Özet:  Mahkemece, borçlunun, sigorta birikim tutarlarının kısmen haczi mümkün olduğu değerlendirmesiyle; öncelikle şikayetçi borçlunun sisteme giriş tarihi esas alınıp, yine anılan sistemde kaç ay kaldığı ve haciz tarihi itibariyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenen brüt asgari ücret tutarının tespit edilmek suretiyle, belirlenen veriler üzerinde açıklanan mevzuat hükümleri tatbik edilmesiyle oluşacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre, borçlunun alacağının haczedilebilir kısmının net olarak belirlenmesi ve bu duruma uygun hüküm oluşturulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
E: 2018/11309 K: 2018/8049 K.T.: 13.09.2018
MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı icra takibinde borçlunun, … Emeklilik ve Hayat A.Ş., … Emeklilik ve Hayat A.Ş nezdinde bulunan bireysel emeklilik fonu katılım payları üzerine haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, anılan haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, Takasbank’ın 26/03/2013 tarihli yazı cevabında bireysel emeklilikte bulunan hesabın tümüyle haczedilmediği haczi mümkün olan kısmının haczedildiğinin bildirildiği ve icra müdürlüğünden istenilen açıklamaya verilen 09/03/2016 tarihli yazı cevabında da haczedilen kısmın 330.005,01 TL + 587.128,42 TL olduğunun bildirildiği, bu kısmın haczinin mümkün olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.

4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nun; 2/d) maddesinde “Katılımcı: Emeklilik sözleşmesine kendi ad ve hesabına taraf olan gerçek kişiyi, ……” 2/g) maddesinde Fon: Emeklilik yatırım fonunu,…” ifade eder.” denilmekle, aynı kanunun 17. maddesinde ise; “Fonun malvarlığı, şirketin bu Kanundan, 28.7.1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunundan, emeklilik sözleşmesinden, fon içtüzüğünden ve ilgili mevzuattan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi ve sorumluluğunu karşılaması dışında hiçbir amaçla kullanılamaz (Değişik son cümle: 13/6/2012-6327/25 md.). Fonun malvarlığı rehnedilemez, portföye ilişkin olarak yapılan işlemler haricinde teminat gösterilemez, üçüncü şahıslar tarafından haczettirilemez ve iflas masasına dahil edilemez.

(Ek fıkra: 3/6/2007-5684/41 md.) Bireysel emeklilik hesabındaki fon paylarından, katılımcının sistemde bulunduğu ay sayısı ile asgarî ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarı ve bu Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında bireysel emeklilik sisteminden emekli olanlara yapılan yıllık gelir sigortası ödemelerinin aylık ödemeye isabet eden miktarının, nafaka borçları hariç olmak üzere, asgarî ücret tutarına kadar olan kısmı haczedilemez, rehnedilemez, iflas masasına dahil edilemez. Bu fıkradaki hükümlerin uygulanmasında, rehin, haciz veya iflas tarihinde geçerli brüt asgarî ücret tutarı esas alınır” düzenlemelerine yer verilmiştir.

01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Bireysel Emeklilik Sistemi Yönetmeliği’nin 26.maddesinde; “Katılımcının sistemde bulunduğu ay sayısı ile haciz, rehin veya iflas tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarının üzerindeki tutar, nafaka borcu alacaklılarının hakkı saklı kalmak kaydıyla haczedilebilir” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda; şikayetçi borçlu katılımcı olduğundan uygulanması gereken yasa hükmü 4632 Sayılı Kanun’un 17/2. maddesi olup, mahkemece, borçlunun haczi kabil sigorta birikim tutarının tespiti için uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, Takasbank ve icra müdürlüğü yazı cevapları ile sonuca gidildiği anlaşılmıştır.

O halde, mahkemece, 4632 sayılı Kanun’un 17/2. maddesi gereği borçlunun, sigorta birikim tutarlarının kısmen haczi mümkün olduğu değerlendirmesiyle; öncelikle şikayetçi borçlunun sisteme giriş tarihi esas alınıp, yine anılan sistemde kaç ay kaldığı ve haciz tarihi itibariyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenen brüt asgari ücret tutarının tespit edilmek suretiyle, belirlenen veriler üzerinde yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri tatbik edilmesiyle oluşacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre, borçlunun alacağının haczedilebilir kısmının net olarak belirlenmesi ve bu duruma uygun hüküm oluşturulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.