T.C.
DANIŞTAY
12. DAİRE
E. 2018/4273
K. 2019/2283
T. 27.3.2019

MEMURİYET ÖNCESİ SİGORTALI HİZMETLERİN DEĞERLENDİRMEYE ALINMASI ( Davacının Bir İşverene Bağlı Avukat Olarak Çalıştığı Sürelerin 657 S.K. Md. 36 Hükmüne Göre Kazanılmış Hak Aylığı Derecesinde Değerlendirilmemesi - İşlemin Dayanağı Olan Yasa Hükmü AYM Tarafından İptal Edildiğinden Davacının Avukat Olarak Çalıştığı Sürenin Dörtte Üçünün İntibakında Değerlendirilmesi Gerektiği ve Aksi Yöndeki İşlemde Hukuka Uygunluk Bulunmadığı )

AVUKATLIK HİZMETLERİ SINIFINA ATANMA ( 657 S.K.'un 36. Maddesinin (C) Bölümünün (3) Numaralı Bendinde Yer Alan Serbest Sözcüğünün Anayasaya Aykırılığı Nedeniyle İptal Edildiğinin Gözetilmesi Gerektiği - İptal Edilen Maddeye Dayalı Olarak Kurulan İşlemin Yasal Dayanağını Kaybederek Hukuka Aykırı Duruma Geldiği/Avukatlık Hizmetleri Sınıfına Atanan Davacının Avukat Olarak Çalıştığı Sürenin Dörtte Üçünün İntibakında Değerlendirilmesi Gerektiği )

İŞ MAHKEMESİNİN GÖREVİ ( Memuriyete Girmeden Önce Avukat Olarak Çalışılan Tüm Sürelerin Emekliliğe Esas Aylık Derecesinde Değerlendirilmemesi - 5510 S.K.'un Yürürlüğe Girmesinden Önce 5434 S.K. Kapsamında İştirakçiliği Bulunmayan Davacı Hakkında 5510 S.K.'un 5434 S.K.'a İlişkin Geçiş Hükümleri Uyarınca 5434 S.K. Hükümlerinin Uygulanamayacağı/Uyuşmazlığın Çözümünde İş Mahkemelerinin Görevli Olduğu Gerekçesiyle Davanın Görev Yönünden Reddine Karar Verilmesi Gerektiği )

5434 SAYILI KANUN KAPSAMINDA İŞTİRAKÇİLİĞİN BULUNMAMASI ( 5510 S.K.'un Yürürlüğünden Sonra Prim Esasına Dayalı Yeni Sistemin İçeriği ve Kanun Kapsamındaki İş ve İşlemlerin Niteliği Göz Önünde Bulundurulduğunda İtiraz Konusu Kuralla Yargılama Bütünlüğü ve Uzman Mahkeme Olması Nedeniyle Kanun Hükümlerinin Uygulanmasıyla İlgili Ortaya Çıkan Uyuşmazlıkların Çözümünde İş Mahkemelerinin Görevlendirilmesinde Anayasaya Aykırılık Görülmediği )

2709/m.10,152,153

657/m.36

1136/m.195

5510/m.96,101,108,Geç.4

ÖZET : Dava, Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde avukat olarak görev yapan davacının, memuriyete atanmadan önceki hizmetlerinden yalnızca serbest avukatlık dışında geçen sürenin kazanılmış hak aylık kadro derecesi yönünden değerlendirilmesi ve memuriyet öncesi sigortalı hizmetlerinin tamamının emeklilik keseneğine esas aylık kadro derecesinde değerlendirilmemesi yolundaki işlem ile itirazın reddine dair işlemin iptali ile yoksun kalınan maaş farklarının başvuru tarihinden itibaren kademeli işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.

657 Sayılı Kanun'un 36. maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı (C) bölümünün (3) numaralı bendinde yer alan "serbest" sözcüğünün Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilmesi nedeniyle bu maddeye dayalı olarak kurulan işlem yasal dayanağını kaybederek hukuka aykırı duruma gelmiş olup, avukatlık hizmetleri sınıfına atanan davacının, avukat olarak çalıştığı sürenin dörtte üçünün intibakında değerlendirilmesi gerektiğinden, aksi yönde tesis edilen işlemde ve davanın reddi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Davacının, memuriyete girmeden önce avukat olarak çalıştığı tüm sürelerin emekliliğe esas aylık derecesinde değerlendirilmemesine ilişkin olarak; 5510 Sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce 5434 Sayılı Kanun kapsamında iştirakçiliği bulunmayan davacı hakkında, 5510 Sayılı Kanun'un "5434 Sayılı Kanun'a İlişkin Geçiş Hükümleri" başlıklı Geçici 4. maddesi uyarınca 5434 Sayılı Kanun hükümleri uygulanamayacağı dikkate alındığında, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde aynı Kanun'un 101. maddesi uyarınca iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, esasının incelenerek davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

