T.C.
YARGITAY
12. CEZA DAİRESİ
E. 2020/200
K. 2020/4732
T. 30.9.2020

BİLİNÇLİ TAKSİRLE ÖLDÜRME ( Kanun Yönetmelik ve İşin Oluruna Aykırı Çalışmalar İle Açılması Gerekli Görülen Nefesliğin Açılmadan Kömür Üretim Faaliyetine Devam Edilmesinin Yüksek Risk Oluşturduğunun Bilinmesine ve Bu Durumun Geri Dönülmez Sonuçlara Yol Açabileceğini Öngörebilmelerine Rağmen ''Olursa Olsun'' Düşüncesi İle Hareket Ederek Yüksek Risk İçeren Faaliyetlerine Uzun Süre Devam Ettikleri Sanıkların Tamamının Karar Alma Süreci İçerisinde Bulunmaları ve Şirketteki Pozisyonları Gereği Ocak İçerisindeki Yüksek Riskleri Bilmelerine Rağmen Bu Risklerin Önüne Geçmek İçin Her Hangi Bir Girişimde Bulunmayarak Gerekleşen Bu Neticeden Olası Kasıtlarıyla Sorumlu Tutulmaları Gerektiği Böylece Sanıklar Hakkında 301 Kez Olası Kastla Adam Öldürme Suçundan ve 162 Kez Olası Kastla Yaralama Suçundan Mahkumiyet Hükmü Kurulması Gereği )

KASTEN ADAM ÖLDÜRME ( Sanıkların Tamamının Karar Alma Süreci İçerisinde Bulunmaları ve Şirketteki Pozisyonları Gereği Ocak İçerisindeki Yüksek Riskleri Bilmelerine Rağmen Bu Risklerin Önüne Geçmek İçin Her Hangi Bir Girişimde Bulunmayarak Gerekleşen Bu Neticeden Olası Kasıtlarıyla Sorumlu Tutulmaları Gerektiği Böylece Sanıklar Hakkında 301 Kez Olası Kastla Adam Öldürme Suçundan ve 162 Kez Olası Kastla Yaralama Suçundan Mahkumiyet Hükmü Kurulması Gereği Gözetilmeden Sanıklar Haklarında Bilinçli Taksir İle Sanık Hakkında İse Basit Taksirle Öldürme Suçundan Hüküm Kurulmasının İsabetsizliği )

KANUN YÖNETMELİK VE İŞİN OLURUNA AYKIRI ÇALIŞMALAR İLE AÇILMASI GEREKLİ GÖRÜLEN NEFESLİĞİN AÇILMADAN KÖMÜR ÜRETİM FAALİYETİNE DEVAM EDİLMESİNİN YÜKSEK RİSK OLUŞTURDUĞUNUN BİLİNMESİNE VE BU DURUMUN GERİ DÖNÜLMEZ SONUÇLARA YOL AÇABİLECEĞİNİ ÖNGÖREBİLMELERİNE RAĞMEN '' OLURSA OLSUN '' DÜŞÜNCESİ İLE HAREKET EDEREK YÜKSEK RİSK İÇEREN FAALİYETLERİNE UZUN SÜRE DEVAM ETME ( Sanıkların Neticeden Olası Kasıtlarıyla Sorumlu Tutulmaları Gerektiği Böylece Sanıklar Hakkında 301 Kez Olası Kastla Adam Öldürme Suçundan ve 162 Kez Olası Kastla Yaralama Suçundan Mahkumiyet Hükmü Kurulması Gereği Gözetilmeden Sanıklar Haklarında Bilinçli Taksir İle Sanık Hakkında İse Basit Taksirle Öldürme Suçundan Hüküm Kurulmasının Doğru Görülmediği )

KÖMÜR ÇIKARTMA FAALİYETLERİNİN DENETİMİ ( Sanıkların Faaliyetin Projelere Uygun Olup Olmadığı Konusunda Denetim ve Gözetim Sorumluluklarının Olduğu/Kazanın Meydana Geldiği Maden Ocağında Yüklenici Tarafından S Panosunda İkinci Nefeslik Açılmasının İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Gerekli Olduğu Belirtilerek S Panosunda İkinci Nefeslik Açılmasına Dair Uygulama Projesine TKİ Tarafından Onay Talep Edildiği ve TKİ Tarafından Anılan Projeye Onay Verilmesine Rağmen Yaklaşık 3 Yıl Boyunca Anılan Nefeslik Açılmadan Üretime Devam Edilmesi Karşısında Sanıkların Olayın Meydana Gelmesinde Bilinçli Taksir Derecesinde Kusurlu Oldukları )

5237/m.21,81,85

6331/m.11,12

ÖZET : 1-Uzun yıllardır bu iş kolunda çalıştıkları, tehlikeli iş kollarının başında gelen maden işletmeciliği konusuna ilişkin hukuk normları ve olmazsa olmaz haline gelen herbiri yüzyıllar içinde gerçekleşen acı olaylar sonucu oluşan müşterek tecrübeye sahip oldukları kabul edilen ve Yüklenici Şirketteki konumları gereğince diğer tüm çalışanlar üzerinde emir ve talimat verme yetkileri bulunan Soma Kömürleri İşletmeleri A.Ş'de maden mühendisi olup, 2009 yılından kaza tarihine kadar genel müdür ve işveren vekili görevinde bulunanın, anılan şirkette maden mühendisi olan, 1996 yılında vardiya mühendisi olarak çalışmaya başlayan, 2001 yılında iş güvenliği mühendisi olarak çalışmaya devam eden ve 2005 yılında iş güvenliği ve sağlığı başmühendisi olan işletme müdürü ve işveren vekili sanığın yine maden mühendisi olan 2001 yılında anılan şirkette çalışmaya başlayan ilk önce 1.5 yıl vardiya amirliği yaptıktan sonra 6 yıl boyunca vardiya mühendisliği görevinde bulunan daha sonra 2.5 yıl vardiya mühendisliği görevi yapan şirket müdür yardımcısı, teknik müdür ve işveren vekili sıfatlarını taşıyan sanığın ve yukarıda aktarıldığı şekilde sanığın, anılan iş kolundaki çalışma usül ve şartlarına aykırı şekilde gerçekleştirilen hızlı ve durmaksızın kömür çıkarma faaliyetlerinin, işçilerin iş sağlığı ve güvenliği açısından yüksek risk oluşturduğunu ve dönülmez sonuçlara yol açabileceğini bildikleri halde sayılan olumsuzluklara rağmen muhtemel gerçekleşebilecek tehlikeli neticeleri göze almak ve hatta kabullenmek suretiyle kömür çıkarma faaliyetinin hatalı ve usülüne aykırı şekilde devam etmesini görmezlikten geldikleri, TKİ tarafından onaylanan, açılması halinde S panosunda bulunan işçilerin kurtarılmasını sağlayacak olan Yüklenici Şirket tarafından gerekli görülerek acil kurtarma yolu açılmasına karar verilen nefesliğin yaklaşık 3 yıl boyunca açılmadan programlanan üretim miktarından daha fazla kömür üretimi yapacak şekilde çalışmaya devam ettikleri böyle bir olayda, öngörmekle birlikte gerçekleşmeyeceği düşünülen ve istenmeyen bir neticeden bahsedilmemekte, bunun da ötesine geçilerek ve bilinçli taksir unsurları aşılarak, bu şekildeki kanun, yönetmelik ve işin oluruna aykırı çalışmalar ile açılması gerekli görülen nefesliğin açılmadan kömür üretim faaliyetine devam edilmesinin yüksek risk oluşturduğunun bilinmesine ve bu durumun geri dönülmez sonuçlara yol açabileceğini öngörebilmelerine rağmen '' olursa olsun '' düşüncesi ile hareket ederek yüksek risk içeren faaliyetlerine uzun süre devam ettikleri, sanıkların tamamının karar alma süreci içerisinde bulunmaları ve şirketteki pozisyonları gereği ocak içerisindeki yüksek riskleri bilmelerine rağmen, ‘' olursa olsun ‘' mantığı ile hareket ederek bu risklerin önüne geçmek için her hangi bir girişimde bulunmayarak, gerekleşen bu neticeden olası kasıtlarıyla sorumlu tutulmaları gerektiği, böylece sanıklar hakkında 301 kez olası kastla adam öldürme suçundan ve 162 kez olası kastla yaralama suçundan mahkumiyet hükmü kurulması gözetilmeden, sanıklar haklarında bilinçli taksir ile sanık hakkında ise basit taksirle öldürme suçundan hüküm kurulması,

2-Sanıkların beraatlerine ilişkin hükümlerin temyiz incelenmesine gelince; TKİ ile ELİ arasında yazışma evrakları ile sözleşme ve ekleri birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların sorumluluklarının sadece kömür üretimine, üretilen kömürün sözleşmede belirtilen yere teslimine veya şlam özelliği denetimi ile sınırlı kapsamda olmadığı aksine sanıkların Yüklenici Şirketin anılan ocaktaki kömür çıkartma faaliyetlerini yakından takip edip sözleşmeye ve projelere uygun olup olmadığı konusunda denetim ve gözetim sorumluluklarının olduğu anlaşılmakla, kazanın meydana geldiği maden ocağında, Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından S panosunda ikinci nefeslik açılmasının iş sağlığı ve güvenliği açısından gerekli olduğu belirtilerek, S panosunda ikinci nefeslik açılmasına dair uygulama projesine TKİ tarafından onay talep edildiği ve TKİ tarafından anılan projeye onay verilmesine rağmen yaklaşık 3 yıl boyunca anılan nefeslik açılmadan üretime devam edilmesi karşısında, sanıkların sözleşme ve eklerinde kendilerine yüklenen sahadaki çalışmaları projesine, yürürlükteki Maden Kanunu ve yönetmeliklere göre yapılıp yapılmadığı konusunda ve işlerin yürütülmesiyle ilgili olarak her türlü denetim ve gözetim görevlerini yerine getirmemeleri nedeniyle olayın meydana gelmesinde bilinçli taksir derecesinde kusurlu oldukları anlaşılmakla, atılı suçtan sanıklar hakkında bilinçli taksirle adam öldürme suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken sanıklar hakkında beraat hükmü kurulması,

3-Sanığın mahkumiyetine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde, Sanığın anılan ocak içerisinde hangi görev dağılımı içinde yer aldığı, yetki ve sorumluluklarının neler olduğunun şüpheye yer vermeyecek şekilde tespitinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taksirle öldürme suçundan sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ...'ın mahkumiyetlerine, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'ın beraatlerine, ilişkin hükümlere yönelik, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında ''istinaf başvurularının esastan reddine'', sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ...,... hakkında ''istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine'' ilişkin 18/04/2019 tarihli, 2019/313 Esas, 2019/1610 Sayılı karar, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, sanık ... müdafileri, sanık ... müdafileri, sanık ... ve müdafi, sanık ..., sanık ... müdafi, sanık ... ve müdafi, sanık ... müdafi, sanık ... ... müdafi, sanık ... müdafi, sanık ... müdafi, sanık ... müdafi, sanıklar ... ve ... müdafi, sanık ... ile katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 100. maddesiyle CMK'nın 299 maddesinde yapılan değişiklik neticesinde, her ne kadar sanık ... müdafiileri, sanıklar ... ve ... müdafi, sanık ... ... müdafi, sanık ... müdafi, sanık ... müdafi, sanık ... müdafi, sanık ... müdafi ve bir kısım katılanlar vekilleri Av. ..., Av. ..., Av. ..., Av. ..., Av. ..., Av...., Av. ... ve Av.... tarafından sunulan temyiz dilekçelerinde duruşmalı temyiz isteminde bulunulmuş ise de, duruşma açılmaksızın, dosya üzerinden yapılan incelemede:

Dosya içeriği ve tüm bilirkişi raporlarındaki belirlemelere göre;

Manisa ili, Soma ilçesi, Eynez köyü, Karanlıkdere mevkinde bulunan linyit madeni keşfinin 1863-1864'lü yıllara kadar uzanmakta olduğu, sahada fizibilite ve proje çalışmaları ise 1960'lı yıllarda başladığı ve günümüze kadar devam ettiği, maden sahasında bulunan yaklaşık 486 milyon ton rezerve sahip 6475 hektar büyüklüğündeki bu sahanın Manisa ili dahilinde bulunan 7 adet ruhsatın birleştirilmesi ile oluşturulduğu ve Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü (TKİ) adına S.75153 numarası ile 30 yıl süreli işletme ruhsatı alındığı, ruhsat alanı ve rezerv bakımından oldukça büyük olan bu sahada cevherin yüzeye yakın olduğu kısımda TKİ' ye bağlı Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü (ELİ) tarafından açık ocak işletmeciliği yöntemiyle üretim yapıldığı, aynı sahada.... San. Tic. A. Ş., Demir Export A. Ş. ve Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından ise yer altı kömür ocaklarının işletildiği,

Manisa ili, Soma ilçesi dahilinde bulunan İR: 4009 ruhsat numaralı kömür sahasında bulunan rezervin en ekonomik şekilde çıkarılmasının sağlanarak elektrik üretimi, sanayi sektörü ve ısınmada kullanılmak üzere TKİ tarafından, üretilen kömürün tamamının satın alınması kaydıyla gerçek veya tüzel kişilerce işlettirilmesi kararı doğrultusunda 4734 Sayılı Kanun kapsamında hizmet alım ihalesi yöntemi ile "Hukuku TKİ uhdesinde kalmak kaydı ile mevki ve sınırları koordinatlar ile belirlenen ELİ Eynez yer altı maden sahası içinde S.75153 ruhsat numaralı mevkii ve sınırları teknik şartnamede belirtilmiş sahalardan termin programına bağlı olarak hazırlık döneminde yaklaşık 500.000 ton, işletme döneminde 1. yıl asgari 1.000.000 ton, 2. yıldan itibaren ise asgari 1.500.000 ton olmak üzere toplam 15.000.000 ton tüvenan kömürün üretimi ve üretilen tüvenan kömürün teknik şartnamede tanımlanan yerlere teslim edilmesi işine ait kömür üretme işinin” ihalesinin 28/06/2006 tarihinde yapıldığı ve 30/06/2006 tarihinde....m Sanayi Ticaret A.Ş.' ye verildiği, TKİ ile .... Sanayi Ticaret A.Ş. arasında 27/07/2006 tarihinde sözleşme imzalanarak 11/08/2006 tarihinde yer teslimi yapıldığı, hazırlanan uygulama projesi doğrultusunda yüklenici şirket tarafından hazırlıklar tamamlanarak 09/03/2007 tarihinden itibaren üretime geçildiği, yüklenici şirket tarafından 19/06/2007 tarihinde ana nakliye desandre kesitinin işletme dönemi 2. yılından sonraki yıllarda üretilecek 1.500.000 ton kömürün nakliyesi için yeterli olmadığının görüldüğü ve bu üretim miktarına uygun galeri kesitinin çalışmalarının yapıldığı, üretim faaliyetleri sırasında +270 kotlu klasik ayakta ocak yangını meydana geldiği, bu nedenle ayağın planlanandan erken terk edildiği, +190 kotlu mekanize ayakta ayak arkasında karbonmonoksit tespit edildiği ve yaklaşık 10 saat içinde 500 ppm' e ulaştığı, hemen arkasından 1 saat içinde ise 2000 ppm seviyesine ulaştığı ve ayağın kapatılarak barajlandığı, daha sonra tekrar açıldığı, bu ayaktaki tavan bölümündeki 70 metrelik topukta tavan taşının kırılamamasından dolayı boşluk oluştuğu ve kırılamayan tavan taşı nedeniyle yangın riski bulunduğu, 7 kez üretim faaliyetinde bulunulmasına rağmen, yangın ve gaz gelimi nedeniyle tekrar kapatıldığı, bu ayakla irtibatı bulunan +180 kotundaki mekanize ayakta da gaz gelimi nedeniyle bu ayağında kapatıldığı, yine +165 klasik ayakta da yangın ihtimali nedeniyle bu ayağında kapatıldığı, 12/04/2008 tarihi itibariyle tüm ayakların yangınlar ve gaz gelimi nedeniyle kapatıldığı ve üretimin tamamen durdurulduğu, uygulama projesinin revize edilmesinden sonra tekrar üretim faaliyetlerine devam edilmeye çalışıldığı ancak yüklenici ... Sanayi Ticaret A.Ş.'nin TKİ' ye sunduğu 07/10/2009 tarihli dilekçesi ile üretim çalışmaları sırasında çıkan yangınlar ve büyük miktardaki su birikimleri nedeniyle üretim yapılamadığı, ileride telafisi mümkün olmayacak problemler ile karşılaşılacağından şirketlerinin ve TKİ' nin olumsuz etkilenmemesi için 4734 Sayılı kamu ihale kanunu ve 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 16. maddesi gereğince mevcut sözleşmenin ihale şartlarına haiz Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. firmasına devrini talep ettiği, Soma Kömür İşletmeleri AŞ.'nin TKİ'ye verdiği 07/10/2009 tarihli dilekçesi ile sözleşmeye konu işi devralmak istediklerini belirttikleri, TKİ tarafından yapılan değerlendirme sonucunda 20/10/2009 tarih ve 33/359 Sayılı karar ile 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 16. maddesi gereğince ... Sanayi Ticaret A.Ş'ye verilen işin Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye devrine karar verildiği ve maden sahasının 30/10/2009 tarihinde Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye devredildiği,

Sahanın devri ile birlikte öncelikli olarak Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından TKİ'ye yazılan 30/10/2009 tarihli yazıda; üretim çalışmaları sırasında sahanın doğu sınırındaki fayın yerinin tespit edildiği, sözleşmede yer alan işletme dönemi koordinatları ile yeni arama galerileriyle belirlenmiş fay arasında kalan doğu saha sınırı boyunca dar bir alanı kapsayan 20.700 m2'lik bir alan bulunduğu, bu alanda bulunan rezervin, hazırlığı tamamlanmış olan panodan kolaylıkla yapılabileceği belirtilerek, bunu için mevzii koordinat değişikliğinin talep edildiği, bu doğrultuda TKİ Kurumunun, 07/01/2010 tarihli kararı ile saha sınırından faya kadar yaklaşık 639.540 ton kömürün üretime hazır hâle gelmesi ve Teknik şartnamenin 2. maddesinde belirtilen “.... Saha sınır koordinatları mevcut sondaj verilerinden faydalanılarak hazırlanan tektonik çalışmaya göre belirlenmiş olduğundan, kesin sınır olmayıp muhtemeldir. Fiili durumda kömürün gerçek tektonik yapısına bağlı olarak değişiklikler olması durumunda, İdarenin onayı alınarak sınır değişiklikleri yapılabilecektir.” hükmü kapsamında saha koordinatlarının değiştirildiği,

