Üretilen Elektrik ve Kok Gazı Üzerinden Tüketim Vergisi Alınması Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edilmesi

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 25/10/2018 tarihinde, İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. (B. No: 2015/941) başvurusunda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Ana uğraşı çelik üretimi yapmak olan başvurucu şirket, ihtiyaç duyduğu kok kömürü ve kok gazını kendi imkânlarıyla elde etmekte ve üretimde kullanmaktadır.

Başvurucunun bu şekilde elektrik ve havagazı tüketmiş olması nedeniyle ilgili belediye 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’na dayanarak şirketten elektrik ve havagazı tüketim vergisini ödemesini istemiştir.

Başvurucu şirket, bu talep üzerine elektrik ve kok gazı tüketiminin vergilendirilmesiyle ilgili olarak çeşitli tarihlerde belediyeye beyannameler vermiş ve bu beyannamelere istinaden Belediye tarafından farklı dönemlere ilişkin elektrik ve havagazı vergisi belirlenmiştir. Bu tutarların bir kısmı elektrik tüketimine, bir kısmı ise kok gazı tüketimine ilişkin olup başvurucu tarafından farklı tarihlerde Belediyeye ödenmiştir.

Başvurucu Vergi Mahkemesinde elektrik ve havagazı tüketim vergisi borçlarının silinmesi ve ödenen vergilerin iadesi istemiyle davalar açmıştır.

Mahkeme farklı tahakkuk dönemlerine ilişkin söz konusu davaların reddine karar vermiştir. Temyiz edilen kararlar, Danıştay tarafından onanmış, başvurucu karar düzeltme talebinin de reddedilmesi üzerine bireysel başvuruda bulunmuştur.

İddialar

Başvurucu, tükettiği elektrik ve kok gazının kendisi tarafından üretilmesine rağmen elektrik ve havagazı tüketim vergisi alınması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Elektrik ve havagazı tüketim vergisi ödeyen başvurucu yönünden Anayasa'nın 35. maddesi anlamında korunmaya değer ekonomik bir menfaatin bulunduğu ve vergilendirme işleminin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.

Vergilendirme yoluyla mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin öncelikle belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir bir kanuni temelinin bulunması gerekmektedir.

Vergi Usul Kanunu'na göre vergi koyulabilmesi (tarh), verginin üzerinden hesaplanacağı tutarın kanunen belli ve bilinebilir olmasına bağlıdır. Bu sayede vergi mükellefi mülkiyet hakkına ne ölçüde müdahale edileceğini öngörebilir. Bu nedenle verginin miktarını belirtmek için temel olarak alınan değer (matrah), verginin kanunla düzenlenmesi gereken ana unsurlarındandır.

2464 sayılı Kanun'da elektrik enerjisi ve havagazı satış bedeli verginin matrahı olarak belirlenmiş ve bu matraha uygulanacak oranlar açıklanmıştır. Kanun, verginin hesaplanması için bir satış bedelinin varlığını gerekli kılmaktadır. Somut olayda başvurucu kendi ürettiği elektrik ve kok gazını tükettiği için vergi matrahının belirlenebileceği bir alım-satım ilişkisi ve satış bedeli bulunmamaktadır.

Danıştay kararında, kendi ürettiği elektrik enerjisini üretim yapmak amacıyla kullanan şirket yönünden vergi matrahının nasıl belirleneceğinin uyuşmazlığın konusu olduğu belirtilerek bu konuda kanunda bir düzenleme olmadığı açıkça kabul edilmiştir.

Olayda kendi ürettiğini tüketen yükümlüler yönünden vergi sorumlusu olarak nitelenebilecek bir tedarikçi ve dağıtıcı kuruluş da yoktur. Kanun, verginin tahsil yöntemini vergi sorumluluğu esasına dayandırmakla birlikte vergi sorumlusunun bulunmadığı durumlarda verginin nasıl tahsil edileceği belirsizdir. Tahsil yöntemine ilişkin bu belirsizlik, beyanname verilmemesi durumunda mükellefin idari yaptırımla karşılaşmasına sebep olabilecek niteliktedir.

Bir mali yükümlülük bu yönleriyle kanunla yeterince çerçevelenmemişse kişilerin mülkiyet hakkını etkileyecek idari ya da yargısal takdire dayanan uygulamalara yol açabilecektir. Somut olayda vergi matrahının ve verginin tahsil yönteminin belirsizliği ile bu konuda süregelen idari uygulama ve yargısal yorumlar, vergilerin kanuniliği ilkesinin ortaya çıkış amacına aykırı bir biçimde başvurucuyu vergi mükelleflerine sağlanan anayasal teminatlardan yoksun bırakmaktadır.

Başvurucunun kendisinin ürettiği elektrik ve havagazı tüketim vergisinin esaslı unsurlarının kanunla belirli ve öngörülebilir bir biçimde düzenlenmemiş olması nedeniyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa’da öngörülen kanunilik ilkesini ihlal ettiği sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.