İSTEMİN KONUSU : Kocaeli 2. İdare Mahkemesi'nin 20/11/2013 tarih ve E:2012/846, K:2013/1117 Sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde avukat olarak görev yapan davacı tarafından, memuriyete atanmadan önceki hizmetlerinden yalnızca serbest avukatlık dışında geçen sürenin kazanılmış hak aylık kadro derecesi yönünden değerlendirilmesi ve memuriyet öncesi sigortalı hizmetlerinin tamamının emeklilik keseneğine esas aylık kadro derecesinde değerlendirilmemesi yolundaki işlem ile yaptığı itirazın reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kaldığı maaş farklarının bavuru tarihinden itibaren kademeli işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Kocaeli 2. İdare Mahkemesince; herhangi bir işverene bir hizmet akdine dayalı olarak hizmet veren avukatın, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36/C-3 maddesinde ifade edilen biçimiyle "serbest avukatlık" yaptığından söz edilemeyeceği, davacının iş akdine istinaden yürüttüğü hizmetlerin, kazanılmış hak aylığı yönünden değerlendirilmemesinde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı, memuriyete başlamadan önce sigortalı olarak geçen hizmetlerin emeklilik keseneğine esas aylığında değerlendirilmesine imkan tanıyan 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun Ek 18. maddesinin, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 106. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı, davacının, memuriyet görevine 01/10/2008 tarihinden sonra başlamış olması nedeniyle memuriyet öncesi hizmetlerinin, emeklilik keseneğine esas aylık intibakında değerlendirilmemesinde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, serbest avukatlıkta geçen hizmet süresinin 3/4'ünün memuriyette değerlendirildiği, bunun sonucunda iştirakçiliğinin 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun yürürlük tarihinden öncesine gidilerek bu tarihten önce memur başlamış sayılması gerektiğinden hakkında 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun uygulanmasının zorunlu olduğu, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 195. maddesi hükmünün uygulanmayarak serbest avukatlık dışında hizmet akdine dayalı olarak avukat olarak çalıştığı sürenin de kazanılmış hak aylığının tespitinde dikkate alınması gerektiği, ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının, 01/10/2008 tarihinden sonra 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 4. maddesinin (C) bendi kapsamında göreve başladığı, serbest avukatlıkta geçen sürelerinin kazanılmış hak aylığında değerlendirildiği, bu durumun, davacının memuriye başlayışını geriye götürmesinin mümkün olmadığından bahisle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ : Davacının, kazanılmış hak aylığı kadro derecesinde, avukat olarak çalıştığı tüm sürelerin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36/C-3 maddesine göre 3/4'ünün sayılması gerektiğinden dava konusu işlemin bu kısmının iptaline; dava konusu işlemin, davacının avukat olarak çalıştığı sürelerin tamamının emekliliğe esas kadro derecesinde değerlendirilmesi ilişkin kısmı yönünden ise, davacının 5434 Sayılı Kanuna tabi iştirakçiliği bulunmaması sebebiyle davanın bu kısmı adli yargının görevinde olduğundan, bu kısım yönünden ise görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinden, temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacı, 2008/4 Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucuna göre Kocaeli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne Avukat kadrosunda, 9. derecenin 1. kademesine açıktan ataması yapılarak, 17/02/2009 tarihinde işe başlamış, 22/03/2010 tarihinde de asaleti tasdik edilmiştir.

Davalı idarenin, 17/08/2010 tarihli Olur ile, davacının kazanılmış hak aylık derecesi, 657 Sayılı Kanun'un 36/C-3. maddesi gereği serbest avukatlıkta geçen 3 yıl 11 ay 28 günlük sürenin 3/4'ü olan 2 yıl 11 ay 29 günlük süre değerlendirilerek 7. derecenin 2. kademesine ilerletilmiştir.

Davacı, 25/11/2010 tarihli dilekçeyle idareye başvurarak, intibak işlemlerinin eksik ve hatalı yapıldığından bahisle düzeltilerek, yoksun kalınan parasal hakların ödenmesini talep etmiştir.