Saha teslimi ve proje değişikliği sonrasında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş'nin, 25/11/2009 tarihinde TKİ'ye uygulama projesi ve iş programını sunduğu, uygulama projesinde 14 ayrı panoda klasik ayaklarda üretim yapılacağı, hazırlanan panolarda A panosundaki mevcut tavan ayağın çalışması sonrası tam mekanize ayak çalışması öngörülmediği, ileriki yıllarda uygun pano bulunduğunda bunun değerlendirileceği, kömür üretiminin 13 Panoda damar meyline paralel oluşturulacak dilimli ayaklardan, M panosunda ise damarı 10 metrelik dilimler hâlinde, doğrultu boyunca arka göçertmeli dilimli ayaklardan sağlanacağı, ilk olarak tavan taşının altında 2.20 metre yüksekliğinde kömür içerisinde tavan ayaklar oluşturulup sadece aynadan kömür alınarak tavan taşının kırılmasının ve tavanının oturtulmasının sağlanacağı, tavan ayakların altında damar kalınlığına bağlı olarak 2 veya 3 kat hâlinde katlar oluşturulacağı, damar yapısına ve kalınlığına bağlı olarak tavan ayak dâhil 3 veya 4 kat olarak planlanan panolarda, tavandan alınacak kömür kazanım oranına bağlı olarak kat sayısı ve kat aralığının arttırılabileceği veya azaltılabileceği, hazırlanan uygulama projesinde ara katlar ve taban ayaklarda dilim kalınlığı 9 metre ila 13 metre arasında değiştiği, üretimi yapılacak kömürün, yerinde kalorisinin yıllar itibarıyla 2787 - 3294 k cal/kg arasında değiştiği, uygulama projesinde üretim yapılacak panolarda tavan, ara kat ve taban ayakların yaklaşık otuzar metre mesafe ile birbirini takip edeceği, ocakta oluşabilecek yangınla mücadele için; tavan ayak çalışması ile tavan taşının kırdırılarak tavanın oturtulacağı, eki imalat içerisine kızışma olmadan kül + su verileceği, göçük arkasında kül borusu bırakılarak bu borulardan kül + su verileceği, kızışma olan kısımlara sondajla ulaşıp kül + su verileceği, ayak aralarından tavandan alınacak kömüre yeteri kadar uzun delikler delinip patlatılarak kömürün düzenli alınmasının sağlanacağı, ayak arkasındaki kömür ve ağaç tahkimat malzemesinin temizlenmesinde dikkatli davranılacağı, kızışma meydana gelen kömür bacalarında gömlekleme yapılacağı, ayaklarda rekup gerilerinin tamamen oturtularak havanın rekup gerisine kaçmasının önlenmesinin sağlanacağı, yangına müsait panoların, herhangi bir yangın vukuunda vakit kaybetmeden kapatılmalarını sağlamak üzere bekleme barajları yapılacağı, ocağın mevcut ana hava giriş ve hava çıkış galerilerinin bir kısmı kömür içerisinde olduğundan bu kısımlarda ortaya çıkabilecek yangın riskine karşı acil çıkış yolu olarak +340 ana nakliye galerisine +220 kotlarından tamamen marn içerisinde sürülecek galeri ile irtibatlanacağı, ilk etapta +260/+160 arası 530 metrelik kısmın bant ile insan nakline uygun hâle getirileceği, daha sonra ocağın en alt kotlarından yer üstüne kadar bant ile insan nakli yapılacağı; 25/11/2008 tarih ve 41/433 Sayılı TKİ Yönetim Kurulunda 30/09/2019 olarak onaylanan iş bitimi tarihinin yeni iş programında 31/03/2019 tarihi olarak belirtildiği, yeni iş programında işletme dönemlerinin 1 Ocakta başlayıp 31 Aralık'ta bittiği ve işletme dönemlerinde yıllık asgari 1,5 milyon ton tüvenan kömür üretileceği, çalışacak işçi sayısının toplamda 2226 kişi olacağı, hususlarına yer verildiği; sunulan söz konusu uygulama projesinin TKİ'nin 22/02/2010 tarihli oluru ile uygun bulunduğunun görüldüğü, onay sonrası uygulama projesinde belirtilen faaliyetlerine başlayan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin TKİ'ye yazmış olduğu 17/03/2010 tarihli yazısıyla; metan geliri problemi nedeniyle proje tadilatı ve teknik destek talebinde bulunulduğu ve başvuru üzerine başlayan metan drenajı çalışmalar sürerken A panosu 2. kat ayaktan yüksek metan geliri görülerek panonun kapatıldığı,

Üretim aşamasının devamında, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin 03/12/2010 tarihli "Acil kurtarma galerisi sürülmesi hakkında" konulu dilekçesi ile E.L.İ Müessese Müdürlüğü'ne yazılı başvuruda bulunarak ''Soma Kömür İşletmeleri AŞ'nin, T.K.İ Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu'nun 20/10/2009 tarih, 33/359 Sayılı kararı gereği, İR-75153 ruhsat sahasından kömür üretimi işini devraldığını, 30/10/2009 tarihinde işe başlanıldığını, 25/02/2010 tarihinde yapılan revize uygulama projesi doğrultusunda üretim çalışmalarına devam edildiğini, uygulama projesinde de belirtildiği üzere; yer altı işletmesinin ana nakliye yolunun 1050 metrelik kısmının kömür içerisinde sürülmüş olması, ana nefeslik yolunun ise 250 metrelik kısmının kömür içerisinde olması hususlarının olası bir yangın ve kızışma halinde güç ve tehlikeli durumlar yaratacağını belirterek, uygulama projesinde acil kurtarma nefeslik çıkış yolu sağlamak amacıyla +200 kotunda mevcut ocak galerilerinin birbiri ile irtibatlandırılmasının planlandığını ve planın gerçekleştirilmesi sonucunda kısmi iş güvenliğinin sağlandığı ancak yeryüzüne bağlantısı olmayan bu galerinin son zamanlarda yoğun metan sorunu ile karşılaşılan işletmede yeterli güvenceyi vermediği, özellikle metan sorunu ile uğraşılan bu tür ocaklarda en kısa ve en kolay şekilde çalışanların yer üstüne tahliyesi için yeryüzüne bağlantılı yeni bir acil çıkışın gerekliliğinin ortaya çıktığı, bu amaçla ekli 1/7000 ölçekli planı hazırlanan yeryüzüne bağlantılı acil çıkış galerisinin sürülmesinin ayrıca ocak havalandırmasını da rahatlatacağı hususları belirtilerek bu uygulama için izin istendiği,

Talebin Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu ELİ Eynez yer altı Kontrol Şube Müdürlüğü tarafından, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü'ne 08/12/2010 tarih, B.15.T.K.İ.2.06.40.00-552 Sayılı yazı ile "Eynez Soma Kömürleri AŞ Nefeslik Projesi Hk.'' konulu dilekçe içeriği ile iletilerek talebin Müessese Müdürlüklerince uygun görüldüğünün belirtildiği ve bu talep doğrultusunda T.K.İ Yönetim Kurulu'nun 22/02/2011 tarihli toplantısında sonuç olarak metan geliri olan koordinatlar arasında kalan bölgenin üretime kapatılarak proje değişikliğine gidilmesi suretiyle uygun görüldüğü ve S panoları için üretim izni verildiği, akabinde 2011 yılında üretime alınan S panolarına yönelik olarak havalandırma ihtiyacının gündeme geldiği ve Haziran 2011 tarihli Ek Revize Uygulama Projesi hazırlandığı, 6000 m3/dk kapasiteli yeni bir vantilatörün kurulması planlandığı, bu projeye göre önce S panolarından geçmekte olan galeriye sonrada +340 kotundaki ana nefesliğe paralel şekilde ilerleyerek yer üstüne bağlanması gereken galeri rezerv uygulama projesi kroksinde yer almasına ve revize projenin T.K.İ Yönetim Kurulu'nun 04/08/2011 tarihli oluruyla uygun bulunmasına rağmen bu galerinin sürülmesi işinin kaza tarihine kadar gerçekleştirilmediğinin anlaşıldığı,

Ocağın fiziki yapısı değerlendirildiğinde Karanlıkdere mevkinde bulunan linyit kömürleri orta seviyede (% 10-20) nem içeriğine, % 40-50 oranında kül içeriğine sahip olduğu ve yüksek ranklı kömürler sınıfında yer alması nedeniyle içeriğindeki yüksek uçucu madde miktarının patlayıcı ve yüksek yanıcı özellikler gösterdiği ve ocak yangınlarına sebep olduğunun gözlendiği, linyit kömürlerinin kalitesinin damar tavanından tabanına doğru azaldığı ve kömürün kül içeriğinin arttığı, kömür damarının tavana yakın kısımlarında oldukça yüksek dayanıma sahip sileks bandının bulunduğu, KM2 damar kalınlığının 15-35 m arasında değiştiği, eğiminin ise 8-25 derece arasında olduğu, tavanında M2 marnlarının bulunduğu ve kalınlığının 3-120 m arasında değiştiği, oldukça sağlam ve masif bir yapıya sahip olduğu, bu tabakanın üstünde M3 kireç taşlarının bulunduğu ve kalınlıklarının 1-60 m arasında değiştiği, M2 marn tabakasına benzer bir şekilde sağlam bir yapıya sahip olduğu, KM2 kömür tabanında ise M1 kilinin bulunduğu ve plastik özelliğe sahip olduğu, sağlam yapılarından dolayı M2 marn ve M3 kireç taşı birimlerinde oturmanın hemen gerçekleşmediği, sahadaki linyit kömürünün kalınlığının 15-35 m arasında olması nedeniyle genel olarak dilimli arkadan göçertmeli geri dönümlü uzun ayak yönteminin kullanıldığı, bu üretimin en kritik ve önemli olan kısmının tavan kömürünün göçertilerek ayak arkasından alınması olup, tavan kömürünün üretilmesi sırasında üretilen kömüre tavan taşının karışarak kömürü seyreltmekte ve ayak arkasında kalan kömürün bir kısmının üretilemeden kaldığı, bu yöntem gereği sahada kömür rezervinin % 10-25 oranındaki kömürün alınamayıp ayak arkasında bırakıldığı, kömür tabanında bulunan M1 kilinin yapısı nedeniyle üretim sırasında tabanda en az 1 metre kadar kömür bırakılması ve klasik ayak yöntemi ile üretim yapılmasının gerektiği,

Havzanın yoğun tektonizmaya maruz kalması nedeniyle bölgede çok sayıda irili ufaklı fay hattı bulunup faylar arası mesafe 300-1000 m arasında değiştiği, faylara yakın bölgelerde örselenmiş kayaçlar ve oluşan makaslama gerilimleri nedeniyle bu bölgelerin tahkimatlarını oldukça zor bir hale getirdiği, M2 ve M3 tavan taşlarının sağlam ve masif yapıları nedeniyle tavan taşı etkin ve düzenli şekilde göçertilemediğinden boşluklar oluştuğu, tavan taşında yavaş yahut aniden oturmalar görüldüğü ve buna bağlı olarak yer yüzünde tasmanlar oluştuğu, tasmanın oluşturduğu çatlak ve kırıklardan ocağın içine oksijen girdiği ve göçertilen ayak arkasındaki boşluklarda kalan kömür ve topuklardaki kömür ile temas eden havanın kızışmaya (oksidasyona) neden olarak eski imalat boşluklarında, ayak arkasında göçertilen boşluklarda, kırık ve çatlaklarda karbonmonoksit ve metan gazının birikmesine yol açtığının anlaşıldığı,

Kaza tarihi itibariyle Soma Eynez Karanlıkdere mevkindeki yer altı kömür ocağında Soma Kömür İşletmeleri A. Ş. tarafından A, H, S ve R7 panoları olmak üzere toplam 4 panoda, A1 yarı mekanize, A2 mekanize, H1 yarı mekanize, H2 yarı mekanize, S2 klasik, S2 yarı mekanize, S3 klasik, S3 yarı mekanize, doğu mekanize ve 140 ayak klasik olmak üzere toplam 10 ayakta 2 mekanize, 5 yarı mekanize ve 3 klasik ayak olmak üzere, mekanize ayaklarda 2 kat, klasik ve yarı mekanize ayaklarda ise 3 kat olarak üretim faaliyetinin sürdürüldüğü, klasik ayaklarda emek yoğun üretim söz konusu olduğu, tahkimatın, sürtünmeli veya hidrolik direk ve çelik sarmalarla ve kömür kazısı patlayıcı madde ve martopikör ile yapıldığı, yarı mekanize ayakları klasik ayaklardan ayıran unsurun, kalkan tipi tahkimat kullanımı olduğu ancak yine emek-yoğun bir çalışma söz konusu olduğu, tam mekanize ayaklarda kalkan tipi tahkimat, kesici-yükleyici kazı makinesi ve konveyörün bir arada çalıştığı sistemler bulunmakta olup, patlayıcı madde kullanılmadan makine yoğun yapılan bir çalışma olduğu, ocakta malzeme nakli “kulikar” olarak isimlendirilen demiryolları ile yapılmakta olup; kömür, ayaklardan zincirli konveyörlerle gelip taban yolunda bant konveyörlere ve buradan da ana galerilerdeki bant konveyörlere devrederek ocak dışına kadar çıkarılmaktadır. 13/05/2014 tarihi itibariyle Ocak içerisinde 2 si nefeslik galerisi içerisinde olmak üzere, 5 adet insan nakil bandı kurulu olduğu, ocakta 2014 mart ayı itibariyle çalışan toplam işçi sayısının SGK kayıtlarına göre 3367 kişi olduğu ancak ocakta fiilen 2941 kişinin görev yaptığı, bunlardan 2803 kişinin 3 vardiya halinde 08.00-16.00, 16.00-24.00 ve 24.00-08.00 saatleri arasında maden ocağında çalıştıkları anlaşılmakla,

Tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde, olay günü gerçekleşen yangının, 08.00-16.00 vardiyasında ocağın ana giriş noktaları olan +340 kotundaki iki desandre ağzından yaklaşık 1450 m mesafede ve ana hava giriş yolunun ikiye ayrıldığı +142 kavşak noktasının az ilerisinde ocağın merkezi sayılan U3 bölgesinde 4. bant boyunda ve 3. Bant kuyruğunun bulunduğu galeri kısmında meydana geldiği, ocak içerisinde üretilen kömürün yeryüzüne çıkartılması amacıyla kullanılan 3. nakil bandının 4. nakil bandıyla birleştiği kısımda, yükselmiş olan bant kuyruğunun aşağı seviyeye indirilmesi amacıyla taban tarama çalışması yapıldığı, bu amaçla saat 12.30 sıralarında dinamit atımı yapılarak tabanın temizlenmeye çalışıldığı ancak yeterince taban alınamadığı için saat 14.30-14.40 sıralarında ikinci bir dinamit atımının daha yapıldığı, bu atım sonrası bölgedeki ezikli kırıklı yapıya dönüşen topukların daha da zayıfladığı, olay sonrası söz konusu bölgede yapılan jeolojik etüt çalışmalarında bölgeden etkin bir fay hattının geçtiğinin belirlendiği, ikinci patlamanın hemen akabinde 4. bant boyu birinci motor tahrik cebi yan duvarı ve tavan kısmının kısmi olarak göçtüğü, bu sebeple enlemesine 7-8 metre tavanda ise 4-5 metre boşluk meydana geldiği, bu şekilde dökülen kaya parçalarının nakil bandının üzerini doldurduğu, bu vaziyetteyken 4. nakil bandının çalışmaya zorlandığı, bu sırada dosya kapsamında bulunan tanık beyanları ile sabit olduğu üzere 4. Bant boyundan önce beyaz daha sonra ise gri-siyah duman geldiği, kısa bir süre sonra bu duman yoğunluğunun gittikçe arttığı, bu beyanlarda belirtilen dumanın, eski imalat sahaları olan ve ocakla irtibat yolları bulunan ve yer yüzünde yapılan incelemeler ve çekilen fotoğraflardanda anlaşıldığı üzere tavan taşlarının göçmesi nedeniyle üzerlerinde tasmanlar oluştuğu anlaşılan A ve C panolarının içinde bulunan boşluklarda biriken ve meydana gelen göçükler ve oturmalara bağlı olarak oluşan basınç nedeniyle 4. bant boyundaki, fay hattının oluşturduğu kırık ve çatlaklardan, galeride meydana gelen göçük ve tavan akmalarından ocağın içine doğru önce yavaş yavaş, kısa bir süre sonra ise hızla ve yoğun bir şekilde gaz geliminin olduğu, 4. Bant boyunda yaşanan göçükler ve posta akmaları nedeniyle A ve H panolarına giden sensör kablolarının zarar gördüğü ve saat 14.50' den itibaren bu panolardaki tüm veri iletimlerinin kesildiği, A mekanize ayağa mekanize ayak teçhizatlarının indirilmesi için 4. bant boyunda açılan kulikar yolu nedeniyle hava akımının oldukça zayıfladığı ve bir çeşit durgun zon meydana geldiği, oldukça sıcak bir ortamın oluştuğu U3 bölgesinde 4. bandın patinaj yapması ve tahrik motorlarının yaydığı ısı nedeniyle de ortamın iyice ısındığı ve yangına elverişli hale geldiği, 4. bant boyunda oluşan göçük, kırık ve çatlaklardan ocağın içine doğru giren ve ortamda daha önce biriken ancak sensör verilerine göre % 5' in altında olan ve patlama noktasına ulaşmayan metan gazının bölgeden geçen, göçük ve posta akmaları nedeniyle zarar gören sensör iletim hatları veya diğer enerji hatlarından yada nakil bandı tamburunun sürtünmesinden kaynaklanan ark nedeniyle tutuştuğu ve parlama ile yanmaya başladığı, daha sonra bu alevin önce yoğun üretim ve hava akımının zayıf olması nedeniyle ortamda oldukça fazla miktarda bulunan kömür tozlarını tutuşturduğu, daha sonra ise 4 numaralı kömür nakil bandı üzerinde bulunan kömürleri ve 4 numaralı kömür nakil bandını tutuşturduğu, daha sonrada aynı yerde bulunan ve kavlakların düşmesini engellemek amacıyla çelik tahkimatların arasına yerleştirilen ahşap kamaları, olay yerinden geçen kabloları ve plastik pvc borularını tutuşturduğu ve yangının bu şekilde meydana geldiği, eski imalat sahaları olan A ve C panolarında biriken zehirli gazların, ocakta bulunan üretim panoları arasında güvenlik amacıyla bırakılan ancak yeterli genişlikte olmayan, aşırı baskı nedeniyle yenilen ve kırık bir yapıya sahip olan topuklardan, göçük, kırık ve çatlaklardan yol bularak 4. kömür nakil bandı boyundan ocağın içine doğru püsküren metan ve karbonmoksit gazları ile ocakta meydana gelen yangın nedeniyle oluşan karbonmonoksit ve diğer zehirli gazların hava sirkülasyonu ve ocağın havalandırılmasında kullanılan emici fanların oluşturduğu çekim gücü nedeniyle önce ocağın kalbi konumunda bulunan U3 bölgesine buradanda bir kısımının U3 bölgesinden daha derin kotlarda bulunan A ve H panolarına doğru, bir kısmının nefeslik yoluyla dışarıya ve kurve üçgenine doğru, bir kısmının ise daha yüksek kotlarda bulunan S panolarına doğru gittiği,olay yerine en yakın olan ve S panolarına giden galeri üzerinde bulunan 545 numaralı CO, 501 numaralı CO, 423 numaralı CH4 sensör verileri ile A ve H panolarının hava dönüşünden gelen nefeslik üzerinde bulunan 431 numaralı CO ve 430 numaralı CH4 sensör verileri ve ocak merkezinden geçen nefeslik üzerinde bulunan 405 numaralı CH4 sensör verileri nazara alındığında olayın başlamasından yaklaşık 3-7 dakika sonra CO sensörlerinin en üst değer olan 500 ppm' i gösterdiği, bu değerin sabit sensörlerin okuyabildikleri en üst değerler olduğu, CH4 sensörlerinin ise patlama değerlerine ulaşmamakla birlikte çok hızlı bir yükseliş gösterdiği hatta 405 numaralı CH4 sensörünün 15.15 sıralarında % 3.904' lük parlama değerine ulaştığı,

