamanına bakılmaksızın, bir suçla karşılaştığında suça el koymak, önlemek, sanık ve suç delillerini tespit, muhafaza ve yetkili zabıtaya teslim etmekle görevli ve yetkili kılınmıştır.[2] (PVSK md. Ek.4)

Polis, 2559 sayılı PVSK[3] ek altıncı maddede yazılı görevlerinin yanında, Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer mevzuatta yazılı soruşturma işlemlerine ilişkin görevleri de yerine getirmek zorundadır.[4] (PVSK md. Ek.6)

Polisin soruşturma işlemlerini yerine getirme görevi

Polis, bir suça ilişkin olarak kendisine yapılan sözlü ihbar ve şikâyetleri ve görevi sırasında öğrendiği suça ilişkin bilgileri yazılı hale getirir.

Edinilen bilgi veya alınan ihbar veya şikâyet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan polis, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için derhal gerekli tedbirleri alır.

Bir suç işlendiği veya işlenmekte olduğu bilgisini edinen polis, olay yerinin korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için acele tedbirleri aldıktan sonra el koyduğu olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirir ve Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerini yapar.

Polisin olay yerinde gerekli önlemleri alma yetkisi

Kolluk kendisine ulaşan bilgi, ihbar veya şikâyet üzerine veya görev gereği, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi için soruşturma işlemlerini yerine getirirken gerekli özeni göstermelidir. Bu aşamada kolluğun suçun delillerinin tespiti, kaybolmaması veya bozulmaması için derhâl gerekli önlemleri de alması zorunludur.

Zorunlu önlemler ivedilikle alınırken, önlemlere başvurulmadığı takdirde ceza muhakemesinin amacına ulaşılamayacağı, yani delillerin kaybolması gibi bir sonucun ortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. İşlemin yapılması sırasında, yapılan işlemin haklı görünmesi ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerekir. Başka bir söylemle, kolluk haklı bir nedene dayanarak ve ölçülü bir şekilde soruşturma işlemlerini gerçekleştirmelidir.

Aksi durumda ise maddi gerçeğe ulaşma amacı tehlikeye girecek, mağdur ve sanık haklarının ihlali söz konusu olacaktır.

Kişilerin kaba üst aramasını yapabilmesi

Bu hâlde suçun işlendiği bilgisini alan kolluk, olay yerinde delillerin karartılmasını önleme yetki ve görevi kapsamında yakaladığı kişi ya da kişilerin kaba üst aramasını yapabilecek ve el koyduğu olayı, yakalanan kişi ya da kişiler ile uyguladığı tedbirleri en kısa zamanda Cumhuriyet savcısına bildirecektir.

Yapılan işlemlerin hukuka uygun olması için kanun,[5] yönetmelik[6] ve benzeri yasal düzenlemede belirtilen kurallara uygun olması gerekir.

Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği

Burada bahsedilmesi gereken yasal metin, aramanın usul ve esaslarını göstermek üzere Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğidir.[7]

Yönetmeliğin kamu düzeninin sağlanmasında ortaya çıkan sorunların çözümü için kanunlara aykırı olmamak şartıyla söz konusu kanunların uygulanmasını göstermek amacıyla çıkartılabileceği ve adli arama konusunda Adalet Bakanlığının idare hukuku kuralları çerçevesinde yönetmelikle düzenleme yetkisinin bulunduğu gözetildiğinde söz konusu Yönetmeliğin 8. maddesinin karar alınamadan yapılacak arama işlemini somut olgulara bağladığı ve kanuna aykırı olmadığı anlaşılmaktadır.

Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin[8] (AÖAY) "Karar alınmadan yapılacak arama" başlıklı 8. Maddesine[9] göre, aşağıda belirtilen hallerde karar alınmadan arama işlemleri yapılabilecektir:[10]

1. Hakkında gıyabî tutuklama kararı verilen kaçak yakalandığında üstünde

Hakkında tutuklama kararı veya yakalama emri veya zorla getirme kararı bulunan kişi ile hakkında gıyabî tutuklama kararı verilen kaçak yakalandığında üstünde kaba üst araması yapılabilir.[11] (AÖAY md. 8/a)

2. Yakalama işlemini yapan kolluk görevlilerine zarar vermesini önlemek amacıyla yapılacak kaba üst aramasında

Hâkim kararı veya Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile veya kolluk tarafından doğrudan yakalanan kişinin, kendisine, başkalarına veya yakalama işlemini yapan kolluk görevlilerine zarar vermesini önlemek amacıyla yapılacak kaba üst aramasında yine yetkili makamdan bir karar alınmasına gerek yoktur. (AÖAY md. 8/b)

3. Gözaltı işlemlerinde

Gözaltına alınan kişinin, nezarethaneye konmadan önce yapılan üst aramasında da karar alınması gerekmemektedir. (AÖAY md. 8/c)

4. Suçüstü hallerinde ve suçun failinin yakalanması amacıyla takibi sırasında

Herhangi bir sebeple hukuka uygun şekilde yakalandıktan sonra kolluk güçlerinin elinden kaçmakta olan kişilerin veya işlenmekte olan veya henüz işlenmiş olan veya pek az önce işlendiğini gösteren belirtilerin olduğu suçun failinin yakalanması amacıyla takibi sırasında girdikleri araç, bina ve eklentilerinde yakalanması amacıyla yapılacak aramalarda herhangi bir makamdan karar alınması zorunlu kılınmamıştır. (AÖAY md. 8/d)

5. Gümrük salonları ve gümrük kapılarında kaçak eşya sakladığından kuşkulanılan kişilerin aranması

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında gümrük salonları ve gümrük kapılarında kaçak eşya sakladığından kuşkulanılan kişilerin üzeri, eşyası, yükleri ve araçlarının gümrük kontrolü amacıyla gümrük görevlilerince aranmasında yetkili makamdan alınmış bir arama kararının varlığına ihtiyaç duyulmayacaktır. (AÖAY md. 8/e-1)[12]

6. Yasak olan gümrük bölgesinde rastlanacak kişi ve her nevi taşıma araçlarının aranması

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında Gümrük Kanunu gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden girilmesi, çıkılması ve geçilmesi yasak olan gümrük bölgesinde rastlanacak kişi ve her nevi taşıma araçlarının yetkili memurlar tarafından durdurularak bu kişilerin eşya, yük ve üzerleri ile varsa taşıma araçlarının aranmasında arama kararı alınması şart değildir. (AÖAY md. 8/e-2)

9. Hukuka uygunluk sebepleri ve suçüstü hâlinde yapılan aramalarda

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24 üncü maddesindeki kanunun hükmü ve âmirin emrini yerine getirme, 25 inci maddesindeki meşru savunma ve zorunluluk hâli ve 26 ncı maddesindeki hakkın kullanılması ve (ilgilinin rızası ile) diğer kanunların öngördüğü hukuka uygunluk sebepleri ve suçüstü hâlinde yapılan aramalarda, toplum için veya kişiler bakımından hayatî tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla veya kapalı yerlerden gelen yardım çağrıları üzerine, konut, işyeri ve yerleşim yeri ile eklentilerine girmek için arama kararı alınması gerekmemektedir.[13] (AÖAY md. 8/f)

Danıştay Onuncu Dairesinin 13/3/2007 tarihli ve E.:2005/6392, K.: 2007/948 sayılı Kararı ile bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “ilgilinin rızası ile” ibaresi iptal edilmiş; yapılan temyiz sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14/9/2012 tarihli ve E.: 2007/2257, K.: 2012/1117 sayılı Kararı ile İptal Kararı onanmıştır.

2559 sayılı PVSK'nda ve Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nde hâkimden arama kararı alınması gerekmeyen hâller gösterilmiştir.

