AYM'DEN YAPILAN BASIN DUYURUSU

Sendika Temsilcisi Öğretmenin Yöneticilik Görevinden Alınarak Başka Bir Yere Atanmasının Sendika Hakkını İhlal Etmediği

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 26/12/2018 tarihinde, İ.Ç. (B. No: 2015/19462) başvurusunda Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu, basın açıklaması ve gösteri yürüyüşü yapıldığı sırada bir ilçedeki ortaokulda müdür yardımcısı olup aynı zamanda bir eğitim sendikasının da ilçe temsilcisidir. Başvurucu hakkında izinsiz ve kanunsuz olarak yapılan gösteri, yürüyüş ve basın açıklamasına katılma eylemleri nedeniyle disiplin soruşturması açılmış, başvurucu il milli eğitim müdürlüğünün işlemi ile başka bir ilçedeki ilköğretim okuluna öğretmen olarak atanmıştır.

Başvurucu İdare Mahkemesine atama işleminin iptali talebiyle dava açmıştır. Mahkeme davayı reddetmiştir. Bu karara itirazı inceleyen Bölge İdare Mahkemesi, itirazı reddederek kararı onamıştır. Karar düzeltme talebi de kabul edilmeyen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.

İddialar

Başvurucu, üyesi olduğu sendikanın kararı doğrultusunda katıldığı etkinliklerden dolayı çalıştığı okuldaki yöneticilik görevinden alınarak başka bir yere atanması nedeniyle sendika hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Sendika temsilcisi olan başvurucunun görev yaptığı ilde yapılan bazı faaliyetlere katılması nedeniyle görev yerinin değiştirilmesi ve yöneticilik görevinden alınmasının sendika hakkına yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir.

Anayasa Mahkemesi önündeki mesele; bir okulda müdür yardımcısı olan başvurucunun değişik tarihlerde sağlık ocağına sevk alarak, izinli veya mazeretsiz şekilde görevine gitmeyip katıldığı ve katılması yönünde sendika kararı olduğunu belirttiği faaliyetlerden dolayı açılan soruşturma nedeniyle yöneticilik görevinden alınarak başka bir okula öğretmen olarak atanması şeklindeki müdahalenin demokratik bir toplumun gereklerine uygun olup olmadığıdır.

Okul idarecileri okullarda eğitimin aksamadan yürütülmesini, öğretmenlerin derslere zamanında girip mevzuata uygun şekilde eğitim hizmetlerinin yerine getirilmesini gözetmekle görevli ve sorumludur. İdareciler kanunların tanıdığı imkânların kullanımının suistimalini öncelikle kendileri engellemekle yükümlüdür.

Başvurucu hakkındaki soruşturma raporunda, başvurucunun devlet memuruna yakışmayan tavır ve davranışlar sergilediği, çalıştığı okulda tedirginlik yarattığı, bundan özellikle öğretmenler ve öğrencilerin rahatsızlık duyduğu ifade edilmiştir. Bu nedenle başvurucunun yöneticilik görevinden alınması önerilmiştir.

Yine raporda başvurucunun faaliyetlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yer alan siyaset yasağı ve bir siyasi parti yararına faaliyette bulunmamaya ilişkin hükümlere aykırı olduğu ifade edilmiştir.

Sendika hakkı, sendika üyesinin gerek sendikaya üye olması gerekse mensubu olduğu sendikanın faaliyetlerine katılması nedeniyle yaptırıma uğramaması teminatını da içermektedir. Ancak sendika üyeliğinin, kamu görevlilerinin anayasal haklarını kullanırken uymaları gereken ödev ve sorumluluklara aykırı davranmalarına yol açmaması gerekir.

İdari görevlerde idarenin diğer atamalara göre takdir alanının daha geniş olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda başvurucunun katıldığı eylemler ve nitelikleri, yaptığı görevin gerekleri, bunların okul ortamındaki yansımaları derece mahkemeleri tarafından bir bütün olarak değerlendirilmiş ve görev değişikliğine ilişkin karar hukuka uygun bulunmuştur. Ayrıca, yöneticilik görevinden alınan öğretmenin o okuldaki branşlara göre ihtiyaç durumu göz önüne alınarak başka bir okulda görevlendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkabilir. Kişinin daha önce yöneticisi olduğu okulda bu görevinden alındıktan sonra öğretmen olarak çalışması hâlinde olumsuz etkilerin ortaya çıkması da muhtemeldir.

Sonuç olarak, idarenin tespitleri ve derece mahkemelerinin gerekçeleri doğrultusunda mevzuata uygun biçimde idari görevden alınması ve başka bir göreve atanması başvurucunun sendika hakkına orantısız bir müdahale oluşturmamıştır. Dolayısıyla eğitim hizmetlerinin en iyi şekilde yürütülmesi için gerekli görülen önlemler ile başvurucunun sendika hakkı arasında kurulması gereken denge başvurucu aleyhine bozulmamıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.