Soma Kömür İşletmeleri A. Ş.'de emniyet baş mühendisi olan ve olayda vefat eden ...' nin A ve H panolarının temiz hava galerisi ile kirli hava galerisi arasındaki irtibat kapılarını açarak dumanın bu panolara gelmesini engellediği ve A panosunun kaçamağında toplanan yaklaşık 142 kişinin zaman kazanmasını sağlayarak büyük bir kısmının hayatlarını kurtardığı ancak R panosunda 10, 140 ayakta 4, A2 mekanize ayakta 13, A2 yarı mekanize ayakta 1, U3 bölgesinde 4, S panosu hava girişinde 60, S2 panosu klasik ayakta 60, S3 panosu yarı mekanize ayakta 73 ve S2 panosu yarı mekanize ayakta ise 76 kişi olmak üzere toplam 301 maden işçisinin vefat ettiği, vefat eden bu işçilerden 269 kişinin S panolarında bulunduğu ve yapılan ölü muayene ve otopsi işlemi sonucunda düzenlenen tıbbi raporuna göre 283 kişinin duman zehirlenmesi sonucu oluşan karbonmonoksit zehirlenmesi ve maden kazası sonucu öldüklerinin mütalaa edildiği, bu kişilere ilişkin kan örneklerinin analizi sonucunda İzmir ATK Grup Başkanlığından alınan raporda 274 kişinin kanında %44,3 ile %99,6 oranında değişen karboksihemogmobin (COHb) bulunduğu, 9 kişinin kan örneği analiz sonucunun bulunmadığı, daha önce karbonmonoksitten zehirlenip zehirlenmediği belirlenemeyen 1 işçinin ise yanma nedeniyle vefat ettiği, 17 işçinin ise ocaktan geç çıkarılmaları nedeniyle kan örneklerinin alınamadığı ve yapılan otopside doktor bilirkişinin mütalaasına göre meydana gelen maden kazası nedeniyle işçilerin karbonmonoksit zehirlenmesi ve duman solunmasına bağlı olarak asfiksi sonucu vefat ettiklerinin mütalaa edildiğinin anlaşıldığı,

Her ne kadar soruşturma aşamasında alınan 05/09/2014 tarihli bilirkişi raporu, 16/06/2015 tarihli İş Mahkemesine sunulan bilirkişi raporu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Müfettişleri tarafından düzenlenen 10/11/2014 tarihli raporu ve taraflarca veya bir kısım kişi, kurum veya kuruluşlarca dosyaya ibraz edilen raporlarda; olayda ölümlere yol açan karbonmonoksit gazının ocakta içten içe yanmakta olan kömürden kaynaklandığı, yani olay tarihinden önce ocakta kömür kızışmasının (oksidasyonun) bulunduğunun kabul edildiği ancak gerek TUBİTAK UME Gebze Kocaeli Gaz Metrolojisi laboratuvarı tarafından hazırlanan Gaz ve Sıcaklık Detektörlerine Ait İnceleme Raporunda; sabit sensörler ile test edilen 15 adet seyyar gaz ölçerlerin (H2S, CH4, O2 ve CO) kalibrasyon sonuçlarının düzgün olduğu, seyyar sensörlerin sıcaklık ölçümü yaptığı ve hafızalarında kayıt altına aldığı, gerek H.Ü öğretim üyesi Doç. Dr. Gülsev Uyar Aldaş tarafından düzenlenen Eylül 2014 tarihli Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Eynez yer altı kömür ocağında 13/05/2014 tarihi öncesinde ölçülen gaz sensörü verilerinin patlatmalar açısından değerlendirilmesini kapsayan teknik raporda; ocaktaki üretim panolarında kömürün kendiliğinden yanıp yanmadığının tespiti, dinamit atımları sırasında oluşan yüksek CO emisyonlarının belirlenmesi amacıyla ocaktaki tüm CO sensörlerine ait verilerin olay öncesi ve sonrası olarak geniş bir zaman aralığında ele alınıp değerlendirilmesi sonucunda CO değerlerindeki ani artışların genellikle ayaklardaki dinamit atımlarından kaynaklandığı, sürekli olmadığı, ölçülen çok yüksek değerlerinde zaman içinde düştüğü belirtilmiş, ocakta bulunan sabit sensörlerde zaman zaman 2, 3, 4 ve hatta 12 saati bulan CO değerlerinin ortalamasının yasal seviye olan 50 ppm' in üzerinde seyretmesine rağmen sürekli bir şekilde yükselişini sürdürmemesi veya yasal değerin üzerinde belli bir seviyede sürekli seyrini sürdürmemesi, daha sonra 50 ppm' lik yasal sınırın çok altına düşmesi ve yine kovuşturma aşamasında keşif sırasında yapılan jeolojik etütler ve sondajlar sonucunda MTA ve bilirkişilerden alınan raporlar, TBMM Meclis Araştırma Komisyonu tarafından düzenlenen Aralık 2014 tarihli rapor, mahkeme tarafından oluşturulan 11 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 15/08/2016 tarihli rapor ve ek raporlarda da belirtildiği üzere olaydan önce maden ocağında her hangi bir kömür yangının (kızışmasının) bulunmadığı, madenin U3 bölgesinde elektrik yada bant arızasından kaynaklanan arkın, ısınmış ortama eski imalat bölgelerinden basınçla üflenen gazlar ve kaza mahallindeki maddeleri tutuşturmasından kaynaklandığı hususunda tereddüt kalmadığı,

Olayın meydana geldiği sırada yer üstündeki izleme merkezindeki görevli ...'in saat 14.50 de U3 ve A-H panolarına giden yer altı sensörlerinin enerjisinin kesildiğini bilgisayardan görmesi üzerine durumu kaza sırasında ocakta en yetkili kişi olarak bulunan işletme müdür yardımcısı ...'ya bildirdiği, izleme merkezine gelen ...'nın S panosu bölgesindeki sensörün azami sınıra ulaşıp sinyal verdiğini görmesi üzerine derhal ocağa girerek kulikar kavşağına kadar ilerlediği, saat 15.10 sıralarında vardığı bu bölgede yoğun dumanla karşılaştığı, oksijen maskesini takıp dumanın nereden geldiğini araştırmaya başladığı, aynı yere temiz hava girişinden, teknik nezaretçi ..., emniyetten sorumlu üç vardiya amiri ... ..., ELİ konrol baş mühendisi ..., havalandırma mühendisi ..., iş güvenliğinden sorumlu vardiya amiri ..., A-H panoları sorumlusu ...'nın da geldikleri, bu sırada dumanın daha da yoğunlaştığı, adı geçenlerin yangının nedenini ve kaynağını bulamamalarına rağmen duman içerisine ve galeri tavanına uzunca süre hortumla su tuttukları, bu kişilere komşu maden ocağı olan İmbat A.Ş'nin üst düzey yetkililerinin de katıldığı ancak yangının kaynağını bulup söndürme çalışması yapmanın faydasız olacağını ve yangının düşündüklerinden daha ciddi boyutta olduğunu anlayarak saat 17.00 sıralarında ocak dışına çıktıkları, kaza sonra S panosundaki plastik maddeden yapılan istim borularını keserek solunumlarını buradan gerçekleştirmek suretiyle sağ olarak kurtulan tanıkların, S panosunda hayatını kaybeden işçilerin saat 16.00 sıralarında bayılmaya başlayıp saat 16.30 sıralarında vefat ettiklerini beyan etmeleri karşısında, hatalı şekilde yürütülen müdahale ve kriz yönetiminin neticeyi ne derece ağır şekilde etkilediğinin anlaşıldığı,

Oluş ve tüm dosya kapsamına göre 13/05/2014 tarihindeki kazanın nedenleri irdelendiğinde, en önemli sebebin üretim zorlaması olduğunun görüldüğü, üretim zorlamasının yeraltı kömür madenciliğinde gerekli hazırlık ve alt yapı çalışmaları yapılmadan yeni pano ve galerilerin açılması, galeri kesitlerinin genişletilmesi, ilave makine ve donanımın alınması gibi temel yapısal hazırlıklar tamamlanmadan ve alt yapı oluşturulmadan üretimin kısa sürede büyük oranda artırılması olarak tanımlandığı, somut olayda maden ocağının Soma Kömür İşletmeleri A.Ş'ye devrinden sonra iki temel yaklaşımla üretim yapıldığı, ilk olarak üretim termin programında yıllık 1.500.000 ton olarak öngörülen üretimin 2-2,5 katına çıkarıldığı ve ikinci olarak emek yoğun klasik üretim sisteminden ağırlıklı olarak mekanize üretim yöntemine geçildiği, ... Sanayi Ticaret A.Ş ile TKİ arasında sözleşmenin imzalanmasından sonra 11.08.2006 tarihinde yer tesliminden başlamak üzere 210 gün hazırlık devresi süresi içinde 500.000 ton kömür üretmesi gerekirken 83.696 ton kömür üretebildiği ve devir tarihine kadar 3.875.000 ton kömür üretmesi gerekirken devir tarihi itibariyle 852.803 ton kömür ürebilmesine karşın Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından Kasım 2009 tarihinden 2010 yılına kadar 232.200.00 ton, 2010 yılında toplam 2.599.388,640 ton, 2011 yılında 2.619.300,860, 2012 yılında 3.816.014,720 ton ve 2013 yılında ise 3.566.456,760 ton ve 2014 yılı başından 13/05/2014 tarihine kadar 1,240,189,96 ton kömür üretimi yapılarak şirketin 09/03/2017 tarihine kadar üretmek zorunda olduğu toplam kömür miktarı 14.177.226,40 ton iken kaza tarihi olan 13/05/2014 tarihine kadar üretilen toplam kömür miktarının ise 14.073.550,90 ton olduğu ( kalan miktar 73.645,46 ton kömür) ve şartnamede öngörülen süreden yaklaşık 2 yıl 10 ay kadar önce yani 4 yıl 6 ay gibi kısa bir sürede sözleşmedeki kömür üretiminin neredeyse tamamına yakınının çıkartıldığının anlaşıldığı,

Yeraltı maden işletmelerinde üretim kapasitesinin havalandırma, ulaşım ve nakliye ünitesi gibi parametrelerle sınırlı olduğu, üretim zorlamasının beraberinde gerekli önlemlerin alınamamasına, tehlikeli çalışma koşullarının oluşmasına yol açtığı, alt yapı itibariyle yıllık 1.500.000 ton üretime göre planlanan ocakta üretimin 2-2,5 katına çıkarılması halinde ortaya çıkacak gaz ve kömür tozu miktarı ile nakledilecek kömür miktarı, ocağın açılan yeni panolar nedeniyle oldukça büyümesi, mesafelerin artması ve işçi sayısındaki artış nazara alındığında ocak havalandırmasının aynı olamayacağı, dosya kapsamına ve beyanlara göre Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. yönetim kurulu başkanı sanık ...'ın talep, eğilimi ve talimatı doğrultusunda ocakta mekanizasyona dayalı üretim modelinin oluşturulduğu ve ocağın mevcut ana galeri güzergahı yapısı itibariyle her türlü mekanik üretim araçlarının istenilen panolara taşınmasında problem oluşturduğu, nitekim şirket yönetim kurulu toplantısında sanık ...'ın talebi doğrultusunda alınan karar gereğince maden ocağında A panolarına indirilmek istenen mekanik üretim cihazlarının U3 bölgesi 4. bant boyunun fiziki yapısı nedeniyle gerekli dönüşün aldırılamaması nedeniyle kulikar yolu açıldığı, bu yolun açılması nedeniyle havalandırma açısından 4.nakil bandı boyunda "durgun zon" oluştuğu, bölgenin hava akımının değiştiği bu değişimin de yangını tetikleyen en temel etkenlerden birini oluşturduğu, ayrıca olayda 269 işçinin yaşamını yitirdiği ikinci bir hava yolu bulunmayan S panoları için Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. yetkilileri tarafından hazırlanan Haziran 2011 tarihli Ek Revize Uygulama projesi ile projelendirilen 2. hava yolu projesi hayata geçirilmeden riskli olduğu öngörülen bu panoda üretime başlanması ve şartnamede bulunmamasına rağmen bu panoda kara tumba yöntemi ile üretim yapılması nedeniyle çalışma ortamının kaçışa uygunluğunu ortadan kaldıracak sayıda işçinin ayaklarda barındırılmasınında üretim zorlamasından kaynaklandığı, şirket yönetim kurulu başkanının üretim miktarı ve türüne ilişkin bu tercihlerinin sonuçlarının teknik elemanlar tarafından giderilmesi söz konusu olmayıp, bu konuların şirketin işleyiş mekanizmasına yönelik önemli maddi sonuçları olan ve en üst yönetim yetkisine sahip kişiler tarafından giderilmesi gereken hususlar olduğu ve neticeye doğrudan etki eden bir kusur olduğunun görüldüğü,

Kazanın en önemli sebeplerinden biri olarak değerlendirilen havalandırma yetersizliği bakımından kaza tarihi itibariyle ocağın havalandırma sisteminin incelenmesi gerekirse; 13/05/2014 tarihi itibariyle Eynez Maden ocağında TKİ tarafından yapılan +340 kotu 1. hava girişi olarak adlandırılan +337,86 kotundaki hava girişinden yaklaşık 1000 m3/dk ve Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından yapılan +340 kotu 2. hava girişi olarak adlandırılan +341,54 kotundaki desandreden ise 800-850 m3/dk olmak üzere toplam 1800-1850 m3/dk hava girmekte olduğu ve R panosu kaçamağına doğru verildiği, bu panodan çıkan havanın 1. hava giriş yolundaki temiz havaya karıştığı, bu havaların +152,39 kotunda birleştiği 140 klasik ayağa temiz hava verildiği, ayağı dolaşan havanın tekrar temiz hava yoluyla birleştiği, buradan ilerleyen havanın yaklaşık 600-650 m3/dk'lık kısmının kulikar yolundan anayol 4 numaralı malzeme nakil bant boyuna, 800-850 m3/dk' lık kısmının ise anayol 3 numaralı malzeme nakil bandının yer aldığı galeri boyunca ilerleyerek S panolarına doğru gittiği, S panosunun tümünün ocak içerisinde dolaşan ve geriden kirlenmiş olarak gelen hava ile havalandırılmakta olduğu ve 340 nefeslik ağzında biri yedek olmak üzere 2 adet 2400 m3/dk kapasiteli emici fanlar tarafından emilmek suretiyle ocağın dışına çekilerek havalandırmanın yapıldığı, maden ocağında seri havalandırma yönteminin uygulandığı, 15/08/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre ocağa yaklaşık 1800-1850 m3/dk havanın girdiği, bunun 882 m3/dk' lık kısmının A ve H panolarına, 918 m3/dk' lık kısmının ise S panolarına ayrılmakta olduğu, vardiyada yaklaşık 800 işçinin çalıştığı nazara alındığında kişi başına düşen hava miktarının 3 m3/dk olduğu bunun temiz ve rahat ocaklar için yeterli olduğu ancak gazlı, tozlu, nemli ve sıcak kömür ocağında 6 m3/dk' nın altına düşürülmemesi gerektiğinin bilimsel olarak kabul gördüğü, +340 1. hava girişi ve 340 nefeslikte olmak üzere 2 adet hava ölçüm istasyonunun bulunduğu, panolarda ve havanın bölündüğü kavşak noktalarında hava ölçüm istasyonlarının bulunmadığı, maden ocağının anayol 4. numaralı malzeme nakil bandının bulunduğu desandrenin yeni açılan kulikar yolu ile birleştiği alt kurvenin, 4 numaralı konveyör bandının 3 numaralı banda malzeme aktardığı yöne doğru geri kısımda hava akımının zayıf olması nedeniyle o bölgede 30-40 m3/dk aralığında hava miktarının haritada gösterilen yönün tersi yönünde ilerlemekte ve S panolarına doğru gitmekte olup kulikar yolunun açılması ile birlikte bu kısımda hava akımının son derece zayıfladığı ve bir çeşit durgun zon oluştuğu, ancak bu bölgedeki eski imalat bağlantılarının çokluğu göz önüne alınmadığı ve şirket tarafından bu bölgeye merkezi izleme sensörlerinin yerleştirilmediği, bu nedenle hava akımının son derece durgun olduğu bu bölgede metan, karbonmonoksit vb. gibi zararlı gazların birikmesine uygun ortam oluştuğu, bu bölgeden geçen hava miktarının 40 m3/dk galeri kesitinin ise 16 m2 olması nedeniyle olay mahalli olan galeriden geçen hava hızının yaklaşık 0,042 m/s olarak tespit edildiği, ayrıca kararın yukarıdaki bölümünde aktarıldığı üzere 2011 yılında üretime alınan S panolarında ortaya çıkan havalandırma ihtiyacına yönelik hazırlanan Haziran 2011 tarihli Ek Revize Uygulama Projesinin gerçekleştirilmemesi sebebiyle yangından kaynaklı duman ve karbonmonoksitin ve diğer zehirli gazların galeri içine dolmasının engellenemediği ve böylece havalandırma hususundaki eksikliklerin kazaya doğrudan etki eden bir kusur olarak kabul edildiği,

Olayın meydana geldiği U3 bölgesinin güneydoğusunda eski imalat D panosu, doğusunda eski imalat C panosu, kuzey doğusunda eski imalat B panosu, kuzeyinde eski imalat K panosu, kuzeybatısında eski imalat 140 mekanize panosu, batısında ise yüksek metan geliri nedeniyle barajlanarak kapatılan ve 2013 yılında yeniden üretime açılan A mekanize panosunun bulunduğu, bazı eski imalat panoları ile çalışma yapılan ocak arasında irtibat yollarının bulunduğu, eski imalat sahalarındaki boşluklarda kalan kömürün oksijen ile temasının kesilerek kömür kızışmasının önlenmesi ve dolgu yapılarak göçük arkasının güçlendirilmesi amacıyla Soma havzasında eski imalat sahalarında bulunan panolardaki ayakların hava giriş ve çıkışlarına yapılan barajların arkalarına uygun oranda bir araya getirilen termik santral külü ve su karşımının baraj arkalarına bırakılan 5-6 adet farklı uzunluktaki borular vasıtasıyla dolgu yapılarak üretimi tamamlanmış, gaz veya su geliri nedeniyle terkedilmiş veya üretimine ara verilmiş panolardaki kömürün hava ile temasının önlenerek yangın çıkmasının ve bu panolarda biriken zararlı gazların ocak içine salınımının engellenmesi için barajların sağlam ve sızdırmaz şekilde yapılması, ayrıca baraj arkalarında gaz birikiminin olup olmadığınında düzenli olarak denetlenmesi gerektiği, bu denetimin ise eski imalat sahalarının barajlarının arkalarında numune ölçüm boruları ve barajların ön ve arkalarında sürekli ölçüm yapan sabit gaz ve ısı ölçüm sensörleri yerleştirilerek sağlandığı, olayın gerçekleştiği maden ocağında 2 numaralı malzeme nakil bandının bulunduğu desandre üzerinde bulunan 471, 510 ve 506 numaralı CO sabit sensörlerinin eski imalat barajları önünde bulundukları diğer eski imalat sahalarının barajlarının ise iş güvenlik çalışanları tarafından seyyar sensörlerle takibinin yapıldığı ancak olayın meydana geldiği U3 bölgesinde bulunan eski imalat sahalarının barajlarının ön ve arkalarında her hangi bir sabit sensörün bulunmadığı, metan ve karbonmonoksit gazlarının havadan hafif olmaları nedeniyle genel olarak galerilerin tavan kısımlarında toplanacağı, bu nedenle ocağın içine doğru sızan ve zaman içinde tavanda biriken tehlikeli gazların tespitinin yapılamadığı ve olay tarihinde eski imalat sahalarında bulunan büyük boşluklarda biriken zararlı gazların tavan taşlarının oturması nedeniyle piston görevi görerek olay tarihi ve öncesinde U3 bölgesi ve 3-4. bant boylarında oluşan göçüklerden, kırık ve çatlaklardan ocağın içine doğru sızma yaptığı, oldukça durgun bir hava akımı ve uygun sıcak bir ortam bulunan 4 numaralı kömür nakil bandı boyunda biriken metan gazlarının göçük ve posta akmaları nedeniyle zarar gören sensör iletim hatları veya diğer enerji hatlarından yada nakil bandı tamburunun sürtünmesinden kaynaklanan ark nedeniyle parlama şeklinde tutuştuğu ve yangının meydana geldiği anlaşılmakla, eski sahaların denetim ve kontrolünün gereği gibi yapılmamasının, kazaya doğrudan etki eden önemli bir kusur olarak görüldüğü,

Olay tarihinde yürürlükte bulunan Maden İş yerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin Ek 3'de yeraltı maden işlerinin yapıldığı işyerlerinde uygulanacak asgari özel hükümler başlığı altında 10/12. maddesi gereğince maden ocaklarında tüm çalışanların çalışma süresince yanlarında karbonmonoksit maskesi veya ferdi oksijen kurtarıcıları taşımaları ve gerektiğinde kullanmaları gerektiğinin düzenlendiği, bu düzenlemeye istinaden Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından karbonmonoksit maskelerinin tercih edildiği ve bunun mevzuata uygun olduğu, ancak kaza sonrası olay yerinde inceleme yapan ÇSGB İş Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerinin hazırladığı rapora göre işyerinde toplam 2953 adet karbonmonoksit ferdi kurtarma maskesinin bulunduğu, bunların 2678 adedinin kullanım ömrünün tamamlandığı, herhangi bir akreditasyonu bulunmayan işyerinde yapılan gözle kontrol, basınç ve ağırlık kontrolü sonucunda kullanım sürelerinin 1 yıl uzatılmasının mümkün olmadığı, kullanım klavuzuna göre bu maskelerin hiç bir şekilde raf ömrü olan 3,5 yıldan fazla kullanılamayacağının belirtildiği, FASER S.A. Firması tarafından üretilen "POG-8M" kodlu karbonmonoksit maskelerinin kullanım klavuzlarına göre oksijen oranının % 17' nın altına düşmesi halinde koruma işlevini yerine getiremediğinin tespit edildiği, yine TUBİTAK UME Gebze Kocaeli Gaz metrolojisi laboratuvarı tarafından düzenlenen 11/06/2014 tarih ve 5830 Sayılı raporda; FASER S.A. Firması tarafından üretilen "POG-8M" kodlu toplam 12 adet kullanılmış gaz maskelerinden 3 adedinin raf ömrünü tamamlamış olduğu, tümünün filtre kısımlarının paslanmış olduğu, Drager firması tarafından üretilen "FSRÜ950" kodlu gaz maskelerin teknik özellikleri ile ilgili bilgiye ulaşılamadığı, Çin Halk Cumhuriyeti kaynaklı kullanılmış ve kullanılmamış tüm gaz maskelerinin 16-20 yıl önce üretilmiş olduğu ve kullanım ömrünü tamamlamış oldukları, olay tarihinde madende çalışan işçilerin maruz kaldıkları ortamdaki oksijen oranı, karbonmonoksit oranı ve karbondioksit oranı gönderilmediğinden FASER S.A. Firması tarafından üretilen "POG-8M" kodlu kullanılmış ve kullanılmamış gaz maskelerinin olay anındaki koşullara uygun olup olmadıkları ile ilgili değerledirmenin yapılamadığı, FASER S.A. Firması tarafından üretilen "POG-8M" kodlu toplam 116 adet kullanılmamış olduğu bildirilen maskelerden 18 adedinin raf ömrünü tamamladığı, tümünün filtre kısmının paslanmış olduğu, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından tercih edilen maskelerin "filtreli tip ferdi kurtarıcılar" tipinde olduğu, bu tip maskelerin oksijen oranının %17-18' den az olan ve karbonmonoksitin % 1,5' ten fazla olduğu ortamlarda kullanılamayacakları, olay tarihinde eski imalat sahalarından ocağın içine doğru hızla gelen ve ayrıca yangınla birlikte oluşan karbonmonoksit salınımı ve oksijen azalması ile toplam kullanım süreleri 45 dk olan ve ocak içindeki desandreler nedeniyle hızla nefes alıp vermeye bağlı olarak bu sürenin 20 dk' ya düşeceği nazara alındığında, üretim artışı sonucunda panolarla yerüstü arasında meydana gelen uzun mesafeler gözetilerek ve kolaylıkla yanma özelliğine ve kalın damarlı kömür tabakasına sahip, çok sayıda kapatılmış eski imalat sahasını barındıran ve herkesçe bilinen bu özellikleri nedeniyle madencilik faaliyetlerinin sürdürüldüğü sahalara eskiden beri yoğun metan ve karbonmonoksit gelimi bulunduğu anlaşılan söz konusu ocakta, mevcut tehlikelerin göz önüne alınmaksızın yalnızca mevzuata uygunluğu dayanak yapılarak karbonmonoksit gaz maskelerinin tercih edilmesinin ve maskelerin yeterliliği konusunda gerekli denetimin yapılmamasının neticeye etki eden bir kusur olduğunun anlaşıldığı,

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 4 ve 17. maddeleri gereğince işverenin çalışanların eğitimi ile ilgili her türlü tedbiri almakla yükümlü kılındığı, Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmeliğin 6. maddesinde çalışanların işe başlamadan önce 32 saat mesleki eğitim almalarının zorunlu olduğu ve yine Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6. ve 11. maddelerinde yılda en az bir defa 16 saatten az olmamak üzere tekrar eğitim alacaklarının hükme bağlandığı, bu kapsamda Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından C. Bayar Üniversitesi Soma Meslek Yüksek Okulu ve Soma Çok Programlı Meslek Lisesi ile protokoller yapıldığı ve bu protokoller çerçevesinde 42 saatlik eğitim verileceğinin karara bağlandığı ve işçilerin özlük dosyalarına bu eğitimlerin verildiğine ilişkin evrakların eklendiği görülmüşse de, dosya kapsamında beyanı alınan katılan ve tanıkların bu eğitimlerin gerçekte tam olarak verilmediğini, hiç eğitim almadan yada birkaç saatlik eğitimle maden ocağında çalıştırıldıklarını, her hangi bir tatbikat yapılmadığını belirttikleri, bu hususun açık şekilde yansıması olarak olay sırasında çoğu işçinin gaz maskelerini nasıl kullanacaklarını bilmedikleri, burunlarını dahi kapatmadan maskeyi kullanmaya çalıştıkları, bazılarının ise gaz maskelerini hiç takamadıkları, işçilerin kriz anında nasıl davranmaları gerektiğini bilmedikleri ve tatbikat yapılmaması nedeniyle kaza anında güvenli bölgeleri ve çıkış yolunu bulamadıkları, buna göre çalışanlara yeterli eğitim verilmeden maden ocağında çalıştırıldıkları, ayrıca dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere "kurs takip çizelgesine" kapsamında olay tarihinde eğitimde gözüken işçilerden bazılarının, kaza sırasında yer altında bulundukları ve bir kısmının ise kaza nedeniyle vefat ettikleri görülmekle, işçilere mesleki ve iş güvenliğine ilişkin eğitim verilmesi hususunun gereği gibi yerine getirilmediği ve bu şekildeki kusurlu eylemin neticeye doğrudan etki ettiğinin anlaşıldığı,

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 11. ve 12. maddesi, Merkezi Gaz İzleme Sistemi Yönergesi'nin 6. maddesi, Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği'nin Ek-1 maddesinde sondajla maden çıkarılan işlerin yapıldığı işyerleri ile yeraltı ve yerüstü maden işlerinin yapıldığı işyerlerinde uygulanacak asgari genel hükümler olarak düzenlenen arama, kurtarma ve tahliye başlığı altında 14, 14/2 ve 14/3, 15 ve 16. maddelerinde acil durumlarda yeterli sayıda destek elemanının görevlendirilmesi ve eğitilmeleri, kullanılacak ekipmanların uygun yerde kullanıma hazır durumda bulundurulması, solunum cihazları, kurtarma istasyonları, güvenlik tatbikatı ve ilk yardım ekipmanları ile ilgili düzenlemelerin bulunduğu, olayın başlangıcında yeraltı maden ocağının enerji, haberleşme ve gaz izleme sistemlerinin devre dışı kaldığı, bu nedenle ocakta bir çok yerle gerekli haberleşmenin sağlanamadığı, ocakta tüm işçileri tehlike anında haberdar edebilecek merkezi bir alarm veya uyarı sistemininde bulunmadığı, maden ocağında U3 bölgesi 4. bant boyundan duman geldiğini ve yangın çıktığını öğrenen Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. yetkililerince olayın nedeni, boyutu ve yeri tam olarak tespit edildikten sonra işçilerin en kısa sürede tahliyelerinin sağlanması için acil eylem planı uygulamak yerine dumanın bulunduğu yere gidilerek su sıkmak gibi lokal tedbirlerle müdahale edildiği, olayın ve tehlikenin büyüklüğünün kavranamadığı, bu nedenle işçilerin tahliyesi hususunda hayati öneme sahip zamanın boşa harcandığı, bir kriz yönetiminin kurulamadığı, ocak dışında gerekli çalışmaları ve müdahaleleri yapabilecek acil durum yöneticisinin kalmadığı ve ocak içi ve dışında kaosun meydana geldiği, maden ocağındaki kayıtlara göre işveren tarafından üçüncü kişiye bir kişi düşecek şekilde özel eğitimli ve uygun donanıma sahip bir tahlisiye ekibi oluşturulduğu anlaşılmış ise de; olayın akabinde bu ekibin toplanamadığı ve koordineli bir çalışmanın sağlanamadığı, hatta bazı tahlisiye donanımlarınında çalışır ve hazır vaziyette bulunmadığının ayrıca TKİ tarafından gönderilen kurtama ekiplerinin, kurtama operasyonunda gerekli ocak planını talep etmesi üzerine şirket tarafından istenen ocak planları bulunmayarak TKİ yetkililerine verilemediğinin tespit edildiği, ocakta bu boyutta bir olaya karşı genel bir tatbikatın yapılmadığı ve gerekli eğitimlerin verilmediği, şirket yetkililerinin böyle bir duruma karşı hazırlıksız oldukları, ocağı iyi bilen ve acil durumlarda gerekli tedbirleri alarak krizi yönetmekle görevli kişilerin ocağa girmeleri nedeniyle gelen ekiplerin doğru şekilde yönlendirilemediği, böyle bir olayda dışarıdan gelecek yardım ve tahlisiye ekiplerine gerekli bilgi ve belgelerin, ocak haritalarının en kolay şekilde temimine imkan sağlanamadığı, özel bir bilgi, tecrübe ve donanımı gerektiren yeraltı maden ocaklarında bu işte ehil olmayan kişi, kurum ve kuruluşların müdahalede bulunmaya çalıştıkları, ocakta kullanılan telefonların çoğunun ev tipi telefonlar olduğu ve bir çok noktada devre dışı kaldıkları görülmekle, muhtemel felakete süregelen hazırsızlığın ve felaketin gerçekleşmesi üzerine gerçekleştirilen kriz yönetiminin başarısızlığının, neticeye doğrudan etki eden bir kusur olduğunun görüldüğü,

Benzer şeklide 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 4 ve 10. maddelerinde ve İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği'nde İş sağlığı ve güvenliği risk değerlendirmesi düzenlenmiş olup işyerinde meydana gelebilecek her türlü iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin risklerin değerlendirilmesinin işveren tarafından yapılacağı veya yaptırılacağının hükme bağlandığı, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından Eynez yeraltı kömür ocağında acil durum eylem planı hazırlandığı, bu planda yangın, deprem, sel ve tehlikeli maddelerin risk olarak öngörüldüğü, acil durumlarda müdahale etmek üzere kriz masası ekibi, yangın müdahale ekibi, çevresel kaza acil durum ekibi, ilk yardım ekibi, güvenlik ekibi, yardım ve ulaştırma koordinasyon ekibi, yemekhane acil durum ekibi gibi çalışma gruplarının oluşturuluğu ancak olay tarihinde meydana gelen olayda olduğu gibi ocağın tümünü kapsayan ve tüm çalışanları etkileyen bir yangın sonucunda oluşabilecek ani ve yoğun bir gaz gelimine karşı risklerin değerlendirilmediği, oysa eski imalat sahalarında kömürün çıkartılmasıyla oluşan büyük boşluklarda biriken zararlı gazların meydana gelebilecek göçükler ve katmanlardaki oturmalar dolayısıyla kırık ve çatlaklardan ocağın içine doğru püskürmesinin madencilikte bilinen ve öngörülebilen en tehlikeli risklerden olduğu, olayın meydana geldiği maden ocağında bu şekilde bir gaz gelimi olabileceğinin bazı bilim insanları tarafından araştırmalara konu edilip bu konuda bilimsel çalışmalar yapıldığının işletme idaresi tarafından bilinmesine rağmen bu çalışmalardaki bilgilerin dikkate alınmadığı, yine mevzuata göre uygun olması ile birlikte artan üretim ve devreye sokulan yeni panolar nedeniyle işçi sayısındaki artış ile ocağın üretim panoları ile yerüstüne giriş ve çıkış yerleri arasındaki mesafelere göre kullanım süreleri 45 dakikayı geçmeyen ve yangın nedeniyle meydana gelebilecek veya eski imalat sahalarından ocağın içine doğru gelebilecek gaz püskürmeleri nedeniyle oksijen oranının %17-18' in altına düşmesi halinde karbonmonoksit tipli ferdi kurtarma maskelerinin hiç bir işe yarayamayacağı hususlarındaki risklerin değerlendirilemediği, ocağın tümünde meydana gelebilecek bir yangınla ilgili işçilerin en kısa ve çabuk şekilde tahliyesi, işçilerin eğitimlerinin verilmemesi veya yeterli verilmemesi, ocağın her hangi bir yerinde meydana gelebilecek yangınlara karşı otomatik yangın söndürme sistemlerinin kurulmadığı, merkezi bir alarm ve haberleşme ile ilgili risk değerlendirmesinin yapılmadığı, ocağın merkezi konumunda bulunan ve etrafı eski imalat sahaları ile çevrili olan U3 bölgesinin ocağın tüm havalandırma sisteminin üst üste bindirildiği bu bölgede meydana gelebilecek bir yangın ve göçüğün tüm ocağı etkisi altına alacağı hususunda risk değerlendirmesinin yapılmadığı, yine 2011 yılında üretime alınan S panosunda ikinci bir hava yolu bulunmaması nedeniyle işçilerin sağlığı ve güvenliği bakımından tehlike bulunduğunun yüklenici şirket tarafından tespit edilmesine ve Haziran 2011 tarihli Ek Revize Uygulama Projesinin hazırlanmasına rağmen söz konusu ikinci yolunun sürülmeden üretime devam edildiği, eski imalat sahalarının barajlarının ön ve arkalarının sürekli takibi hususunda da risk değerlendirmesinin yapılmadığının ve bu şekildeki kusurlu eylemin neticeye doğrudan etki ettiğinin anlaşıldığı,

