Olaylar

Öğretmen ve bir eğitim sendikasının yöneticisi olan başvurucu bağlı olduğu sendikanın kararı gereği Millî Eğitim Bakanı’nın telekonferans konuşmasını protesto etmiş ve salon dışına çıkmıştır. Başvurucuya bu eylemi nedeniyle disiplin soruşturması sonucu uyarma cezası verilmiştir.

Hakkında tesis edilen disiplin cezasının iptali istemiyle İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açan başvurucu Mahkemenin ret kararı üzerine karara itiraz etmiş, Bölge İdare Mahkemesi itirazı reddetmiştir. Karar düzeltme istemi de reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.

İddialar

Başvurucu; yöneticisi olduğu sendikanın kararı üzerine Millî Eğitim Bakanı’nın telekonferans konuşmasını dinlememesi nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğüyle yakından ilişkili olup ifade özgürlüğünün özel bir görünümüdür. Dolayısıyla ifade özgürlüğünde olduğu gibi bu özgürlüğe yapılan müdahalelerde izlenen meşru amaçlarla adil bir denge gözetilip gözetilmediği titizlikle incelenmelidir.

Somut olayda başvurucunun il yöneticisi olduğu Sendika, Millî Eğitim Bakanı'nın seminer dönemi boyunca telekonferans yöntemiyle yapacağı konuşmanın alkışlı protesto edilerek konuşma süresince salon dışında beklenmesi yönünde karar almıştır.

Başvurucu söz konusu karara dayanarak konuşmayı dinlemeyerek alkışlı protestoda bulunmuştur. İdarenin tutanaklarında ve derece mahkemelerinin kararlarında başvurucunun Bakan hakkında mesnetsiz iftiralar attığı, olumsuz konuşmalar yaptığı belirtilmiş ancak hangi ifadeleri kullandığına değinilmemiş ve bu konuda bir değerlendirmeye yer verilmemiştir.

Olayların akışı dikkate alındığında başvurucunun üyesi olduğu Sendika kararı doğrultusunda Bakan'a yönelik eleştirisini barışçıl şekilde dile getirdiği, Sendika görevlisi ile Şube Müdürü arasında aynı gün cereyan eden alkışlı protestoya ilişkin münakaşayla ilgili de tepkisini aynı şekilde ortaya koyduğu anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi başvurucunun ilgili Bakan'ı dinlememe ve alkışlı protesto etme şeklindeki eylem biçiminin protesto edilen hususlar ve bulunulan ortam dikkate alındığında eylemin amacına göre orantısız bir yöntem olmadığını değerlendirmiştir.

İdare ve mahkemelerce protestonun sonuçlarının Bakan’ı dinlemek isteyenlerin katlanması gereken tahammül sınırının ötesine geçtiği ikna edici gerekçelerle ortaya konulamamıştır. Dolayısıyla uyarma cezası şeklinde başvurucunun örgütlenme özgürlüğüne yapılan müdahalenin zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık geldiğine ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçe içerdiği söylenemez.

Sonuç olarak derece mahkemelerince disiplin cezası verilmek suretiyle müdahale edilen örgütlenme özgürlüğü ile toplantıya katılanların menfaatleri ve idarenin düzgün işleyişinin sağlanması arasında adil bir denge kurulmadığı görülmüştür. Bu durumda şikâyet edilen disiplin cezasının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