Davalı idarenin, 21/12/2010 tarihli işlem ile davacıya, serbest avukatlıkta geçen sürelerin kazanılmış hak aylığında değerlendirildiği, avukatlık bürosunda hizmet akdine dayalı hizmetlerinin sayılmadığı, memuriyete ilk defa 01/10/2008 tarihinden sonra başladığı için sigortalı hizmetlerinin emekli keseneğine esas aylığında değerlendirilmesine yasal imkan bulunmadığı, avukatlık stajı sebebiyle 2 kademe, anadolu lisesi hazırlık eğitimi için de 1 kademe ilerlemesinden faydalandırıldığı bildirilmiştir.

Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı (C) bölümünün (3) numaralı bendinde, "Avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkta geçirdikleri sürelerin 3/4'ü memuriyette geçmiş sayılarak, bu sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir." kuralına yer verilmiş iken, Anayasa Mahkemesi'nin 27/03/2014 tarih ve E:2013/101, K:2014/63 Sayılı kararıyla, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı (C) bölümünün (3) numaralı bendinde yer alan "Avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkla geçirdikleri sürelerin 3/4 ü memuriyette geçmiş sayılarak, bu sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir." kuralındaki "serbest" sözcüğü Anayasa Mahkemesi'nin 27/3/2014 tarih ve E:2013/101, K:2014/63 Sayılı kararı ile anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun “Emekliliğe tabi görevden önceki avukatlığın kıdeme sayılması” başlıklı 195. maddesinde, "Bu kanun gereğince topluluk sigortasına girmiş olup sigortalılığı devam eden bir avukat emekliliğe tabi bir göreve veya hizmete atandığı yahut seçildiğinde, sigortalılığına esas alınan avukatlık süresinin dörtte üçü (1) kıdemine eklenerek intibakı yapılır ve görev veya hizmet aylığı ile emeklilik keseneğine esas aylığı yükseltilir." kuralına yer verilmiştir.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 101. maddesinde; bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği, kuralına yer verilmiş; aynı Kanuna 08/05/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5754 Sayılı Kanun'un 68. maddesiyle eklenen "5434 Sayılı Kanuna İlişkin Geçiş Hükümleri" başlıklı Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 08.06.1949 tarihli ve 5434 Sayılı Kanuna göre aylık, tazminat, harp malullüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08.02.2006 tarihli ve 5434 Sayılı Kanun'un 1. maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 Sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartlara haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunacağı; 5. fıkrasında, bu madde kapsamına girenlerin aylıkların bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı; aynı maddenin 8. fıkrasında; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanların kesenek ve karşılıkları, fiili hizmet zammı ve itibari hizmet süresi karşılıkları ile %100 artış farkları hakkında 5434 Sayılı Kanunun, bu Kanunun yürürlüğe girmeden önceki hükümleri uyarınca işlem yapılacağı belirtilmiş; 108. maddesinde ise, bu Kanunun, sayma yoluyla belirtilen maddeleri dışındaki diğer hükümlerinin 2008 yılı Ekim ayı başında yürürlüğe gireceği, kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dava konusu işlemin, davacının, bir işverene bağlı avukat olarak çalıştığı sürelerin 657 Sayılı Kanun'un 36. maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı (C) bölümünün (3) numaralı bendine göre kazanılmış hak aylığı derecesinde değerlendirilmemesine ilişkin kısmı ile ilgili olarak;

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı (C) bölümünün (3) numaralı bendinin Anayasa'ya aykırı görülerek iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 27/3/2014 tarih ve E:2013/101, K:2014/63 Sayılı kararı ile; memuriyete girmeden önce mesleğini serbest olarak icra eden avukatlarla, bir işverene iş akdi ile bağlı olarak görevini yerine getiren avukatlar arasında bir ayrım yapılmak suretiyle, eski hizmetlerin, memuriyet kazanılmış hak aylık derecesinde değerlendirmeye alınmasını sadece serbest avukatlara tanıyan itiraz konusu kural ile adil ve makul olmayan bir ayrıcalık tanındığı, zira serbest avukatlar ile mesleğini diğer şekilde yerine getiren avukatlar arasında; mesleğe kabul, staj, baroya kaydolma, hak ve ödevler ve disiplin hükümleri bakımından bir fark bulunmadığı, bu nedenle itiraz konusu maddenin (3) numaralı bendinde yer alan "serbest" sözcüğünün Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, söz konusu düzenlemede yer alan "serbest" sözcüğü iptal edilmiş, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı 22/07/2014 tarih ve 29068 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

Anayasanın 153. maddesinin 3. fıkrası "Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez."; 5. fıkrası ise, "İptal kararları geriye yürümez." kuralını taşımaktaysa da, Anayasa Mahkemesi'nce bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez.

