Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 6/2/2019 tarihinde, V. A. (B. No: 2015/15982) başvurusunda Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu (Kurul), silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan hükümlü olan başvurucunun telefonla görüşmesini yasaklamıştır. Başvurucunun itirazı İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, infaz kurumuna nakledildiği günden itibaren telefonla görüşme hakkının kullandırılmadığını belirtilerek haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Temel hak ve özgürlüklere yönelik müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir.

Başvurucunun PKK terör örgütü üyesi olduğunun yargı kararıyla belirlendiği, telefonla görüşme hakkının da hem güvenlik güçleri hem de sivilleri hedef alan ve hendek olayları olarak bilinen terör eylemlerinin gerçekleştirildiği dönemde kısıtlandığı görülmüştür.

Hendek olayları sürecinde talimat niteliğindeki mesajların örgüt üyelerine iletildiği tespiti ve gerekçesiyle başvurucunun telefonla görüşme hakkının kullandırılmamasının kamu düzeninin ve güvenliğinin sağlanması açısından zorunlu ve gerekli bir tedbir olarak uygulandığı anlaşılmaktadır.

Kurul ve derece mahkemelerinin gerekçelerinde, başvurucunun terör örgütü yöneticisi hükümlü Abdullah Öcalan ile haftada üç gün sohbet toplantılarına katıldığı, Öcalan'ın bu toplantılarda terör örgütünün durumu ile ilgili değerlendirmeler yaparak talimat niteliğinde konuşmalar yaptığı, bu talimatların terör örgütü üyelerine ulaştırılmasının engellenmesi amacıyla telefonla görüşme hakkının kısıtlandığı vurgulanmıştır.

Terör örgütü yönetici kadrosunun örgütün yönlendirilmesi ve yönetilmesine yönelik talimatlarının örgüt üyelerine telefon, mektup, faks gibi yöntemlerle iletilmesinin engellenmesi amacıyla mevzuat dâhilinde hakların kısıtlanmasının, kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması için elverişli bir tedbir olmadığı veya demokratik toplum gereklerine uymadığı söylenemez. Bununla birlikte müdahalenin ölçülü olup olmadığı da ortaya konulmalıdır.

Bu bağlamda hükümlülerin hakları ile ilgili belirli koşullara bağlı olarak kısıtlama kararı verilirken, uygulamaya dair bir süre belirlenerek koşulların devam edip etmediği konusunda elde edilen güncel ve somut veriler gözetilmek suretiyle belirli aralıklarla değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Somut olayda Kurul kararında, başvurucunun telefon ile görüşme hakkından yararlandırılmamasına yönelik belli bir süre sınırı getirilmemiştir. Kararda, ikinci bir değerlendirmeye kadar telefon ile görüşmenin kısıtlanmasına hükmedilmiş ise de sonradan yeni bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.

Bu durumda telefonla görüşme yaptırılmamasına ilişkin kararın, bir süre ile sınırlanmadan ve karara dayanak oluşturan koşulların devam edip etmediğine dair belirli aralıklarla güncel bilgi ve belgeler gözetilerek yeniden değerlendirme yapılmadan uzun süre uygulanmasının orantısız olduğu ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar vermiştir.