T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/1918
K. 2022/5236
T. 24.6.2022

ANONİM ŞİRKET YÖNETİM VE DENETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞU DAVASI ( Davalı Yönünden Davanın Kısmen Kabulüne Karar Verilmiş ise de Hükmün Kesinleşmesinden Önce Davacı Taraf 6100 Sayılı HMK'nın 123. Maddesi Uyarınca Davalı Yönünden Davasını Geri Aldığını Beyan Etmiş Davalı Vekili Tarafından Sunulan Dilekçeyle de Davanın Geri Alınmasına Açıkça Muvafakat Edilmiş Olup Bu Durumda Mahkemece Mümeyyiz Davalı Yönünden Karar Verilmesine Yer Olmadığına Karar Verilmesi Gerektiği )

KUSUR KARİNESİ ( Yönetim Kurulu Üyeleri Şirket Adına Yaptıkları İşlemlerden Dolayı Kişisel Olarak Sorumlu Tutulamazlarsa da Dava Konusu İşlemlerin Yapıldığı Sırada Yürürlükte Bulunan Mülga 6762 Sayılı TTK'nın 336. Maddesinde Belirtilen Hallerde Ortaklığa ve Ortaklık Alacaklılarına Karşı Kusursuz Olduklarını İspat Etmedikçe Oluşan Zarardan Müteselsilen Sorumlu Oldukları - Yönetim Kurulu Üyelerinin Görevlerini İfaları Sırasında Bir Zarar Oluşmuşsa Bu Zararın Üyelerin Kusurlu Eylemi Sonucunda Meydana Geldiğinin Kabulü Gerektiği )

İHMAL VE SORUMLULUKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ ( Davalıların Seleflerinin İşlemleri Nedeniyle Sorumlu Olup Olmadıklarının Tespiti İçin Her Davalı Yönünden Göreve Başlama ve Ayrılma Tarihleri Dikkate Alınarak Her Yıl Bilançoda Meydana Gelen Zararı Tespit Etme İmkanlarının Bulunup Bulunmadığı Zararın Tespiti Tahsili ve Temini Hususunda İhmalleri Dolayısıyla Bir Sorumluluklarının Bulunup Bulunmadığının Ayrı Ayrı Değerlendirilmesi Gerekirken Eksik İncelemeyle Davanın Reddine Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )

6762/m.336,337,338,359

ÖZET : Dava, anonim şirket yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkindir.

Mahkemece, davalı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, hükmün kesinleşmesinden önce davacı taraf 6100 Sayılı HMK'nın 123. maddesi uyarınca davalı yönünden davasını geri aldığını beyan etmiş, davalı vekili tarafından sunulan dilekçeyle de davanın geri alınmasına açıkça muvafakat edilmiştir. Bu durumda mahkemece mümeyyiz davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.

Yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, dava konusu işlemlerin yapıldığı sırada yürürlükte bulunan mülga 6762 Sayılı TTK'nun 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kununu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesini kabul etmiştir. Davalıların seleflerinin işlemleri nedeniyle sorumlu olup olmadıklarının tespiti için her davalı yönünden göreve başlama ve ayrılma tarihleri dikkate alınarak her yıl bilançoda meydana gelen zararı tespit etme imkanlarının bulunup bulunmadığı, zararın tespiti, tahsili ve temini hususunda ihmalleri dolayısıyla bir sorumluluklarının bulunup bulunmadığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 08.06.2017 tarih ve 2015/844 E. - 2017/550 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi temlik alan davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı M. S. vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla,

duruşma için belirlenen 09.03.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı TMSF vekili Av. C. K.dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi E.C. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili tarafından A. Radyo...Ltd. Şti.'nin ortaklık hakları ve yönetiminin devralındığını, 30/10/2006 tarihinde yapılan 2003 yılı olağan genel kuruluna sunulan 26/06/2006 tarihli 2003 yılı denetim kurulu raporuna istinaden 01/01/2003-31/12/2003 tarihleri arasında görev yapmış yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların ibra edilmediklerini ve şirketi mali zarara uğrattıklarını ileri sürerek, 8.140.348$, 7.529.400 DEM ve 300.000.00 TL tutarındaki ödenmeyen krediler nedeniyle şimdilik, 1.000 $, 1.000 € ve 7.000,00 TL olmak üzere toplam 10.370,00 TL şirket zararının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar E.O. A., E. G. ve M. S.vekilleri, zamanaşımı def'inde bulunarak, müvekkillerinin görev süresi içinde şirketi uğrattıkları herhangi bir zararın bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

