Olaylar

Başvurucu, Cumhuriyet savcısı olarak görev yapmaktayken FETÖ/PDY’ye üye olma suçundan hakkında açılan ceza soruşturması kapsamında tutuklanarak Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur. Kardeşinin hayatını kaybetmesi üzerine başvurucu, cenaze törenine katılabilmek için izin talebinde bulunmuştur.

Savcılıkça başvurucunun, kardeşinin cenaze törenine katılmasının güvenlik açısından sakınca oluşturup oluşturmayacağı hususunda ilgili yerlere yazılar yazılmıştır. İnfaz Kurumu ve İlçe Emniyet Amirliği başvurucunun, cenaze törenine katılımında güvenlik açısından bir sakınca olmadığını belirtmiştir. İlçe Jandarma Komutanlığından gelen cevapta ise başvurucunun FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklu bulunması ve Ceza İnfaz Kurumu Jandarma Karakolunda görevli personel sayısının yetersiz olması nedenleriyle tören esnasında güvenlik yönünden zafiyet oluşacağı ifade edilmiştir.

Savcılık başvurucunun cenaze törenine katılma talebinin reddine karar vermiştir. Başvurucunun itirazı İnfaz Hâkimliği tarafından kabul edilmemiştir. Başvurucu bu karara da itiraz etmiş, Ağır Ceza Mahkemesi bu itirazı da kesin olmak üzere reddetmiştir.

Öte yandan, başvurucu hakkında yürütülen soruşturma sonucunda FETÖ/PDY üyesi olduğu yönünde yeterli şüphe bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.

İddialar

Başvurucu; kardeşinin cenazesine katılmasının güvenlik sorunu doğurmayacağının cenazenin defnedileceği yer kolluk birimince, tehlikeli tutuklu statüsünde olmadığının da İnfaz Kurumu tarafından bildirilmesine rağmen cenaze törenine katılma talebinin reddedildiğini belirterek özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvurucunun kardeşinin cenaze törenine katılma talebine ilişkin araştırma ve incelemenin gereken çabuklukta ele alınarak karara bağlandığı görülmüştür.

Ceza İnfaz Kurumu Jandarma Karakolunda görevli personel sayısının yetersiz olması nedeniyle cenaze merasimi esnasında güvenlik yönünden zafiyet oluşacağı şeklindeki bilgilendirme üzerine derece mahkemesi başvurucunun talebini reddetmiştir. Ne var ki bu bilgilendirmenin, defin yerindeki kolluk biriminin başvurucunun cenazeye katılmasının güvenlik sorunu yaratmayacağı tespiti karşısında geçersiz kaldığı anlaşılmaktadır.

İnfaz Kurumu ile cenazenin defnedileceği yer arasındaki yol güzergâhı boyunca güvenlik ve asayiş bakımından ne gibi sorun veya riskler olduğu somut olarak belirtilmemiş ve ret gerekçesi inandırıcı bir şekilde ortaya konulamamıştır.

Başvurucu hakkındaki soruşturmanın tamamlanmaması tek başına talebin reddedilme sebebi olamaz. Başvurucunun törene katılmasının ne şekilde istismara yol açacağına ve soruşturmanın selametine nasıl zarar vereceğine dair gerekçelerin hangi bilgi ve belgelere dayandırıldığı ise açıklanmamıştır.

Başvurucunun cenazeye katılmasının engellenmesine ilişkin zorlayıcı bir neden gösterilmemiş, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını esas alan bir yaklaşım gözetilmemiştir.

Temel hak ve özgürlüğün sınırlandırılması sonucu ulaşılabilecek toplumun genel yararı ile başvurucunun kaybı arasında adil bir denge kurulamadığı ve yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