10. Polisin, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislerde yapılacak arama

Polisin, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislere gelenlerin herhangi bir emir veya karar olmasına bakılmaksızın, üstünü, aracını ve eşyasını teknik cihazlarla, gerektiğinde el ile kontrol etme ve arama yetkisi bulunmaktadır. (PVSK m.9/7)

11. Devletçe kamu hizmetine özgülenmiş bina ve her türlü tesislere giriş ve çıkışın belirli kurallara tâbi tutulduğu yerlerde yapılacak arama

Bunun dışında Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 25. maddesi uyarınca Devletçe kamu hizmetine özgülenmiş bina ve her türlü tesislere giriş ve çıkışın belirli kurallara tâbi tutulduğu hâllerde, söz konusu tesislere girenlerin üstlerinin veya üzerlerindeki eşyanın veya araçlarının aranmasında arama kararı gerekmemektedir. Arama kararı olmadan arama işlemleri yapılabilecektir.

12. Sivil hava meydanlarında, limanlarda ve sınır kapılarında

5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun Ek 1. maddesi kapsamında bulunan, sivil hava meydanlarında, limanlarda ve sınır kapılarında, binaların, uçakların, gemilerin ve her türlü deniz ve kara taşıtlarının, giren çıkan yolcuların X-ray cihazından geçirilerek, gerektiğinde üstünün ve eşyasının aranması ile buralarda görevli kamu kuruluşları ve özel kuruluşlar personelinin, üstlerinin, araçlarının ve eşyalarının aranmasında yetkili makamlardan alınmış bir arama kararının varlığına ihtiyaç duyulmayacaktır.

13. Olağanüstü Hâl Kanunu'nun uygulanması ile ilgili olarak

2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu'nun 11. maddesi kapsamında, kişilerin üstünün, eşyalarının Olağanüstü Hâl Valisinin emriyle aranmasında adli makamlardan alınmış bir arama kararının varlığı aranmaz.

14. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında

1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında, konutların ve her türlü dernek, siyasî parti, sendika, kulüp gibi teşekküllere ait binaların, işyerlerinin, özel ve tüzel kişiliklere sahip müesseseler ve bunlara ait eklentilerin ve her türlü kapalı ve açık yerlerin, mektup, telgraf ve sair gönderilerin ve kişilerin üzerlerinin sıkıyönetim komutanının emriyle aranmasında, kanunların, muhafaza altına alınmalarına olanak verdiği kişilerin, üst veya eşyalarının aranmasında arama kararının varlığı şart olarak aranmayacaktır.

15. 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun çerçevesinde

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun çerçevesinde görevli kolluğun, aynı Kanun'un 79. maddesindeki silâh taşıma yasağı kapsamında, silâh taşıdığından şüphelenilen kişilerin üstlerinin ve eşyalarının aranmasında ayrıca bir arama emri ya da kararı gerekmeyecektir.

YARGITAY UYGULAMASI

Failin kendiliğinden suç eşyasını kolluk görevlilerine teslim etmesinin bir arama işlemi olarak görülmemesi

Yargıtay bir kararında, 2559 sayılı PVSK'nın Ek 5. maddesi uyarınca uyuşturucu madde suçlarıyla daha etkin mücadele etmek amacıyla olayları takip etmekle görevlendirilen kolluk görevlilerinin, istihbarat bilgisinin doğruluğunu araştırmak üzere bahsi geçen caddeye gittiklerinde, kıraathane önünde beklemekte olan ve tedirgin hareketler sergilediği gözlenen sanığın, montunun sol iç cebinden çıkardığı suç konusu uyuşturucu maddeleri görevlilere teslim etmesi üzerine uyuşturucu maddelerin muhafaza altına alınmasının ve uyuşturucu maddelere bu şekilde el konulmasının gerçekleştiği olayda, yapılan işlemlerin “Gizlenmiş bir şeyi bulmaya çalışma ve araştırma” anlamlarına gelen arama işlemi olarak değerlendirilemeyeceğine hükmetmiştir.[14]