Tüm bu kapsamda tespit edilen eksiklikler ve kusurlu davranışlar neticesinde meydana gelen ocak yangını sonucunda 301 maden çalışanının vefat ettiği ve 162 maden çalışanının hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda, Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ... ve ... hakkında olası kastla öldürme (301 kez) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama (162 kez) suçlarından cezalandırılmaları istemiyle, diğer sanıklar hakkında ise taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçlarından kamu davası açıldığı görülmekle yapılan incelemede;

1-) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyizen incelenmesinde;

Sanıklar ... ve ... hakkında Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 23/02/2015 tarih, 2015/403 esas sayılı iddianamesi ve Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 20/11/2015 tarih, 2015/2788 esas sayılı iddianamesi ile aynı eylem nedeniyle iki kez kamu davası açıldığı halde mahkemece CMK' nın 223/7. maddesi gereğince mükerrer açılan davaların reddi ile ilgili bir karar verilmediği anlaşılmış ise de; bu hususta zamanaşımı süresince karar verilmesi mümkün görülmekle yapılan incelemede;

Oluş ve dosya kapsamına sanık ...'un kaza tarihi itibariyle Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'de teknik nezaretçi, hazırlık başmühendisi ve acil durum yöneticisi olarak görev yaptığı, teknik nezaretçi olarak Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) tarafından onaylanmış ruhsat sahasının her yerinde görevi ile ilgili inceleme yapma ve gerekli her türlü bilgiyi alma ve kanun kapsamında gerekli önlemlerin aldırılması yetkisine sahip olduğu, ruhsat sahasının faaliyetlerini ve üretimlerini 15 günde bir en az bir defa denetleme, tespitlerini ve önerilerini teknik nezaretçi defterine not etme zorunluluğu bulunduğu, eksiklik ve aksaklıkların, öneri ve önlemlerin rapor edilmemesinden teknik nezaretçi, bunların yerine getirilmemesinden ise ruhsat sahibinin sorumlu olduğu, teknik nezaretçinin işyerinde yaptığı inceleme ve gözlemlerde işletme projesine aykırı faaliyette bulunulduğunu ve faaliyetlerin can ve mal güvenliği açısından tehlikeli bir durum oluşturduğunu tespit etmesi halinde maden üretimine yönelik faaliyetleri durduracağı ve durumu ilgili kurum ve kuruluşa bildireceği ancak teknik nezaretçi defterinin kontrolünde güvenlik açısından bırakılan topukların miktarı, topukların hava ile temas eden kısımlarının kesonlanması gerektiği ve topukların güçlendirilmesi için beton kullanılmasının düşünülmemesi hususunda, S panolarında hayati bir öneme sahip olan ikinci bir hava yolu açılmasına ilişkin Haziran 2011 tarihli Ek Revize Uygulama projesi TKİ tarafından onaylanması nedeniyle şartnamenin ve dolayısıyla sözleşmenin eki sayıldığı, teknik nezaretçininde Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin şartnameye uygun faaliyet yürütüp yürütmediği hususunda denetleme yükümlülüğünün bulunduğu halde bu proje yerine getirilmeden üretim faaliyetlerinin sürdürülmesi hususunda her hangi bir tespit ve önerisinin bulunmadığı, yine eski imalatların tümünün barajlarının ön ve arkalarına sensör konulması sureti ile izlenmesi ve kontrolü ile ilgili her hangi bir tespit ve önerisinin bulunmadığı, yine onaylı projede bulunmayan karatumba yöntemi ile üretim yapılmasına rağmen her hangi bir tespit ve önerisinin bulunmadığının görüldüğü, ayrıca acil durum yöneticisi olarak kaza olayının gerçekleşmesi üzerine gerçekleştirilen kriz yönetiminin başarısızlığı ve tahsiliye işlerinin düzensizliğinden sorumlu olduğu,

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'de iş güvenliği ve sağlığı başmühendisi olan ve bahsedilen kazada ölen ...'nin yadımcısı konumundaki ocağın genelinde iş güvenliğinden sorumlu üç vardiya amiri ... ...'in hızlı ve durmaksızın yapılan üretime karşılık ocak içindeki ayrıntısı yukarıda belirtilen şekilde hatalı ve eksik çalışma şekli üzerindeki, işçilerin iş güvenliğini sağlamaya yönelik iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin denetim ve gözetim görevini yerine getirmeyerek olayın meydana gelmesinde ve maden mühendisi olup iş güvenliği bölümünde vardiya amiri olarak çalıştığını, vardiya değişim sırasında iş güvenliği vardiya amiri olan ... ... ve iş güvenliği başmühendisi ... ile birlikte oturarak maden sahasında yapılması gerekenleri hep birlikte değerlendirdiklerini beyan eden sanık ...'ın iş sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yapması gereken denetim ve gözetim görevini yapmaması nedeniyle olayın meydana gelmesinde sanıkların kusurlu oldukları anlaşılmakla,

..., ... ve ...'un kaza tarihi itibariyle Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'de maden mühendisi olup daimi nezaretçi olarak görev yapan sanıkların, Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği'nin 138. maddesinde belirtildiği şekilde, görev aldıkları iş yerlerindeki faaliyetler ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları gidermek amacıyla önlemleri belirleyerek ruhsat sahibine veya rödövansçıya bildirerek tedbirlerin alınmasına nezaret edecekleri, eksiklik ve aksaklıkların giderilmesinden, malzeme ve teçhizatın temin edilmesinden ruhsat sahibi veya rödövansçının sorumlu olduğu, üretim yerindeki günlük faaliyetleri planladıkları ve yürütülmesini sağladıkları ayrıca can ve mal emniyeti yönünden tehlikeli bir durumun varlığı söz konusu olduğu zaman gerekli tedbirlerin alınmasına nezaret ettikleri, tedbir almanın mümkün olmadığının belirlenmesi halinde ise üretim faaliyetlerini, önlemlerin alınmasına kadar durdurma yetkileri olan sanıkların, işçilerin iş güvenliğini hiçe sayacak şekilde iş sağlığı ve güvenliği bakımından eksikliklerin izlenmesi ve bildirilmesi yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ve hatalı uygulamaların düzelmesinde ısrarcı olup iş durdurma yetkilerini kullanmayarak olayın meydana gelmesinde kusurlu oldukları anlaşılmakla,

Sanık ...'ın kaza tarihi itibariyle iş güvenliği uzmanı ve havalandırma mühendisi olarak görevini yürütmekte olduğu, havalandırma mühendisi sıfatı gereği kaza nedenlerine ilişkin bölümde ayrıntılı olarak aktarıldığı şekilde ciddi havalandırma sorunları olan ocakta, ocağın geneli itibariyle bütüncül bir şekilde havalandırma sisteminin detaylarını kapsayan ve periyodik olarak güncellenen bir havalandırma planının hazırlamadığı, ocağın havalandırma şebekesinin detaylı analizini yapmadığı, mevcut eksiklikleri ve riskli durumu mesleki bilgi ve formasyonu, sahada uygulamaya dayalı tecrübesi ve alan, havza, saha ve ocak bilgisi ile öngörüp, gerekli tedbirlerin alınması için silsile yolu ile işveren vekillerini harekete geçirmesi gerekmekte olan sanığın, bu hususları yerine getirmeyerek olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğu,

Sanık ...'ın 2009 yılında ... Sanayi Ticaret A.Ş'de emniyet vardiya amiri olarak işe başladığı, işletmenin Soma Kömür İşletmeleri A.Ş'ye 2009 yılında devrinden itibaren iş güvenliğinden sorumlu üç vardiya amiri olarak görevine devam eden, bu durumu 18/05/2014 tarihli Sulh Ceza Hakimi tarafından yapılan sorgusunda, anılan ocakta, iş sağlığı ve güvenliği konusunda denetim yaptığını beyan ederek doğrulayan sanığın, olayın yaşandığı tarih itibariyle 5 yıldır anılan ocakta iş güvenliğinden sorumlu üç vardiya amiri olarak çalıştığı, maden mühendisi olması sebebiyle yapılan işin niteliği ve riskleri hakkında bilgi sahibi olan sanık ...'ın, kömür çıkarma faaliyetleri sırasında hatalı ve eksik uygulamaları tespit etmeyerek, işçilerin iş güvenliğini sağlayacak şekilde denetim ve gözetim görevini yerine getirmeyerek ve yine anılan ocakta 14/08/2010 tarihinde Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'de Jeoloji Mühendisi olarak çalışmaya başlayan, 2013 yılının Haziran ayında C sınıfı iş güvenliği belgesi aldıktan sonra 2013 Eylül - Ekim aylarından itibaren kazanın meydana geldiği ocakta eğitim mühendisi ve C sınıfı iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak görev yapmaya başlayan sanık ...'un madende çalışan işçilere maske kullanım eğitimi ve kaçış eğitimi başta olmak üzere iş güvenliği kapsamında eğitim vermeyerek facianın meydana gelmesinde anılan sanıkların kusurları olduğu anlaşılmakla,

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının sanık ... hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması, ... hakkında ise eksik ceza tayinine hükmedildiğine, sanık ... ve müdafiinin eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna, sanığın kusurlu bir eyleminin bulunmadığına, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğine, beraatine hükmedilmesi aksi halde basit taksir hükümleri gereğince cezalandırılması gerektiğine, sanık ... müdafiinin eksik inceleme yapıldığına, olayın engellenemez şekilde gerçekleştiğine, sanığın üretim faaliyetleri ile sınırlı bir alanda görevli olduğuna ve beraati gerektiğine, sanık ... müdafiinin sanığın kusurlu olmadığına, görev kapsamı itibariyle mevcut sistem üzerinde denetim yapabileceğine, plan ve proje çizmek ve yapısal konularda karar almak, üstlerini harekete geçirmek gibi yetkisi ve sorumluluğu bulunmadığına, kusur tayininin hatalı olarak yapıldığına ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine, sanıklar ... ve ... müdafinin, sanık ...'in olayda kusurunun olmadığına, sanık ... ise maske denetimi yapma konusunda yetkisinin bulunmadığına, sanık ...'ın, olayda kusurunun bulunmadığına, sanık ... müdafinin, sanığın olayda alabileceği herhangi bir tedbirin bulunmadığına, sanık ... müdafinin, raporlara itibar edilemeyeceğine, sanığın kusurlu olmadığına, sanık ... ... müdafinin, sanığın olayın meydana gelmesini önleyecebilecek şekilde tedbir alma sorumluluğun bulunmadığına, katılanlar vekillerinin ise suç vasfına ve ceza miktarlarına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve Kanuna uygun bulunan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 18/04/2019 tarihli, 2019/313 Esas - 2019/1610 Karar sayılı sanıklar ... ve ..., sanık ..., sanık ..., sanık ... hakkında "istinaf başvurusunun esastan reddine", sanık ..., ..., ... ... ve ... hakkında ise "istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine" ilişkin karara karşı yapılan temyiz isteminin isteme uygun olarak 5271 Sayılı CMK.nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; 7242 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri ile hükmedilen ceza ve tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak sanık ...'un TAHLİYESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde serbest bırakılmasının sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına müzekkere yazılmasına,

2-) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan beraat hükümlerinin temyizen incelenmesinde;

Sanık ...'ın 24/12/2013 tarihine değin Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. yönetim kurulu başkanı olduğu, oğlu olan sanık ...'ın yönetim kurulu başkanı olarak göreve başladığı 24/12/2013 tarihi itibariyle Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı görevinden ayrıldığı; kaza tarihi itibariyle şirkette resmi olarak bir görevinin bulunmadığı, görevden ayrılması sonrasında gerek şirketin gerekse işletmenin işleyişine, çalışma şekli ve düzenine müdahale ettiğine ilişkin, dosya içerisinde mevcut bir herhangi bir delil bulunmadığı, ayrıca sanığın yönetim kurulu başkanlığı görevine devam etmesi halinde, kazaya neden olan ve geçmişe uzanan eksiklikleri giderip gidermeyeceğinin yahut ocağı üretime kapatıp kapatmayacağının tespitinin de mümkün olmadığı, bu nedenle sanığın şirket yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı dönemdeki faaliyetleri ile kaza arasındaki illiyet bağının, resmi olarak şirketten ayrıldığı 24/12/2013 tarihi itibariyle kesildiği anlaşılmakla,

Sanık ... Kebapçılar'ın Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'de plan ve projelerden sorumlu genel müdür yardımcılığı görevini yürüttüğü, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde sanığın fiilen genel müdür yardımcılığı görev tanımına uygun bir faaliyette bulumadığı, işletme organizasyonu içerisinde vazifesinin plan ve proje yapma şeklinde büro elemanı vasfında olduğu, sanığın altında çalışan hiyerarşi olarak sanığa tabi bir yapı ve organizasyonun bulunmadığı, somut olayda vazifesini yerine getirerek Haziran 2011 tarihli Ek Revize Uygulama Projesini planlayıp projelendirdiği, bu suretle asli görevini ifa ettiği; projenin hayata geçmesi noktasında icrai bir yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla,

Sanık ...'nın klasik ayak üç vardiya amiri, ...'nın mekanize ayak üç vardiya amiri olduğu, sanıkların söz konusu panolardaki üretim faaliyetlerini planlama görevinin mevcut olduğu ancak iş güvenliği konusunda vardiya emniyet amirleri ve daimi nezaretçiler gibi yetki ve sorumluluklarının bulunmadığı; sanık ...,... ... ve ...'ın, ..., ..., ... vardiya mühendisi olduğu; sanık ...'ın patlatma mühendisi olduğu, ... ve ...'un vardiya mühendisi olduğu, ...,...,... ...'ın maden teknikeri olduğu,..., ..., ... ve ...'ın klasik ayak vardiya mühendisi olduğu, ...'in mekanize ayak vardiya mühendisi olduğu, ..., ..., ... ... ve ...'nun ise gaz izleme personeli olduğu, mahkeme kabulüne göre, sanıkların işletme organizasyonu içerisinde, belirtilen sıfatları ile alt kademede bulunup, iddianameye konu olayın temel nedenleri olarak belirlenen yapısal ve işletmesel kusurlarda, neticeyi engelleyebilme adına icrai karar alma, yahut tedbiren ocağı kapatma ve üretimi durdurma şeklinde yetkilerinin bulunmayıp, İşletme organizasyonu içerisinde bulunan ve kendisinden hiyerarşi olarak üst konumda bulunan sanıklar tarafından da mevcut eksikliklerin bilinip taraflarınca yetkileri çerçevesinde neticeyi engelleyici karar almamış oldukları da göz önüne alındığında; bu hali ile sanıkların sıralı amirlerince de bilinen yapısal ve işletmesel eksikliklere yönelik neticeyi engelleyici icrai ve tedbiren karar alma yetkilerinin bulunmadığının değerlendirildiği ve beraatlerine karar verildiği, kabulün oluş ve dosya kapsamı itibariyle de yerinde olduğu değerlendirmesi yapılarak,

Sanık ...‘in ise Soma Kömür İşletmeleri A.Ş'de elektrik mühendisi olup anılan ocakta elektrik başmühendisi olarak görev yaptığı ve sanığın eylemi ile kazanın meydana gelmesi arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşılmakla,

Sanık ...'in her ne kadar Soma Kömür İşletmeleri A.Ş' de yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle hakkında dava açılmış ise de, sanığın, şirketin mali işlerinden sorumlu olduğunu beyan ettiği, dosya içinde yönetim kurul defterinin ve kurul kararlarına istinaden sanıklar arasında yapılan yazışmaların incelenmesinden ve sanıklar ..., ... ve ... ‘in, 24/12/2013 tarihli yönetim kurulu kararındaki sanık ...'nun imzasının sahte olması nedeni ile Özel Belgede Sahtecilik suçundan açılan davada, üç sanığın da aynı anda hazır bulunduğu celsede, sanık ...'ın, sanık ...'in şirketin mali işlerinden sorumlu olduğunu beyan etmesi ve bu beyana özel belgede sahtecilik davasında katılan konumunda olan sanık ... tarafından da itiraz edilmediği görülmekle, sanık ...‘in Yüklenici Şirketteki görevi nedeniyle olayın meydana gelişini önleyecek şekilde alabileceği herhangi bir tedbir ve önlem bulunmadığı anlaşılmakla,

Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...'ın ise TKİ ELİ Müessese Müdürlüğü Eynez yeraltı sahası kontrol şube müdürlüğünde kontrol mühendisleri olarak görev yaptıkları, bulundukları konum itibarıyla kontrol baş mühendisi olan sanıklar ... ve ...'nun alt biriminde yer almaları nedeniyle kazanın yaşandığı maden ocağında denetim yapma konusunda öncelikli görevin kendilerine ait olmadığı anlaşılmakla;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekillerinin suç vasfına ve ceza miktarlarına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve Kanuna uygun bulunan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 18/04/2019 tarihli, 2019/313 Esas - 2019/1610 Karar sayılı sanıklar hakkında "istinaf başvurusunun esastan reddine" ilişkin karara karşı yapılan temyiz isteminin isteme uygun olarak 5271 Sayılı CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE;

3-)Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkındaki mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde,

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Bölge Adliye Mahkemesi savcısı,sanık ... müdafileri, sanık ... müdafi, sanık ... müdafi,sanık ... müdafi ve katılanlar vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 21. maddesinin 1. fıkrasında '' Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir'' şeklinde düzenlenerek, dogrudan kast tanımlanmıştır.Buna göre, dogrudan kast; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup, kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur.

Olası kast TCK'nın 21. maddesinin 2. fıkrasında; “Kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâli” biçiminde tanımlanmış, fıkra gerekçesinde ise; “Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir.” şeklinde, olası kastın uygulanma şartları belirtilmiştir. Öğretide de, olası kast, suçun kanuni tanımındaki objektif unsurların gerçekleşebileceği, ciddi bir şekilde mümkün görülmesine rağmen, fiilin işlenmesi suretiyle tipikliğin gerçekleşmesi şeklinde tanımlanmıştır. (Koca/Üzülmez; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler; 4. Baskı; sh. 152.)

Fail, hareketinden doğacak sonuçları bilerek ve isteyerek hareket etmişse kast gerçekleşmiştir. Buna karşılık, fail belli bir sonucu gerçekleştirmek üzere hareket ederken, bunun yanında başka sonuçların meydana gelmesini de göze almış ve bu sonuçlar da gerçekleşmişse, failin bu sonuçlar açısından da kasten hareket ettiği kabul olunur. Çünkü fail, asıl kastettiğinden başka, hareketinden doğacak diğer sonuçları tahmin ettiği veya öngördüğü halde hareketini devam ettirmiştir. Dolaylı kast olarak adlandırılan bu kast türüne, belirli olmayan kast, gayrimuayyen kast, olursa olsun kastı veya dolus eventualis de denilmektedir. (N. Centel, Türk Ceza Hukukuna Giriş, 2.Bası, s.349, Artuk-Gökcen-Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1, s.597 vd.), (A. Ö., Ceza Hukuku Genel Hükümler, Cilt.2, s. 293 vd, Uğur Alacakaptan, Suçun Unsurları, s.139 vd., Timur Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s.312 vd.)

Şayet failin gergekleştirdiği eylemin olası bazı sonuçlara neden olabilecegini öngörmesine ve bu sonuçların gerçekleşmesinin mümkün ve olası olarak tasavvur etmesine rağmen olası sonucu kabullenerek eylemi gerçekleştirmesi halinde olası kast gündeme gelecektir.

Dogrudan kasttaki bilme ve isteme unsuru, olası kast ile dogrudan kast arasındaki farkın ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Olası kastı dogrudan kasttan ayıran en temel unsur; suçun kanuni tanımındaki unsurların ortaya çıkmasının kesin olmayıp, olasılık düzeyinde olmasıdır.

Olası kastta fail, kesin olan bir sonucu değil, büyük bir olasılıkla gerçekleşecek olan sonucun ortaya çıkması halini göze almaktadır. Bu halde fail, bu olası sonucu olursa olsun düşüncesi ile göze alarak suç yolunda ilerlemektedir.

Diğer bir deyimle, burada fail olası sonucun ortaya çıkmaması için herhangi bir çaba sarf etmemektedir.

Yani olası kastta fail, eyleminin kanunda tanımlanan sonucun ortaya çıkmasına neden olacağını olasılık düzeyinde öngörmesine karşın, bu sonucun ortaya çıkmasını kabullenmektedir.

İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksir, 5237 Sayılı TCK'nın 22/2. maddesinde “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlanmış olup, 5237 Sayılı TCK'da, , 765 Sayılı TCK'da yer verilen, “tedbirsizlik”, “dikkatsizlik”, “meslek ve sanatta acemilik”, “nizamat, evamir ve talimata riayetsizlik”, “kayıtsızlık veya tedbirsizlik”, “hataen ve kayıtsızlıkla”, “müsamaha ve dikkatsizlik” şeklindeki taksir kalıplarına ilgili suç tiplerinde yer verilmemiş, ancak gerek öğretide, gerekse uygulamada, bu taksir kalıplarına yer verilmemiş olmanın, bir eksiklik veya farklılık oluşturmayacağı kabul edilmektedir.

Toplumsal yaşamda belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için bir takım önlemler alması ve bazı davranış kurallarına uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bu kurallar toplum olarak yaşama zorunluluğundan doğabileceği gibi, Devletin müdahalesiyle de ortaya çıkabilmektedir. Taksirli suç bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirir, fail tedbirli ve öngörülü davranmamış olduğu için cezalandırılır. Bu bakımdan sorumluluğun nedeni, öngörebilme imkân ve ödevinin varlığına rağmen sonuca iradi bir hareketle neden olmaktan kaynaklanmaktadır.

Öğretide ve yargı kararlarında taksirin unsurları,

a-) Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,

b-) Hareketin iradiliği,

c-) Neticenin iradi olmaması,

d-) Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması,

e-) Neticenin öngörülebilmesi, ancak bu neticenin fail tarafından öngörülmemesi,

Şeklinde belirtilmiştir.

Bilinçli taksir kavramı mülga 765 Sayılı TCK'nın 45. maddesine 8.1.2003 tarihli ve 4758 Sayılı Kanun ile eklenen son fıkra ile hukukumuza girmiş olup, anılan fıkrada, “Failin öngördüğü neticeyi istememesine rağmen neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde ceza ... arttırılır.” hükmüne yer verilmiş, aynı hüküm, 5237 Sayılı TCK'nın 22. maddenin 3. fıkrasında da korunmuştur.

Taksirden söz edilebilmesi için neticenin öngörülebilir olması gerekli ve yeterli olmasına karşılık, bilinçli taksir halinde failin somut olayda ayrıca bu neticeyi öngörmüş olması da gereklidir.

Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü halde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlike hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin tehlike hali ile bir tutulamaz; neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun, bu neticeyi meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.

Bilinçli taksirde netice somut olarak öngörüldüğü halde, istenmemiştir.

Bilinçli taksiri, taksirden ayıran özellik, bilinçli taksirde istenmeyen netice fiilen öngörülürken, taksirde öngörülmemektedir.

Yasada, taksirin bir türü olarak düzenlenmiş bulunan bilinçli taksir esas itibariyle olası kastın sınırlarını daraltıcı bir işlev görmektedir. Bu nedenle, olası kastın anlamı ve sınırları belirlenmeden, bilinçli taksirin kapsamının tayini mümkün değildir.

Olası kast ve bilinçli taksir öngörme unsuru itibariye örtüşmesine rağmen, isteme unsuru bakımından ayrılmaktadır.

Olası kastı bilinçli taksirden ayıran özellik, mümkün yada muhtemel olarak öngörülen neticenin kabullenilmesi, failin öngördüğü tipik neticenin meydana gelmeyeceğine yönelik bir güveni olmadan hareket etmesidir.

Tüm açıklamalar çerçevesinde: kazanın meydana geldiği ocakta, sözleşmede belirtildiği şekliyle kömür çıkartma işine yer teslim tarihi olan 11.08.2006 tarihinde başlayan ... San. ve Tic. A.Ş'nin, TKİ'ye hitaben 07/10/2009 tarihli yazısı ile üstlendikleri yükümlülüğü yerine getirmek için her türlü olumsuzluk ve zorluklara rağmen yoğun çaba gösterdiklerini, fizibilite çalışmaları ile fiyatlandırmalarının hedefinin 1.500.000 ton mekanize ayak üretimi yapmak olduğu halde üretim çalışmaları sırasında oluşan yangınlardan dolayı üretim yapılamadığını, sahadaki daha önce çalışılan bölgelerde taraflarca tahmin edilmesi mümkün olmayan büyük miktarlardaki su birikimleri ile karşılaşıldığını ve su probleminin program tonaja ulaşmak için Çayırhan İşletmeleri'nden getirttikleri anılan ocağa kurmuş oldukları mekanize ayağın çalışmasına büyük engel teşkil ettiği diğer taraftan sözleşme gereği taraflarına verilen projedeki haritalarda görülmeyen ancak daha sonra gerek galeri açılmalarında ve gerekse de yer üstünde yaptıkları sondajlar neticesinde ortaya çıkan büyük atımlı faylanmaların o bölgelerde mekanize ayağın kurulmasına engel teşkil ettiği belirtilerek, bu durumun neticesi olarak, bilançolarının incelendiğinde şirketlerinin büyük mağduriyetine neden olduğu ve ileride telafisi mümkün olmayacak problemlerle karşılaşılacağını bu nedenle sözleşmenin devrini talep edip, anılan ocakta kömür çıkartma işine son vermek isteyen ... San. ve Tic. A.Ş'nin TKİ ile imzaladığı sözleşmeyi aynı koşullar altında devralıp anılan ocakta 30/10/2009 tarihinde kömür faaliyetine başlayan ve olayın meydana geldiği 13/05/2014 tarihinde kadar faaliyetine devam eden Soma Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi, asgari üretim miktarının belirtildiği ancak azami üretim miktarının olmadığı sözleşme çerçevesinde, çalışma süresi boyunca üretim miktarına odaklı anlayış belirlediği, sözleşmenin devir tarihi olan 30/10/2009 tarihinde TKİ'den belirlemiş olduğu koordinatlar arasında bulunan kömürün, hazırlığı tamamlanmış olan panodan kolaylıkla çıkartılabilceği belirtilerek bu durum için mevzi koordinat değişikliği talebinde bulunarak çalışmalara başladığı, 2009 yılının Kasım ayında, programlanan üretim miktarı 147.000 ton iken gerçekleşen üretim miktarı 232.200 ton, 2010 yılında programlanan üretim miktarı 1.510.000 ton iken gerçekleşen üretim miktarı, 2.599.388,64 ton, 2011 yılında programlanan üretim miktarı 1.509.000 ton iken gerçekleşen üretim miktarı 2.619.300,86 ton, 2012 yılında üretilmesi planan üretim miktarı 1.513.000 ton iken çıkartılan kömür miktarı 3.816.014,72 ton, 2013 yılında 1.500.000 ton kömür çıkartılması planlanmış iken çıkarılan kömür miktarı 3.566.456,76 ton ve olayın meydana geldiği 13/05/2014 tarihi itibariyle planan üretim miktarı 665.000 ton iken gerçekleşen üretim miktarı 1.240.189,96 ton olup, ... Sanayi Ticaret A.Ş ile TKİ arasında sözleşmenin imzalanmasından sonra 11/08/2006 tarihinde yer tesliminden başlamak üzere 210 gün hazırlık devresi süresi içinde 500.000 ton kömür üretmesi gerekirken 83.696 ton kömür üretebildiği ve devir tarihine kadar yaklaşık 3 yıl süren faaliyeti içinde 3.875.000 ton kömür üretmesi gerekirken devir tarihi itibariyle 852.803 ton kömür üretebilmesine karşın, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş'nin, ilk başta 30/09/2019 olarak belirlenen iş bitim tarihinin Soma Kömürleri A.Ş'nin talebi üzerine yaklaşık 6 ay öne çekilmek suretiyle iş bitimim tarihinin 31/03/2019 olarak belirlendiği ve iş bitim süresi olan 31/03/2019 tarihine kadar üretmek zorunda olduğu toplam kömür miktarı 14.177.226,40 ton iken kaza tarihi olan 13/05/2014 tarihine kadar üretilen toplam kömür miktarının ise 14.073.550,90 ton olduğu ( kalan miktar 73.645,46 ton kömür ) ve şartnamede öngörülen süreden yaklaşık 2 yıl 10 ay kadar önce yani 4 yıl 6 ay gibi kısa bir sürede sözleşmedeki kömür üretiminin neredeyse tamamına yakınının çıkartıldığının anlaşılması karşısında, aynı ocakta önceki yüklenicinin bahsettiği sıkıntılardan dolayı istenilen miktarda kömür çıkartamadığı, üretim planına uyamadığı ve ocakta faaliyetlerine devam edememesi nedeniyle anılan ocakta kömür çıkartma işini devretmiş iken Soma Kömürleri A.Ş'nin bahsedilen üretim artışına, galeri içinde yeni panoların açılmasına ocak içinde çalışan işçi sayısının artışına karşılık, devir tarihinden itibaren olayın meydana geldiği yaklaşık 5 yıl boyunca kömür çıkarma faaliyetlerine, işçilerin iş güvenliğini hiçe sayacak şekilde, olayın meydana geldiği U3 bölgesinin dört bir tarafının eski imalatlardan oluştuğu, eski imalatların içinde gaz olup olmadığının denetiminin eski imalatlar önüne ve arkasına yerleştirilecek gaz sensörleri ile sağlanması gerektiği halde U3 bölgesini çevreleyen eski imalatların önünde ve arkasında gaz sensörü bulundurmadan, eski imalatlarda biriken gazların ocağa sızıp sızmadığı denetlenmeden, eski imalatlarda biriken gazların sızıntı yapmaması için eski imalatların barajlama işlemlerini teknik şartlara uygun olarak yapmadan, U3 bölgesine, panolarda mekanize ayak çalışması yapmak için gerekli olan aletlerin indirilebilmesi amacıyla açılan kulikar yolunun U3 bölgesinin hava akımını bozduğu, bu bölgede durgun zona neden olduğu, tanık beyanlarında da anılan bölgenin çok sıcak olduğunun belirtildiği ve U3 bölgesindeki havalandırmanın üst üstte bindirilmiş şekilde olduğu ve ocaktaki hatalı havalandırma sistemi nedeniyle ocağı dolaşıp kirlenen havanın S panolarına giriş yapması ve çok tehlikeli ocak sıfatına sahip ocakta bu şekilde işleyen ocak içi havalandırmanın çok yüksek risk yaratmasına rağmen bu durum göz ardı edilerek üretim faaliyetine durmaksızın devam edilip ayrıca Soma Kömür İşletmeleri A.Ş tarafından E.L.İ müessse müdürlüğüne 03/12/2010 tarih 2010-E-57 Sayılı ‘' Acil Kurtarma Galerisi Sürülmesi Hk. ‘' başlıklı dilekçeyle şirket yönetim kurulunun 20/10/2009 tarih 33/359 Sayılı kararı gereği, ocaktaki nakliye yolunun 1050 metrelik kısmının kömür içerisinde sürülmüş olması ana nefeslik yolununda 250 metrelik kısmının kömür içinde sürülmüş olması ve bu durumun olası bir yangın ve kızışma halinde güç ve tehlikeli durumlar yaratacağı ayrıca metan sorunu ile uğraşılan bu tür ocaklarda en kısa ve en kolay şekilde çalışanların yerüstüne tahliyesi için yeryüzüne bağlantılı yeni bir acil çıkışın gerekli olduğuna karar verilmiş ve anılan proje 22/02/2011 tarihli TKİ yönetim kurulu tarafından onaylanmış ise de, projenin onay tarihinden kazanın meydana geldiği tarih olan 13/05/2014 tarihine kadar S panolarının yeryüzüne bağlantısını sağlayacak yeni bir acil çıkış açılmadan, her ne kadar Yüklenici Şirketin gerekli olduğunu olay tarihinden yaklaşık 3 yıl önce kabul ederek uygulama projesine dahil edip ancak uygulama projesini hayata gerçirmeyerek çalışmalara devam etmesi sonucunda ölen 301 kişiden 269 kişisinin S panosunda ölümüne neden olan gerekliliği kabul edilen acil çıkış yolunu yapmadan, karatumba yöntemi adı verilen çalışma sahasına yalnızca tek yoldan ulaşılabilen, ikinci bir çıkışı olmayan, tali olarak havalandırılan, üretim sahasını dolaşan kirlenen havanın başka bir yoldan dışarı çıkması mümkün olmayan ve böylelikle başka yoldan dışarı çıkamayan ortamda sirküle eden kirli ve ısınan hava neticesinde ocak içerisinde yüksek risk oluşturan projede belirtilmeyen çalışma yönetimi tercih edilip, üretim faaliyetine devam edilerek projeye uygun çalışma yapılmadan, ocak içi kavşak bölgelerinde hava ölçüm istasyonları bulundurmadan, panoların yerüstündeki izdüşümlerinde meydana gelen tasmanlar göz önünde bulundurulmadan bu konu hakkında risk analizleri yapılmadan, alevsızdırmaz olan elektrik kabloları ve techizatlar kullanılmadan, ocak içinde acil durumlarda tüm ocakta çalışan işçileri durumdan haber edecek şekilde megafon ve alarm sistemi kurulmadan, maden işçilerine yaptıkları işin niteliğine yönelik kanun ve yönetmeliklerde belirtilen süre kadar iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmeden, anılan ocağın özellikleri dikkate alınmaksızın ocak şartlarına uygun olmayan maske tedariki ile işçilerin kullanımına verilen maskelerin, yapılması gereken sürede denetimleri yapılmadan, işçilere kullanıma uygun maskeler verilmeden, ocak içinde risk değerledirmesi ve kriz dönemlerine ilişkin hazırlık yapmadan devam edildiği,

