İptal Konusu Kural

İptal konusu 5275 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarıyla belirli bir tarihe kadar işlenmiş ve istisna tutulmamış suçlar bakımından daha kısa süre ceza infaz kurumunda kalınmak suretiyle denetimli serbestlik tedbirinden yararlanılması mümkün kılınmaktadır. (3) numaralı fıkrada ise (1) ve (2) numaralı fıkra hükümlerinin iyi hâlli olmak koşuluyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Anılan maddenin (4) ve (5) numaralı fıkralarında ise küçük yaştaki hükümlülerin koşullu salıverilmeleri için ceza infaz kurumunda geçirmeleri gereken süre kısaltılmaktadır.

Başvuru Gerekçesi

Başvuruda özetle, düzenlemenin özel toplu af niteliğinde olduğu, af ilanını konu alan kanunların kabulü için TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gerektiği, dava konusu Kanun’un kabulünde ise bu nitelikli çoğunluğun aranmadığı belirtilerek kuralların şekil bakımından Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa’nın 87. maddesinde “…Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek…”, TBMM’nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Böylece anayasa koyucu af ilanını konu alan kanunlar bakımından Anayasa’nın 96. maddesinde belirtilen karar yeter sayısından ayrılmış ve bu konuda özel bir karar yeter sayısı öngörmüştür.

Bu itibarla karar yeter sayısı bakımından dava konusu Kanun hakkında Anayasa’nın hangi hükmünün uygulanacağının belirlenmesi için Kanun’un öngördüğü kurumun hukuki niteliğinin ortaya konması gerekmektedir. İlgili düzenlemenin suçu konu alan, suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyen bir niteliğinin bulunmadığı, bu yönüyle genel af niteliği taşımadığı açıktır. Bu çerçevede anılan maddenin öngördüğü kurumun özel af niteliğinde olup olmadığı incelenmiştir.

Bir düzenlemenin özel af niteliğini taşıdığının kabul edilebilmesi için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir. Birincisi, düzenlemenin sadece geçmişe yönelik olmasıdır. İkincisi ise düzenlemenin cezayı ortadan kaldırmak, miktarını azaltmak veya türünü değiştirerek hafifletmek suretiyle cezanın kapsamına etki etmesidir. Ancak cezanın miktarında ve türünde herhangi bir değişikliğe neden olmayıp sadece çeşitli gerekçelerle cezanın infaz şeklini değiştiren/belirleyen düzenlemelerin özel af olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.

Dava konusu kurallarda denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme kurumlarından yararlanmak suretiyle hükümlülerin ceza infaz kurumundan önceki kanuni düzenlemelere nazaran daha erken tahliye edilmesi ve cezanın kalan kısmının ceza infaz kurumu dışında infaz edilmesi öngörülmektedir. Bu çerçevede anılan kurumların cezanın ceza infaz kurumunda çektirilmesine alternatif bir infaz usulü niteliği taşıyıp taşımadığının tespiti dava konusu kuralların da anılan niteliğe sahip olup olmadıklarının belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır.

Koşullu salıverilmenin en önemli unsurları, cezanın belirli bir kısmının ceza infaz kurumunda infaz edilmiş olması, hükümlünün bu süre içinde iyi hâl göstermesi, koşullu salıverildikten sonra denetim süresine tabi tutulması ve koşullu salıverilmenin gereklerine uyulmaması durumunda koşullu salıverilme kararının geri alınabilmesidir. Denetimli serbestlik de belirli şartları taşıyan hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek ve bu suretle yeniden suç işlenme olasılığını azaltmak amacıyla koşullu salıverilme tarihinden belirli bir süre önce ceza infaz kurumundan salıverilmelerini ve hükümlülere, kişiye göre belirlenmiş denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasını öngören bir hukuki kurumdur.

Tüm bu hususlar çerçevesinde hükümlünün çektirilmesi gereken toplam ceza miktarında bir değişikliğe neden olmayan geçici 6. maddenin cezanın kapsamına ilişkin bir düzenleme olmayıp cezanın infaz usulüne yönelik hükümler öngördüğü anlaşılmıştır.

Anılan nedenlerle geçici 6. maddenin öngördüğü kurumun af niteliğinde olmadığı, bu itibarla söz konusu maddenin değiştirilmesini öngören Kanun’un toplantı ve karar yeter sayısı bakımından Anayasa’nın 96. maddesine tabi olduğu görülmüştür. Son oylaması Anayasa'da öngörülen çoğunlukla yapılan Kanun, Anayasa'nın 96. maddesine aykırı değildir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan nedenlerle kuralların Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal taleplerinin reddine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 Tarihli ve E: 2020/44, K: 2020/41 Sayılı Kararı