Öte yandan, Anayasanın 152. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "... Anayasa Mahkemesi'nin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır." yolundaki kural da, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal kararlarının, itiraz yoluna başvurulmasını isteyen kişi ya da kişiler tarafından açılan davaların yanı sıra, iptal edilen hüküm ya da hükümler esas alınarak hakkında uygulama yapılmış olan kişiler tarafından açılan ve görülmekte olan davalarda da uygulanması gerektiğini açıkça vurgulamaktadır.

Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasanın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de, olayımızda olduğu gibi, hak veya menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olması halinde, iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır.

Bu durumda, 657 Sayılı Kanun'un 36. maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı (C) bölümünün (3) numaralı bendinde yer alan "serbest" sözcüğünün Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilmesi nedeniyle bu maddeye dayalı olarak kurulan işlem yasal dayanağını kaybederek hukuka aykırı duruma gelmiş olup, avukatlık hizmetleri sınıfına atanan davacının, avukat olarak çalıştığı sürenin dörtte üçünün intibakında değerlendirilmesi gerektiğinden, aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde ve dava reddi yolundaki mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Dava konusu işlemin, davacının, memuriyete girmeden önce avukat olarak çalıştığı tüm sürelerin emekliliğe esas aylık derecesinde değerlendirilmemesine ilişkin kısmı ile ilgili olarak;

5510 Sayılı Kanun'un 96. maddesi ve bu madde uyarınca çıkarılan yönetmelik kurallarının uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili Danıştay Onbirinci Dairesinin E:2010/743 esasına kayıtlı benzer bir dosyanın temyizen incelenmesi sırasında,

24/02/2010 tarihli kararıyla, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101. maddesinde yer alan "bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür" ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle, tümcenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 22.12.2011 tarihli ve E:2010/65, K:2011/169 Sayılı kararıyla; "...5510 Sayılı Kanun ile birlikte sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmış, özel hukuk niteliği ağır basan sosyal güvenlik hukuku alanı oluşmuştur. İtiraz konusu kuralda, ayrım yapılmaksızın 5510 Sayılı Kanundaki iş ve işlemler hakkında genel düzenleme yapılmış ve aksine hüküm bulunmayan hallerde, kanun kapsamındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak iş mahkemeleri gösterilmiştir. İş mahkemeleri, iş hukuku alanındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevli, ihtisaslaşmış adli yargı mahkemeleridir. Yasa koyucu 5510 kapsamındaki iş ve işlemler, prim esasına dayalı yeni sistemin niteliğine bağlı olarak iş mahkemelerinin görev alanı kapsamına alabilir. Sosyal güvenlik hukuku kapsamında aynı konuya ilişkin tüm uyuşmazlıkların, bu alanda görevli uzman mahkeme olan iş mahkemelerinde görülmesinin, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı açıktır.

Bu bakımdan 5510 Sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yeni sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılama bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa'ya aykırılık görülmemiştir.

Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 Sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulunan memurlar ile diğer kamu görevlileriyle ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır." gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.

Buna göre, 5510 Sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce 5434 Sayılı Kanun kapsamında iştirakçiliği bulunmayan davacı hakkında, 5510 Sayılı Kanun'un ''5434 Sayılı Kanun'a İlişkin Geçiş Hükümleri'' başlıklı Geçici 4. maddesi uyarınca 5434 Sayılı Kanun hükümleri uygulanamayacağı dikkate alındığında, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde aynı Kanun'un 101. maddesi uyarınca iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, esasının incelenerek davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

Bu durumda, dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının; davacının memuriyete girmeden önce avukat olarak bir işverene bağlı çalıştığı sürelerin 657 Sayılı Kanun'un 36. maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı (C) bölümünün (3) numaralı bendine göre kazanılmış hak aylığı derecesinde değerlendirilmemesine ilişkin kısmı yönünden esastan, avukat olarak çalıştığı tüm sürelerin emekliliğe esas aylık derecesinde değerlendirilmemesine ilişkin kısmı yönünden ise, usûlden bozulması gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1.Davacının temyiz isteminin kabulüne,

2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu Kocaeli 2. İdare Mahkemesi'nin 20/11/2013 tarih ve E:2012/846, K:2013/1117 Sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 Sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (kazanci.com.tr)