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin 2009 yılından 24/12/2013 tarihine kadar yönetim kurulu üyeliği, 24/12/2013 tarihinden kaza tarihine kadar ise Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten ve şirketin hissedarlarından biri olan sanık ...'ın, yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütmesi ve finans konusundaki eğitim geçmişi nedeniyle şirketin teknik konularda yetkili olmadığını ve yalnızca finansal konularda bilgi sahibi olduğunu belirttiği görülse de, sanığın başta üretim yöntemlerinin belirlenmesi olmak üzere bir çok teknik konuda yönlendirici ve karar verici olduğu, şirkete bağlı maden ocaklarının üst düzey idarecilerinin de katılımıyla yapılan ve nitelikli kararların alındığı toplantılara iştirak ettiği, sanığın başkanlığında yapılan 02/10/2013 tarihli toplantıda mekanize üretim teçhizatının panolara indirilmesi amacıyla sürülen ancak kaza mahalli olan U3 bölgesi 4. bant boyunda durgun bir hava oluşmasına neden olan kulikar yolunun açılmasına dair kararın alındığı, sanığın katılımı ile gerçekleştirilen diğer toplantılardan 28/01/2011 tarihli toplantıda Eynez Karanlıkdere ocağındaki metanlı saha değişimi, A Panosu üzerinde metan drenajı yapılan sondaj verileri, yeni yapılacak sondajların E Panosu ve A Panosunun altında faya yakın yapılması, yapılmış olan A Panosundaki sondajdan drene edilen gazın, tekrar güvenilir bir kuruluşta analiz ettirilmesi ve mekanize tahkimatları tekrar elden geçirilip, tamir bakım yapılarak kullanılır hale getirilmesinin kararlaştırıldığı, 13/07/2011 tarihli toplantıda Eynez Ocağındaki maden sorunu nedeniyle değiştirilen yaklaşık 6,5 milyon tonluk metanlı sahanın durumu, TKİ ve şirketin teknik elemanlarının katılımı ile kurulan ancak toplantı tarihine kadar bir sonuca varamayan komisyon çalışmalarının, metan drenajı konusunda olumlu bir sistemi benimsemesi halinde bu panolarda da çalışılması için yazı yazılmasının, Eynez Derin Sahanın kuzeyinde ve mücavirindeki TKİ'nin sahasında temel ile kuzey güney doğrultulu fay arasında kalan yüksel bloğun araştırma ve geliştirme çalışmalarına açılmasının faydalı olacağı görüşü ile TKİ'ye teklif yazısı sunulmasının kararlaştırıldığı, 14/02/2012 tarihli toplantıda Eynez Ocağında yer alan iki adet mekanize ayağın çalışma durumu görüşülerek mekanize sisteme tam olarak geçmenin faydalarının değerlendirildiği, A Panosu ve metan drenajı konusunda çalışmaların konuşulduğu, mekanize üretim sistemi için gerekli işçi sayıları ve buna bağlı randıman durumlarının görüşüldüğü ve netice olarak mekanize ve yarı mekanize tahkimatların yaygın olarak kullanımının gerekliliğinin vurgulandığı, 02/10/2013 tarihli toplantıda Eynez Ocağının mevcut durumu ve yapılacak faaliyetler ile ilgili olarak; hizmet ihalesinin tonajı olan 15 milyon tonun bitmesine Eylül 2013 itibariyle 2.115.442 ton kaldığı bu nedenle TKİ ile bu durumun görüşülmesi gerektiği, A Panosunun üzerinden ana yol irtibat bacalarının sürülme imkanları araştırılacağı, 340 galerisinin üzerinde kalan ve maliyet yönü ile en az maliyetli mekanize pano oluşturmaya yönelik arama galerisi ve yer üstü, yer altı sondajlarının yapılmasına başlanacağı ve son olarak Ekim ayı Eynez aylık tonajının 130.000 ton olacak şekilde planlandığının görüldüğü, 05/11/2013 tarihli toplantıda Eynez ocağının Kasım ayı üretim hedefinin 270.000 ton olarak belirlendiği, A Panosunun metan drenajı gelişimi ve 50 adet yarı mekanize tahkimat ünitesinin alınması konulularının kararlaştırıldığının, 23/01/2014 tarihli toplantıda Eynez Ocağında çalıştırılacak piyasa yapımı 55 adet yarı mekanize tahkimatlardan, bir kısmının işletmeye geldiği ve kalan 85 adedinin ise termin planı çerçevesinde ... Makine A.Ş.'ye yaptırılmasına karar verildiği, 30/04/2014 tarihli toplantıda ise Eynez Ocağındaki ihale tonajı olan 15 milyon tonun Mayıs ayı ortalarında biteceği, kalan rezervle ilgili proje çalışmalarına başlanıldığı, üretimin tam kapasite çalışabilmesi için 2950 kişi olması gerektiği, tüm ocaklardaki çalışan sayısının 5900 kişiyi aşmayacak şekilde korunacağının kararlaştırıldığının görüldüğü, bu toplantılarda görüşülen kararların niteliğine bakıldığında, sanığın Eynez İşletmesinin işleyiş ve organizasyon yapısına doğrudan doğruya müdahil olduğunun ve metan geliri gibi riskli hususların sanık tarafından bilindiğinin görüldüğü, sanığın başkanlık yaptığı 02/10/2013 tarihli toplantıda karara bağlanması üzerine, TKİ tarafından Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye yeni saha temini yapılması amacıyla başlatılan görüşmelerden işletme müdürü ...'in dahi bilgi sahibi olmadığının duruşmada alınan beyanlarından anlaşıldığı, ocakta teknik nezaretçilik görevini yerine getiren sanık ... tarafından sunulan 19/12/2016 tarihli dilekçesinde ve sözlü savunmasında tekrar ettiği üzere “üst yönetimin kendi arasında Soma'da veya İstanbul'da yaptıkları toplantılara hiçbir zaman katılmadığını, ocakla ilgili ayrıntılı bilgiler ve planlamaların üst yönetimin kendi arasında yaptığı toplantılarda konuşulduğunu, ocağa yönelik planlamalara ilişkin bu kararların İstanbul'da veya Soma Eynez işletmesinde gerçekleştirilen aylık olağan toplantılarda alındığını, bu toplantılara kendisinin ve hazırlık ekibinin katılmadığı gibi toplantılarda ne konuşulduğu ne gibi kararlar alındığı konusunda da bilgi sahibi olmadıklarını" belirttiği, yine ocağın daimi nezaretçisi sanık ...'un “mekanize üretimine yönetim kurulu karar verir” şekilde beyanda bulunduğunun görüldüğü, sanık ...'ın kovuşturma aşamasında alınan savunmalarında "Her seferinde benim taleplerim aynı. Galeri açma makineleri alalım, yer altında çalışacak yarı mekanizeleri arttıralım, mekanizasyon sistemlerini geliştirelim. Benim zaten madende güvenlikten açıkçası anladığım, bize öğretilenler, bizim modern madencilik ile ilgili madenciliği güvenli hale getirmek istiyorsanız mekanizasyona geçersiniz. Ben oldum olası madende iş gücü, insana dayalı iş gücü ile mücadele mantığıyla yürüdüm. İnsana dayalı iş gücünün madencilikte bir yere varamayacağını düşünen biriyim. O yüzden mekanize sistemlere, mekanizenin uymadığı yerlere yarı mekanize sistemlere geçilmesini istedim.” ve “Bu dünyadaki en yüksek iş güvenliği standardında yeraltı madenciliğini sağlayan makine sistemidir. Bunun dışında da bunun uygulanamadığı yerlerde kullanmak üzere yarı mekanize yatırımlar yapmışızdır. Üretime etkisi oluyomudur. Soma şartlarında şöyle bir şey belirtmeliyim. Soma nın madencilik şartları mekanizasyon sistemler için zor şartlardır. Normalde uygulandığı gibi kolay madenler değildir. Ağırlıklı bizim mekanize tercih etmemizin sebebi üretime çok büyük faydası olduğundan ziyade iş güvenliğine olan faydasıdır ve uzun vade madencilik yapma eğilimimizden dolayıdır.” şeklinde beyanlarda bulunmak sureti ile riskleri konusunda bilgi sahibi olduğu işletmenin üretim sistemi, imalat şekli gibi konularda fiilen karar alma mekanizması içerisinde bulunuğunun görüldüğü, bu hususun şirket genel müdürü sanık ...'nun “Genel Müdür olarak benim görevim holdinge ait maden işletmelerinin hepsinde yönetim kurulu ile Bölge Müdürleri ve İşletme Müdürleri arasında koordinasyonu sağlamaktır. Bünyemizde yer alan bir işletmede yapılacak olan yatırım, hazırlık, projelendirme, malzeme veya işgücü alımı-çıkartılması gibi konularla ilgili işletme müdürleri, bölge müdürleri, ben ve yönetim kurulunun katılımı ile yapılan aylık rutin toplantılar yaparız. Bu toplantılarda işletmelerden gelen yatırım, malzeme alımı, projelendirme, işgücü alımı-çıkartılması, var olan projelerin revizyonu vb. konularda gelen talepleri değerlendirip, bunlardan hangilerine ne kadar öncelik vereceğimizi tartışıp karara bağlardık.” şeklindeki beyanı ile de doğrulandığı,

Benzer şekilde sanığın, işletmelerin kendi bütçesi olduğu ve gerekli alımların bu bütçe dahilinde yönetim kurulu onayına ihtiyaç duyulmaksızın karşılandığını yönündeki savunmalarına karşılık dosya kapsamındaki 27/03/2014 tarihli kurum içi yazışma içeriğinden anlaşıldığı üzere, “sabit giderler olarak adlandırılan tüm malzeme ve hizmet alımları ile ilgili olarak kendisinden onay alınarak merkeze iletilmesi gerektiği, işletmelerde ihtiyaç duyulacak sabit harcamalar, dinamit kapsül, motorin, yiyecek içecek araç tamir hizmetleri, elektrik motor sarımları, yedek parça, oksijen ve tüp gazlar, kırtasiye harcamamaları dışında olan tüm taleplerin bizzat onaya sunulması, onaydan geçmeyen taleplerin karşılanmayacağını” talimatının sanık tarafından tüm işletmelere bildirdiğinin görüldüğü, bu hususun şirket genel müdürü ...'nun “Benim bir para harcama yetkim yoktur. Bir malzeme talebi olur işletmenin ilk önce birim amirleri, sonra işletme müdürü bu malzeme talebini onaylar, bana gelir ben onaylarım, bunu yönetim kurulumuza bildiririm. Yönetim kurulumuz bu istenen malzeme talebini bütçe uygun olursa alır.” ve “Her türlü harcama öncelikle hangi birimden gelirse birim talep ediyor, daha sonra bunu işletme müdürleri onaylıyor,benim onayımdan geçip yönetim kuruluna sunuluyor ve sonuç olarakta alınıyor malzeme” şeklindeki beyanı ile işletme müdürü sanık ...'in “şirket yönetiminden ayrı bağımsız bir harcama yetkisi ve bütçesi bulunmadığı” şeklindeki savunması ile de doğrulandığı, böylelikle kazanın bu denli büyük netice ile sonuçlanmasına dair temel kusurlu hareketi oluşturan, hızlı üretim artışı ile orantılı olarak gelişme göstermeyen ocak havalandırma alt yapısı temelinde, S Panolarının hava dönüşlerinin ikinci bir yol ile yeryüzüne bağlanması işinin, işletme organizasyonun karar alma yetkisi aşan, doğrudan doğruya üretim şekli, miktarı ve tarzı konularında, şirket yönetim politikasını oluşturan ve mali yükü nedeniyle şirketin işletmelerinin harcama yetkisini aşarak yönetim kurulu tarafından onaylanması gereken bir faaliyet olduğunun anlaşıldığı, bu hususun S Panolarında bağımsız nefeslik oluşturulmadan ve yeni vantilatör kurulmadan sahanın üretime açılıp faaliyete geçilmesine yönelik olarak, sanığın S panolarında yeni bir fan inşasından haberi olup olmadığı hususunda sanığın alınan savunmasında “..Var. Bir süre önce, bu aşağı bölümlerde metan drenajı yapılan alanların açılmasından öncesinde, yeni bir havalandırma o bölgeler açıldıktan sonra ihtiyaç olacak diye bu konuda yönetim kuruluna talepte bulunuldu ...” şeklinde beyanı doğrultusunda doğrulandığı,

Bu kapsamda sanığın Eynez ocağındaki riskli yapı konusunda bilgi sahibi olup olmadığına yönelik olarak sorulan soruya “Madencilikte nerede yaparsanız yapın Türkiye'de metan, kömür yangını, şu bütün bunlar her zaman risk olarak madencilik sektörünün risk ihtiva ettiği konulardır. Yani bunlar özel bir durum ihtiva eden bir rapor şeklinde sunulduğu için bu rapor bize verilmedi. Madenciliğin normal standart riskleri zaten kabul edilir görülür. Her madencilik firması bunları bilir. Bu risklerle hareket eder.” şeklindeki beyanı ile devraldığı ocaktaki yangın riskinin yüksek olduğunu bilerek ocakta havalandırmaya dair gerekli teknik alt yapıyı oluşturmadan, havalandırmaya hususunda yatırım yapmadan ve iş güvenliği önlemleri almadan, aynı havalandırma planı üzerinden salt mekanizasyona dayalı üretimde ısrar edilerek üretimin arttırılmasını hedeflediği, böylece üretim zorlaması olarak adlandırılan kusurlu hareketin; bizzat sanık ... tarafından alınan karar, verilen talimat ve oluşturulan işletme politikasının sonucu olduğunun anlaşıldığı,

Uzun yıllardır bu iş kolunda çalıştıkları, tehlikeli iş kollarının başında gelen maden işletmeciliği konusuna ilişkin hukuk normları ve olmazsa olmaz haline gelen herbiri yüzyıllar içinde gerçekleşen acı olaylar sonucu oluşan müşterek tecrübeye sahip oldukları kabul edilen ve Yüklenici Şirketteki konumları gereğince diğer tüm çalışanlar üzerinde emir ve talimat verme yetkileri bulunan Soma Kömürleri İşletmeleri A.Ş'de maden mühendisi olup, 2009 yılından kaza tarihine kadar genel müdür ve işveren vekili görevinde bulunan ...'nun, anılan şirkette maden mühendisi olan, 1996 yılında vardiya mühendisi olarak çalışmaya başlayan, 2001 yılında iş güvenliği mühendisi olarak çalışmaya devam eden ve 2005 yılında iş güvenliği ve sağlığı başmühendisi olan işletme müdürü ve işveren vekili sanık ...'in yine maden mühendisi olan 2001 yılında anılan şirkette çalışmaya başlayan ilk önce 1.5 yıl vardiya amirliği yaptıktan sonra 6 yıl boyunca vardiya mühendisliği görevinde bulunan daha sonra 2.5 yıl vardiya mühendisliği görevi yapan şirket müdür yardımcısı, teknik müdür ve işveren vekili sıfatlarını taşıyan sanık ...'nın ve yukarıda aktarıldığı şekilde sanık ...'ın, anılan iş kolundaki çalışma usül ve şartlarına aykırı şekilde gerçekleştirilen hızlı ve durmaksızın kömür çıkarma faaliyetlerinin, işçilerin iş sağlığı ve güvenliği açısından yüksek risk oluşturduğunu ve dönülmez sonuçlara yol açabileceğini bildikleri halde sayılan olumsuzluklara rağmen muhtemel gerçekleşebilecek tehlikeli neticeleri göze almak ve hatta kabullenmek suretiyle kömür çıkarma faaliyetinin hatalı ve usülüne aykırı şekilde devam etmesini görmezlikten geldikleri, TKİ tarafından onaylanan, açılması halinde S panosunda bulunan işçilerin kurtarılmasını sağlayacak olan Yüklenici Şirket tarafından gerekli görülerek acil kurtarma yolu açılmasına karar verilen nefesliğin yaklaşık 3 yıl boyunca açılmadan programlanan üretim miktarından daha fazla kömür üretimi yapacak şekilde çalışmaya devam ettikleri böyle bir olayda, öngörmekle birlikte gerçekleşmeyeceği düşünülen ve istenmeyen bir neticeden bahsedilmemekte, bunun da ötesine geçilerek ve bilinçli taksir unsurları aşılarak, bu şekildeki kanun, yönetmelik ve işin oluruna aykırı çalışmalar ile açılması gerekli görülen nefesliğin açılmadan kömür üretim faaliyetine devam edilmesinin yüksek risk oluşturduğunun bilinmesine ve bu durumun geri dönülmez sonuçlara yol açabileceğini öngörebilmelerine rağmen '' olursa olsun '' düşüncesi ile hareket ederek yüksek risk içeren faaliyetlerine uzun süre devam ettikleri, sanıkların tamamının karar alma süreci içerisinde bulunmaları ve şirketteki pozisyonları gereği ocak içerisindeki yüksek riskleri bilmelerine rağmen, ‘' olursa olsun ‘' mantığı ile hareket ederek bu risklerin önüne geçmek için her hangi bir girişimde bulunmayarak, gerekleşen bu neticeden olası kasıtlarıyla sorumlu tutulmaları gerektiği, böylece sanıklar hakkında 301 kez olası kastla adam öldürme suçundan ve 162 kez olası kastla yaralama suçundan mahkumiyet hükmü kurulması gözetilmeden, sanıklar ..., ... ve ... haklarında bilinçli taksir ile sanık ... hakkında ise basit taksirle öldürme suçundan hüküm kurulması,

Kanuna aykırı olup, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 18/04/2019 tarihli, 2019/313 Esas - 2019/1610 Karar sayılı ''istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine" dair sanıklar hakkındaki hükümlerin , 5271 Sayılı CMK'nın 302/2. madde ve fıkrası uyarınca BOZULMASINA, sanıklar ..., ... ve ...'nın üzerlerine atılı suçun vasfının değiştiği gözetilerek, 301 kez olası kastla adam öldürme ve 162 kez olası kastla yaralama suçlarından sorumlu olan sanıkların TAHLİYE TALEPLERİNİN REDDİNE,

4-)Sanıklar ... ve ...'nun beraatlerine ilişkin hükümlerin temyiz incelenmesine gelince;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Her ne kadar sanıklar ... ve ... hakkında 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında kalıp kalmadıklarının araştırılması, teblignamede bozma nedenleri arasında sayılmış ise de, 399 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin 11-d maddesinde ‘' Teşebbüs genel müdürü ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerini icra sırasında işledikleri suçlardan dolayı yargılanmaları ilgili bakanın iznine bağlı olup, bu konuda Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun Hükümleri uygulanır ‘' denilmekle ve sanıkların Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü'nde kontrol baş mühendisi olmaları nedeniyle sanıkların 4483 Sayılı Kanun kapsamında yer almadıkları anlaşılmakla, teblignamede bu konu hakkında bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.