Suçüstü hâlinde ayrıca bir arama emri veya karar alınmasına gerek bulunmaması

Yargıtay bir başka kararında, hırsızlık suçu ile ilgili araştırma yapan kolluk görevlilerinin, sanığı uyuşturucu madde ile yakalamaları nedeniyle işlenmekte olan bir suçla diğer bir anlatımla “suçüstü” hâli ile karşılaştıkları, ardından CMK'nın 90/4. maddesi ile PVSK'nın 13/1-A ve Ek 6. maddelerinin verdiği yetkiye dayanarak sanığı yakaladıkları ve suç delillerinin kaybolmaması için derhâl gerekli tedbirleri alıp, suç konusu uyuşturucu maddeleri muhafaza altına aldıkları olayda, yine PVSK'nın Ek 6. maddesini açıklayıcı nitelikte olan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 8. maddesinin (f) bendindeki düzenlemeye göre de; suçüstü hâlinde ayrıca bir arama emri ya da karar alınmasına gerek bulunmadığı hususunu dile getirmiştir.[15]

Yargıtay kararına konu somut olayda, olay hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği ve müteakiben emirleri doğrultusunda soruşturma işlemlerinin sürdürüldüğü, alınan talimat gereğince ikametine gidildiğinde sanığın diğer suç konusu uyuşturucu madde ile hassas teraziyi görevlilere rızası ile teslim ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın üzerinde ele geçen (7) fişek hâlindeki suçun delili ve konusunu oluşturan esrarın ele geçirilip muhafaza altına alındığı tespit edilmiştir. Yargıtay burada elkoyma va arama işlemlerinin hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceğine hükmetmiştir.[16]

Yargıtay, adli arama kararı alınmasını gerektiren olayda arama kararı alınmadan arama yapılmasının hukuka aykırı olacağını ifade etmektedir.[17]

Yargıtay, devriye görevini ifa eden kolluk görevlilerinin, durumundan şüphelenmeleri nedeniyle sanığın da bulunduğu otomobili durdurdukları ve sanıktan pantolununun cebindekileri çıkartması istendiğinde toplam uzunluğu 21 cm. olan sustalı bıçağı çıkardığı, otomobilde yaptıkları aramada, otomobilin sol ön kapısının cep kısmında 1 adet dolu fişek ele geçirildiği olayda; kolluk görevlileri tarafından yapılan arama işlemine dayanak olan bir arama kararı veya Cumhuriyet Savcısının yazılı emrinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini ifade etmektedir.[18]

Kolluk güçlerinin, devriye görevini ifa ettikleri sırada durumundan şüphelenmeleri nedeniyle failin bulunduğu otomobili durdurmaları ve araç içiresinde arama yapmaları halinde, arama işlemine dayanak olan bir arama kararı veya Cumhuriyet Savcısının yazılı emrinin olup olmadığının araştırılması gerekir. Böyle bir karar veya yazılı emir yoksa, yapılan işlemler hukuka aykırı olacaktır.[19]

Yargıtay, kolluk görevlilerinin soruşturma işlemleri sırasında üst yoklaması ile suç eşyalarını ele geçirmesi halini suçüstü kavramı başlığında değerlendirmektedir.[20]

Yargıtay’a göre, suçüstü hâlinde arama emri ya da karar alınmasına gerek bulunmadığı ve dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği gözetilmelidir.[21]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

--------------------------

[1] Veli Özer Özbek-Koray Doğan-Pınar Bacaksız-İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 9. Baskı, 2017, s.305.

[2] Bkz.; 2559 sayılı PVSK’nın Ek 4. Maddesi.

[3] Polis Vazife Ve Salȃhiyet Kanunu, Kanun Numarası : 2559, Kabul Tarihi : 4/7/1934, Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 14/7/1934 Sayı : 2751, Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 15 Sayfa : 575

[4] Bkz.; 2559 sayılı PVSK’nın "Adlî görev ve yetkiler" başlıklı Ek 6. Maddesi.

[5] Kanun; anayasal ilkelere uygun olarak yasama organınca yapılan nesnel ve gayri şahsi kurallardır.

[6] "Yönetmelik" Anayasamızın 124. maddesi gereğince; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkardıkları yazılı hukuk kurallarıdır. Bu halde yönetmelikler kanunların uygulanma şeklini göstermek amacıyla kanunun sınırlarını genişletmemek şartıyla çıkarılabilir.

[7] Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 8. maddesinin (a) ve (c) bentleri ile yine aynı maddenin (f) bendindeki "ilgilinin rızası ile" ibaresinin ve 27. maddesi ile 30. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, yönetmeliklerin kanuna aykırı olup olmadığını denetlemeye yetkili Danıştay Onuncu Dairesince 13.03.2007 tarih ve 6392-948 sayı ile Yönetmeliğin 8. maddesinin (a) bendindeki "...yakalanması amacıyla konutunda, işyerinde, yerleşim yerinde, bunların eklentilerinde ve aracında yapılacak aramada..." ibaresi, aynı maddenin (f) bendindeki "ilgilinin rızası" ibaresi ile 30. maddesinin 1. fıkrasının iptaline ve 8. maddesinin (c) bendi ile 27. maddesinin iptali isteminin reddine ilişkin verilen kararın temyizi üzerine inceleme yapan Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu 14.09.2012 gün 2257-1117 sayı ile iptal kararlarının onanmasına karar vermiştir. Bu anlamda sözü edilen Yönetmeliğin 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'na, 2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanunu'na, 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu'na, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'na, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'a, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun'a, 5253 sayılı Dernekler Kanunu'na, 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu'na, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'na, 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine aykırı olmadığı, bu düzenlemeleri açıklayıcı ve uygulamaları kolaylaştırıcı nitelikte olduğu görülmektedir.

[8] RG: T. 01.06.2005, S.25832.

[9] Danıştay Onuncu Dairesinin 13/3/2007 tarihli ve E.:2005/6392, K.: 2007/948 sayılı Kararı ile bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…yakalanması amacıyla konutunda, işyerinde, yerleşim yerinde, bunların eklentilerinde ve aracında yapılacak aramada…” ibaresi, (f) bendinde yer alan “ilgilinin rızası ile” ibaresi ile 30 uncu maddesinin birinci fıkrası iptal edilmiş; yapılan temyiz sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14/9/2012 tarihli ve E.: 2007/2257, K.: 2012/1117 sayılı Kararı ile İptal Kararı onanmıştır.

[10] YCGK, E: 2016/236, K: 2019/55, KT: 24.01.2019.

[11] Danıştay Onuncu Dairesinin 13/3/2007 tarihli ve E.:2005/6392, K.: 2007/948 sayılı Kararı ile bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…yakalanması amacıyla konutunda, işyerinde, yerleşim yerinde, bunların eklentilerinde ve aracında yapılacak aramada…” ibaresi iptal edilmiş; yapılan temyiz sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14/9/2012 tarihli ve E.: 2007/2257, K.: 2012/1117 sayılı Kararı ile İptal Kararı onanmıştır.

[12] (Değişik:RG-29/4/2016-29698)

[13] YCGK, E: 2016/236, K: 2019/55, KT: 24.01.2019.

[14] YCGK, E: 2016/10-236, K: 2019/55, İtrz: 2013/260176, KT: 24.01.2019: “…Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; 31.12.2012 tarihli rapora göre; istihbarat çalışmaları sırasında A…. Mahallesi, 1. Cadde üzerinde fişekler hâlinde esrar sattığı bilgisi edinilen sanık ... hakkında çalışmalara başlanıldığı, 04.01.2013 tarihinde saat 18.30 sıralarında Ağaköyü Mahallesi, 1. Caddesine gelen görevlilerin sanığın kıraathane önünde beklediğini gördükleri, tedirgin hareketler sergilediği gözlemlenen ve üstünde uyuşturucu madde olabileceği değerlendirilen sanığın yanına giden görevlilerin polis kimlik kartlarını gösterdikleri, kimliğini ibraz etmesi istenen sanığın kimlik belgesini görevlilere verdiği, üzerinde suç unsuru olup olmadığı sorulduğunda sanığın esrar kullandığını ve üzerinde esrar bulunduğunu beyan ettiği, görevlilerce kaba üst aramasının yapılacağının söylenilmesi üzerine, sanığın montunun iç sol cebinden çıkardığı beyaz kâğıtlar içerisinde (10) fişek hâlinde her biri daralı 2 gram gelen ve toplam 20 gram olduğu değerlendirilen esrarları rızası ile görevlilere teslim ettiği olayda; 2559 sayılı PVSK'nın Ek 5. maddesi uyarınca uyuşturucu madde suçlarıyla daha etkin mücadele etmek amacıyla olayları takip etmekle görevlendirilen kolluk görevlilerinin, istihbarat bilgisinin doğruluğunu araştırmak üzere bahsi geçen caddeye gittiklerinde, kıraathane önünde beklemekte olan ve tedirgin hareketler sergilediği gözlenen sanığın, montunun sol iç cebinden çıkardığı suç konusu uyuşturucu maddeleri görevlilere teslim etmesi üzerine uyuşturucu maddelerin muhafaza altına alınmasının ve uyuşturucu maddelere bu şekilde el konulmasının; “Gizlenmiş bir şeyi bulmaya çalışma ve araştırma” anlamlarına gelen arama işlemi olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle Özel Dairenin “...Sanığın üzerinin aranması konusunda arama kararı olup olmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı bir örneğinin getirtilmesi...” şeklindeki bozma nedeninin isabetli olmadığı, dolayısıyla sanığın üzerinde arama yapılmasına imkân sağlayan adli arama kararı ya da yazılı arama emrinin araştırılmasına gerek olmadığının ve suç konusu uyuşturucu maddenin elde edilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının kabulü gerekmektedir…”

[15] YCGK, E: 2016/1016, K: 2018/603, KT: 04.12.2018.

[16] YCGK, E: 2016/1016, K: 2018/603, KT: 04.12.2018.

[17] Bkz.; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/610-2014/512-2013/841-2014/513 ve 2014/166-514 sayılı kararları.

[18] Y.8.CD, E. 2017/21595, K. 2018/12778, KT. 14.11.2018.

[19] Y.8.CD, E. 2017/21595, K. 2018/12778, KT. 14.11.2018.

[20] YCGK, E. 2016/1362, K. 2018/566, KT. 22.11.2018.

[21] YCGK, E. 2016/1362, K. 2018/566, KT. 22.11.2018 “…Narkotik Şube Müdürlüğüne bağlı ekiplerce yapılan istihbarat çalışmalarında, K… isimli, 20-25 yaşlarında, 1.70 santimetre boylarında, kısa saçlı, üzerinde gri kapüşon olan bir şahsın, F…. ilçesi, K… Mahallesi, T…. ve K… Sokakları kesişiminde uyuşturucu madde ticareti yaptığı bilgisinin elde edildiği, görevlilerce söz konusu yere gidildiğinde sokağın köşesinde oturduğu görülen sanığın izlenmeye başlandığı, bir süre sonra sanığın yanına tanık....'un gelip cebinden çıkardığı parayı sanığa, sanığın da adı geçen tanığa parlak bir cisim verdiğinin görüldüğü, sanığın yanından ayrılan tanık....'un görevlilerce durdurulduğu, yapılan üst yoklamasında bir paket uyuşturucu maddenin ele geçirildiği, ardından görevlilerce sanığın yanına gidilip yapılan üst yoklamasında 6 fişek suç konusu uyuşturucu maddenin ele geçirildiği olayda; ….suçüstü hâlinde arama emri ya da karar alınmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararında isabet bulunmamaktadır…”