Ergenekon davasında savunma stratejisinin hukuk tekniğine göre değil mahkemeyi yıpratma esasına göre belirlendiğini 6 yıl ibretle izledik.
 
Soruşturmayı yürüten savcılar, yargılamayı yapan hakimler görevleri gereği kararlarıyla konuştukları için, kamuoyuna bilgi aktarımı savunma ayağından yansıtıldı.
 
Sadece savunma ayağından davaya bakan, davanın içeriğini hiç görmeyen medya, ETÖ’nün psikolojik harekatının bir parçası olan propagandasını en iyi şekilde haberleştirdi.
 
Bu psikolojik harekat, başlangıçta hukukun suç işlediği iddia olunan herkese dokunmasını takdirle karşılayanları bile etkilemeye başladı.
 
Mahkemeyi, hakim ve savcıları bu yolla baskı altına alma, kamuoyu nezdinde de yargılamayı itibarsızlaştırma çalışmalarının hız kesmeden devam ettiği anlaşılıyor.
 
Mahkemeyi gayrı meşru ilan edip tanımadıklarını söyleyenler, hüküm açıklandıktan bir hafta sonra, “yedek hakimler de karar müzakerelerine katıldıkları için yasa ihlal edilmiştir karar yok hükmündedir” diyerek, gerekçeli karar yazılması bile beklenmeden Yargıtay davaya el koymalı diyorlar.
 
Sanki gerçekten bir hukuk ihlali varmış gibi, yürütülen ‘kararı itibarsızlaştırma amaçlı psikolojik harekatını’ tahkim için de ‘mahkeme bu kadar büyük bir hatayı nasıl yapar anlayamadık’ diyen hukukçu görüşleri kullanılıyor.
 
“Karar yok hükmünde” diyenlerin, sadece siyasi görüşlerini dile getirdiklerini, bu açıklamaların hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu ilgili yasalarla ortaya koyalım.
Yargılamanın aleni olarak yapıldığı, mahkeme işlemlerinin sesli ve görüntülü kayda alınarak tutanakların düzenlendiği, işlemlerin yargısal denetime elverişli biçimde yapıldığı, usul ve kanuna aykırılık varsa Yargıtay denetiminde ortaya çıkacağının bilinmesi gerekir.
 
Şimdi yasalara bakalım.
 
Ağır Ceza Mahkemelerinin kuruluşu, 5235 sayılı yasa ile belirlenmiştir. Yasa’nın 9. Maddesinde, “Ağır ceza mahkemesinde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Bu mahkeme bir başkan ve iki üye ile toplanır.
            Özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin hükümler saklıdır.
Karar müzakerelerine kimlerin katılabileceğini kanun belirlemiştir. 5271 sayılı CMK. 227. Maddesi 1. Fıkra; “Müzakerede ancak karara ve hükme katılacak hâkimler bulunur.”  2. Fıkra: “Mahkeme başkanı, mahkemesinde staj yapmakta olan hâkim ve avukat adaylarının müzakere sırasında hazır bulunmalarına izin verebilir.” 
 
‘Yedek hakimler müzakereye katılamaz’ diyenlerin öğrenmesi gereken birinci gerçek, ağır ceza mahkemesinde “yedek hakim” olmadığıdır. Bu mahkeme bir başkan ve iki üye ile toplanır, bu doğrudur ancak mahkemede yeteri kadar üye hakim bulunur. Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yer alan “yedek hakimlik” sisteminin kaldırılmasının üzerinden 9 yıl geçmiştir.
 
Yedek hakimlik sistemi olmadığı için, ağır ceza mahkemesi bir başkan ile yeteri kadar üye hakimden oluşmaktadır. Mahkemenin asgari toplanma şartı bir başkan ile iki üyenin bulunmasıdır. Yargılama sürecine ve müzakerelere diğer üye hakimlerin katılması mahkeme başkanının takdirine bırakılmıştır. Hakimlerin müstemir yetkilerini düzenleme yetkisi 6087 sayılı kanunla HSYK’na verilmiştir. CMK. 250, 251, 252 maddeleriyle kurulmuş özel yetkili bu mahkemelerin iş yükünün fazlalığı ve dosya hacimlerinin büyüklüğünü dikkate alan HSYK, bu mahkemelere, ikiden fazla üye atamıştır. Aynı gerekçelerle bu mahkemeler 2 heyet halinde çalışarak davalara bakmışlardır ve bakmaktadırlar.
 
Yasal durum bu iken, Mahkeme başkanı, mahkemesinde staj yapmakta olan hâkim ve avukat adaylarının müzakere sırasında hazır bulunmalarına bile izin verme yetkisine sahip iken, üye hakimlerin müzakereye katılmalarını “hukuk ihlali” gibi göstermek, bilgisizlik değil ise, ETÖ’nün mahkemeyi ve kararını itibarsızlaştırmaya yönelik psikolojik harekatının bir parçası olarak görmek gerekir.
 

(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)