Diğer davalılar F. D., M. D., N.T.ve E. U., davaya cevap vermemişlerdir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; 2 ve 5 yıllık süreler dava tarihi itibariyle dolmadığından zamanaşımı definin reddine, davalı M. S. dışındaki davalıların 2001-2003 yıllarında görev yaptıkları, davalıların seçildikleri ya da göreve geldikleri hesap yılları itibariyle gerçekleşen herhangi bir yolsuz muamelenin olmadığı, denetçilerin yönetim kurulu üyeleri tarafından kendilerine bir bildirim yapılmadığından denetim görevlerini ifa edemedikleri bu sebeple kusurlu olduklarının kabul edilemeyeceği, davacının davalılar E. O. A., E. U., E. G., F. D., M. D. ve N. T. hakkında açtığı davanın reddine, dava konusu zarara yol açan kredilerin kullanıldığı ve grup şirketlere aktarıldığı tarihlerde yönetim kurulu üyesi olan M. S. hakkında açtığı davanın kısmen kabulüile, 1.085.267,27 euro, 3.225.060 USD ve 300.000.-TL'nin 16.01.2003 tarihinden itibaren euro ve USD alacağın 3095 Sayılı Kanun'un 4/a'daki döviz faizi, TL alacağına da değişen oranlardaki avans faizinin uygulanması suretiyle bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verimiştir.

Kararı davacı vekili ve davalı M. S. vekili temyiz etmiştir.

1-) Dava, anonim şirket yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkin olup, mahkemece, davalı M. S. yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, hükmün kesinleşmesinden önce davacı taraf 6100 Sayılı HMK'nın 123. maddesi uyarınca davalı M. S. yönünden davasını geri aldığını beyan etmiş, davalı vekili tarafından sunulan dilekçeyle de davanın geri alınmasına açıkça muvafakat edilmiştir. Bu durumda mahkemece mümeyyiz davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden, kararın davalı M. S. yararına bozulması gerekmiştir.

2-) Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak devam olunan yargılamada, M. S. dışındaki davalılar yönünden seçildikleri ya da göreve geldikleri hesap yılları itibariyle gerçekleşen herhangi bir yolsuz muamelenin olmadığı, denetçilerin de yönetim kurulu üyeleri tarafından kendilerine bir bildirim yapılmadığından kusurlu olduklarının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Ancak, kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, dava konusu işlemlerin yapıldığı sırada yürürlükte bulunan mülga 6762 Sayılı TTK'nun 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kununu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesini kabul etmiştir (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim mülga 6762 Sayılı TTK'nun 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine TTK.'nun 337. maddesinde, yeni seçilen veya tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeğe mecbur oldukları, aksi halde seleflerinin sorumluluklarına iştirak edecekleri belirtilmiştir. Denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, TTK'nun 359. maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca, görevleri sırasında başkalarından veya hakim hissedarlardan emir ve talimat almış olmalarının sorumluluklarının varlığına veya yokluğuna bir etkisi bulunmamaktadır.

Somut olayda, mahkemece, şirket tarafından 1995-2000 yıllarında kullanılan kredilerin usulsüzce grup şirketelere aktarıldığı, bu şekilde zararın doğduğu, en son usulsüz kredi aktarımının Temmuz 2000 tarihi olduğu, davalıların 2001- 2004 yılları arasında farklı tarihlerde yönetici ve denetçi olarak görev aldığı tespit edildiğine göre, davalıların seleflerinin işlemleri nedeniyle sorumlu olup olmadıklarının tespiti için her davalı yönünden göreve başlama ve ayrılma tarihleri dikkate alınarak her yıl bilançoda meydana gelen zararı tespit etme imkanlarının bulunup bulunmadığı, zararın tespiti, tahsili ve temini hususunda ihmalleri dolayısıyla bir sorumluluklarının bulunup bulunmadığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

3-) Bozma sebep ve şekline göre davalı M. S. vekilinin temyiz itirazları ile davacı vekilinin M. S.'ya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı M. S. yönünden kararın re'sen BOZULMASINA; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA; (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı M. S. vekilinin temyiz itirazları ile davacı vekilinin M. S.'ya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı M. S.'ya iadesine, 24.0.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır