Olaylar

Son yoklama muayenesinde herhangi bir rahatsızlığı tespit edilmeyen başvurucu askere alınmış ve Jandarma Eğitim Komutanlığına sevk edilmiştir. Başvurucu, gözünde çapaklanma ve ağrı, görmede azalma şikâyetleri üzerine hastaneye sevk edilmiş, göz enfeksiyonu teşhisiyle ameliyat olmuştur.

GATA tarafından düzenlenen sağlık raporunda askerliğe elverişli olmadığı belirtilen başvurucu terhis edilmiştir. Başvurucu bir gözünün görme yetisini tamamen kaybetmiştir.

Jandarma Eğitim Birliği komutanı ve personeli tarafından konuyla ilgili yapılan araştırma sonucunda hazırlanan tutanakta, başvurucunun acemi eğitimi sırasında şiddetli baş ağrılarından yakındığı ancak ufak tefek rahatsızlıklardan dolayı revirde ilgilenilmediği şeklindeki telkinler nedeniyle revire çıkmak için müracaatta bulunmadığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Tutanakta, acemi eğitiminden sonra sevk edildiği birlikte rahatsızlığı tespit edilen başvurucunun hastaneye sevk edildiği kaydedilmiştir. Başvurucu ise rahatsızlığının acemi birliğinde meydana geldiğini, birlik komutanlığına başvurduğunu ancak “acemi eğitimi sonrası gönderileceği birlikte muayene edileceği” gerekçesiyle muayene talebinin reddedildiğini ifade etmiştir.

Başvurucu, Millî Savunma Bakanlığına başvurarak maddi ve manevi zararlarının tazminini talep etmiş, bu talebin zımnen reddi üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) tazminat davası açmıştır. AYİM davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiştir. Kararda, başvurucunun aslında başından itibaren sağlık durumu itibarıyla askerlik yapmaya elverişli olmadığı hâlde askere alındığı, dolayısıyla olayda hizmet kusuru bulunduğu belirtilmiş ve bilirkişilerce hesaplanan 2.600 TL maddi tazminatın ayrıca 1.000 TL manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine hükmedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, zorunlu askerlik döneminde rahatsızlandığını, tedavi sürecindeki ihmaller sonucu bir gözünün görme yeteneğini kaybettiğini, hükmedilen tazminat miktarının yetersiz olduğunu belirterek, kişinin maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Sağlık durumu itibarıyla askerliğe elverişli olmayan başvurucunun askere alınması nedeniyle hizmet kusuru bulunduğu derece mahkemesinin kararlarıyla ortaya konulmuştur. Bu durumda Anayasa Mahkemesi, söz konusu hizmet kusurunun giderilmesinde başvurucuya ödenen tazminat miktarının yeterli bir giderim sağlayıp sağlamadığı ile sınırlı bir inceleme yapmıştır.

AYİM tarafından maddi zararların tespiti ve hesaplanması konusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapıldığı, bilirkişi hesaplamalarına dayalı olarak maddi tazminat miktarının belirlendiği görülmüş ve maddi tazminat bakımından açık bir ihlal bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Manevi tazminat bakımından ise belirlenen miktar ile başvurucunun uğradığı zarar arasında açık bir orantısızlık bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Hükmedilen miktar Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda belirlediği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşüktür.

Derece mahkemelerinin hükmedeceği tazminatın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemektedir. Bununla birlikte başvurucunun askere sevkinde ayrıntılı ve yeterli bir muayene yapılmadığı, askerlik yapmaya elverişli olmadığı hâlde askere alındığı, askerliği sırasında bir gözünün görme yeteneğini kaybettiği dikkate alındığında 1.000 TL’lik miktarın tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu anlaşılmıştır.

Somut olayda hükmedilen manevi tazminatın ihlalin sonuçlarının giderilmesi bakımından yetersiz olduğu kanaatine varılmış olup bu nedenle kişinin maddi ve manevi varlığının korunması hakkı bakımından devletin pozitif yükümlülüğünün yerine getirildiğinin kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine ve başvurucuya 40.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 30/9/2020 Tarihli ve 2016/4868 Başvuru Numaralı Kararı