Olaylar

Başvurucunun kardeşi ikamet ettiği Güney Afrika Cumhuriyeti'nde öldürülmüştür. Cinayet olayına ilişkin Güney Afrika Cumhuriyeti makamları tarafından bir soruşturma yürütülmüş ve Türk vatandaşı olan şüpheliler tespit edilmiştir.

Hem öldürülen kişinin hem de şüphelilerin Türk vatandaşı olması sebebiyle Dışişleri Bakanlığınca süreç takip edilmiş ve olaya ilişkin Güney Afrika Cumhuriyeti makamlarından bilgi talep edilmiştir.

Güney Afrika Cumhuriyeti olayla ilgili açılan davanın delil yetersizliği nedeniyle düştüğünü, dosyanın kendileri açısından kapandığı bildirilmiş Türk makamlarınca başka bir bilgi veya yardım talep edilmesi hâlinde yeni bir adli yardım talebinin sunulması gerektiği belirtilmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli yardım talebinin tekrar gönderilmesi üzerine Dışişleri Bakanlığınca "anılan talebe ilişkin ilgili makamlarca daha önce cevap verilmiş olduğundan talebin tekrarlanmasında bir yarar bulunmadığı" belirtilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheliler hakkında öldürmeye azmettirme ve kasten öldürme suçlarından cezalandırılmaları istemiyle iddianame düzenlenmiştir.

Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, sanıklar hakkında Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yargılama yapıldığının anlaşılmasına karşın bu yargılama sonucuna ilişkin evrakın getirtilememesi nedeniyle yabancı ülkede hüküm kurulup kurulmadığının anlaşılamadığı, şartların oluşması hâlinde ise Bakanlıktan izin alınarak dava açılması gerektiği, anılan hususların dava açma şartlarından olduğu belirtilerek iddianamenin iadesine karar verilmiştir.

İddialar

Başvurucu; Türkiye Cumhuriyeti makamlarınca Güney Afrika Cumhuriyeti'nden istenen belgelerin gelmemesi sebep gösterilerek çok uzun süre hareketsiz kalındığını, bilgi ve belgelerin büyük kısmını kamu makamlarına sunmuş olmasına karşın soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını belirterek yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Yargı yetkisi devlet egemenliğinin bir gereği olup devlet bu egemenlik yetkisini en temelde ülke sınırları içinde kullanmaktadır. Ancak devletler uluslararası hukuk düzeninin korunması, vatandaşlarının korunması, devlet çıkarlarının korunması, suçların takipsiz ve cezasız kalmasının önlenmesi gibi saiklerle yargı yetkilerini ülkeleri dışında işlenen suçlar için genişletebilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin cezalandırma yetkisinin yer bakımından sınırları Anayasa'da düzenlenmiş değildir. Anılan yetki devlet egemenliğinin kullanılmasının bir sonucu olup mevzuatta bir Türk vatandaşının yabancı ülkede işlediği suçlar yönünden yargılanmasının mümkün olduğu düzenlenmiştir.

Somut olayda, 2002 yılında meydana gelen ve 2005 yılında soruşturma başlatılan olaya ilişkin olarak 2014’te kamu davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır. Kasten öldürme suçuna ilişkin dokuz yılı aşkın süre devam eden soruşturma aşamasıyla birlikte yaklaşık on dört yıldır devam eden soruşturma ve kovuşturma süresinin makul kabul edilmesi mümkün değildir.  Süreçteki gecikmede Türk kamu makamlarına atfedilebilir bir kusur bulunup bulunmadığı, Türk kamu makamlarının üstlerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmedikleri incelenmiştir.

Güney Afrika Cumhuriyeti, Türk makamları tarafından soruşturma açılmadan önce olayla ilgili dava sürecini başlatmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, yürütülen sürece ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesi konusunda 2005 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti adli makamlarına sunulmak üzere talep yazısı gönderilmiş, bu talebe yanıt 2012 yılında gelmiştir.

Bu aşamada soruşturma makamlarınca, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile Güney Afrika Cumhuriyeti makamlarınca gönderilen bilgilerin soruşturmaya devam edilmesi ya da soruşturmanın sonlandırılması için yeterli olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmamış, Güney Afrika Cumhuriyeti makamlarından yeniden bilgi talep edilmiş, yetkisizlik kararları verilmiş ve dokuz yılın sonunda kamu davası açılmıştır.

Türk adli makamları, söz konusu ülkeden bilgi ve belge beklemiş ancak bu ülke makamları tarafından farklı aşamalarda birtakım bilgiler sunulmuş olmasına rağmen bunların soruşturmanın devamı için yeterli olup olmadığını değerlendirmemiştir.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nden istenen bilgi ve belgelerin gönderilmemesine ya da geç gönderilmesine ilişkin kusurun Türk kamu makamlarına atfedilemeyeceği ancak sırf bu nedenle soruşturmanın sürüncemede bırakılamayacağı, özellikle 2012 yılında verilen cevabi yazı dikkate alınarak sürece ilişkin değerlendirme yapılması gerekirken kamu makamlarının üzerlerine düşen özen yükümlülüğünü bu anlamda yerine getirmedikleri tespit edilmiştir.

Soruşturma ve kovuşturma sürecinin Anayasa’nın gerektirdiği öneme ve özene uygun bir inceleme içermediği, bu nedenle soruşturmanın etkili bir şekilde yürütüldüğünden ve buna bağlı olarak yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yapma usul yükümlülüğünün yerine getirildiğinden söz edilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