Sanıklar Eflkan Kurt ve ...'nun TKİ ELİ Müessese Müdürlüğü Eynez Karanlık Dere Yer Altı Kontrol Şube Müdürlüğü'nde kontrol baş mühendisi olarak görev yaptıkları, sanıkların aşamalardaki istikrarlı beyanlarında, kömürlerin miktarına, kalorisine, tane boyutuna, şlam özelliği olup olmadığına baktıklarını, sözleşmenin vermiş olduğu yetki ve sorumluluklarının bunlarla sınırlı olduğunu, bu nedenle olayın meydana gelmesinde sorumluluklarının ve iş güvenliği ve uygulama projelerinin onay ve uygulanmasının kontrolü yönünde bir yükümlülüklerinin bulunmadığını beyan ettikleri, mahkemece, sanıkların mensubu bulunduğu teşkilatın görevinin, şartname ile belirtilen sınırlar dahilinde Yüklenici Şirket tarafından üretim yapılıp yapılmadığı ve yapılan üretimin miktarı ile standardına yönelik olduğu gerekçe gösterilerek sanıklar hakkında beraat hükmü kurulmuş ise de;

TKİ Kurumu ile Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. arasındaki Hizmet Alım Sözleşmesinin 19. Maddesinde, işin sözleşme ve eklerinde tespit edilen standartlara, kalite ve özelliklere uygun yürütülüp yürütülmediği İdare tarafından görevlendirilen kontrol teşkilatı aracılığıyla denetleneceğinin, sözleşmenin 20. Maddesinde, işin yürütülmesine ilişkin kayıt ve tutanakların, günlük üretim raporları, günlük kömür analiz raporları, kontrol teşkilatı rapor defteri, aylık faaliyet raporu, yıllık faaliyet raporu, imalat haritaları, arama faaliyet raporlarının tutulacağının, sözleşmenin 22. Maddesinin 4. paragrafında ise iş yerinin korunmasıyla ilgili olarak, yüklenici, işin devamı süresince iş yerinde yapılacak çalışmalar nedeniyle, işçilerle çevre halkının kazaya uğramalarını, zarar görmelerini ve yaptığı işlerde hasar ve zarar meydana gelmesini önleyici her türlü güvenlik önlemlerini almak zorunda olduğunu, iş sahasında veya çevresindeki bölgelerde yeterli güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle doğabilecek hasar ve zararların ödenmesinden yüklenicinin sorumlu tutulduğunu, yüklenici kazaların zarar ve kayıpların meydana gelmesini önlemek amacıyla gereken bütün önlemleri almak ve kontrol teşkilatı tarafından kaza, zarar ve kayıp ihtimallerini azaltmak için verilecek talimatların hepsine uymak zorunda olduğunun, Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. ile Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri Kurumu arasında imzalanan sözleşme ve sözleşmenin eki olan, hizmet işleri genel şartnamesinin, dördüncü bölümünde ‘' kontrol teşkilatı ve yetkileri ‘' başlıklı 26. maddesinde, sözleşmeye bağlanan her türlü iş, İdare tarafından görevlendirilen kontrol teşkilatının denetimi altında yüklenici tarafından yapılacağının ve yüklenicinin bütün işleri kontrol teşkilatının sözleşme ve eklerindeki hükümlere aykırı olmamak şartı ile vereceği talimatlara göre yapmak zorunda olduğunun, kontrol teşkilatının yetkilerinin sözleşmede belirtileceği, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa kontrol teşkilatının, işlerin yürütülmesiyle ilgili olarak her türlü denetim, malzeme, işlerin ve sözleşmesinde onaya sunulması gerektiği belirtilen yüklenici personelinin onay veya reddi, ödeme miktarlarının tespiti, işlerin düzeltilmesi ve sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmesi konusunda talimat vermeye ve uygulamaya yetkili olup, fesih, tasfiye, süre uzatımı, kabul, yüklenici nam ve hesabına iş yaptırma ve alt yüklenicileri onaylama hususlarında ise idareye görüş bildireceğinin, yüklenicinin kullanacağı her türlü malzemeyi kontrol teşkilatına gösterip iş için elverişli olduğunu kabul ettirmeden kullanamayacağının, yüklenici tarafından kötü ve kusurlu yaptıkları kesin olarak anlaşılan iş kısımlarını yeniden yaptırmak hususunda kontrol teşkilatının yetkili olduğunun, sözleşme konusu iş süreklilik gösteren bir mahiyette ise, işin yapılmasına ilişkin kayıtlar sözleşmesinde belirtilen sıklıkta tutulur ve bu tutanakların yüklenici tarafından da imzalanacağının ve işlerin eksik kötü ve sözleşmeye aykırı olarak yapılması durumunda sözleşmede belirtilen cezaların uygulanacağının , Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. ile Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri Kurumu arasında imzalanan sözleşme ve sözleşmenin eki olan hizmet işleri genel şartnamesinin, ‘' Revize program ‘' başlıklı 29. maddesinde, işe ilişkin olarak idare tarafından onaylanan bir süre uzatımı bulunduğu veya herhangi bir zamanda kontrol teşkilatı, işlerin fiili ilerlemesinin onay verilmiş programa uymadığı görüşüne vardığı takdirde yüklenici, kontrol teşkilatının talebi üzerine on gün içinde işlerin öngörülen tamamlanma süresi içinde bitirilmesini sağlamak üzere bir revize program hazırlayarak kontrol teşkilatına sunacağının, Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. ile Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri Kurumu arasında imzalanan sözleşme ve sözleşmenin eki olan, hizmet işleri genel şartnamesinin, ‘' Sözleşme ve eklerine uymayan işler ‘' başlıklı 31. maddesinde, yüklenicinin projelerde ve işe ilişkin diğer teknik dokümanda, kendiliğinden hiçbir değişilik yapamayacağını, kullanma şekli ve durumu proje ve şartnamelere uymayan, kötü ve kusurlu oldukları tespit edilen işleri, yüklenici, kontrol teşkilatının talimatı üzerine, belirlenen süre içinde bedelsiz olarak değiştirmek veya bozup yeniden yapmak zorunda olduğunun, Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. ile Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri Kurumu arasında imzalanan sözleşme ve sözleşmenin eki olan, hizmet işleri genel şartnamesinin, ‘' Hatalı, kusurlu ve eksik işler ‘' başlıklı 32. maddesinde, kontrol teşkilatı, yüklenici tarafından yapılmış olan işin eksik hatalı ve kusurlu olduğunu veya malzemenin şartnamesine uygun olmadığını gösteren belirtiler ve kanıtlara ulaşıldığı takdirde, gerek işin yapımı sırasında ve gerekse kabule kadar olan sürede bu gibi eksiklik hata ve kusurların incelenmesi ve tespiti için yüklenicinin yapması gerekenleri yükleniciye teblig edeceğinin, Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. ile Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri Kurumu arasında imzalanan sözleşme ve sözleşmenin eki olan, hizmet işleri genel şartnamesinin, ‘' Hatalı, kusurlu ve eksik işler ‘' başlıklı 38. maddesinde, kontrol teşkilatı, işyerinde çalışanlar arasında yüklenici veya alt yüklenicilere, ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığını, vasıflı personel çalıştırılması ihale dokümanında öngörülen işlerde bu personele asgari ücretin üzerinde bir ödeme yapılması istenmişse belirlenen asgari ödeme tutarının ilgili personele ödenip ödenmediğini kontrol ederek veya bu konuda kendisine gelen talep ve ihbarları değerlendirerek, yükleniciden ve alt yüklenicilerden istenecek bodrolara göre bu ücretlerin yüklenicinin hakedişinden ödenmesini sağlayacağının, Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri Kurumu ile Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. arasındaki Hizmet Alım Sözleşmesinin eki konumundaki Teknik Şartnamenin Kontrol ve Denetleme başlıklı 11.maddesinde, İdare veya görevlendireceği yetkili temsilcileri,Yüklenicinin sahadaki çalışmalarını projesine, yürürlükteki Maden Kanunu ve Yönetmeliklere göre yapılıp yapılmadığını kontrol etmeye yetkilidir. Belirtilen faaliyetlerin İdare'nin kontrolü altında yürütülmüş olması, Yüklenicinin üstlenmiş olduğu işi bütünüyle Sözleşme ve Projelerini, teknik kurallarına uygun olarak yapmak hususundaki yükümlülüklerini ve bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağının ,Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. ile Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri Kurumu arasında imzalanan sözleşme ve sözleşmenin eki olan, teknik şartnamenin 27.maddesinde, herhangi bir işin, kontrol teşkilatının denetimi altında yapılmış veya işe onay verilmiş olmasının, yüklenicinin üstlenmiş olduğu işi bütünüyle projelerine, sözleşme ve şartnamelerine, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yapmak hususundaki yükümlülüklerini ve bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağının, anılan sözleşme ve eki olan hizmet işleri genel şartnamesi'nin 10. maddesinin son paragrafında, yüklenici işyerinde çalıştırılan eleman ve çeşitli sınıftan işgücü sayıları ile yüklenici ekipmanına ilişkin olarak kontrol teşkilatının isteyeceği bilgileri, sözleşme ve eklerinde öngörülen şekilde vermekle yükümlü olduğunun, yine anılan sözleşme ve eki olan hizmet işleri genel şartnamesi'nin ‘' İdare ve Kontrol Teşkilatının İtiraz hakkı başlıklı ‘' 11. maddesinde, İdare ve kontrol teşkilatı, yükleniciden çalıştırmasında veya işyerinde bulunmasında engel durumu olduğunu tespit ettiği,uygunsuz davrandığı veya görevlerini yerine getirmekte yetersiz olduğu kanısında olduğu veya işyerinde çalıştırılmasında sakınca gördüğü her kademe ve nitelikteki elemanların ( teknik ve idarci personel, hizmetli, işçi ve diğerleri) ve alt yüklenicilerin iş başından veya işyerinden uzaklaştırılmasını talep etme hakkına sahip olduğunun,yüklenicinin bu talebi, idare ve kontrol teşkilatı tarafından yapılacak tebligat üzerine ve verilen süre içerisinde yerine getirmek zorunda olduğunun, yüklenicinin bu yükümlülüğünü verilen süre içinde yerine getirmemesi halinde söz konusu kişiler idare ve kontrol teşkilatı tarafından uzaklaştırılacağının, olay tarihinde yürürlükte olan Maden Kanunu'nun 29. maddesinde de belirtildiği üzere, işletme faaliyeti, projesine ve Kanunun ilgili hükümlerine göre yürütülür. İşletme projesine aykırı faaliyette bulunulması ve faaliyetlerin can ve mal güvenliği açısından tehlikeli bir durum oluşturduğunun tespit edilmesi halinde maden üretimine yönelik faaliyetler durdurulur. İşletme projeleri ve değişiklikleri uygulamaya konulmadan önce Genel Müdürlük onayının alınmasının aksi halde faaliyetin durdurulacağının belirtildiği ve olay tarihinde yürülükte olan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü Görev, Yetki ve Sorumluluk Yönetmeliği'nin ‘' İş ünvanı Başmühendis ( Proje uygulama ve Kontrol ) Görevler ve Sorumluluklar ‘' başlıklı 11.1 maddesinde, başmühendisler için belirlenmiş ortak görev ve sorumlulukları yerine getirmek, müteahhit eliyle çalıştırılan işletmelerin sözleşmesine göre çalışmalarını sağlamak/sağlatmak, Maden Kanunu ve yönetmelikleri çerçevesinde işleri yürütmek, şartnamesi ve sözleşmesi gereği yüklenicinin bedelsiz kullanımına verilen techizat ve donanımının sözleşme hükümlerine göre çalıştırılmasını, işi bittiğinde idareye teslim edilmelerini sağlamak/ sağlatmak, yeraltı üretimi yapan işletmelerin günlük aylık ve yıllık üretim faaliyetlerini takip ve kontrol etmek, yapılan üretim miktarlarını şartname hükümlerine göre tespit etmek ve ettirmek, sözleşmeleri gereği tutulması gereken tutanakları ve raporları hazırlamak ve hazırlatmak, sözleşmesine uygun olarak hak edişlerin düzenlenmesi ve kontrolünü yapmak ve yaptırmak, bağlı personelin görevini iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uygun olarak yapmasını sağlamak ve sağlatmak, kullanılması gereken, koruyucu malzemeleri kullanmak ve kullandırmak, bağlı personelin izin çalışma prevülerini hazırlamak, aylık çalışma perfosmanlarını takip ederek primlerini yapmak ve yaptırmak, görevleriyle ilgili amirin vereceği diğer işleri yapmak olduğunun belirtildiği, anılan ocağa ilişkin sözleşmenin Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye devrinden sonra, yüklenicinin sunduğu projenin Türkiye Taş Kömür İşletmeleri Kurumu tarafından onayladığı ve Türkiye Taş Kömür İşletmeleri Kurumu'nun, onaylanmış olan uygulama projesinin sahadaki denetiminin yapılması amacıyla gönderdiği 25/02/2010, 08.08.2011 tarihli ve 07/03/2013 tarihli yazıların içeriğinde, ‘' Hazırlanan uygulama projesi, onaylanarak bir nüshası firmaya verilmek üzere iki nüsha halinde gönderilmektedir. Firma ile imzalanan sözleşme ve Makamca onaylanan uygulama projesi doğrultusunda faaliyetlerin kontrolü hususunu rica ederiz.'' denildiği ve sanık ...'ın hakim karşında ‘'Bizim kontrol şube müdürlüğü bildiğim kadarıyla ilerlemelerimiz aylık olarak yapılacak ilerlemeler bunların kontrolleri projelerin onaylanması bizler sonuçta yapacağımız hemen hemen bütün işleri önceden TKİ'ye onaylatıyoruz. ELİ' ye Onaylatıyoruz. TKİ gerekli yerde onaylıyo. Bizim sonuçta burda alt işverenlik ihalesi olduğu için bu yapılan işlerin kontrol organizasyon onaylanması nerde ve üreticeğimizin onaylanması ne kadar üretileceğinin onaylanması planlaması bu konuları ELİ' ye bağlı olarak yapıyoruz. Burda kendimiz insiyatif kendimize göre kullanamıyoruz. Ama bu yani bu süreç nasıl gelişiyo. Biz planlamayı yapıyoruz. Bunu ELİ'ye sunuyoruz. ELİ onayladıktan sonra işletmede yapılıyor. İşletmede çalışanların yaptığı sanıyorum bildiğim kadarıyla onlarda ilerlemelerin kontrolleri, üretimin kontrolleri verilen planlara uygun çalışıp çalışmadığını yapılmadığıyla ilgili denetlemeler bu tip kendi üzerlerine sözleşme kaynaklı olarak düşen denetim kontrol görevlerini yerine getiriyolar ‘' şeklinde ifade verdiği görülmekle,

Yukarıda izah edilen oluş, TKİ ile ELİ arasında yazışma evrakları ile sözleşme ve ekleri birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların sorumluluklarının sadece kömür üretimine, üretilen kömürün sözleşmede belirtilen yere teslimine veya şlam özelliği denetimi ile sınırlı kapsamda olmadığı aksine sanıkların Yüklenici Şirketin anılan ocaktaki kömür çıkartma faaliyetlerini yakından takip edip sözleşmeye ve projelere uygun olup olmadığı konusunda denetim ve gözetim sorumluluklarının olduğu anlaşılmakla, kazanın meydana geldiği maden ocağında, Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından S panosunda ikinci nefeslik açılmasının iş sağlığı ve güvenliği açısından gerekli olduğu belirtilerek, S panosunda ikinci nefeslik açılmasına dair uygulama projesine TKİ tarafından onay talep edildiği ve TKİ tarafından anılan projeye onay verilmesine rağmen yaklaşık 3 yıl boyunca anılan nefeslik açılmadan üretime devam edilmesi karşısında, sanıkların sözleşme ve eklerinde kendilerine yüklenen sahadaki çalışmaları projesine, yürürlükteki Maden Kanunu ve yönetmeliklere göre yapılıp yapılmadığı konusunda ve işlerin yürütülmesiyle ilgili olarak her türlü denetim ve gözetim görevlerini yerine getirmemeleri nedeniyle olayın meydana gelmesinde bilinçli taksir derecesinde kusurlu oldukları anlaşılmakla, atılı suçtan sanıklar hakkında bilinçli taksirle adam öldürme suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sanıklar hakkında beraat hükmü kurulması,

Kanuna aykırı olup, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 18/04/2019 tarihli, 2019/313 Esas - 2019/1610 Karar sayılı ''istinaf başvurularının esastan reddine" dair sanıklar hakkındaki hükümlerin, 5271 Sayılı CMK'nın 302/2. madde ve fıkrası uyarınca BOZULMASINA,

5-)Sanık ...‘in mahkumiyetine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde,

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere,incelenen dosya kapsamına göre, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, sanık ve katılanlar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

24 yıldır Soma Kömür İşletmeleri A.Ş'de görev yapan, 15/03/2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile Soma Kömür İşletmeleri Merkez Ocak Şubesi yetkilisi olarak atanan maden mühendisi olan sanığın, mahkemece, acil durum yöneticiliğine ilişkin organizasyon şeması bulunması, uzun yıllardır aynı yerde çalışıp, söz konusu şema ve görevlendirmeyi bilmemesinin mümkün olmadığı, zira söz konusu görevlendirme şemasında sanığın hemen altında bulunan görevli olan, sanık ...'un, esas hakkındaki mütalaaya karşı alınan savunmalarında açık bir şekilde, acil durum yöneticisi olarak sanık ...'ten bahsetmesi ile olay günü kazayı öğrenir öğrenmez tahlisiye ekipmanlarını kuşanıp işletme müdürü görevinin bulunduğu Işıklar Ocağı'ndan derhal Eynez Ocağına gelip, burada da kurtarma çalışmalarına fiilen katılan sanığın, söz konusu görevlendirmeden haberi ve bilgisi olmadığı şeklindeki savunmalarına itibar edilemeyeceği gerekçe gösterilerek sanığın, acil durum yöneticisi olması ve bu konuda yükümlülüklerini yerine getirmeyerek olayın meydana gelmesinde sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmış ise de, sanığın istikrarlı beyanlarında, anılan görevlendirme şemasıdan olaydan sonra haberdar olduğunu, kendisine bu durumun teblig edilmediğini beyan etmesi ile görevlendirme şemasının, şemada bulunan sanık haricindeki şahısların ıslak imzaları karşılığında şahıslara teblig edildiğini gösteren evrakın dosyada mevcut olması ve sanık ...'in şirketin bazı yönetim kurulu toplantılarına iştirak ettiği görülmüş ise de, anılan kurul tutanaklarının incelenmesinde, sanık ...'in acil durum yöneticisi olduğuna dair somut bir delil bulunmadığı ayrıca sanık ...'un, sanık ...'in acil durum yöneticisi olduğuna dair beyanının yanında sanık ...'ın hakim karşısında verdiği beyanında, sanık ...'in anılan ocakta çalışmadığını, genel müdür yardımcısı olduğunu bildiğini en son olarakta Işıklar İşletmesinde görev yaptığını ifade etmesi karşısında, sanığın anılan ocak içerisinde hangi görev dağılımı içinde yer aldığı, yetki ve sorumluluklarının neler olduğunun şüpheye yer vermeyecek şekilde tespitinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması,

Kabule göre de,

Maden ocağı yöneticiliği yapılmasının ruhsatnameye tabi işlerden olmayıp söz konusu görevin TCK'nın 53/6 maddesi uyarınca yasaklanmasının mümkün olmadığı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14.Ceza Dairesi tarafından kabul edilmiş ise de, sanık ... hakkında Ağır Ceza Mahkemesi hükmündeki TCK'nın 53/6. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkartılmasına karar verilmemesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, açıklanan nedenlerle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 18/04/2019 tarihli, 2019/313 Esas - 2019/1610 Karar sayılı ''istinaf başvurusunun esastan reddine" dair hükmünün, 5271 Sayılı CMK'nın 302/2. madde ve fıkrası uyarınca BOZULMASINA, bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere 5271 Sayılı CMK'nın 7165 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesiyle değişik 304/2. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için Akhisar Ağır Ceza Mahkemesine; kararın bir örneğinin de İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE; 30.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr